Mezhep göl değildir

Bir mezhebe uymak vacib mi?

Sual: Mezhepsizler, her fırsatta mezhepleri İslamiyet’ten farklı gösterip, (İslam denizse, mezhep göldür) diyorlar. Bir ibadetin hükmünü bildirirken, (İslam'a göre sahihtir) veya (İslam'a göre sahih değildir) diyorlar. Hâlbuki Hanefî’de sahih olmayan, Şâfiî’de sahih olabiliyor. Kendi görüşlerine İslam diyorlar. Kendilerini dört mezhebin üstünde görüyorlar. Dört hak mezhebin imamları, İslamiyet’ten farklı bir yol mu tutmuşlardır?
CEVAP
İslam ayrı, mezhep ayrı değildir. Dört hak mezhep, insanları Cennete götüren birer yoldur. Hangi yoldan gidilirse gidilsin, her biri doğru Cennete götürür. Mesela bir yere yaya gidilebilir, atla, bisikletle, motosikletle, uçakla, vapurla, trenle, otobüsle, yani herhangi bir vasıtayla gidilir. Ama er geç hepsi hedefe gider. İşte bu yolların herhangi biri, bir hak mezhebe benzer. Bâtıl mezhepler ise, çıkmaz sokaklara, hedefe gitmeyen yollara benzer.

İmam-ı Malik hazretleri buyuruyor ki: Mezhep, Cennete götüren yoldur. Hak mezhepten birinde ilerleyen Cennete gider. (Ez-Zehire lil-Kurafi)

Bir kimse, bir ibadeti bir mezhebe göre değil de, (Ben İslam'a, Kur'ana göre yapıyorum) derse, onun ibadeti geçerli olmaz. Çünkü İbni Âbidin hazretleri buyuruyor ki: Bir ibadetin sahih olması için, dört mezhepten birine uygun olması lazımdır. (Redd-ül-muhtar s. 51)

Şah Veliyyullah Dehlevi hazretleri buyuruyor ki: Eshab-ı kiramın her birinin mezhebi farklıydı. Tabiîn, Eshab-ı kiramın mezheplerini aldılar. Halife Harun-ür-Reşid, İmam-ı Malik’e (Senin Muvatta kitabını Kâbe’ye asacağım. Bütün Müslümanların bu kitaba uymalarını emredeceğim. Her yerde tek bir mezhep olsun) dedi. İmam-ı Malik, (Böyle yapma! Eshab-ı kiram da, fıkıh bilgilerinde mezheplere ayrıldılar. Mezhepler rahmettir) dedi. (El-insaf)

Dört mezhepten birine uymak lazımdır. Bugün dört mezhepten başka doğru mezhep yoktur. Dört mezhepten ayrılan, Sivad-i azamdan, yani Ehl-i sünnet topluluğundan ayrılmış olur. (İkd-ül-ceyyid)

İslâm'a göre sahih olan ibadet nasıldır? İslam'a göre namazın farzları nelerdir? Vacibleri nelerdir? Sünnetleri nelerdir? Mekruhları nelerdir? Buna hiçbir mezhepsiz cevap veremez.

İslâmiyet'e, Kur'an-ı kerime uymak isteyen, dört hak mezhepten birine uyar. Yukarıda geçtiği gibi dört hak mezhepten birine uyulmazsa o ibadet sahih olmaz. (Kur'ana göre namaz) veya (İslam’a göre namaz) olmaz. Böyle bir namaz kıldığını söyleyen, Kur'ana göre dese de, kendi uydurduğu bir yola göre namaz kılmış olur.

