Atasözlerini anlamayanlar

Birçok uydurma atasözlerini İslam düşmanları uydurmuş. Bu sözler insanı korkaklığa, harama, hırsızlığa, nemelazımcılığa, yalana ve tembelliğe teşvik eden sözlermiş. Bunları size gönderiyorum. Okuduğum yazıda bildirildiği gibi midir?

CEVAP
Yalnız atasözleri değil, hadis-i şerifleri de anlayamayan bazı sapık fikirli kimseler, bunlara da uydurma, mevzu hadis damgasını basmışlardır. Halbuki İslam âlimlerinin kitaplarında asla uydurma hadis olmaz. İslam âlimlerinin kitaplarında uydurma hadis olduğunu söyleyen, her kim olursa olsun ya sapıktır veya cahildir. Atasözlerinin ekserisi tecrübeye dayanan sözlerdir. Bazıları hadis-i şerifleri açıklar mahiyettedir. Birkaçını açıklayalım:
(Dünya mümine Cehennem, kâfire ise Cennettir) sözü doğrudur. 

Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki: 
(Dünya mümine zindan, kâfire de Cennettir.) [Müslim]

Mümine dünyanın zindan olması, Cennete göredir. Cennette ebedi nimetler karşısında dünya zindan gibi, Cehennem gibi olmaktadır. Kâfirler için de Cehennem azabı, o kadar şiddetli olacaktır ki, dünyadaki en şiddetli işkence bile hafif gelecektir. 

(Dilini tutan başını kurtarır)
 sözü, uydurma değil, güzel bir sözdür. Hadis-i şerifte, (Susan kurtuldu) buyuruluyor. (Tirmizi)

Susan, dünyada da ahirette de başını dertten kurtarır. İbni Mesudhazretleri, (Hapse, dilden daha layık bir şey yoktur) buyurmaktadır. Hazret-i Ebu Bekir, konuşmamak için ağzına taş koyardı.
Sana senden olur, her ne olursa,
Başın selamet bulur, dilin durursa.

(Herkesin nabzına göre şerbet vermeli)
 atasözü de, Yahudilerin uydurması değildir. Allahü teâlâ buyuruyor ki: 
(İnsanları Allah’ın yoluna hikmetle, güzel öğütle davet et!) [Nahl 125]

Hadis-i şeriflerde ise şöyle buyuruluyor:
(İnsanlara, akıllarının seviyesine, anlayışlarına göre söyleyin!) [Buhari]

(Biz Peygamberler, herkese seviyesine göre muamele yapmak ve anlayacağı şekilde konuşmakla emrolunduk.) [İ.Gazali]

Görüldüğü gibi insanların akıl, ilim ve kültür seviyesine göre konuşmak dinimizin emridir. Bu emre uymayan, nabza göre şerbet veremeyen, dine hizmet etmeye kalkarsa, fitne çıkarır, müslüman olacakları ürkütür.

(Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar)
 atasözü de din düşmanlarının uydurması değildir. Doğruluk ve doğru söz, dinimizin esasındandır. Fakat büyüklerimiz, (Sözün doğru olmalı, ama her doğruyu her yerde söylememelidir!) demişlerdir. Ulu orta, köre kör, sağıra sağır demek uygun olmaz. Dünya ve ahirete yaramayan doğruyu söylemekte ise zaten fayda yoktur. (Denizde su, ormanda ağaç, çölde kum olur) demek doğrudur. Fakat boş sözdür. Bu doğru söz insanların içinde beş on kere tekrar edilirse ona deli derler. Dokuz köyden kovulmamak için doğruyu dinimizin emrine uygun söylemelidir! Mesela hırsız, ahlaksız, hain insan kötüdür. Bunu ıslah için (Sen ahlaksızsın) denirse kabul etmez. Dokuz köyde böyle konuşursak, her köyden kovuluruz. İyi ahlakın güzelliği anlatılarak kötülükten vazgeçirmeye çalışılır.

