Haremlik selamlık

Haremlik selamlık

Reformcu yazar diyor ki:
(Osmanlı döneminde uygulanan haremlik selamlığın dinde yeri olmadığı, Nur suresinin 61. âyetinde bildiriliyor. Yabancı kadınlarla birlikte oturmanın, onlarla yemek yemenin hiç mahzuru yoktur. Bu, Müslümanların geleneklere uymalarından, bağnazlıklarından ileri gelmektedir.)
CEVAP
Yine gelenek adı altında dinimize dil uzatıyor. O âyet-i kerimenin kadın erkek karışık oturmakla ve onlarla yemek yemekle hiç asla alakası yoktur. Konu tamamen farklıdır. Önce bu âyet-i kerimenin dipnotlardaki açıklamasıyla beraber mealine bakalım:
(Kör için bir harac [darlık, güçlük, günah, sorumluluk] yoktur. Topal için bir harac yoktur. Hasta için harac yoktur. (1) Evlerinizde (2) veya babalarınızın evlerinde veya annelerinizin evlerinde veya erkek kardeşlerinizin evlerinde veya kız kardeşlerinizin evlerinde veya amcalarınızın evlerinde veya halalarınızın evlerinde veya dayılarınızın evlerinde veya teyzelerinizin evlerinde veya [kâhyalığını yaptığınız veya koruduğunuz evin] anahtarları elinde olan evlerde (3) yahut dostlarınızın evlerinde (4) izinsiz yemek yemenizde bir harac yoktur. (5) Bir arada veya ayrı ayrı yemenizde de bir sakınca yoktur. (6) Evlere girdiğiniz zaman, kendinize, ehlinize Allah katından bereket, esenlik ve güzellik dileyerek selam verin! (7) Allah size âyetleri [hükümleri], düşünesiniz diye böylece açıklar.) [Nur 61]

---------------------------------------
(1) Saîd bin el-Müseyyeb hazretleri buyuruyor ki:
Müslümanlar savaşa çıkarken evlerinin anahtarlarını [savaşa gidemeyen] körlere, hastalara, topallara, bir de akrabalarına teslim ederler ve onların da teslim ve emanet ettikleri o evlerden yiyip içmelerine izin verirlerdi, fakat onlar, bu kendileri için günah olur diye korkarlardı. Bu âyetin iniş sebebi budur. (Medârik)
Peygamber efendimizden önce Araplar, Medine’deki çeşitli hastalıklı kimselerle birlikte yemek yemezlerdi. Bazıları, körün eli rastgele yerlere değdiğinden, topalın biçimsiz oturuşundan, hasta pis koktuğundan ve rahatsızlığından dolayı, onlarla yemek yemeye tiksinirlerdi. Ancak bu, cehalet ve kibir alametidir. İşte bu âyet-i kerime, bu hususta uyarıcı olarak inmiştir. İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Böyle özür sahipleri, insanlarla birlikte yemek yemekten çekinirlerdi. İşte bu âyet-i kerime onlarla yemek yemeyi mubah kılmıştır. (Kurtubi tefsiri)

(2) Eş ve evlatlarınızın evlerinde yemenizde günah yoktur. (Medârik, Celâleyn)

(3) İbni Abbas hazretleri anlatır:
Anahtara malik olmak demek, onun çiftliğinde hayvanlarının muhafızlığını yapmak demektir. Bu suretle hizmet eden kimse, çiftliğin hasılatından yer, hayvanların sütünden içer. Ancak evine götüremez veya kendisi için biriktiremez. Bazı âlimler de diyor ki: O evlerden maksat, kölelerin evleridir. Efendisi o evlerden yemek hakkına sahiptir. Çünkü köle de, kölenin kazancı da efendisinindir. (Medârik)

(4) Yine İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Bu âyet-i kerime, Hâris bin Amr radıyallahü anh hakkında inmiştir. Savaşa giderken Mâlik bin Zeyd’i evine vekil bırakmıştı. Dönüşte bu zatı çok zayıflamış görünce sebebini sordu. O, (İzinsiz evinizden yiyip içmek günah diye yemedim ve zayıfladım) dedi. Bu âyet-i kerime inip, yenince memnun olacağı bilinen dostların evinde yemek yemenin günah olmadığı bildirildi. (Hazin)
[Bunun yabancı kadınlarla birlikte yemekle ne alakası var?]