Zındıklık
Sual: (Yalnız Kur’an) diyen bir mezhepsiz, (Mezhep göldür, Kur’an büyük deryadır. Mezhep değil, “Kur’an Müslümanı” olalım) diyor. Kur'andan kendi anladığına, (Kur'an Müslümanlığı) diyor. İmam-ı a'zamın anladığına, (Hanefî Müslümanlığı), İmam-ı Şâfiî’nin anladığına (Şâfiî Müslümanlığı) diyor, hattâ Resulullah’ın Kur’an-ı kerimi açıklamasına, (Hadis Müslümanlığı) diyor, ama mezhepsizin, kendi anladığı, (Zındıklık dini, zındıklık Müslümanlığı) iken, göz boyamak için (Kur’an Müslümanlığı) diyor. İslamiyet’te böyle bir Müslümanlık olmadığı gibi, (Hadis Müslümanlığı) diye, bir Müslümanlık da yoktur. Allah'ın bildirdiği din ile Resulünün bildirdiği farklı olur mu hiç? Farklı olsaydı, Allahü teâlâ, (Resulüme uyun!) buyurmazdı. Bunların maksadı nedir?
CEVAP
(Yalnız Kur’an) diyen mezhepsizlerin ortak yönü, onlara göre, onların Kur’andan aldıkları gerçek dindir; ulema ve evliya zatların anladıkları ise, kendi görüşleridir. Onlara göre, mezhep imamlarımızın bildirdikleri göldür, kendi safsataları denizdir. Bu sapıkların yolu zındıklıktır.

Müctehid olmayanın âyetten ve hadisten anladığı farklı olabilir, ama hadis-i şerifler, Kur’an-ı kerimi açıklar. Bunun birini diğerinden ayrı görmek çok yanlıştır. Allah'ın yolunu, Resulü’nün yolundan farklı görmek küfürdür. Kur'an-ı kerimde, peygamberlerin yoluyla Allahü teâlânın yolunu ayıranın kâfir olduğu bildiriliyor. Bir âyet-i kerime meali:
(Allah ile resullerinin emirlerini birbirinden ayırıp, ikisi arasında bir yol tutmak isteyenler, kâfirdir.) [Nisa 150,151]

Resulullah'ı kabul etmeyip (Yalnız Kur’an) diyenin kâfir olduğunu bu âyet-i kerime açıkça bildiriyor. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O hâlde, Resul’e itaat edilmedikçe, Allah'a itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, yanlış düşünenlerin, bu iki itaati birbirinden ayırmalarına meydan bırakmadı. (1/152)

Allahü teâlâ, (Resulüme tâbi olun!) buyuruyor. Resulü de, (Âlimlere ve onların mezheplerine uyun, onlar benim vârislerimdir) buyuruyor. Resulüne ve dört hak mezhepten birine uymadan Müslümanlık olmaz, ancak mezhepsizlik, zındıklık olur.

Hayız ilmini öğrenirken
Sual: Mezhebin önemini bilmeyen bir genç şöyle diyor:
(Ben hayız ve nifas bilgileri üzerinde bir çalışma yaptım. Gerçek o ki, bu çalışmayı yaparken bütün mezhepleri inceledim. Mezhepler birbirinden farklıdır. Hattâ bir mezhep içindeki âlimlerin sözleri de farklıdır. Peygamberimiz bir olduğu hâlde, niye tek bir hüküm yok? Hadisler de bu kadar net iken, mezhepler arası ictihad farkını anlamam mümkün değildir. Ben bu çalışmayla mezhepleri tek noktada topladım. Mezhepler göl ise, İslamiyet denizdir. Ben denize ulaştım, göle ihtiyacım yoktur. Belki, o zaman tıp gelişmediği için böyle farklı mezhepler meydana çıkmıştır. Ama bugünkü tıpta her şey nettir. Farklı görüşe ihtiyaç kalmamıştır.)
Bu gencin hayız ve nifasla ilgili bilgilerine güvenebilir miyiz?
CEVAP
Asla güvenilmez. Önce şunu söyleyelim. Herkes ihtisas sahasında konuşabilir. Bir hukukçunun tıp ilmine karışması, tıp uzmanının hukukî işlere karışması çok yanlış olur. Midesinde ülser, yara olan birinin ağrısı şiddetlense, ağrı dindirici bir ilaç vermek gerekir. Biri, ağrı dindirici olarak aspirini bilse, ağrının tez dinmesi için birkaç aspirin verir. Aspirin ağrısını daha da artırır. (Doktor insansa, ben de insanım) diyerek, aklına göre ilaç vermeye veya ameliyat yapmaya kalkmak, çok yanlış bir şey olur. Dinde ihtisası olmayan bir kimsenin de, din hakkında fetva vermeye kalkışması bir cinayet olur. Öte yandan bir kimsenin dinde ihtisası ne kadar çok olursa olsun, mezhepleri birleştirmeye hakkı yoktur. Hattâ dört mezhebin hükümlerinden istediklerini almaya yetkisi de yoktur. Çünkü tıpta ihtisası olmayan biri, göz ameliyatı yapsa kişinin gözünü kör edebilir, kalb ameliyatı yapsa kişiyi öldürebilir. Ama dinde yanlış fetva veren, kendini de, başkasını da küfre sokabilir. Din uzmanı olsa bile, bu gencin yaptığı yanlıştır. Çünkü tarihte olduğu gibi, günümüzde de, hiçbir ilahiyatçının, mezhepleri birleştirmeye, birinin doğru, ötekilerinin yanlış olduğunu söylemeye hakkı ve yetkisi yoktur.

