Bir mezhebe girmek şirk mi?

Bir mezhebe girmek şirk mi?

Sual: Hadislere, ictihada, icma’ya ve İslam âlimlerinin her Müslümanın bir hak mezhebe uyması gerektiğini bildiren kıymetli yazılarına saldıran bir mezhepsiz diyor ki:
(İslam âlimleri, Âl-i İmran sûresindeki “Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın, parçalanıp ayrılmayın” âyetine uymamış, âyete aykırı olarak mezhepler meydana çıkarmışlardır. Kur’anda namaz üç vakit iken, mezhepler beş vakte çıkarmıştır. Allah'ın kitabı varken, mezheplere uymak şirk olur.)
Kur’anda, (Âlimlere sorun, âlimlere tâbi olun) buyurulmuyor mu? Âlimlere tâbi olmak niye şirk olsun ki? Âlimler din düşmanı mı? Onlar Kur’ana uymuyor mu? Bir mezhepsizin Kur’andan anladığı, senet oluyor da, İmam-ı a'zam gibi büyük zatların, âlimlerin anladığı niye senet olmuyor? Âlimler, (Kur’anda namazın beş vakit olduğunu, Resulullah'ın ve Eshab-ı kiramın beş vakit kıldığını bildirirken, mezhepsizler niye üç vakit diyor? Kur’anda Allah, (Resulüme tâbi olun) buyurmuyor mu? Peygamber efendimiz ömrünün sonuna kadar beş vakit namaz kılmadı mı? Mezhepsizlerin, kendi anladıkları doğru oluyor da, âlimlerin ve Resulullah'ın anladıkları niye yanlış oluyor? Resulullah'ın namazı nasıl ve kaç vakit kıldığı bize ulaşmadı mı?
CEVAP
Elbette ulaştı. Bir âlimin açık olmayan bir âyetten anladığı, onun ictihadı yani mezhebi olur. Mezhepsizin de, âyetten anladığı, onun yolu yani mezhebi olur. Mezhepsiz mezhebe karşı olsa da, onun da anladığı, bâtıl da olsa bir mezheptir. Herkesin Kur’andan anladığı kendi mezhebi olur. Âlimlerin anladığına değil de, kendi anladığına uyan, kendi çıkardığı mezhebe uymuş olur. Mezhepsiz, ya bu inceliği bilmiyor veya kasıtlı olarak dinimizi yıkmak için, (Herkes Kur'an'dan anladığına uysun) diyor. İnsan sayısı kadar din çıkarmaya çalışıyor.

Kur’an-ı kerimde, (Bilenle bilmeyen bir olmaz, bilen elbette kıymetlidir) buyuruluyor. Her işte bilen kıymetlidir. Cahilin Kur’andan anladığı ile âlimin anladığı aynı olur mu? Zaten herkesin farklı görüşte olması da bu yüzdendir. 72 sapık fırka da yanlış anladıkları için sapıtmışlardır. Onlar da, (Biz Kur’andan böyle anlıyoruz) demişlerdir. Onun için bilen âlimlerin kıymeti çok büyüktür. Üç âyet-i kerime meali:
(Bilmiyorsanız âlimlere sorun!) [Nahl 43]

(Bu misalleri ancak âlim olanlar anlar.) [Ankebut 43]

(Bunun hükmünü Resule ve ülül-emre [âlimlere] sorsalardı, öğrenirlerdi.) [Nisa 83]

[Âyet-i kerimede geçen ülül-emrin âlim demek olduğu tefsirlerde yazılıdır. Peygamber efendimiz de (Ülül-emr, fıkıh âlimleridir) buyurdu. (Dârimî)]

Peygamber efendimiz ülül-emri açıklamasaydı herkes farklı bir yorum getirirdi. Peygamber efendimiz de âlimlerin önemi hakkında buyuruyor ki:
(Âlimler, Peygamberlerin vârisleridir) [Tirmizî, İbni Mace, Ebu Davud]

(Âlimlere tâbi olun! Çünkü onlar, dünya ve âhiretin ışıklarıdır.) [Deylemî]

(Âlimler, kurtuluş yolunu gösteren birer rehber ve kılavuzdur.) [İbni Neccar]

(Âlimler olmasaydı, insanlar helâk olurdu.) [İ. Maverdi]

(Bilmediklerinizi salih âlimlerden sorup öğrenin!) [Taberânî]