(5) Zikredilen bu evlerden, sahipleri orada olmasa da, rızaları olduğu için yiyip içmekte sakınca yoktur. (Celâleyn)

(6) Yenmesine izin verilen evlerde yemekler, tek başına veya yiyip içme hakkına sahip kimselerle yenebilir. İbni Abbas hazretleri buyuruyor ki:
Dost bağı, akrabalık bağından daha sıkıdır. (Sizin topluca veya ayrı ayrı yemenizde de vebal yoktur) âyeti, Leys bin Bekroğulları hakkında inmiştir. Onlar, tek başına yemek yemez, yemek yiyecek birini buluncaya kadar günlerce aç beklerlerdi. İbni Atiyye de buyuruyor ki: Bu uygulama, İbrahim aleyhisselamdan miras kalmıştı. O da tek başına yemek yemez, misafirleri tercih ederdi. Kimi Araplar, yalnız bir şey yemez misafiriyle yemek yerdi. Bu âyet-i kerime yemek yeme sünnetini açıklamak üzere indi. Haram kabul ettikleri tek başına yemek yemeyi mubah kıldı. Çünkü Araplar böyle faziletli bir iş yapalım derken, aşırıya kaçmışlardı. (Kurtubi)
[Bunun haremlik selamlıkla, yabancı kadınlarla birlikte yemekle hiçbir alakası yoktur. Bu âyetin yabancı kadınlarla yemek yemeyi emrettiğini söylemek art niyetten kaynaklanıyor. Tek kelime kadından bahsedilmiyor.]

(7) Sizden olan ev halkına selâm verin deniyor. Katâde hazretleri buyuruyor ki:
Evine girdiğin zaman ailene selâm ver. Eğer evde kimse yoksa, (Esselamü aleyna ve alâ ibâdillâhis sâlihîn. Esselamü alâ ehli beytî ve rahmetullahi ve berakâtüh) de, selamını melekler alır. İbni Abbas hazretleri mescitlere girilince de, (Esselamü aleyna ve alâ ibâdillâhis sâlihîn) denilmesini bildirmiştir. (Medârik, Celâleyn, Hâzin)

Feminist reformcu, (Dinde haremlik selamlık yoktur, kadın erkek beraber oturabilir, her konuda konuşabilir, hâl ve hatır sorabilir, yemek yiyebilir, tokalaşabilir) diyor.
CEVAP
Her birinin dine aykırı olduğunu, Kadınlara bakmak, Tokalaşmak ve Kadınlarla konuşmak başlıkları altında açıklayalım:

Kadınlara bakmak
Kadınlara bir ihtiyaç olmadan veya şehvetle bakmak günahtır. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey Resulüm, erkek müminlere söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramlardan korusunlar! İmanı olan kadınlara da söyle, harama bakmasınlar ve avret yerlerini haramdan korusunlar!) [Nur 30]

Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Yabancı kadını görünce, yüzünüzü ondan ayırın! Ansızın görmek günah olmazsa da, tekrar bakmak günah olur.) [Ebu Davud, Darimi]

(Erkeğin kadına, kadının da erkeğe [şehvetle] bakması haramdır.) [Taberani]

(Yabancı kadını görüp, azab-ı ilahiden korkarak, başını ondan çevirene Allahü teâlâ ibadetin tadını duyurur.) [Hakim]