Mezhepleri Peygamber efendimiz emrediyor. Uzman din adamlarının yani müctehid âlimlerin farklı ictihadlarının rahmet olduğunu bildiriyor. (Mezhepler kalksın, tek mezhep, tek görüş olsun) demek bu rahmete mâni olmak demektir.

İkinci bir husus, Peygamber efendimiz, rahmet olması için kendisi de farklı hükümler bildirmiştir. İşte bu farklılıktan dolayı mezhepler meydana çıkmıştır. Mesela deriden kan çıkması, Hanefî mezhebinde abdesti bozarken, diğer üç mezhepte bozmaz. Karşı cinse dokunmak Şâfiî'de abdesti bozarken Hanefî'de ve Mâlikî'de bozmaz. Bunun gibi mezhepler arasında çok farklar vardır. Bunlar tek hükme indirilemez. İndirilmesi bid’at ve mezhepsizlik olur.

Hayız konusu çok önemlidir. Mezhep âlimlerinin ictihadları farklıdır. Mesela Hanefî mezhebindeki âlimler, (Hayız 10 günü aşamaz, 10 günden sonra gelen kanlar hayız olmaz, özür olur) buyururken, Şâfiî ve Mâlikî âlimleri, (Hayız 15 günü aşamaz, 15 günden sonra gelen kanlar hayız olmaz, özür olur) buyuruyorlar. Daha birçok farklar vardır. Bunları tek hükme nasıl indirebiliriz ki?

Haddini bilmez bu genç, (Ben hadislere baktım. Hiçbir mezhebe uymadım) diyor. Mezhebdeki âlimler, o hadisleri bilmiyorlar mıydı? Bir de bu genç, hadisleri nereden öğrendi ki? Tercümelerden öğrenmiş olabilir. Tercümelerin doğru olduğunu nasıl temin eder? (Kendim yıllarca Arapça tahsil ettim) dese de, yine dil bilmekle din öğrenilmiş olamaz. Vehhabilerin ana dili Arapça olmasına rağmen, âyetlere yanlış mânâ verdikleri için, küfre girdiklerini İslâm âlimleri açıklıyor. Bu gencin, boyundan büyük işlere girişmesi affedilir cinsten değildir. Tevbe ettikten sonra, hazırladığı kitabı derhal imha etmelidir.

Âyet-i kerimeler ve hadis-i şerifler, anayasanın hükümleri gibidir. Anayasaya göre herkes hareket edebilir mi? Hukukçular bile farklı anlıyor. Müctehid olmayanın âyet ve hadis hakkında görüş beyan etmesi, hukukçu olmayanın anayasa hakkında görüş beyan etmesinden daha çok yanlış olur. Günümüzde ise müctehid yoktur. İslam âlimleri, bunu asırlar önce bildirmiştir.

Demek bu genç, (İctihad, ictihadla nakzedilmez) Mecelle hükmünü bilmiyor. Bilse, mezheplerin farklı hükümlerine itiraz etmez. Diyelim ki bu genç, İmam-ı a'zam gibi büyük bir âlim olsaydı, bunun verdiği fetvalar, diğer mezhep hükümlerini geçersiz hâle getiremezdi. Sadece kendi ictihadını bildirebilirdi. Şu hâlde, herkes, sadece kendi mezhebindeki hayız bilgileriyle amel etmeli, mezhep dışı görüşlere asla itibar etmemelidir.

Yusuf Kandehlevi

Bu sadece hazret-i Ömer’e değil, hazret-i Ali’ye de iftiradır. Günah olan Arap âdeti hiç işlenir mi? İslamiyet günah olan âdetleri kaldırmadı mı? Bir kıza bakıp onu beğenmekle, nikâh yapmadan karısı olur mu hiç?...

