Fâsid ve bâtıl satışlar arasındaki fark nedir?

Fâsid ve bâtıl satışlar

CEVAP
Fâsid, aslı dine uygun, fakat sıfatı dine uygun olmayan alışveriştir. Fâsid satışlar, caiz değildir ve haramdır. Büyük günahtır. Bâtıl, aslı da sıfatı da dine uygun olmayan, yani geçersiz olan alışveriştir.

Fâsid alışverişe birkaç örnek:
1- Alacaklısına evini verip, (Ücretsiz otur!) demek fâsiddir.
2- Sütü için hayvanı, meyvesi için ağacı, üzümü için asmayı, koyun otlatmak için tarlayı, yünü için hayvanı kiraya vermek caiz değildir, fâsiddir.

3- İpliğin bir kısmını, dokumacıya kira olarak bırakmak üzere dokutmak, eşyadan bir kısmını, kira olarak vermek üzere taşıtmak için hayvan kiralamak, unun bir kısmını, kira vermek üzere, buğday öğütmek fâsiddir.

4- Bir kimsenin, birinden bir miktar alacağı varken, bu kimsenin, alacağıyla takas edilmemek şartıyla ondan o kadar liralık mal satın alması fâsiddir. Yani kömürcüden 100 lira alacağı olan kimse, 100 liralık kömür alıp, (Alacağıma say!) diyebilir, fakat (Alacağıma sayma, ben sana 100 lira borçlanayım) diyemez.

5- Evini, ölünceye kadar içinde oturmak veya ölünceye kadar müşterinin kendisine bakması şartıyla satmak fâsid olur. Bu şartla evini hediye etmek caizdir ve evi teslim ettikten ve alan, ona bakmaya razı olduktan sonra, geri alamaz.

6- Satıştaki taksit müddetini, satıcının ve müşterinin bilmesi şarttır. Ödeme müddeti, mal teslim tarihinden başlar. (Hacılar geldiği zaman, yağmur yağdığı vakit öderim) demek caiz değildir, fâsiddir. Hangi ayın hangi günü olduğu bilinmelidir.

7- (Şu sürüden bir koyunu sana sattım) demek fâsiddir, çünkü hangi koyun olduğu belli değildir.

8- Veresiye vermek için, fiyatı arttırmak şart edilirse, alışveriş fâsid olur. Mesela, 100 lira olan bir malı, taksitle alırsan veya üç ay vade ile alırsan 110 lira demek gibi. Fakat 100 liralık bir malı, veresiye isteyen kimseye 110 lira veya 200 lira dense fâsid olmaz. Herkes malını dilediği fiyata satabilir. Öncekinde, (Malım 100 lira, ama veresiye alırsan daha fazlaya satarım) demesi zamanı parayla satmak oluyor.

9- Bir kimseye verdiği ödüncü yalnız ona ve peşin satmak caiz olup, başkasına satmak fâsiddir. Mesela komşuya on tane yumurta ödünç verdik. Bunu başkasına satamayız. Komşu parasını vereyim derse ona peşin satmak caizdir.

10- Fakirin, zekâtı teslim almadan satması fâsiddir. Mesela, (Ali Bey, bana zekât olarak bir ayakkabıyla bir palto verecek. Onu sana sattım) demek caiz olmaz. Zekât mallarını almış olması lazımdır.

11- Alışverişin gereği olmadan, satıcıya veya müşteriye faydası olan bir şartla yapılan satış fâsid olur. Birkaç örnek verelim:
Satıcının buğdayı un yaptıktan veya meyveyi topladıktan sonra teslim etmesini şart etmek fâsiddir.

Peşin olarak pazarlık edince, parasını vermeden önce, malı teslim etmesini istemek fâsiddir. Parasını sonra vermek üzere veresiye satmanın mahzuru olmaz.

Parasını başka şehirde vermeyi şart koşmak fâsiddir. Mesela peşin pazarlık yapıp malı İstanbul’da teslim alıp, (Gel parasını sana Ankara’da vereyim) demek fâsiddir.

Bâtıl olan satışlar:
Bazı fâsid satışlar, gayrimüslim ülkelerde caizdir, fakat bâtıl olan satışlar, gayrimüslim ülkelerde de caiz değildir, haramdır. Harama düşmemek için bâtıl satışları her Müslümanın bilmesi lazımdır. Bâtıl satışlardan bazıları şunlardır:
1- Mal sayılmayan şeylerin satılması bâtıldır. Mesela kan ve leş mal değildir.

2- Mülkü olmayan şeyi satmak bâtıldır. Mesela denizdeki balığı yakalamadan önce satmak bâtıldır. Satış yaptıktan sonra balıkları tutup müşteriye verse yine sahih olmaz. Balıkları tuttuktan sonra satmalıdır.