(Harama bakmak, şeytanın zehirli okudur. Allahü teâlâdan korkup yabancı kadına bakmayana, zevkli bir iman nasip olur.) [Ramuz]

(Yabancı kadına şehvetle bakanın gözleri ateşle doldurulup, Cehenneme atılır, onunla toka edenin kolları ensesinden bağlanıp, Cehenneme sokulur, lüzumsuz ve şehvetle konuşan, her kelimesi için, bin yıl Cehennemde kalır.) [R. Nasıhin]

(Bir yabancı kadın görüp de, Allah’tan korkarak, başını ondan çevirene, Allahü teâlâ, ibadetlerin tadını duyurur.) [Ebu Davud, İ. Ahmed, Hâkim]

(Avret yerini açana, başkasının avret yerine bakana Allah lanet etsin!) [Beyheki]

(Buluğa eren kız, yüz ve elinden başka yerini namahreme gösteremez.) [Ebu Davud]

(Şarkıcı kadının aldığı para haram olduğu gibi, onu dinlemek ve yüzüne bakmak da haramdır.) [Taberani]

(Gözün zinası harama [namahreme] bakmak, dilin zinası fuhuş konuşmaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud]

(Bir kadın koku sürünüp dışarı çıkar ve kokusunu duyurmak için bir topluluğun yanından geçerse, ona bakana da, kendisine de zina günahı [göz zinası] yüklenir.) [Nesai]

(Bir kadın, güzel kokular sürünüp, göz alıcı güzel elbiseler giyerek, bir topluluğun yanından geçerse, zina işlemiş gibi günaha girer.) [İbni Hibban]

(Kadına, şehvetle bakanın gözlerine erimiş kurşun dökülüp Cehenneme atılır.) [M. Enhür]

Kadınların da, erkeklere ihtiyaçsız bakmaları mekruhtur. Kadınların saçları da avrettir. Avret yerine bir zaruret olmadan şehvetsiz de bakmak haramdır.

İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Kadınların, kızların, başı, saçı, kolları, bacakları açık olarak sokağa çıkmaları haram olduğu gibi, ince, süslü, dar, hoş kokulu elbise ile çıkmaları da haramdır. Böyle çıkmalarına izin veren, razı olan ana babası, kocası veya kardeşi de, onun günahına ve azabına ortak olurlar. (Kimya-i saadet)

Erkeklere ziynetini gösteren kadınlara, mesela altın, inci gibi şeyleri örtüsünün üstüne takan, koku süren, renkli ve ipek kumaş örtünmüş olan, kol ağızları geniş olup kolları görünen ve bunlar gibi kendilerini erkeklere gösteren kadınlara Allahü teâlâ dünyada ve ahirette azap edecektir. (Zevacir-İbni Hacer-i Mekki)

Tesettüre riayet etmemek ve ziynetlerini göstermek gibi günahlar, kadınlarda çok olduğu için, Resulullah efendimiz, (Mirac gecesi Cehennemi gösterdiler, çoğunun kadın olduğunu gördüm) buyurdu. (Tirmizi)

Kadınlarla tokalaşmak
Bir erkeğin bir kadınla tokalaşması, zaruretsiz konuşması, bir odada yalnız kalmaları haramdır. Peygamber efendimiz hiçbir kadınla tokalaşmamıştır. Bir hadis-i şerif meali:
(Elbette ben, kadınlarla tokalaşmam.) [Nesai, İbni Mace, Taberani]

Yine hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Kişinin başına demirden bir şişin batırılması, nikâh düşen bir kadına dokunmasından daha hafif kalır.) [Taberani, Beyheki]

(Yabancı kadınla kucaklaşan, şeytanla beraber zincire vurulup ateşe atılır.) [Şir’a]

(Kadınlarla bir arada yalnız kalmaktan sakının! Allah’a yemin ederim ki, bir kişi bir kadınla yalnız kalınca, aralarına şeytan girer. Bir kimsenin çamurlu bir domuzla sıkışmış durumda olması, o kimse için kendine helal olmayan bir kadına dokunmasından daha hafiftir.) [Taberani]

