Edep - Haya - İffet

Edebin dinimizdeki yeri nedir?

CEVAP
Edep, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, haya, nezaket, zarafet gibi manalara gelir. Mesela terbiyeli çocuk, edepli çocuk demektir. Hadis-i şerifte, (Evladınızı edepli, terbiyeli yetiştirin) buyuruluyor. Dinimiz, baştan başa edeptir. Edep, kulun kendisini Cenab-ı Hakkın iradesine tâbi kılması, güzel ahlaklı olmasıdır. Hadis-i şerifte, (Sizin en iyiniz, ahlakı en güzel olandır) buyuruldu.

Hazret-i Ömer, (Edep, ilimden önce gelir) buyurdu. Çok heybetli olmasına rağmen, edebinden, hayasından Resulullahın huzurunda çok yavaş konuşurdu. Peygamber efendimiz de, bir kimsenin yanında iki diz üzerine oturur, ona saygı olmak için mübarek bacağını dikip oturmazdı. Ebu Said Hudri hazretleri, (Resulullahın hayası, bakire İslam kızlarının hayasından çoktu) buyurdu.

İbni Mübarek hazretleri, (Bütün ilimleri bilenin eğer edebinde noksanlık varsa, onunla görüşmediğime üzülmem, bunu kayıp saymam. Fakat edepli ile görüşemesem üzülürüm) buyurdu

Her zaman her yerde edepli, hayalı olmaya çalışmalıdır! Hadis-i şerifte, (Hayasızlık insanı küfre düşürür) buyuruldu. Haya, bir binayı tutan direk gibidir. Direksiz binanın durması kolay olmadığı gibi, hayasız kimsenin de imanını muhafaza etmesi zordur.

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan haya edin! Allah’tan haya eden, kötü düşünceden uzak durur, midesine girenleri kontrol eder, ölümü hatırlar.) [Tirmizi]

(Haya, baştan başa hayırdır.) [Müslim]

(Her dinin bir ahlakı vardır. İslamiyet’in ahlakı da hayadır.) [İbni Mace]

(Hayasız olan hep kötülük eder.) [İbni Mace]

(Hayasız olan, emanete hıyanet eder, hain olur, merhamet duygusu kalmaz, dinden uzaklaşır, lanete uğrar, şeytan gibi olur.) [Deylemi]

(Haya ile iman, ikiz kardeştir. Biri giderse diğeri de gider.) [Ebu Nuaym]

(Mümin, ayıplamaz, lanet etmez, çirkin söz söylemez ve hayasız değildir.) [Tirmizi]

(Haya imanın nizamıdır. Bir şeyin nizamı bozulunca, parçaları da bozulur.) [İ.Maverdi]

(Haya imandandır. Hayasızın imanı yok demektir.) [İbni Hibban]

(İnsan, salih iki komşusundan utandığı gibi, gece gündüz kendisiyle beraber olan yanındaki iki melekten de utanmalıdır!)[Beyheki]

(Hayasızın dini olmaz ve hayasız kişi Cennete giremez.) [Deylemi]

(İman çıplaktır, süsü haya, elbisesi takva, sermayesi fıkıh, meyvesi ameldir.) [Deylemi]

(Haya insan olsaydı, salih biri, fuhuş insan olsaydı, kötü biri olurdu.) [Taberani]

(Haya ile iman bir aradadır. Biri giderse, öteki de durmaz.) [Hakim]

Dinimizde hayanın yeri çok mühimdir. Allahü teâlâdan utanmak, imanın kuvvetli olduğuna, hayasızlık da imanın zayıf olduğuna alamettir. Hadis-i şerifte, (Hayanın azlığı küfürdendir) buyuruldu. Hayasız kimse, zamanla küfre kadar gidebilir. Haya, imanın esasındandır. Hayası olan Allah’tan utandığı için günahtan çekinir. İnsanlardan utanmayan Allah’tan da utanmaz. İnsanlardan utanarak günahı gizlemek de hayadandır. İnsanlardan utananın, Allahü teâlâdan da utandığı anlaşılır. Çünkü hadis-i şerifte, (Allah’tan sakınan, insanlardan da sakınır) buyuruluyor. Hayasız olan mürüvvetsiz olur. Hazret-i Ebu Bekir, (Hayasız insan, halk içinde çıplak oturan gibidir) buyurdu.

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İman edenler arasında kötülüğün, hayasızlığın yayılmasını isteyenler ve sevenler için dünyada da ahirette de elim bir azap vardır.) [Nur 19]

Kadın erkek ilişkilerinde ve tuvalet için kullanılan kelimeleri aynen söylemek insanlığa uygun değildir, hayayı yok eder ve iyileri gücendirir. Böyle kelimeleri söylemek gerekince, açık olarak değil, kinaye olarak söylenir.