(Bölünmeyin, fırkalara ayrılmayın) âyetini bilenlere, yani âlimlere sorup öğreniyoruz. Bu kıymetli âlimlerden Abdülganî Nablüsî hazretleri buyuruyor ki:
Âl-i İmran sûresinin, (Allah’ın ipine sarılın, fırkalara ayrılmayın) âyeti, itikatta, inanılacak bilgilerde parçalanmayın, bozuk düşüncenize uyarak, doğru imandan ayrılmayın demektir. İtikatta ayrılmak, parçalanmak caiz değildir. Hadis-i şerifte, (Cemaatle birlikte olun! Allah’ın rızası, rahmeti, yardımı cemaatte, birliktedir. Cemaatten ayrılan Cehenneme düşer) buyuruldu. Eshab-ı kiram, günlük işleri açıklayan bilgilerde, ictihatta birbirlerinden ayrılmışlardı, fakat itikat bilgilerinde hiç ayrılıkları yoktu. (Ümmetimin ayrılığı rahmettir) hadis-i şerifi, farklı ictihadın ve farklı fıkhî mezheplerin önemini göstermektedir. (Hadîka)

Seyyid Ahmed Tahtavî hazretleri de buyuruyor ki:
Allah’ın ipi’nden maksat, cemaattir. Cemaat da, fıkıh ve ilim sahipleridir. Fıkıh âlimlerinden bir karış ayrılan sapıtır. Sivad-ı a’zam, fıkıh âlimlerinin yoludur. Fıkıh âlimlerinin yolu da, Resulullah’ın ve Hulefa-i raşidin’in yoludur. Bu yoldan ayrılanlar, Cehenneme gider. Fırka-i naciyye, bugün dört mezhepte toplanmıştır. Bu dört mezhep, Hanefî , Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî’dir. Bu zamanda, bu dört hak mezhepten birine uymayan, bid’at sahibi olup Cehenneme gider. (Dürr-ül muhtar hâşiyesi)

İmam-ı Beyhekî, (Müslümanlar bozulduğu zaman, önceki âlimlerin doğru yoluna sarıl! Bir kişi kalsan bile, o yoldan ayrılma!) buyuruyor. Necmeddin-i Gazzi de, (Ehl-i sünnet âlimleri demek, Resulullah’ın ve Eshab-ı kiramın gittikleri doğru yolda bulunan âlimler demektir. Sivad-ı a’zam, yani İslam âlimlerinin çoğu böyle idiler. 73 fırka içinde Cehennemden kurtulacağı bildirilmiş olan hak fırka, (Fırka-i naciyye)dir) buyuruyor.

Azılı bir mezhepsiz de, (Kendimi mezhebin ismiyle isimlendirmem, yani Hanefî’yim, Şâfiî’yim demem) diyor. Açıkça mezhepsiz olduğunu hiçbir İslam âlimine bağlı olmadığını söylüyor. Hâlbuki kıyamette her mümin, mezhebinin ismiyle çağrılır. (O gün her fırkayı imamlarıyla çağırırız) mealindeki İsra sûresinin 71. âyetini Kadı Beydâvî hazretleri, (Her ümmeti Peygamberleri ve dinde uydukları imamlarıyla çağırırız) şeklinde açıklamıştır. Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseyni’de, (Herkes, mezhebinin imamıyla, yâ Şâfiî veya yâ Hanefî diye çağrılır) diyor. Bu azılı mezhepsizin de, İbni Teymiyye ve Şevkanî gibi sapıkların ismiyle çağrılmayı istediği görülüyor. Çünkü o bunlara uymaktadır.

Ebüssüud Efendi hazretleri, (Bölünmeyin) âyetini açıklarken, (Ehl-i kitabın bölündüğü gibi parçalanıp da doğru imandan ayrılmayın! Cahiliye zamanında birbirinizle dövüştüğünüz gibi bölünmeyin!) buyurdu.