Gencin biri, iftiraya uğrar. Sonunda idama mahkum olur. İnfaz saatini beklerken, kendisine iftira edenlere, bu arada hükümdara ağzına gelen sözleri sarf eder, sövüp sayar. Bu acı bağırmalar, bir süre devam eder. Hükümdar, saraydan bu feryatları duyar. Fakat ara uzak olduğu için ne söylediğini anlayamaz. İki vezirinin yanına giden hükümdar, bu gencin neler söylediğini sorar. Birinci vezir, (Hükümdarım bu genç, (Allah, affedenleri aziz eder) hadis-i şerifini söylüyor, "Affedenlerin yeri Cennet" diyor. Sizden af talebinde bulunuyordu) der. Bu söz, hükümdarın hoşuna gider. (Bu genci affettim, serbest bırakın) der. İkinci vezir, hemen atılıp der ki: (Haşmetli hükümdarımız, bu veziriniz, zât-ı âlinize karşı, utanmadan yalan söylüyor. Genç, af istemiyor, size sövüp sayıyordu.) Hükümdarın kaşları çatılıp der ki: (Bre vezir, sen yersiz doğru söylemekle, iki kişinin ölümüne sebep olmak istiyorsun. Şu vezirin yalanı ise bir canı kurtarmıştır. Unutma ki, "İş bitiren yalan, fitneye sebep olan doğrudan daha iyidir") Hükümdar, yersiz doğru söyleyen veziri azleder, yerinde yalan söyleyerek bir suçluyu kurtaran veziri de kendisine sadrazam yapar.

(Yiğitlik ondur. Biri kaçmak, dokuzu hiç görünmemek)
 sözünde bir pasiflik görünüyor gibi ise de, yiğitlik, kabadayılık değildir. Kavga çıkaran, baş yaran, belasından yanına varılmayan kimseye yiğit denmez. Yiğit, haklı olduğu, gücü yettiği halde, affeden, intikam almayan, kavga etmeyen, iyi geçinen kimsedir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: 
(Yiğitlik, kahramanlık, pehlivanlık hasmını yenen değil, öfkesini yenendir.) [Buhari]

Harpte düşman karşısında cesur, fakat müslümanlar arasında mütevazı olan yiğittir.

Bunları söylemekle, bütün atasözlerinin ve deyimlerin muhakkak doğru olduğunu söylemek istemiyoruz. Atasözlerimiz arasına karışmış uygunsuz sözler olabilir. Atasözlerinin de dinimize uygun olup olmadığı İslam âlimlerinin kitapları ile ölçülür. Sonra atasözünün hangi devirde, ne maksatla söylendiği de bilinirse izahı kolaylaşır.

Dinsizin hakkından imansız gelir
Sual: (Dinsizin hakkından imansız gelir) atasözünü kullanmak caiz midir?
CEVAP
Atasözü denildiğine göre, elbette caizdir. Atalarımız rastgele söz söylemez. Bu söz, (Acımasız olan kişiyi, ancak ondan daha acımasız biri yola getirir veya ona, anlayacağı dilden, acımasızca cezasını vermek gerekir) anlamında söylenir.

Teşbihte hata olmasın 
Sual:
 (Teşbihte hata olmaz) atasözünü dine aykırı örneklerde de söylemek uygun mudur?
CEVAP
Dine aykırı olursa caiz olmaz. Bu söz genelde, (Teşbihte hata olmasın) şeklinde söylenir. Bu şekilde olunca, benzetme yaparken, hata etmekten korkmayı ifade eder. Benzetmek uygun değilse de, daha iyi anlaşılması için söylüyorum demektir. Yine de, teşbih diye uygunsuz bir şey söylemek, uygun olmaz.

