Ahirete ihtiyaç vardır
22/10/2025 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Sual: Ahirete ihtiyaç yok diyenler oluyor, gerçekten ahirete ihtiyaç yok mudur?
Cevap: Ahirete inanmak, Allahü teâlâya inanmak gibi çok mühimdir. Ahiret
olmazsa, dünyada mükafatlandırılmayan iyilikler ve cezası çekilmeyen
fenalıklar, haksızlıklar, karşılıklarını göremeyecektir. Bu hâl, en ince
sanatları, en ince düzenleri bulunan, bu gördüğümüz âlem için çok büyük bir
kusur olur. En küçük bir devletin, hatta herhangi bir topluluğun bir adalet
mahkemesi bulunuyor da, kâinat dediğimiz şu muazzam âlemin bir mahkeme-i
adaleti bulunmaz mı?
İnsanların hakkını vermek için ahirete ihtiyaç o kadar mühimdir ki,
Avrupa'nın fikir adamları fen yolu ile Allahü teâlânın varlığını
anlayamadıkları hâlde, ahlak ve adalet üzerinde düşünerek, bu varlığı söz
birliği ile kabul etmektedirler. Ahlak üzerinde düşünerek, Allahü teâlânın
varlığını anlamak demek, daima aldanabilen ve manevi mesuliyetleri kontrol
edemeyen ve herkesteki kuvveti başka başka olan vicdanın, ahlakı korumaya kadir
olamaması ve dünyada her şey çok düzgün, çok güzel yaratılmış iken,
faziletlerin değerlendirilmemesi ve nice kötülüklerin yayılmış ve muhterem
olması görüldüğünden, bu yolsuzlukların ahırette ödenmesine ihtiyaç bulunması
demektir.
Sual: Her ibadeti yaparken muhakkak kalb ile mi niyet etmelidir?
Cevap: İbadetlerin sahih olması için, Allahü teâlânın rızası için yapmaya
niyet etmek lazımdır. Niyet, kalb ile olur. Yalnız söylemek ile niyet edilmiş
olmaz. Kalb ile birlikte olmak şartı ile söyleyerek niyet etmek caiz olur
denildi. Kalb ile niyet, söz ile niyete benzemezse, kalbdeki niyete bakılır.
Yalnız yemin etmek böyle değildir. Yemin etmekte, söz esastır. İbadetlerde
niyetin söz ile yapılacağını bildiren hiçbir hadis-i şerif ve haber mevcut
değildir. Dört mezhebin imamları da bildirmemiştir. Niyet, ibadet yapmayı kalbe
getirmek, hatırlamak değildir. Allahü teâlâ için yapmayı irade etmek, istemek
demektir. Niyet, ibadete başlarken yapılır. Daha önce, mesela bir gün önce
yapılırsa, niyet olmaz. Buna emel, arzu, vaat denir.
Sual: Kazaya kalan namazları kılmakta acele mi etmek gerekir?
Cevap: Kılınmamış namazları beşten çok ise de, acele kaza etmek lazımdır. Secde-i tilâvet ve oruç kazası, acele değildir. Gecikirse günah olmaz.