Doğru yolun, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği iman olduğunu, Peygamberimiz haber verdi. O hâlde Müslümanların, Ehl-i sünnette birleşerek, kardeş olmaları, birbirini sevmeleri gerekir. Müslümanların bu birliğinden ayrılan, bu âyet-i kerimeye uymamış olur. Bu yolda birleşir, birer kardeş olduğumuzu bilip birbirimizi seversek, dünyanın en büyük, en kuvvetli milleti olur, dünyada rahata, huzura, âhirette de sonsuz saadete kavuşuruz. Düşmanlarımızın, cahillerin ve sömürücülerin, kendi çıkarları için söyledikleri yalanlara aldanıp, bölünmemeye çok dikkat etmeliyiz! (S. Ebediyye)

Yusuf Kandehlevi

Bu sadece hazret-i Ömer’e değil, hazret-i Ali’ye de iftiradır. Günah olan Arap âdeti hiç işlenir mi? İslamiyet günah olan âdetleri kaldırmadı mı? Bir kıza bakıp onu beğenmekle, nikâh yapmadan karısı olur mu hiç?...

Devamını Okuyun...

Seyyit Kutup kimdir?

Yazdığı kitaplarından örnekler vererek kendisini tanıtalım:
Adı Seyyit ise de, kendisi seyyid değil, fellahtır. Başta Eshab-ı kiram olmak üzere, Ehl-i sünnet büyüklerine dil uzatmıştır...

Devamını Okuyun...

Hamidullah kimdir?

Ruh-ul-beyan’da Tefsir-i Hüseynî’den alınarak, (Resulullah'ın Mekke’den Mescid-i Aksa’ya götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Musab Köylüoğlu ne diyor?

Seadet-i Ebediyye kitabında Vehhabiliğin bozukluğu anlatıldığı için saldırmış olabilir. Yoksa kitapta, yazarına ait şahsi hiçbir hüküm yoktur. İçindeki bütün bilgiler muteber kaynaklardan nakledilmiştir...


Devamını Okuyun...

Evliya zatlar put değildir

Osmanlı’nın son döneminde, din adamlarından bazısı, padişahın tahtan indirilmesi için fetva vermişler ve dinimize aykırı çok kitap yazmışlardır... 

Devamını Okuyun...

Seyyid Nesimî Hurufi mi?

Hurufi iken tevbe etmiştir.
Seyyid İmad-üddin-i Nesimî, şair ve tasavvuf ehli idi. Halep’te iken, Vahdet-i vücud sarhoşluğundaki bazı yazıları ve sözleri yüzünden, 1417 de idam edildi. Önce Hurufî olduğu, sonra tevbe ettiği anlaşılıyor. (S. Ebediyye)...

Devamını Okuyun...

Evliya zatlar put değildir

Seadet-i Ebediyye kitabında Vehhabiliğin bozukluğu anlatıldığı için saldırmış olabilir. Yoksa kitapta, yazarına ait şahsi hiçbir hüküm yoktur. İçindeki bütün bilgiler muteber kaynaklardan nakledilmiştir...


Devamını Okuyun...

Musa Beykiyef

Kazanlı reformcu Beykiyef bu sözleri söylediği zaman, dünyanın hangi yerinde Müslümanlık kalmış ise, onun beğenmediği medreselerde kalmış idi...

Devamını Okuyun...

Bozuk din kitabındaki tabirler

Bu kitap, dini öğretmek için yazılmamış, aksine önceki asırlarda yaşamış muteber Ehl-i sünnet âlimlerine karşı bir tepki, bir reddiye kitabıdır...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizce yazılan kitap

Dört hak mezhep, Kur’ana, Sünnet’e ve İcma’a aykırı mı? Dört hak mezhepten birine göre yazılmamış. Demek ki, kendi görüşlerini Kur’an ve Sünnet adı altında yutturmaya çalışıyor...

Devamını Okuyun...

İcmanın dindeki yeri

Sanki İslam âlimlerinin İcma ettiği hususlarda Kur’an-ı kerim esas alınmamış gibi saldırıyor. Hâlbuki icma, dinde çok önemli bir delildir...

Devamını Okuyun...

Hakiki âlimlere saldırı

Bu reformcu yazar, kendisinin de itiraf ettiği gibi, dört hak mezhepten ve Ehl-i sünnet âlimlerinden hiç kaynak vermemiş, ancak Ehl-i sünnet olmayan İbni Teymiye, Şevkani gibileri örnek almış...

Devamını Okuyun...

İslam düşüncesi demek

Düşünce, bir iş için bir insan tarafından düşünülen çare veya kıyaslanan neticedir, bir görüştür ve mahlûktur. İslam düşüncesi veya şefaat düşüncesi demek çok yanlıştır. İslam âlimleri, (Düşünce yaratıktır, insanda olur, bu sıfatı Allah’a, İslamiyet’e vermek küfürdür) buyuruyorlar...