(Yabancı kadına şehvetle bakmak göz zinasıdır, onu tutmak el zinasıdır, ona gitmek ise ayakların zinasıdır.) [R. Nasıhin]

(Gözler zina eder, eller zina eder, ayaklar zina eder, ferc zina eder.) [İ. Ahmed, Taberani]

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Resulullah, erkeklerle müsafeha ederek sözleştikten sonra, kadınlarla da sözleşme yaptı. Kadınların biati yalnız söz ile oldu. Mübarek eli kadınların eline dokunmadı. (3/41)

Tibyan’da Mümtehine suresinin 12. âyetinin açıklamasında deniyor ki:
Peygamber efendimiz, kendisi ile biat edilirken hiçbir yabancı [namahrem] kadınla müsafeha yapmamıştır. Hazret-i Âişe validemiz de buyurdu ki:
(Peygamber efendimizin kadınlarla biati söz ile idi. Onun eli, hiçbir yabancı kadının eline değmemiştir.) [Buhari, Müslim]

Kadınlarla konuşmak
Kadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz’un 469. sayfasında yazılı ilk hadis-i şerifin meali şöyledir:
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]

Kadınların, Kur’an-ı kerim, mevlid, ilahi okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları haramdır. (Tergib-üs-salât, Hadika)

Hoparlör, radyo ve TV ile duyurmaları ise mekruh olur. (S. Ebediyye)

Yusuf Kandehlevi

Bu sadece hazret-i Ömer’e değil, hazret-i Ali’ye de iftiradır. Günah olan Arap âdeti hiç işlenir mi? İslamiyet günah olan âdetleri kaldırmadı mı? Bir kıza bakıp onu beğenmekle, nikâh yapmadan karısı olur mu hiç?...

Devamını Okuyun...

Seyyit Kutup kimdir?

Yazdığı kitaplarından örnekler vererek kendisini tanıtalım:
Adı Seyyit ise de, kendisi seyyid değil, fellahtır. Başta Eshab-ı kiram olmak üzere, Ehl-i sünnet büyüklerine dil uzatmıştır...

Devamını Okuyun...

Hamidullah kimdir?

Ruh-ul-beyan’da Tefsir-i Hüseynî’den alınarak, (Resulullah'ın Mekke’den Mescid-i Aksa’ya götürüldüğüne inanmayan kâfir olur. Göklere ve bilinmeyen yerlere götürüldüğüne inanmayan ise sapık olur) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Musab Köylüoğlu ne diyor?

Seadet-i Ebediyye kitabında Vehhabiliğin bozukluğu anlatıldığı için saldırmış olabilir. Yoksa kitapta, yazarına ait şahsi hiçbir hüküm yoktur. İçindeki bütün bilgiler muteber kaynaklardan nakledilmiştir...


Devamını Okuyun...

Evliya zatlar put değildir

Osmanlı’nın son döneminde, din adamlarından bazısı, padişahın tahtan indirilmesi için fetva vermişler ve dinimize aykırı çok kitap yazmışlardır... 

Devamını Okuyun...

Seyyid Nesimî Hurufi mi?

Hurufi iken tevbe etmiştir.
Seyyid İmad-üddin-i Nesimî, şair ve tasavvuf ehli idi. Halep’te iken, Vahdet-i vücud sarhoşluğundaki bazı yazıları ve sözleri yüzünden, 1417 de idam edildi. Önce Hurufî olduğu, sonra tevbe ettiği anlaşılıyor. (S. Ebediyye)...

Devamını Okuyun...

Evliya zatlar put değildir

Seadet-i Ebediyye kitabında Vehhabiliğin bozukluğu anlatıldığı için saldırmış olabilir. Yoksa kitapta, yazarına ait şahsi hiçbir hüküm yoktur. İçindeki bütün bilgiler muteber kaynaklardan nakledilmiştir...