Devamını Okuyun...

Seyyit Kutup kimdir?

Yazdığı kitaplarından örnekler vererek kendisini tanıtalım:
Adı Seyyit ise de, kendisi seyyid değil, fellahtır. Başta Eshab-ı kiram olmak üzere, Ehl-i sünnet büyüklerine dil uzatmıştır...

Devamını Okuyun...

Hamidullah kimdir?

Ruh-ul-beyan’da Tefsir-i Hüseynî’den alınarak, (Resulullah'ın Mekke’den Mescid-i Aksa’ya götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Musab Köylüoğlu ne diyor?

Seadet-i Ebediyye kitabında Vehhabiliğin bozukluğu anlatıldığı için saldırmış olabilir. Yoksa kitapta, yazarına ait şahsi hiçbir hüküm yoktur. İçindeki bütün bilgiler muteber kaynaklardan nakledilmiştir...


Devamını Okuyun...

Evliya zatlar put değildir

Osmanlı’nın son döneminde, din adamlarından bazısı, padişahın tahtan indirilmesi için fetva vermişler ve dinimize aykırı çok kitap yazmışlardır... 

Devamını Okuyun...

Seyyid Nesimî Hurufi mi?

Hurufi iken tevbe etmiştir.
Seyyid İmad-üddin-i Nesimî, şair ve tasavvuf ehli idi. Halep’te iken, Vahdet-i vücud sarhoşluğundaki bazı yazıları ve sözleri yüzünden, 1417 de idam edildi. Önce Hurufî olduğu, sonra tevbe ettiği anlaşılıyor. (S. Ebediyye)...

Devamını Okuyun...

Evliya zatlar put değildir

Seadet-i Ebediyye kitabında Vehhabiliğin bozukluğu anlatıldığı için saldırmış olabilir. Yoksa kitapta, yazarına ait şahsi hiçbir hüküm yoktur. İçindeki bütün bilgiler muteber kaynaklardan nakledilmiştir...


Devamını Okuyun...

Musa Beykiyef

Kazanlı reformcu Beykiyef bu sözleri söylediği zaman, dünyanın hangi yerinde Müslümanlık kalmış ise, onun beğenmediği medreselerde kalmış idi...

Devamını Okuyun...

Bozuk din kitabındaki tabirler

Bu kitap, dini öğretmek için yazılmamış, aksine önceki asırlarda yaşamış muteber Ehl-i sünnet âlimlerine karşı bir tepki, bir reddiye kitabıdır...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizce yazılan kitap

Dört hak mezhep, Kur’ana, Sünnet’e ve İcma’a aykırı mı? Dört hak mezhepten birine göre yazılmamış. Demek ki, kendi görüşlerini Kur’an ve Sünnet adı altında yutturmaya çalışıyor...

Devamını Okuyun...

İcmanın dindeki yeri

Sanki İslam âlimlerinin İcma ettiği hususlarda Kur’an-ı kerim esas alınmamış gibi saldırıyor. Hâlbuki icma, dinde çok önemli bir delildir...

Devamını Okuyun...

Hakiki âlimlere saldırı

Bu reformcu yazar, kendisinin de itiraf ettiği gibi, dört hak mezhepten ve Ehl-i sünnet âlimlerinden hiç kaynak vermemiş, ancak Ehl-i sünnet olmayan İbni Teymiye, Şevkani gibileri örnek almış...

Devamını Okuyun...

İslam düşüncesi demek

Düşünce, bir iş için bir insan tarafından düşünülen çare veya kıyaslanan neticedir, bir görüştür ve mahlûktur. İslam düşüncesi veya şefaat düşüncesi demek çok yanlıştır. İslam âlimleri, (Düşünce yaratıktır, insanda olur, bu sıfatı Allah’a, İslamiyet’e vermek küfürdür) buyuruyorlar...

Devamını Okuyun...

Şefaati inkâr etmek

Sünnî âlimler dediğine göre, kendisinin Sünnî olmadığını ima ediyor. Fazlurrahman’ı senet gösteriyor da, İmam-ı a’zamın, İmam-ı Şâfiî’nin, İmam-ı Gazali’nin, İmam-ı Mâlik’in...