Aynaya bak
Sual:
 (Dön de aynaya bak) sözü mânâsızdır deniyor. Bu söz uygun değil midir?
CEVAP
Uygundur. Nasıl, (Gözümden düştün) denilince, (Gözümüze çıktın, oradan düştün) demekle alakası yoksa, bunun da normal aynaya bakmakla alakası yoktur, mecazdır. Bu söz, genel olarak, (Olur mu üç kulak, dön de aynaya bak) şeklinde, kendi hatalarını görmeyip başkalarını eleştiren insanları ikaz için söylenir. Üç kulak tabirinde kuvvetli bir mecaz var. İki kulağı olduğu halde üç kulağım var diyerek gerçeklere açıkça aykırı konuşanlar uyarılıyor. Yine mecaz anlamda, madalyonun ters tarafı veya ters yüzü deyimi vardır. Madalyonun ters yüzü deyimi, genelde çok iyi gibi görünen bir durumun, bir de kötü tarafı olduğunu, olaylara tek taraflı bakmamak gerektiğini vurgulamak için kullanılır.

Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır mı?
Sual:
 Atasözlerini tenkit eden biri, (Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır)sözünü uygun bulmuyor. (Tatlı söz söylenince, yılan delikten çıkar mı? Hem ne diye yılanı delikten çıkarıyorsun? Yılan delikten çıkarsa insanı sokar. Dil nasıl tatlı olur, tatlı olması için bal mı sürülüyor?) gibi tuhaf eleştiriler yapıyor. Bu atasözü neyi anlatıyor?
CEVAP
Bazı âyet ve hadislerde olduğu gibi, deyimlerde ve atasözlerinde de maksat, kelimenin sözlükteki mânâsıyla açıklanmaz. Selefiler de, müteşabih âyetler gibi, deyim olan âyetleri de, sözlük mânâsıyla açıkladıkları için çıkmaza düşüyorlar.

(Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır) demek, (Acı ve kırıcı söz, dostu düşman yapar; tatlı söz, düşmanı bile dost yapmaya sebep olur) demektir. Yumuşak konuşmanın ve güler yüzlü olmanın önemi vurgulanmaktadır. Dilin tatlı olmasının, bal sürülmesiyle ilgisi yoktur. Yılan, tatlı dilden de, acı dilden de anlamaz. Tatlı dil demek, kırıcı olmayan, gönül alıcı, okşayıcı ve hoşa giden söz demektir.

Bu sözün yılanla, yılanı delikten çıkarmakla, dile bal sürmekle alakası yoktur. Deyimlerde, kelimelerin sözlük mânâsına bakılmaz. Âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerdeki deyimler de, sözlük mânâlarıyla açıklanırsa, çok büyük yanlışlık olur.

Susmanın önemi
Sual: (Eskiden susmak faziletti, bugünse, konuşmak, gerçeği ortaya çıkarmak gerekir. Bunun için, susmakla ilgili atasözleri günümüze uymaz. Mesela, “İlmin varsa söyle, inansınlar; ilmin yoksa sus, adam sansınlar” atasözü uygun değildir) diyorlar. Bu doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. Susmakla ilgili atasözlerinin hiçbiri günümüze aykırı değildir.

Bildirilen atasözünde, (Biliyorsan söyle, bilmiyorsan sus!) deniyor. Bunun neresinde uygunsuzluk var? Bütün ilimler, tecrübeler, kültürler hep aynı şeyi tavsiye ediyor. (Bilsen de, bilmesen de konuş!) denir mi hiç? Bilen kimse bile, çok konuşursa yanılabilir. Atalarımız, (Çok konuşan çok yanılır), (Çok söz yalansız, çok mal haramsız olmaz), (Bülbülün çektiği dili belası), (Söz gümüşse, sükût altındır) gibi kıymetli sözler söylemişlerdir. Genelde susmak daha uygundur. Sözümüzü kabul edeceğine emin olduklarımız varsa, ancak onlara söyleyebiliriz.

Bir hadis-i şerif şu mealdedir:
(Sükût, âlim için ziynet, cahil için [cahilliğini örten] perdedir.) [Ebu-ş-Şeyh]

(İlmin yoksa sus, adam sansınlar) sözü, yukarıdaki hadis-i şerife aykırı değildir.

