Medenî insan ve medenî toplum...

20/09/2022 Salı Köşe yazarı R.A

Amerikalı yazar Stüdart: “İslâm’ın zuhûru, neredeyse insanlık tarihinde kaydolunan en büyük hâdisedir..."

 

20-23 (Yirmi-yirmiüç) sene gibi çok kısa bir zamanda, Arabistân halkını, dünyâda bir benzeri görülmemiş üstünlüklere, yüksekliklere ve medeniyete kavuşturan İslâmiyet, 30 (otuz) sene gibi çok kısa bir zamanda da Mezopotamya, Îrân ve Hindistân içlerine, Anadolu’ya, Mısır ve Kuzey Afrika’ya, Kıbrıs’a kadar yayılarak büyük İslâm devletlerinin kurulmasına sebep olmuştur. Aslında yarım asır, devletler târihinde çok kısa bir dönem sayılır.

Onun için Amerikalı yazar Stüdart, bu konuda, “İslâm Âleminin Bugünkü Hâli” adlı kitabında diyor ki:

“İslâm’ın zuhûru, neredeyse insanlık tarihinde kaydolunan en büyük hâdisedir. İslâm, daha evvel şahsiyet bakımından zayıf olan bir millet ve değer bakımından kıymetsiz bir ülkede zuhûr etti. Daha yirmi-otuz sene geçmeden, uçsuz-bucaksız geniş mülk ve saltanatları parçalayarak, asırlar ve nesiller boyu devam edegelen eski dinleri yıkarak, millet ve kavimlerin içindekilerini değiştirerek, sağlam bünyeli bir âlem (İslâm Âlemi) kurarak yeryüzünün yarısına yayıldı. İslâm’ın ilerleme ve yükselme sırrını ne kadar araştırıp incelersek, o kadar hayrânlığımız artıyor...” [Amerikalı yazarın açıklamaları bu minvâl üzere devâm ediyor.]

Bu vesîle ile belirtelim ki, târihçiler, insanlık tarihinde vukû bulan en garîp hâdisenin, bu olduğunda söz birliği etmişlerdir.

Daha sonraki asırlarda Afrika’nın ortalarına, İspanya’ya, Avrupa içlerine götürülen İslâm dîni ve medeniyeti, gittiği her yerde insanlara adâlet ve emniyet, huzûr ve saâdet dağıttığı gibi, ilmin ve tekniğin en son mahsûllerini de bol bol saçmıştır.

Medenî insan ve medeniyet sâhibi toplum olabilmek için; Allahü teâlânın bildirdikleri, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed aleyhisselâmın öğrettikleri, Eshâb-ı kirâmın naklettikleri ve İslâm âlimlerinin de açıkladıkları husûsların yerine getirilmesi lâzım.

İnsanlığın bugün bunaldığı, çözmekte sıkıntıya düştüğü her şeyin çözüm ve çâresi bunların içinde vardır. Bugün çok perişan hâlde olan insanlığın kurtuluşu için, bunlardan istifâde etmelidir. 

Marcel A. Boisard isimli bir Fransız, “L’Humanisma de l’Islam” adlı eserinde:

“...Târihte ilk defâ insana sosyal, rûhî, siyâsî, ahlâkî, hukûkî değerlerini en iyi şekilde veren, bu anlayışla büyük bir medeniyet ve eşsiz bir kültür meydana getiren İslâmdır...” demektedir.

İslâmiyet, hiç şüphesiz yeryüzünde en çok devlet kurulmasına vesîle olmuş bir dîndir. İslâm târihi boyunca, muhtelif zamanlarda, dünyânın çeşitli yerlerinde birçok İslâm devleti kurulmuştur.

Peygamber Efendimiz dönemi ile O’nun vazîfelerini tam olarak yaptıklarından dolayı, kendilerine “Hulefâ-i Râşidîn=Râşid Halîfeler” denilen “DÖRT HALÎFE DEVRİ” (632-661 / H.11-40), bütün târih boyunca İslâmî fazîletlerin yaşandığı “Altın Çağ” olarak kabûl edilir. Bunlardan sonra, kronolojik olarak “Emevîler” ve “Abbâsîler” dönemi gelmektedir.