Allahü teâlânın nimetinde, nimeti vereni görmeli, daima Onun huzurunda olduğunu düşünmeli, mesela otururken, yatarken edebe riayet etmelidir. Yerken, içerken, konuşurken, okurken, yazarken ve her çeşit iş yaparken, bütün bunların Allahü teâlânın kudretiyle yapıldığını, bütün işlerde Onun emrine uyup yasak ettiklerinden sakınmayı düşünmelidir. Böyle düşünmek çok üstün bir ibadettir.

Mahrem konuları edeple sormak lazım 
Bir kız, mahrem konuları annesine sorar. O da bilmezse, annesine, (Babamdan öğren) der. Babası da bilmezse, babasının, bilen birine sorması gerekir. Babası yoksa, ağabey, amca, dayı gibi mahrem akrabalarından öğrenir. Bunlar da öğrenip bildirmezse, o zaman mektupla veya telefonla, kendinden değil de, (Bir kadının muayyen hâli şu kadar devam edip kesilse, ne gerekir) şeklinde sormak daha uygun olur. Bir kadının kocası, bu bilgileri öğrenip hanımına anlatmazsa, kadın, en uygun bir yolla bunları öğrenebilir. Bilenlerden bu konuları edep dairesinde sorması ayıp olmaz.

Hazret-i Esma’nın Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken utanması üzerine, Hazret-i Âişe validemiz, (Ensar kadınları ne iyidir; utanmaları, dinlerini öğrenmekten men etmiyor) buyurdu. (Buhari)

Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri öğrenmemek yanlıştır. Peygamber efendimiz, mahrem konuları anlatırken, (Allahü teâlâ, hakkın anlatılmasından çekinmez) buyurmaktadır. (Tirmizi)

Aynı anlamda âyet-i kerime de vardır:
(Allahü teâlâ, gerçeği söylemekten çekinmez.) [Ahzâb 53]

Aşık olmak günah mı?
Sual:
 Günah işlememek şartı ile birini sevmekte mahzur var mıdır?
CEVAP
Sevgi, insanın elinde olmayan bir duygudur. İffeti, yani namusu korumak ve günah olan işlerden kaçmak şartı ile birine karşı sevgi duymakta mahzur yoktur. Hatta iffetini koruyarak sevgisini gizlemek çok sevaptır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehittir.) [Hakim, Hatib]

(Aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek, sabredenin günahlarını, Allahü teâlâ affedip Cennetine koyar.) [İbni Asakir]

Demek ki, dinimizde iffeti muhafaza etmek ve sevgisi sebebiyle günah işlememeye sabretmek, çok sevaptır. Çünkü genel olarak sevgi insanı kör ettiği için, insanın kendisini günah işlemekten alıkoyması zordur. Zor olan işleri başarmanın sevabı da büyük olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetimin üstün olan kimseleri, aşk belasına maruz kalınca iffetini muhafaza edenlerdir.) [Deylemi]

İffetlinin eşi de iffetlidir
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
(Aklı dinlemeyen, en çok ona isyan eden şehvettir. İnsanların, başkalarının ayıplamaları gibi sebeplerle bu şehvetten kaçınmaları faydalı ise de, büyük sevap alamazlar. Fakat günah işlemek için bütün imkanlara sahipken, ortada hiçbir korku yok iken, sırf Allah rızası için, Allah’tan korktuğu için şehvetine esir olmazsa, ona mani olursa, en büyük fazilete kavuşur. Bu derece sıddıklar, şehitler makamıdır.) Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Haya, iffet, dile hakimiyet ve akıl, imandandır. Böyle kimselerin ahiret arzusu çoğalır, dünya hırsı azalır. Cimrilik, müstehcenlik, çirkin sözlülük, hayasızlıktan, nifaktan ileri gelir. Böylelerinde dünya hırsı çoğalır, ahiret arzusu azalır.) [Beyheki]

Erkekler, iffetsiz olursa, yakınları da kötü yola düşebilir. Peygamber efendimiz, (Siz iffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur) buyurdu. (Taberani)

İbni Neccar'ın bildirdiği (Zina eden, aynı şeye maruz kalır) mealindeki hadis-i şerif, iffetli olmayanın yakınlarının da, iffetsiz olabileceğini göstermektedir. İffetli olmaya gayret eden bunu başarır. (İffetli olmak isteyeni Allahü teâlâ iffetli kılar) hadis-i şerifi buna delildir. (Hakim)

Gayrı meşru işler, dünyada insan için yüzkarasıdır. Ahirette ise, azabı çok şiddetlidir. “Ben ölmem” veya “Cehennem ateşi bana zarar vermez” diyen varsa, dilediği kötülüğü işlesin! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Dünya için, dünyada kalacağın kadar çalış! Ahiret için, orada sonsuz kalacağına göre çalış! Allahü teâlâya, muhtaç olduğun kadar itaat et! Cehenneme dayanabileceğin kadar günah işle!) [Eyyühel veled]

Öleceğine inanan ve öldükten sonra başına gelecekleri düşünen, kötülük işleyebilir mi?