Devamını Okuyun...

İmanın şartlarını değiştirmek

Bu reformcu, (Kitap ve Sünnet’e göre yazdım) dediği halde, burada sadece Kur’an diyor. Elbette Kur’an-ı kerimin detayları Sünnet ile açıklanmıştır. Yazarın yalan söylediği, Sünnet’e de itibar etmediği anlaşılıyor...

Devamını Okuyun...

Kaza namazı kılınmaz mı?

Allah ve Resulünün emrettiği ve bütün Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi, (Kılınamayan namazları kaza etmek farzdır) demiyor da, niye İbni Teymiyye’nin sözünü senet olarak alıyor...

Devamını Okuyun...

Gayrimüslim erkekle evlenmek

Hani âyete ve hadise göre yazıyordun? (Sıcak bakmaz) demek, pek hoş değil, ama evlenmek de caizdir demek değil mi? Ama Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Resim yapmak

Dinimizin emrine yine görüş diyor. Çalgı helal, resim helal demekle olmaz. Kitap ve Sünnet’ten yerini göstermek gerekir. Hem bu bozuk kitap için, (Kitap ve Sünnet’e göre yazıldı) deniyor, hem de hiç kaynak gösterilmiyor...

Devamını Okuyun...

Oruç kefareti yokmuş!

Dinde reformcu, oruç kefaretini kaldırmak için yazar dediği yamukları gösteriyor. Dört mezhebin âlimlerine niye itibar etmiyor ki...

Devamını Okuyun...

Halifelik dine aykırı mı?

İlk dört halifeyi ve halifelik sistemini herkes bilir. Dört halifenin suçlanması bütün Eshab-ı kiramın suçlanması demektir. Bu ise büyük felakettir...

Devamını Okuyun...

Solcu Müslüman olur mu?

Şimdi, faşiste ve kapitaliste sağcı, komüniste, ateiste solcu deniyor. Bu manada Müslüman’a sağcı veya solcu denmez, ama Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bildirilen sağcılık ve solculuk farklıdır...

Devamını Okuyun...

Din isyan hareketi değildir

Mısırlı sosyalist yazarlar da, buna benzer tarifler yapıyorlardı. Milleti isyana sevk edip binlerce kişinin ölümüne sebep olmuşlardı...

Devamını Okuyun...

Resulullah’ı küçültüyor

Vehhabi bile Resulullah’ı bu kadar kötüleyemez. Bu sözler onun reformculuktan da öte, art niyetler beslediğini göstermektedir. Koskoca kitabında Resulullah’ı övücü bir şey olmadığı gibi, âlemlere rahmet oluşu da gizlenmiştir. Bir âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Akıl her şeye yeter mi?

Yazar kendisini sosyalizmden alamıyor. Her konuyu sosyalizm açısından açıklamaya çalışıyor. Her fırsatta servet düşmanlığı yapıyor. Bu ifadelerde üç büyük yanlış vardır...

Devamını Okuyun...

Yaratmak Allah’a mahsustur

Eğer Kur’an ve Sünnet esas alınsaydı, böyle dine aykırı tabirler kullanılmazdı.
Yaratmak, yoktan var etmektir. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. Bir âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Amel imandan parça değildir

Yazar, Mutezile ve Vehhabiler gibi, amel imandan bir parçadır demek için, kelimeleri geveleyip durmuş. Açıkça söylese, bütün Ehl-i sünnet âlimlerine muhalefet ettiği meydana çıkacağı için böyle sinsice saldırmaktadır...

Devamını Okuyun...

Kur’an-ı kerime saygısızlık

Vehhabiler ve Mutezile, Kur’an mahlûktur diyerek hiç tazim, saygı duymazlar. Yazarın bu iki gruba yakın olduğu anlaşılmaktadır...

Devamını Okuyun...