3- İneğin memesindeki sütü sağmadan önce satmak bâtıldır. Sahih olması için, ineğin sahibine, sütün değerine yakın bir para ödünç verilir. İneğin sahibi de hayvanından çıkan sütü her gün ödünç verir. Sonra takas yoluyla ödeşirler.

4- Ağaçta belirmemiş olan meyveyi satmak bâtıldır. Çünkü ortada mal yok. Meyvenin büyüyeceği kesin değildir.

5- Yedi yaşından küçük çocuğun alışverişi bâtıldır. [Ancak çocuğun eve getirdiği şeyleri ana veya babası görüp razı olursa alışverişi sahih olur. Razı olmakla ana baba alışveriş yapmış oluyor.]

6- Canlı hayvanın etini tartıyla satmak bâtıldır. [Fakat satıcı tartıp hesap eder, şu kadar lira der. Alıcı da, bu koyuna o kadar lira veriyorum derse mahzuru olmaz.]

7- Kaybolan eşyayı satmak bâtıldır. Çünkü malı hemen teslim etme imkânı yoktur.

8- Leşin derisini tabaklamadan satmak bâtıldır. Leşin kemikleri, boynuzu, tüyü, kılı satılır. Domuzdan başka eti yenmeyen hayvanları ve haşeratı ve balıktan başka deniz hayvanlarını, ancak kullanmaları faydalı olduğu zaman satmak caiz olur. Domuzdan başka eti yenmeyen hayvanlar Besmele ile kesilince veya avlayınca derisi temiz olur.

9- Bir binanın üst katı yıkıldıktan sonra, yalnız bu üst katını satmak bâtıldır. Çünkü mal kalmamıştır. Mevcut olan mal satılır. Hak, yalnız olarak satılmaz. Bunun için, alınacak maaşı almadan önce satmak, bunların çeklerini bankaya kırdırmak bâtıldır.

10- Bir kimse, cinsini söyleyerek bir şey satsa, bu şey başka cinsten çıksa, satış bâtıl olur. Mesela nohut diye alıp, pirinç çıksa, bâtıl olur.

11- (Falan şey olursa veya olmazsa, bu malı sana sattım) diye satış yapmak bâtıl olur. [Mesela Polatlı il olursa, bu malı sana bin dolara sattım veya deprem olmazsa, bu evi sana 90 bin liraya sattım demek gibi]

12- Satıcıya ve müşteriye faydası olmayan şartla alışveriş sahih olup, şart edilen şey yapılmaz. Mesela, binmemek şartıyla bir hayvanı satmak, müşterinin kendi giymemesi şartıyla elbise satmak, başkasına satmamak veya hediye etmemek şartıyla satın almak sahih olup, bu şartların hepsi boştur, yapılmaz. Mesela kesmek şartıyla koç satın almak sahihtir, fakat şart geçersizdir. Bir malı, bu şehirde satmamak şartıyla satın almak sahih olup, şart bâtıldır. Bir evi yıkmak şartıyla satın almak sahih, fakat şart bâtıldır, yani yıkmak gerekmez.

13- Bir satışta, malın ve paranın ikisi de deyn olursa, alışveriş sahih olmaz, bâtıl olur. Deyni, deyn karşılığı satmak bâtıldır. Bunun için, her çeşit alacak, teslim alınmadan önce, hiç kimseye veresiye satılamaz. [Kendinde bulunan mala (Ayn), kendinde bulunmayana (Deyn) denir.]

14- Ayakkabıyı, henüz yapmadan satmak bâtıldır. Ismarlama sûreti ile yapmak caizdir.

15- Ücret ile ibadet yaptırmak veya ibadetin sevabını başkasına satmak bâtıldır.

Sual: Almanya’dan yazıyorum. Burada piyango tertiplemek, sigorta acentası veya banka reklamı yapmak caiz midir?
CEVAP
Caizdir.

Dar-ül-harbde, yani Almanya, İngiltere gibi İslamiyet ile idare edilmeyen yerlerde, bir müslüman, kazanmak şartı ile, kumar, piyango, faiz ve sigorta yolu ile, oradaki herkesin parasını, malını alabilir. (Kuduri, Cevhere, Vikaye, Redd-ül Muhtar, Hindiyye, Mebsut)

Mecmaul-enhür ve Dürer’deki hadis-i şerifte, (La riba beynel müslimi vel harbiyyi fi daril harbi = Dar-ül-harbde, müslüman ile kâfir arasında faiz yoktur) buyuruldu.