İffetli olmak için
İnsana en büyük zarar, kötü arkadaştan gelir. Kötü arkadaşlarla düşüp kalkan, kılavuzu karga olan nasıl her zaman temiz olabilir?

İyi insanlarla beraber olan kimse, bir müddet onlar gibi iyi iş yapmasa bile, onların yanında kötülük edemez. Hadis-i şerifte,
(İnsanın dini arkadaşının dini gibidir) buyuruluyor. (Tirmizi)

Şu halde yapılacak iş, arkadaşlık edilen kimselere dikkat etmek ve kötü arkadaşlardan uzak durmaktır. Namuslu, iffetli yaşamak isteyene cenab-ı Hakkın bunu nasip edeceği din kitaplarında yazılıdır. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İffet talep edeni, Allahü teâlâ iffetli kılar.) [Hakim]

İffetli olan, aile efradının da iffetli olmasını ister. Onları da kötülükten korur. Kendisi kötü olursa, bir gün çoluk çocuğu da Allah saklasın kötü yollara düşebilir. Çocuklarının iffetsiz olmasını hangi ana-baba isteyebilir?

Çocuklara iyi örnek olmak gerekir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İffetli olursanız, kadınlarınız da iffetli olur. Ana-babanıza ihsan ederseniz, çocuklarınız da size ihsan eder!) [Taberani]

(Kötülükten korunmak için, nikahlı yaşamak ve iffetli olmak gerekir.) [İbni Asakir]

Asaletin önemi 
Asalet, diğer hasletlerle birlikte olursa kıymetlidir. Herkes Âdem aleyhisselamdan gelmiştir. Her iyi kimsenin çocukları iyi olur, her kötünün çocukları da kötü olur diye bir kaide yoktur.

Hazret-i Âdem’in ve Hazret-i Nuh’un oğlunun biri kâfir olmuştur. Nuh aleyhisselam ile Lut aleyhisselamın hanımı kâfir idi. Ebu Cehil kâfirinin oğlu ise, insanların en üstünlerinden, yani sahabi idi. Peygamber efendimizin öz amcası Ebu Leheb kâfir idi.

Ana-babanın günahkâr olmasından dolayı, çocukların da iyi bir insan olamıyacağı anlamını çıkarmak çok yanlıştır. Allahü teâlâ, kötüden iyi, iyiden kötü yaratır. Kur'an-ı kerimde birkaç yerde,
(Ölüden diri, diriden ölü çıkarır) buyuruyor. (A.İmran 27)

İslam âlimleri bu âyet-i kerimeyi açıklarken, (Kâfirden müslüman, müslümandan kâfir yaratır) buyurmuşlardır. Bunun için, soyundaki kimselerin kötü olması, kendisinin de kötü olacağını asla göstermez. Hepimiz Âdem aleyhisselamdan geldik. Dinimizde ırk üstünlüğü yoktur. Allah indinde üstünlük ancak takva iledir.
(Allah indinde en üstününüz, Ondan en çok korkanınızdır) buyuruluyor. (Hucurat 13)

[Takva ehli olmak, Allah’tan korkup dinin emirlerine uymak ve yasak ettiklerinden kaçmak demektir.]

Güzel huy bir asalettir
Muteber olmayan bir kitapta diyor ki:
(Asalet olmayınca, verilen terbiyenin fazla tesiri olmaz. Bakırı ne kadar silip parlatsanız, üç gün sonra gene kararmaya başlar. Suni parlaklık kısa bir zaman devam edebilir. Altın hiçbir zaman pas tutmaz. Silmezseniz bile parlaklığını yine muhafaza eder. Şu hadise, asaletin ne kadar önemli olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.)

Kitap muteber olmadığı gibi, bu fikir de, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere aykırıdır.

Bir kimse, asil bir aileye mensup olmasa da, güzel huylu ise, dindar ise, onun için güzel huyu ve dindarlığı asaletten çok kıymetlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Güzel huy gibi asalet olmaz.) [İbni Mace]

(Kadın, malı, güzelliği, asaleti ve dindarlığı için nikah edilir. Sen dindar olanı seç ki, maddi ve manevi nimete kavuşasın!) [Buhari]

Nasihat ile asaletsiz insan da terbiye edilebilir. Onun için Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Nasihat et, nasihat müminlere elbette fayda verir.) [Zariyat 55]

Asaletsiz olanı da terbiye etmek mümkün olmasaydı, Peygamber efendimiz, (Ahlakınızı güzelleştirin) buyurur muydu? (İbni Lal)