Devamını Okuyun...

Şefaati inkâr etmek

Sünnî âlimler dediğine göre, kendisinin Sünnî olmadığını ima ediyor. Fazlurrahman’ı senet gösteriyor da, İmam-ı a’zamın, İmam-ı Şâfiî’nin, İmam-ı Gazali’nin, İmam-ı Mâlik’in...

Devamını Okuyun...

İmanın şartlarını değiştirmek

Bu reformcu, (Kitap ve Sünnet’e göre yazdım) dediği halde, burada sadece Kur’an diyor. Elbette Kur’an-ı kerimin detayları Sünnet ile açıklanmıştır. Yazarın yalan söylediği, Sünnet’e de itibar etmediği anlaşılıyor...

Devamını Okuyun...

Kaza namazı kılınmaz mı?

Allah ve Resulünün emrettiği ve bütün Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi, (Kılınamayan namazları kaza etmek farzdır) demiyor da, niye İbni Teymiyye’nin sözünü senet olarak alıyor...

Devamını Okuyun...

Gayrimüslim erkekle evlenmek

Hani âyete ve hadise göre yazıyordun? (Sıcak bakmaz) demek, pek hoş değil, ama evlenmek de caizdir demek değil mi? Ama Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Resim yapmak

Dinimizin emrine yine görüş diyor. Çalgı helal, resim helal demekle olmaz. Kitap ve Sünnet’ten yerini göstermek gerekir. Hem bu bozuk kitap için, (Kitap ve Sünnet’e göre yazıldı) deniyor, hem de hiç kaynak gösterilmiyor...

Devamını Okuyun...

Oruç kefareti yokmuş!

Dinde reformcu, oruç kefaretini kaldırmak için yazar dediği yamukları gösteriyor. Dört mezhebin âlimlerine niye itibar etmiyor ki...

Devamını Okuyun...

Halifelik dine aykırı mı?

İlk dört halifeyi ve halifelik sistemini herkes bilir. Dört halifenin suçlanması bütün Eshab-ı kiramın suçlanması demektir. Bu ise büyük felakettir...

Devamını Okuyun...

Solcu Müslüman olur mu?

Şimdi, faşiste ve kapitaliste sağcı, komüniste, ateiste solcu deniyor. Bu manada Müslüman’a sağcı veya solcu denmez, ama Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bildirilen sağcılık ve solculuk farklıdır...

Devamını Okuyun...

Din isyan hareketi değildir

Mısırlı sosyalist yazarlar da, buna benzer tarifler yapıyorlardı. Milleti isyana sevk edip binlerce kişinin ölümüne sebep olmuşlardı...

Devamını Okuyun...

Resulullah’ı küçültüyor

Vehhabi bile Resulullah’ı bu kadar kötüleyemez. Bu sözler onun reformculuktan da öte, art niyetler beslediğini göstermektedir. Koskoca kitabında Resulullah’ı övücü bir şey olmadığı gibi, âlemlere rahmet oluşu da gizlenmiştir. Bir âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Akıl her şeye yeter mi?

Yazar kendisini sosyalizmden alamıyor. Her konuyu sosyalizm açısından açıklamaya çalışıyor. Her fırsatta servet düşmanlığı yapıyor. Bu ifadelerde üç büyük yanlış vardır...

Devamını Okuyun...

Yaratmak Allah’a mahsustur

Eğer Kur’an ve Sünnet esas alınsaydı, böyle dine aykırı tabirler kullanılmazdı.
Yaratmak, yoktan var etmektir. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. Bir âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Amel imandan parça değildir

Yazar, Mutezile ve Vehhabiler gibi, amel imandan bir parçadır demek için, kelimeleri geveleyip durmuş. Açıkça söylese, bütün Ehl-i sünnet âlimlerine muhalefet ettiği meydana çıkacağı için böyle sinsice saldırmaktadır...

Devamını Okuyun...

Kur’an-ı kerime saygısızlık

Vehhabiler ve Mutezile, Kur’an mahlûktur diyerek hiç tazim, saygı duymazlar. Yazarın bu iki gruba yakın olduğu anlaşılmaktadır...

Devamını Okuyun...