Ucuz etin yahnisi
Sual: Atasözlerini inceliyorum, (Ucuz etin yahnisi yenmez), (Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti) ve (Ucuz alan, pahalı alır) gibi sözlerin gerçeğe uymadığını gördüm. Ucuz olduğu hâlde, kaliteli ve iyi mallara çok rastladım. Buradan, her atasözüne güvenmenin doğru olmadığı anlaşılmıyor mu?
CEVAP
Ucuz olduğu hâlde, kaliteli ve iyi malların olması, atasözlerinin doğru olmadığını değil, istisnaların olabileceğini gösterir. İstisnalar da kaideyi bozmaz.

Pahalı olanlar genelde kalitelidir. (Ucuz alan, pahalı alır) atasözü, (Ucuz alınan çürüktür veya kalitesizdir, işe yaramadan atılır, yenisini almak zorunda kalacağımız için bize pahalıya mal olur) anlamında bir sözdür.

Farsça terkipler

Üçü de, yanlış değildir. İmam-ür-Rabbani, Arapça söyleniş şeklidir. İmam-ı Rabbani, Farsça söyleniş şeklidir...

Devamını oku...

Allah’ın dostları

(Akılla, kıyasla din olmaz; nakli esas almak gerekir) demelidir. Bir âyet-i kerime meali şöyledir:(Allah İbrahim’i halil [dost] edindi.) [Nisa 125]...

Devamını oku...

Takva ve fetva

Takva, haramlardan sakınmaksa da, (Takva ve fetva) birlikte kullanılınca, takva azimetle hareket etmek, fetva ise ruhsatla amel etmek anlamına gelir. Birkaç örnek verelim...

Devamını oku...

Anahtar neyin sembolü?

O söz, büyük zatlardan birine aittir. Anahtar, sadece iyilik sembolü değildir. Barın, pavyonun, kumarhanenin anahtarı olmaz mı? Caminin de anahtarı olur, randevuevinin de anahtarı olur...

Devamını oku...

Zarf ve mazruf

Her üç söz de doğrudur. Zarf söylenir, mazruf yani zarfın içindeki anlaşılır. Zamana uymak, o zamanda yaşayan insanlara uymak, onlar gibi hareket etmek demektir...

Devamını oku...

Hizbullah kime denir?

Hizbullah, Mücadele suresinde Eshab-ı kiram için kullanılmış çok önemli bir tabirdir. Maide suresindeyse, Allah’ı, Resulünü ve müminleri dost edinenler için kullanılmıştır. İkisi de aynı anlamdadır...

Devamını oku...

Göklerin secde etmesi

Hizbullah, Mücadele suresinde Eshab-ı kiram için kullanılmış çok önemli bir tabirdir. Maide suresindeyse, Allah’ı, Resulünü ve müminleri dost edinenler için kullanılmıştır. İkisi de aynı anlamdadır...

Devamını oku...

Ebced nedir?

Ebced hesabı, her harfi bir rakamı gösteren, İslam harfleriyle yazılı sekiz kelimeden meydana gelen bir hesap sistemidir...

Devamını oku...

Farz etmek

Farz ayrı, farz etmek ayrıdır. Farz etmek, bir deyimdir. Varsaymak yani olmadığı hâlde öyle olduğunu düşünmek demektir...

Devamını oku...

Gâib ne demektir?

Farz ayrı, farz etmek ayrıdır. Farz etmek, bir deyimdir. Varsaymak yani olmadığı hâlde öyle olduğunu düşünmek demektir...

Devamını oku...

Gâib nedir?

Gâib kelimesinin birkaç manası vardır:1- Kayıp anlamındadır. (Ali, kaybettiği saatini bulmak için, gâibe [kayıp] bulma duasını okudu) cümlesindeki gâib kayıp anlamındadır...

Devamını oku...

Vatanın önemi

Dinsiz insan için bile vatan önemlidir. Vatansız devlet olmaz. Devlet olmayınca insanların yaşaması zordur. Kargaşa olur, birlik beraberlik olmaz...

Devamını oku...

Omuzu mu, omzu mu?