Diyanet Ansiklopedisi’nde ise şöyle diyor:
Ebu Hanife ve imam-ı Muhammed’e göre dar-ül-harbde müslümanla harbi arasında faiz muamelesi caizdir. Aynı şekilde Hanefi mezhebine göre, fâsid kabul edilen alışveriş ve ticari muameleler, bahse girmek ve kumar oynamak da caizdir. Ancak müslümanın bu işlemlerden kazançlı çıkması şarttır. (Faiz maddesi s.121)

Not: Geniş bilgi için Faiz ve Sigorta maddelerine bakınız.

Fâsid akit
Sual: Avrupa’da, çok cirolu bir bonoyu, gayrimüslime vermek günah mıdır?
CEVAP
Günah değildir; çünkü gayrimüslim ülkelerde, gayrimüslimlerle ve dinsizlerle fâsid akit caizdir.

Ağaçtaki meyveyi satmak
Sual:
 Ağaçtaki olmuş meyveyi tarladaki olmuş kavun karpuz gibi ürünleri, ölçmeden, götürü usulüyle satmak caiz midir?
CEVAP
Elbette, caizdir. Tartmak gerekmez. Götürü usulü uygundur. Henüz belirmemiş olan ürünü satmak batıldır; fakat ürün yenecek halde olmasa bile, müşteri hemen toplayacaksa, satmak caiz olur. Toplamayıp, ağaçta kalmasını istemek caiz olmaz. Olmuş ürünü ise satmak caizdir.

Sürpriz paket
Sual:
 Sürpriz paket diyerek bazı satışlar yapılıyor. Satıcı firma, pakete bazı ürünler koyuyor, ama içinde neler olduğunu söylemiyor. Böyle bir paketi satın almak caiz olur mu?
CEVAP
Hayır, ne olduğu bilinmeyen mal satılamaz. Gözümüzle görmesek de, içinde ne olduğunu bilmemiz lazımdır. Müşterinin görmediği malın yerini, sıfatını, arsasının hududunu, cinsini, miktarını satıcı bildirmezse, alışveriş fâsid olur.

Bir kimse, cinsini söyleyerek bir şey satsa, bu şey başka cinsten çıksa, satış batıl olur. Mesela fındık olarak alıp, fıstık çıksa, bâtıl olur. Müşteri, çıkan mal mevcutsa, geri verir. Mevcut değilse, parasını geri alır.

Parayı önce vermek
Sual:
 Ekmek alacağımız zaman önce parasını verip, ekmeği sonra alsak uygun olur mu?
CEVAP
Evet, en uygunu budur. Pazara gidip 5 liralık şu meyveden ver diyerek, önce 5 lirayı vermek de aynı şekilde uygun olur. O zaman eksik veya fazla tartılsa da, götürü usulüyle, tartılmış olan miktar 5 liraya alınmış olur.

Buğday öğütme ücreti
Sual: Köyümüzde, değirmene, 100 kilo buğdayı öğütmeye götürmüşsek, değirmenci, öğütme ücreti olarak 5 kilo un alıyor. Dinen bu caiz midir?
CEVAP
Caiz değil, fâsiddir. Bu ücrete îcâr veya kira deniyor. Îcâr, bir malın, kendini değil de, menfaatini yani kullanılmasını satmak, kiraya vermek demektir. Îcâr, kira anlamına da gelir. Kiraya ücret de denir.

İpliğin bir kısmını, dokumacıya kira olarak bırakmak üzere dokutmak, eşyadan bir kısmını, kira olarak vermek üzere taşıtmak için hayvan kiralamak, unun bir kısmını kira vermek üzere, buğday öğütmek fâsiddir. (S. Ebediyye)

Buğdayı taşıma ücreti olarak bu buğdaydan veya buğdayı öğüten değirmenciye undan ücretini vermek caiz değildir.(Redd-ül muhtar)

Demek ki, değirmencinin buğdayın öğütme ücretini öğüttüğü undan alması caiz olmuyor. Caiz olması için buğdayı ücretle öğütmelidir. Değirmenci, buğdayı öğütüp ücretini isteyince ücreti verilir. Eğer, elimizde para yoksa, borcumuza karşılık buğday da, un da verebiliriz. Borç karşılığı verildiği için mahzuru olmaz.

Şimdi un fabrikalarına buğday götürülüyor. Mesela 100 kilo buğday götürülüyor. Un öğüten fabrika görevlisi, (Bu buğdaydan 30 kilo kepek çıkar. Size 70 kilo un vereyim. Siz bu 100 kilo buğdayı verin!) diyor. Bu işin fâsid olmaması için, eldeki 100 kilo buğdayı ona, mesela 70 liraya satar. Fabrikadan 70 liralık un alırsa, takas sûretiyle caiz olur.