Taklidin dindeki yeri

Nedense her mezhepsiz, açıkça ben mezhepsizim demiyor da, (Bir mezhep taklit etmem) diyor. Yahut (Mezheplerin hükümlerine bakıp, kendi anladığıma uyarım) diyor. Dini olmayana dinsiz, mezhebi olmayana da mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Değişim = Reform

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nass’a dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Esma-i hüsna

Elbette Kur’an-ı kerimde her teferruat yoktur. Bunlar hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Kur’an-ı kerimde, (Resulullah’ın bildirdiklerini kabul edin) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Evliya türbeleri

Ehl-i sünnet âlimlerinin her ak dediğine kara demeyi kendine görev biliyor. Bahsedilen vesile caizdir. Caiz olmayan tek şey, Allah’tan başkasını yaratıcı bilmek, Allahü teâlâ dilemeden, onun kendiliğinden fayda ve zarar verebileceğine inanmaktır...

Devamını Okuyun...

Kaderi inkâr ediyor

Yine Mutezile itikadında olduğunu gizlememiş. Kaderi inkâr edici çok söz ederek, (Halkımız muhtaçları düşünmüyor, onları kaderleriyle baş başa bırakıyor...

Devamını Okuyun...

Kıyamet alameti yok mu?

Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmemişse de, alametleri âyet ve hadiste açıkça bildirilmiştir. Süper mezhepsiz olandan başkası bunları inkâr edemez...

Devamını Okuyun...

Tesettür yaşı

Dinimizde namaz, oruç, zekât, hac, tesettür gibi işlerde mükellef [yükümlü, sorumlu] olmak, yaşla değil, âkil ve bâliğ olmakla başlar. Daha önce bunlarla mükellef değildir. Bir kız büluğa erince mükellef olur...

Devamını Okuyun...

Tasavvufa saldırıyor

Sofilik, evliyalık demektir. Tasavvuf, kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmaktır. Bu da ancak tasavvuf ehli evliyanın yapabileceği iştir...

Devamını Okuyun...

Sahabeye dil uzatmak

Açıkça, (Allah ve Resulü onları övse de, onların sözleri benim içime sinmiyor) diyor. Kur’an ve Hadis, yani Allah ve Resulünün sözleri dinde ölçü değilse, reformcunun içi nasıl ölçü olur ki...

Devamını Okuyun...

Azrail aleyhisselamı inkâr

Bu yanlış fikri Vehhabiler de söylüyor. Bu reformcunun her fırka ve mezhepten bazı sivri görüşlere sahip olduğu anlaşılıyor. Bu konudaki iki hadis-i şerif meali:
(Azrail aleyhisselamın kişinin canını alması, bin kılıç darbesinden şiddetlidir.) [Ebu Nuaym]...

Devamını Okuyun...

Bâtıl dinlere övgü

Bu söz, cahillikle veya gafletle söylenmiş olamaz. Bunda kasıt ve art niyet vardır. Bilerek, bu konudaki âyet ve hadisleri nasıl inkâr ediyorlar ki? Üç âyet-i kerime meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Kabir azabı vardır

Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir:
Âişe validemiz, (Yâ Resulallah, bu ümmet kabirde azap görecek, benim gibi zayıfların hâli ne olacak?)...

Devamını Okuyun...

Hile-i şer’iyye nedir?

Şer’î demek şeriata yani dine uygun demektir. Dine uygun olan bir şeye nasıl yüzkarası denebilir? Dinimizde hile-i şer’iyye vardır, fakat hile-i bâtıla yani bâtıl hile yoktur...

Devamını Okuyun...

Haremlik selamlık

Yine gelenek adı altında dinimize dil uzatıyor. O âyet-i kerimenin kadın erkek karışık oturmakla ve onlarla yemek yemekle hiç asla alakası yoktur...

Devamını Okuyun...

İnce çoraba mesh etmek

İslamiyet’in hükümlerini delmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Mestin vasıfları bellidir. İnce çoraba mesh, tam bir dinde reform olur. Çıplak ayağa mesh ise Şiîlik’te vardır...

Devamını Okuyun...

Hayz ve nifaslıya yasak olanlar

Allah ve Resulünün sözlerine katılmayan, hükümlerini beğenmeyen elbette dinimize aykırı her şeye katılır. Dinimiz bugüne kadar eksik mi geldi? Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Oruç tutma zamanı

Bunu başka mezhepsizler de söylüyor. Siyah iplikle beyaz ipliğin ayırt edilmesinin açıklamasını bilmediklerinden veya art niyetlerinden dolayı böyle konuşuyorlar...