Devamını Okuyun...

Musa Beykiyef

Kazanlı reformcu Beykiyef bu sözleri söylediği zaman, dünyanın hangi yerinde Müslümanlık kalmış ise, onun beğenmediği medreselerde kalmış idi...

Devamını Okuyun...

Bozuk din kitabındaki tabirler

Bu kitap, dini öğretmek için yazılmamış, aksine önceki asırlarda yaşamış muteber Ehl-i sünnet âlimlerine karşı bir tepki, bir reddiye kitabıdır...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizce yazılan kitap

Dört hak mezhep, Kur’ana, Sünnet’e ve İcma’a aykırı mı? Dört hak mezhepten birine göre yazılmamış. Demek ki, kendi görüşlerini Kur’an ve Sünnet adı altında yutturmaya çalışıyor...

Devamını Okuyun...

İcmanın dindeki yeri

Sanki İslam âlimlerinin İcma ettiği hususlarda Kur’an-ı kerim esas alınmamış gibi saldırıyor. Hâlbuki icma, dinde çok önemli bir delildir...

Devamını Okuyun...

Hakiki âlimlere saldırı

Bu reformcu yazar, kendisinin de itiraf ettiği gibi, dört hak mezhepten ve Ehl-i sünnet âlimlerinden hiç kaynak vermemiş, ancak Ehl-i sünnet olmayan İbni Teymiye, Şevkani gibileri örnek almış...

Devamını Okuyun...

İslam düşüncesi demek

Düşünce, bir iş için bir insan tarafından düşünülen çare veya kıyaslanan neticedir, bir görüştür ve mahlûktur. İslam düşüncesi veya şefaat düşüncesi demek çok yanlıştır. İslam âlimleri, (Düşünce yaratıktır, insanda olur, bu sıfatı Allah’a, İslamiyet’e vermek küfürdür) buyuruyorlar...

Devamını Okuyun...

Şefaati inkâr etmek

Sünnî âlimler dediğine göre, kendisinin Sünnî olmadığını ima ediyor. Fazlurrahman’ı senet gösteriyor da, İmam-ı a’zamın, İmam-ı Şâfiî’nin, İmam-ı Gazali’nin, İmam-ı Mâlik’in...

Devamını Okuyun...

İmanın şartlarını değiştirmek

Bu reformcu, (Kitap ve Sünnet’e göre yazdım) dediği halde, burada sadece Kur’an diyor. Elbette Kur’an-ı kerimin detayları Sünnet ile açıklanmıştır. Yazarın yalan söylediği, Sünnet’e de itibar etmediği anlaşılıyor...

Devamını Okuyun...

Kaza namazı kılınmaz mı?

Allah ve Resulünün emrettiği ve bütün Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği gibi, (Kılınamayan namazları kaza etmek farzdır) demiyor da, niye İbni Teymiyye’nin sözünü senet olarak alıyor...

Devamını Okuyun...

Gayrimüslim erkekle evlenmek

Hani âyete ve hadise göre yazıyordun? (Sıcak bakmaz) demek, pek hoş değil, ama evlenmek de caizdir demek değil mi? Ama Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Resim yapmak

Dinimizin emrine yine görüş diyor. Çalgı helal, resim helal demekle olmaz. Kitap ve Sünnet’ten yerini göstermek gerekir. Hem bu bozuk kitap için, (Kitap ve Sünnet’e göre yazıldı) deniyor, hem de hiç kaynak gösterilmiyor...

Devamını Okuyun...

Oruç kefareti yokmuş!

Dinde reformcu, oruç kefaretini kaldırmak için yazar dediği yamukları gösteriyor. Dört mezhebin âlimlerine niye itibar etmiyor ki...

Devamını Okuyun...

Halifelik dine aykırı mı?