TDK’nin kuralı geçerli olur. Yani yanlış bile olsa, dil birliği açısından TDK’nin bildirdiklerine uymaya çalışmalıyız, ama bazı dini kelimeleri TDK yanlış yazıyor, onlara uyma mecburiyeti olmaz...

Devamını oku...

Namus nedir?

Namus kelimesinin ırz, doğruluk, kanun, din, iffet, edeb, hayâ, nizam, emniyet gibi birçok manası vardır. Birkaç örnek verelim...

Devamını oku...

Aşağılık zina

Öyle anlamak yanlıştır. Aşağılık olmayan zina da vardır denmiyor. Zina kötülenip, aşağılık bir iş deniyor. Bu şekilde söylenenlere birkaç örnek verelim...

Devamını oku...

Tâğut ne demektir?

İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Dinde [Cizye vermeyi kabul eden Ehl-i kitabı Müslüman olsunlar diye] zorlama yoktur...

Devamını oku...

Kavram kargaşası

Akıl, iyiyi kötüden ayıran bir kuvvettir. Hafıza gibi bilgi deposu değildir, unutmak veya hatırlamak gibi bir görevi yoktur...

Devamını oku...

Tedbirini terk eyle!

O şiir şöyledir:
Kalbin ona berk eyle!
Tedbirini terk eyle!
Takdirini derk eyle!
Mevlâ görelim neyler.
Neylerse güzel eyler...

Devamını oku...

Burnu sürtülsün

Yazıklar olsun anlamında mecazi bir ifadedir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Ramazan girip çıktığı hâlde günahları affedilmeyenin burnu sürtülsün!...

Devamını oku...

İslam demokrasisi

Demokrasi kelimesi, Yunanca dimokratia [dimos, (halk topluluğu) + kratia (iktidar)] kelimesinden türemiştir. Halkın iktidarı demektir...

Devamını oku...

Hâkimler hâkimi Allah

Allahü teâlâ, orada, (Allah hâkimler hâkimidir, öyle değil mi?) diye soruyor. Allah'ı tasdik etmemiz gerekir. (Hayır) dersek yanlış olur, Allah'ı tasdik etmemiş oluruz...

Devamını oku...

Kardeş ve abi demek

Kur’an-ı kerimde müminlerin kardeş olduğu bildiriliyor. Peygamber efendimiz, (Allah’ın kulları, kardeş olun!) buyuruyor...

Devamını oku...

Câhiller, zındıklar

S. Ebediyye kitabı yüzlerce Ehl-i sünnet âliminin kitaplarından tercüme edilerek hazırlanmış bir ilim kitabıdır. Herkesin bildiği gibi, bu tabirler hakaret için değil, tarif için kullanılıyor...

Devamını oku...

Kullanmak tâbiri

Elbette o mânâya da gelir. Mesela içki kullanmak, sigara kullanmak, uyuşturucu kullanmak denir. Hâlbuki içki içilir, sigara da içilir. Uyuşturuculardan da içilenler var...

Devamını oku...

Hacıya hacı denir

Öğünmek için, kibir için denmiyorsa, hacıya hacı denmesinin hiç mahzuru yoktur. Hattâ hacı olmayana bile ona ikram için (Hacı dayı), (Hacı baba) veya (Hacı nine) demek de caizdir...

Devamını oku...

Sorulu cümlenin mânâsı

Evet, ifadeleri kuvvetlendirmek için soru şeklinde söyleniyor. Arapçadainne, le kelimeleri de ifadeleri kuvvetlendirir. Mesela, (Vel asr innel insâne le fi husr) ifadesi, (İnsan hüsrandadır) demektir...

Devamını oku...

Mukim ve seferi

Bu söz, söyleyen kişiye göre değişir. Büyük bir zat söylemişse, tevil edilir. Dünyanın geçiciliğini, asıl yaşanılacak yerin âhiret olduğunu belirtmek için söylendiği anlaşılır...

Devamını oku...

Osmanlıcada sıfat tamlaması

Sıfat tamlamasında önce mevsuf [sıfatı bildirilecek kelime] söylenir. Mesela, Ramazan-ı şerif denir, şerif-i Ramazan denmez...