Taklidin dindeki yeri

Nedense her mezhepsiz, açıkça ben mezhepsizim demiyor da, (Bir mezhep taklit etmem) diyor. Yahut (Mezheplerin hükümlerine bakıp, kendi anladığıma uyarım) diyor. Dini olmayana dinsiz, mezhebi olmayana da mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Değişim = Reform

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nass’a dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Esma-i hüsna

Elbette Kur’an-ı kerimde her teferruat yoktur. Bunlar hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Kur’an-ı kerimde, (Resulullah’ın bildirdiklerini kabul edin) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Evliya türbeleri

Ehl-i sünnet âlimlerinin her ak dediğine kara demeyi kendine görev biliyor. Bahsedilen vesile caizdir. Caiz olmayan tek şey, Allah’tan başkasını yaratıcı bilmek, Allahü teâlâ dilemeden, onun kendiliğinden fayda ve zarar verebileceğine inanmaktır...

Devamını Okuyun...

Kaderi inkâr ediyor

Yine Mutezile itikadında olduğunu gizlememiş. Kaderi inkâr edici çok söz ederek, (Halkımız muhtaçları düşünmüyor, onları kaderleriyle baş başa bırakıyor...

Devamını Okuyun...

Kıyamet alameti yok mu?

Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmemişse de, alametleri âyet ve hadiste açıkça bildirilmiştir. Süper mezhepsiz olandan başkası bunları inkâr edemez...

Devamını Okuyun...

Tesettür yaşı

Dinimizde namaz, oruç, zekât, hac, tesettür gibi işlerde mükellef [yükümlü, sorumlu] olmak, yaşla değil, âkil ve bâliğ olmakla başlar. Daha önce bunlarla mükellef değildir. Bir kız büluğa erince mükellef olur...

Devamını Okuyun...

Tasavvufa saldırıyor

Sofilik, evliyalık demektir. Tasavvuf, kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmaktır. Bu da ancak tasavvuf ehli evliyanın yapabileceği iştir...

Devamını Okuyun...

Sahabeye dil uzatmak

Açıkça, (Allah ve Resulü onları övse de, onların sözleri benim içime sinmiyor) diyor. Kur’an ve Hadis, yani Allah ve Resulünün sözleri dinde ölçü değilse, reformcunun içi nasıl ölçü olur ki...

Devamını Okuyun...

Azrail aleyhisselamı inkâr

Bu yanlış fikri Vehhabiler de söylüyor. Bu reformcunun her fırka ve mezhepten bazı sivri görüşlere sahip olduğu anlaşılıyor. Bu konudaki iki hadis-i şerif meali:
(Azrail aleyhisselamın kişinin canını alması, bin kılıç darbesinden şiddetlidir.) [Ebu Nuaym]...

Devamını Okuyun...

Bâtıl dinlere övgü

Bu söz, cahillikle veya gafletle söylenmiş olamaz. Bunda kasıt ve art niyet vardır. Bilerek, bu konudaki âyet ve hadisleri nasıl inkâr ediyorlar ki? Üç âyet-i kerime meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Kabir azabı vardır

Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir:
Âişe validemiz, (Yâ Resulallah, bu ümmet kabirde azap görecek, benim gibi zayıfların hâli ne olacak?)...

Devamını Okuyun...

Hile-i şer’iyye nedir?

Şer’î demek şeriata yani dine uygun demektir. Dine uygun olan bir şeye nasıl yüzkarası denebilir? Dinimizde hile-i şer’iyye vardır, fakat hile-i bâtıla yani bâtıl hile yoktur...

Devamını Okuyun...

Haremlik selamlık

Yine gelenek adı altında dinimize dil uzatıyor. O âyet-i kerimenin kadın erkek karışık oturmakla ve onlarla yemek yemekle hiç asla alakası yoktur...

Devamını Okuyun...

İnce çoraba mesh etmek

İslamiyet’in hükümlerini delmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Mestin vasıfları bellidir. İnce çoraba mesh, tam bir dinde reform olur. Çıplak ayağa mesh ise Şiîlik’te vardır...

Devamını Okuyun...

Hayz ve nifaslıya yasak olanlar

Allah ve Resulünün sözlerine katılmayan, hükümlerini beğenmeyen elbette dinimize aykırı her şeye katılır. Dinimiz bugüne kadar eksik mi geldi? Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Oruç tutma zamanı

Bunu başka mezhepsizler de söylüyor. Siyah iplikle beyaz ipliğin ayırt edilmesinin açıklamasını bilmediklerinden veya art niyetlerinden dolayı böyle konuşuyorlar...

Devamını Okuyun...