İlk dört halifeyi ve halifelik sistemini herkes bilir. Dört halifenin suçlanması bütün Eshab-ı kiramın suçlanması demektir. Bu ise büyük felakettir...

Devamını Okuyun...

Solcu Müslüman olur mu?

Şimdi, faşiste ve kapitaliste sağcı, komüniste, ateiste solcu deniyor. Bu manada Müslüman’a sağcı veya solcu denmez, ama Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde bildirilen sağcılık ve solculuk farklıdır...

Devamını Okuyun...

Din isyan hareketi değildir

Mısırlı sosyalist yazarlar da, buna benzer tarifler yapıyorlardı. Milleti isyana sevk edip binlerce kişinin ölümüne sebep olmuşlardı...

Devamını Okuyun...

Resulullah’ı küçültüyor

Vehhabi bile Resulullah’ı bu kadar kötüleyemez. Bu sözler onun reformculuktan da öte, art niyetler beslediğini göstermektedir. Koskoca kitabında Resulullah’ı övücü bir şey olmadığı gibi, âlemlere rahmet oluşu da gizlenmiştir. Bir âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Akıl her şeye yeter mi?

Yazar kendisini sosyalizmden alamıyor. Her konuyu sosyalizm açısından açıklamaya çalışıyor. Her fırsatta servet düşmanlığı yapıyor. Bu ifadelerde üç büyük yanlış vardır...

Devamını Okuyun...

Yaratmak Allah’a mahsustur

Eğer Kur’an ve Sünnet esas alınsaydı, böyle dine aykırı tabirler kullanılmazdı.
Yaratmak, yoktan var etmektir. Yaratıcı, yalnız Allahü teâlâdır. Bir âyet-i kerime meali...

Devamını Okuyun...

Amel imandan parça değildir

Yazar, Mutezile ve Vehhabiler gibi, amel imandan bir parçadır demek için, kelimeleri geveleyip durmuş. Açıkça söylese, bütün Ehl-i sünnet âlimlerine muhalefet ettiği meydana çıkacağı için böyle sinsice saldırmaktadır...

Devamını Okuyun...

Kur’an-ı kerime saygısızlık

Vehhabiler ve Mutezile, Kur’an mahlûktur diyerek hiç tazim, saygı duymazlar. Yazarın bu iki gruba yakın olduğu anlaşılmaktadır...

Devamını Okuyun...

Taklidin dindeki yeri

Nedense her mezhepsiz, açıkça ben mezhepsizim demiyor da, (Bir mezhep taklit etmem) diyor. Yahut (Mezheplerin hükümlerine bakıp, kendi anladığıma uyarım) diyor. Dini olmayana dinsiz, mezhebi olmayana da mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Değişim = Reform

Mecelle’nin Dürer-ül-hükkam şerhinde, (Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Nass’a dayanan hükümler zamanla değişmez) deniyor...

Devamını Okuyun...

Esma-i hüsna

Elbette Kur’an-ı kerimde her teferruat yoktur. Bunlar hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Kur’an-ı kerimde, (Resulullah’ın bildirdiklerini kabul edin) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Evliya türbeleri

Ehl-i sünnet âlimlerinin her ak dediğine kara demeyi kendine görev biliyor. Bahsedilen vesile caizdir. Caiz olmayan tek şey, Allah’tan başkasını yaratıcı bilmek, Allahü teâlâ dilemeden, onun kendiliğinden fayda ve zarar verebileceğine inanmaktır...

Devamını Okuyun...

Kaderi inkâr ediyor

Yine Mutezile itikadında olduğunu gizlememiş. Kaderi inkâr edici çok söz ederek, (Halkımız muhtaçları düşünmüyor, onları kaderleriyle baş başa bırakıyor...

Devamını Okuyun...

Kıyamet alameti yok mu?

Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmemişse de, alametleri âyet ve hadiste açıkça bildirilmiştir. Süper mezhepsiz olandan başkası bunları inkâr edemez...