Devamını oku...

Atasözlerine düşmanlık

Bazı kimseler, atalarımızın tecrübe mahsulü kıymetli sözlerindeki incelikleri anlamadıkları veya ters anladıkları için, ceddimize dil uzatıyorlar...

Devamını oku...

Atasözlerini anlamayanlar

Yalnız atasözleri değil, hadis-i şerifleri de anlayamayan bazı sapık fikirli kimseler, bunlara da uydurma, mevzu hadis damgasını basmışlardır...

Devamını oku...

Üzümünü ye, bağını sorma

Genel olarak atasözlerinin hepsi doğrudur. Son asırda atasözü diye bazı sözler ilave edilmiş olabilir. Bunlar ceddimize leke sürülmesine sebep olmaz...

Devamını oku...

İyilikten maraz doğar

O atasözleri, bir çok ilim sahibinin onayından geçerek günümüze kadar geliyor. Onun için bütün ceddimize suizan etmek yanlış olur...

Devamını oku...

Gözden ırak olan

Hadis-i şeriftir, atasözü olarak kullanılmaktadır. İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Kalb, çok zaman his organlarına bağlıdır...

Devamını oku...

Ecdadımızın güzel sözleri

Aşağıdaki atasözlerinin hiç biri kötü maksatla söylenmemiştir. Ecdadına kusur bulmak, kıyamet alametlerindendir...

Devamını oku...

Atasözünde çelişki olmaz

Atasözlerinde çelişki olmaz. Onların doğruluğu, her asırda onaylanmıştır. Açıklamaları şöyledir:1- Damlaya damlaya göl olur // Taşıma suyla değirmen dönmez...

Devamını oku...

Her koyun kendi bacağından asılır

Yanlış anlamamalıdır! Fransa’daki bir adamın günahı, Mısır’daki bir kimseden sorulmaz. Herkesin günahı da, sevabı da kendine aittir...

Devamını oku...

Çatal kazık

Maalesef atasözü düşmanları, her atasözüne bir kulp takıyorlar. Atasözünün ne maksatla söylendiğine bakmayıp da kelimeler üzerinde duruyorlar...

Devamını oku...

İbadet de, kabahat de gizlidir

Atasözlerinin hepsi doğrudur. Fakat son asırda çıkarılanlar arasında yanlış olanlar olabilir. Atasözlerinin birçoğu hadis-i şerif mealleridir...

Devamını oku...

Yanlış atasözleri

Atasözlerimiz, her asırda doğruluğu onaylanarak bugüne kadar gelmiştir. Söyleniş maksadı bilinmeden suçlamak yanlış olur...

Devamını oku...

Önce iğneyi kendine

Bu sözün de, dine aykırı yönü yoktur. Çok güzel bir sözdür. Birini incitici bir söz söylemeden önce...

Devamını oku...

Sükût ikrardan gelir

Her yerde geçerli olmaz. Çok eskiden, Müslüman kızlar, çok edepli, çok hayâlı oldukları için, (Falancayla evlenmeyi kabul ediyor musun?) diye sorulunca...

Devamını oku...

Aykırı atasözleri

Toplumun seviyesi o kadar düşmüş ki, doğru sözleri de yanlış kabul ediyor. Aynı kişiler, veciz olduğu için hadis-i şeriflere bile uydurma diyecek kadar ileri gitmiştir...

Devamını oku...

Vesvese kötü bir hastalıktır

Vesvese, şeytanın verdiği zararlı olan şüphedir. Vesvese etmek günahtır. Günah işlememek için vesveseye hiç itibar etmemelidir...

Devamını oku...

Kötü düşünceler nereden geliyor

İnsanın kalbine, melekten, şeytandan ve kendi nefsinden de çeşitli düşünceler gelir. Melekten gelene ilham, şeytandan gelene vesvese, nefsten gelene ise hevâ denir...

Devamını oku...