Telkin bid’at midir?

Telkin sünnettir. Sünnete bid’at demek, helale haram demek küfürdür. İmam-ı Deylemi ve İmam-ı İbni Asakir’in bildirdiği hadis-i şerif şöyledir...

Devamını Okuyun...

Mübarek geceler

Burada birkaç hata var: Peygamber efendimiz mübarek gecelerin önemini bildirdiğine göre, reformcunun sözü geçerli olur mu hiç?...

Devamını Okuyun...

Çalgı çalmak

İslam âlimlerinin, (Müzik ruha zehir ve nefse gıdadır) sözüne ve hadis-i şeriflerle de yasak edilmesine rağmen, reformcu yazarın çalgıları teşvik etmesi kıyamet alametidir...

Devamını Okuyun...

Altın ve ipek haram değil mi?

Bir şeyin haram olması için lüks olması gerekmez. Ölçü bellidir. Dinimiz yasaklamışsa haramdır. Altın ve ipeğin erkeklere haram olduğu pek meşhurdur...

Devamını Okuyun...

Her ilmin tabirleri olur

O ifadeler insanlara hakaret için yazılmıyor. Bunlar birer dini tabirdir. Mecburen yazılıyor. İslam âlimlerinin kitaplarından aldığımız yazıları aynen aktarıyoruz...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizce yazılan kitap

Çok yanlıştır. Kur’anda bulamadım diyerek, kendi görüşünü, din gibi ortaya atmak çok tehlikelidir. Kur’an-ı kerimde, (Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Peygamber mezhebi mi?

Mezhepsizler, reformcular, dini içten yıkmak isteyenler genelde böyle söylüyorlar. Bâtıl da olsa, sapık da olsa böyle bir mezhep yoktur...

Devamını Okuyun...

Allah'ın ve Peygamberin Mezhebi

Bir müctehidin Edille-i şeriyye’den elde ettiği bilgilere, o müctehidin mezhebi denir. Sahabenin tamamı müctehid idi. Hepsinin de mezhebi vardı. Tâbiîn zamanında mezhepler vardı...

Devamını Okuyun...

Mezhepten sorulacak

Elbette, o şekilde sorgulanacaktır. Dünyada bile bir öğretmen, imtihanda talebelere okuttuğu derslerden soruyor, okutmadığı kısımlardan sormuyor...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe uymak vacib mi?

Elbette tenakuzlu bir yazıdır. Günümüzde, dört mezhebe inanmayanlar, (Peygamber mezhebi) diye bir şey uydurdular. Peygamber efendimiz, böyle bir mezhep bildirmediği gibi, hiçbir İslam âlimi de böyle bir şey bildirmedi...

Devamını Okuyun...

Mezhep göl değildir

İslam ayrı, mezhep ayrı değildir. Dört hak mezhep, insanları Cennete götüren birer yoldur. Hangi yoldan gidilirse gidilsin, her biri doğru Cennete götürür...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidinin önemi

Günümüzde Müslümanların büyük bir kısmı mezhep taklidinin mahiyetini bilmemektedir. Bilenler de üçe ayrılır: İfrat, Tefrit ve Vasat...

Devamını Okuyun...

Sapık fırkaların çıkışı

Mutezile, Cebriye gibi sapık fırkaların önderleri derin âlim idi. Kur’an-ı kerime kendi anlayışlarına göre mânâ verdikleri için sapıttılar. Böylece çok sayıda sapık fırka meydana çıktı...

Devamını Okuyun...

Âyet ve hadisten kaynak göstermek

Kur’an ve hadisi kaynak göstermek demek, Kur’an ve hadisten anladığına uymak demektir. Müctehid olmayan bir âlimin bile, kendi anladığına değil, mezhebinin bildirdiği hükme uyması lazımdır...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe girmek şirk mi?

Elbette ulaştı. Bir âlimin açık olmayan bir âyetten anladığı, onun ictihadı yani mezhebi olur. Mezhepsizin de, âyetten anladığı, onun yolu yani mezhebi olur...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlikle ilgili çeşitli sorular

Evet. Dört mezhepten birine uymayana dendiği gibi, doğru yolda olmayana da mezhepsiz denir. Şu üç sınıf, bid’at ehli yani mezhepsizdir...

Devamını Okuyun...