Devamını Okuyun...

Tesettür yaşı

Dinimizde namaz, oruç, zekât, hac, tesettür gibi işlerde mükellef [yükümlü, sorumlu] olmak, yaşla değil, âkil ve bâliğ olmakla başlar. Daha önce bunlarla mükellef değildir. Bir kız büluğa erince mükellef olur...

Devamını Okuyun...

Tasavvufa saldırıyor

Sofilik, evliyalık demektir. Tasavvuf, kalbi kötü huylardan temizlemek ve iyi huylarla doldurmaktır. Bu da ancak tasavvuf ehli evliyanın yapabileceği iştir...

Devamını Okuyun...

Sahabeye dil uzatmak

Açıkça, (Allah ve Resulü onları övse de, onların sözleri benim içime sinmiyor) diyor. Kur’an ve Hadis, yani Allah ve Resulünün sözleri dinde ölçü değilse, reformcunun içi nasıl ölçü olur ki...

Devamını Okuyun...

Azrail aleyhisselamı inkâr

Bu yanlış fikri Vehhabiler de söylüyor. Bu reformcunun her fırka ve mezhepten bazı sivri görüşlere sahip olduğu anlaşılıyor. Bu konudaki iki hadis-i şerif meali:
(Azrail aleyhisselamın kişinin canını alması, bin kılıç darbesinden şiddetlidir.) [Ebu Nuaym]...

Devamını Okuyun...

Bâtıl dinlere övgü

Bu söz, cahillikle veya gafletle söylenmiş olamaz. Bunda kasıt ve art niyet vardır. Bilerek, bu konudaki âyet ve hadisleri nasıl inkâr ediyorlar ki? Üç âyet-i kerime meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Kabir azabı vardır

Kabir azabının varlığını bildiren vesikalardan bazıları şöyledir:
Âişe validemiz, (Yâ Resulallah, bu ümmet kabirde azap görecek, benim gibi zayıfların hâli ne olacak?)...

Devamını Okuyun...

Hile-i şer’iyye nedir?

Şer’î demek şeriata yani dine uygun demektir. Dine uygun olan bir şeye nasıl yüzkarası denebilir? Dinimizde hile-i şer’iyye vardır, fakat hile-i bâtıla yani bâtıl hile yoktur...

Devamını Okuyun...

Haremlik selamlık

Yine gelenek adı altında dinimize dil uzatıyor. O âyet-i kerimenin kadın erkek karışık oturmakla ve onlarla yemek yemekle hiç asla alakası yoktur...

Devamını Okuyun...

İnce çoraba mesh etmek

İslamiyet’in hükümlerini delmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor. Mestin vasıfları bellidir. İnce çoraba mesh, tam bir dinde reform olur. Çıplak ayağa mesh ise Şiîlik’te vardır...

Devamını Okuyun...

Hayz ve nifaslıya yasak olanlar

Allah ve Resulünün sözlerine katılmayan, hükümlerini beğenmeyen elbette dinimize aykırı her şeye katılır. Dinimiz bugüne kadar eksik mi geldi? Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım) buyuruyor...

Devamını Okuyun...

Oruç tutma zamanı

Bunu başka mezhepsizler de söylüyor. Siyah iplikle beyaz ipliğin ayırt edilmesinin açıklamasını bilmediklerinden veya art niyetlerinden dolayı böyle konuşuyorlar...

Devamını Okuyun...

Telkin bid’at midir?

Telkin sünnettir. Sünnete bid’at demek, helale haram demek küfürdür. İmam-ı Deylemi ve İmam-ı İbni Asakir’in bildirdiği hadis-i şerif şöyledir...

Devamını Okuyun...

Mübarek geceler

Burada birkaç hata var: Peygamber efendimiz mübarek gecelerin önemini bildirdiğine göre, reformcunun sözü geçerli olur mu hiç?...

Devamını Okuyun...