Şeytanla bir âlimin münazarası

Aşağıdaki konuşmada şeytanın verdiği vesveseler hakkında yeterli bilgi verilmektedir...

Devamını oku...

İman ve vesvese

İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: 
Her insana musallat olan en az bir şeytan vardır...

Devamını oku...

Şeytanın saldırı yolları

Şeytan çeşitli yollarla vesvese vermeye çalışır. Hikmet ehli bir zat diyor ki: Şeytanın, bilhassa şu on yolla vesvese verdiğini görüp, ona göre tedbir aldım...

Devamını oku...

Şeytanın hileleri ve itirafları

İbni Abbas hazretleri anlatır:
Resulullah ile beraber iken biri izin isteyip içeri girmek istedi.
Resulullah (O İblistir) dedi. Hazret-i Ömer, (Ya Resulallah izin verin onu öldüreyim) dedi...

Devamını oku...

İblisin meleklere sorduğu sualler

Şeytanın, meleklere sorduğu sualleri, Abdülgani Nablusi hazretleri bildirmiştir.şeytan dedi ki:Kulun ibadetinin Allah’a hiç faydası olmadığı gibi, isyanının da hiçbir zararı yoktur...

Devamını oku...

Kalbe gelen düşünceler

Düşünce kalbe beş şekilde gelir:
1- Kalbe gelip gider.
2- Kalbe gelip kalır. Ama insan o işi yapmak istemez...

Devamını oku...

Namazdan sonraki vesvese

Vesvese, zararlı olan şüphe, kuruntu demektir. Hadis-i şerifte, (Vesvese şeytandandır. Abdest alırken, guslederken ve necaset temizlerken, şeytanın vesvesesinden sakının) buyuruldu. (Tirmizi)...

Devamını oku...

Kalb dönektir

Kalbe ruh, gönül de denir. Kalb, kelime olarak, bir hâlden bir hâle değişme, dönme gibi anlamlara gelir. Bir Müslüman da, çeşitli vesveselere, günahlara maruz kalabilir...

Devamını oku...

Vesvese edince

1- Niyet etmediğini bilmeyen yani yüzde yüz ben niyet etmedim diyemeyen kimse, niyet etmiş demektir, namaz sahihtir. Gusülde ve abdestte ise zaten niyet şart değildir...

Devamını oku...

Vesvese için

1- Niyet etmediğini bilmeyen yani yüzde yüz ben niyet etmedim diyemeyen kimse, niyet etmiş demektir, namaz sahihtir. Gusülde ve abdestte ise zaten niyet şart değildir...

Devamını oku...

Şeytan ve zararları

Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylere, şeytan denir. Şeytan üç çeşittir: İblis, nefs ve kötü arkadaş...

Devamını oku...

Vesvese ihtiyat değildir

Dediğiniz şeylerin hepsi haramdır, fakat içinde o haram maddelerin olduğu kesin bilinmedikçe, sakınmak, vesvese, kuruntu ve zararlı olur, haram olmaz, zanla kesin hüküm verilmez...

Devamını oku...

Nakli esas alan kitap

Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından nakli esas aldığı ve içinde yazarına ait düşünce olmadığı için kıymetlidir, çünkü dinimiz nakil dinidir...

Devamını oku...

Mektubat-ı Rabbani

İslam âleminde imam-ı Rabbani hazretlerinin Mektubat'ı kadar kıymetli bir kitap daha yazılmamıştır. Mektubat, üç cild olup, beş yüz yirmi altı mektubunun toplanmasından meydana gelmiştir...

Devamını oku...

Mızraklı ilmihal

Osmanlı sultanları, çok kıymetli bir eser olan Mızraklı İlmihâli, Türklerin bulunduğu her yere göndermişler; halk da dinini doğru olarak öğrenmişlerdi...

Devamını oku...

Kıymetsiz yazılar

Bu kitabın birinci kısmı İmam-ı Rabbani hazretlerinin, ikinci kısmı ise oğlu Muhammed Masum hazretlerinin Mektubat’ından seçilen çok kıymetli ifadelerdir...

Devamını oku...