Devamını Okuyun...

Telkin bid’at midir?

Telkin sünnettir. Sünnete bid’at demek, helale haram demek küfürdür. İmam-ı Deylemi ve İmam-ı İbni Asakir’in bildirdiği hadis-i şerif şöyledir...

Devamını Okuyun...

Mübarek geceler

Burada birkaç hata var: Peygamber efendimiz mübarek gecelerin önemini bildirdiğine göre, reformcunun sözü geçerli olur mu hiç?...

Devamını Okuyun...

Çalgı çalmak

İslam âlimlerinin, (Müzik ruha zehir ve nefse gıdadır) sözüne ve hadis-i şeriflerle de yasak edilmesine rağmen, reformcu yazarın çalgıları teşvik etmesi kıyamet alametidir...

Devamını Okuyun...

Altın ve ipek haram değil mi?

Bir şeyin haram olması için lüks olması gerekmez. Ölçü bellidir. Dinimiz yasaklamışsa haramdır. Altın ve ipeğin erkeklere haram olduğu pek meşhurdur...

Devamını Okuyun...

Her ilmin tabirleri olur

O ifadeler insanlara hakaret için yazılmıyor. Bunlar birer dini tabirdir. Mecburen yazılıyor. İslam âlimlerinin kitaplarından aldığımız yazıları aynen aktarıyoruz...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizce yazılan kitap

Çok yanlıştır. Kur’anda bulamadım diyerek, kendi görüşünü, din gibi ortaya atmak çok tehlikelidir. Kur’an-ı kerimde, (Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Peygamber mezhebi mi?

Mezhepsizler, reformcular, dini içten yıkmak isteyenler genelde böyle söylüyorlar. Bâtıl da olsa, sapık da olsa böyle bir mezhep yoktur...

Devamını Okuyun...

Allah'ın ve Peygamberin Mezhebi

Bir müctehidin Edille-i şeriyye’den elde ettiği bilgilere, o müctehidin mezhebi denir. Sahabenin tamamı müctehid idi. Hepsinin de mezhebi vardı. Tâbiîn zamanında mezhepler vardı...

Devamını Okuyun...

Mezhepten sorulacak

Elbette, o şekilde sorgulanacaktır. Dünyada bile bir öğretmen, imtihanda talebelere okuttuğu derslerden soruyor, okutmadığı kısımlardan sormuyor...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe uymak vacib mi?

Elbette tenakuzlu bir yazıdır. Günümüzde, dört mezhebe inanmayanlar, (Peygamber mezhebi) diye bir şey uydurdular. Peygamber efendimiz, böyle bir mezhep bildirmediği gibi, hiçbir İslam âlimi de böyle bir şey bildirmedi...

Devamını Okuyun...

Mezhep göl değildir

İslam ayrı, mezhep ayrı değildir. Dört hak mezhep, insanları Cennete götüren birer yoldur. Hangi yoldan gidilirse gidilsin, her biri doğru Cennete götürür...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidinin önemi

Günümüzde Müslümanların büyük bir kısmı mezhep taklidinin mahiyetini bilmemektedir. Bilenler de üçe ayrılır: İfrat, Tefrit ve Vasat...

Devamını Okuyun...

Sapık fırkaların çıkışı

Mutezile, Cebriye gibi sapık fırkaların önderleri derin âlim idi. Kur’an-ı kerime kendi anlayışlarına göre mânâ verdikleri için sapıttılar. Böylece çok sayıda sapık fırka meydana çıktı...

Devamını Okuyun...

Âyet ve hadisten kaynak göstermek

Kur’an ve hadisi kaynak göstermek demek, Kur’an ve hadisten anladığına uymak demektir. Müctehid olmayan bir âlimin bile, kendi anladığına değil, mezhebinin bildirdiği hükme uyması lazımdır...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe girmek şirk mi?

Elbette ulaştı. Bir âlimin açık olmayan bir âyetten anladığı, onun ictihadı yani mezhebi olur. Mezhepsizin de, âyetten anladığı, onun yolu yani mezhebi olur...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlikle ilgili çeşitli sorular

Evet. Dört mezhepten birine uymayana dendiği gibi, doğru yolda olmayana da mezhepsiz denir. Şu üç sınıf, bid’at ehli yani mezhepsizdir...

Devamını Okuyun...