Çalgı çalmak

İslam âlimlerinin, (Müzik ruha zehir ve nefse gıdadır) sözüne ve hadis-i şeriflerle de yasak edilmesine rağmen, reformcu yazarın çalgıları teşvik etmesi kıyamet alametidir...

Devamını Okuyun...

Altın ve ipek haram değil mi?

Bir şeyin haram olması için lüks olması gerekmez. Ölçü bellidir. Dinimiz yasaklamışsa haramdır. Altın ve ipeğin erkeklere haram olduğu pek meşhurdur...

Devamını Okuyun...

Her ilmin tabirleri olur

O ifadeler insanlara hakaret için yazılmıyor. Bunlar birer dini tabirdir. Mecburen yazılıyor. İslam âlimlerinin kitaplarından aldığımız yazıları aynen aktarıyoruz...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizce yazılan kitap

Çok yanlıştır. Kur’anda bulamadım diyerek, kendi görüşünü, din gibi ortaya atmak çok tehlikelidir. Kur’an-ı kerimde, (Resulümün verdiğini alın, yasakladığından da sakının!) buyuruluyor...

Devamını Okuyun...

Peygamber mezhebi mi?

Mezhepsizler, reformcular, dini içten yıkmak isteyenler genelde böyle söylüyorlar. Bâtıl da olsa, sapık da olsa böyle bir mezhep yoktur...

Devamını Okuyun...

Allah'ın ve Peygamberin Mezhebi

Bir müctehidin Edille-i şeriyye’den elde ettiği bilgilere, o müctehidin mezhebi denir. Sahabenin tamamı müctehid idi. Hepsinin de mezhebi vardı. Tâbiîn zamanında mezhepler vardı...

Devamını Okuyun...

Mezhepten sorulacak

Elbette, o şekilde sorgulanacaktır. Dünyada bile bir öğretmen, imtihanda talebelere okuttuğu derslerden soruyor, okutmadığı kısımlardan sormuyor...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe uymak vacib mi?

Elbette tenakuzlu bir yazıdır. Günümüzde, dört mezhebe inanmayanlar, (Peygamber mezhebi) diye bir şey uydurdular. Peygamber efendimiz, böyle bir mezhep bildirmediği gibi, hiçbir İslam âlimi de böyle bir şey bildirmedi...

Devamını Okuyun...

Mezhep göl değildir

İslam ayrı, mezhep ayrı değildir. Dört hak mezhep, insanları Cennete götüren birer yoldur. Hangi yoldan gidilirse gidilsin, her biri doğru Cennete götürür...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidinin önemi

Günümüzde Müslümanların büyük bir kısmı mezhep taklidinin mahiyetini bilmemektedir. Bilenler de üçe ayrılır: İfrat, Tefrit ve Vasat...

Devamını Okuyun...

Sapık fırkaların çıkışı

Mutezile, Cebriye gibi sapık fırkaların önderleri derin âlim idi. Kur’an-ı kerime kendi anlayışlarına göre mânâ verdikleri için sapıttılar. Böylece çok sayıda sapık fırka meydana çıktı...

Devamını Okuyun...

Âyet ve hadisten kaynak göstermek

Kur’an ve hadisi kaynak göstermek demek, Kur’an ve hadisten anladığına uymak demektir. Müctehid olmayan bir âlimin bile, kendi anladığına değil, mezhebinin bildirdiği hükme uyması lazımdır...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe girmek şirk mi?

Elbette ulaştı. Bir âlimin açık olmayan bir âyetten anladığı, onun ictihadı yani mezhebi olur. Mezhepsizin de, âyetten anladığı, onun yolu yani mezhebi olur...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlikle ilgili çeşitli sorular

Evet. Dört mezhepten birine uymayana dendiği gibi, doğru yolda olmayana da mezhepsiz denir. Şu üç sınıf, bid’at ehli yani mezhepsizdir...

Devamını Okuyun...