Hazret-i Lokman’a sordular:
- Edep, asalet, mal ve ilimden hangisi daha üstündür?
- Edep asaletten, ilim maldan hayırlıdır. 
Oğlu, Hazret-i Lokmana sorar:
- En iyi haslet nedir?
- Dindar olmaktır.
- Peki babacığım, bu haslet iki olursa?
- Dindarlık ve mal sahibi olmak.
- Üç olursa?
- Dindarlık, mal ve haya.
- Dört olursa?
- Dindarlık, mal, haya ve güzel ahlak.
- Beş olursa?
- Dindarlık, mal, haya, güzel ahlak ve cömertliktir.
- Altı olursa?
- Oğlum, bu beş haslet kimde olursa, o kimse takva ehli, temiz bir kimsedir, Allahü teâlânın dostudur, şeytandan uzaktır.

İffetin önemi
Allahü teâlâ, insan neslini devam ettirmek için, erkek ve kadınları birbirlerine cazip kılmıştır. Aynı zamanda, bu duygu karşısında, insanları dünyada çetin bir imtihana tâbi tutmuştur. Bu imtihanı kazanan, dünya ve ahiretin kahramanıdır. İnsanların iyi veya kötülüğü, daha çok iffet işinde belli olur.

Allahü teâlâ, Kur'an-ı kerimin birçok yerinde, iffetini koruyabilene, büyük mükafatlar vaat etmiş, iffetini korumayana da, Cehennem azabını göstermiştir. Allahü teâlâ, iffetsizleri, adam öldüren bir katil ile bir tutmaktadır. Müminlerin vasfını anlatırken de buyuruyor ki:
(Müminler, namazlarını huşu içinde kılar, boş, lüzumsuz şeylerden yüz çevirir, zekatlarını verir, iffetlerini korur, emanet ve ahidlerine riayet eder.) [Müminun 1-8]

İffetsiz olan, Allah katında günahkâr, halkın yanında da itibarsızdır. Bir namussuzun toplumdaki iyilerin yanında itibarı [saygınlığı], bir köpeğin itibarı kadar yoktur. Zengin ve çok güzel bir kadın, eğer iffetsiz ise, itibarsızdır. Fakir ve namuslu bir kadın ise, her zaman itibarlıdır, saygıya layıktır.

Dünyadaki pek çok rezaletler, cinayetler, kavgalar, kıskançlıklar, özetle bütün fenalıklar, iffetsizlik yüzünden meydana gelmektedir. İnsanların pek çoğu, iffetsizliğin kötülüklerini bildikleri halde, kendilerini bu kötü yollara sapmaktan alıkoyamaz. Bu kuvvetli duygu karşısında, insanları alıkoyacak çareler vardır. Bu; terbiye ve ahlak meselesidir.

Allah’tan korkan bir insan iffetsiz olamaz. O halde, çocuklarımıza Allah korkusunu öğretmeye çalışmak, bizim için en başta gelen görev oluyor. Allahü teâlâdan korkmak için, Allah’ı iyi bilmek lazımdır. Allah’ı bilmek için, Onun büyüklüğünü ve sıfatlarını öğrenmek zorundayız. Allahü teâlâyı hiç düşünmeyen bir topluluk için, Allah korkusuna sahip olmak kolay değildir. Allahü teâlâdan korkmak da, bir bilgi, bir çalışma ve bir gayret işidir. Durup dururken, Allah korkusu meydana gelmez. Dinin emir ve yasaklarına riayet edene kolay gelir.

Özellikle büyük şehirlerde iffet işi tehlikeli bir yoldadır. Bir genç kızın, kendi başına yalnız kendi aklı ve anlayışı ile iffetini muhafaza etmesi, cidden güçtür. O genç kız, eğer biraz da güzelse, hatıra ve hayale gelmeyen tehlikelerle çevrilmiş demektir. Bu tehlike, okulda, yollarda, otobüste, komşularda, hatta evinin içinde, telefonda, internette yakasını bırakmaz.

Kızlarımız, tehlikeler karşısında aciz bir mahluk olarak, ahlaksızların elinde bir oyuncak olmamalıdır. Bu devirde herkesten, her yerde ona zarar gelebilir. Bu zarar, onun parasına, puluna değil, şeref ve haysiyetinedir. Paraya olan zarar telafi edilebilir. Manevi zarar, yerine konamaz. Ahlaksızların içinde genç kız için şerefle yaşamak çok güçtür. İffetli bir kız, diğer bazı kızlar gibi, flört yapmaya heveslenmemeli. Bu tehlikeli bir tecrübedir. Esasen flörtle yapılan evlilik, çok zaman mutluluk getirmez.

İffeti muhafaza için, gençleri zamanında evlendirmeli, iffeti zedeleyecek yerlerden uzak durmalıdır. Gençliğin hakkı adı altında çeşitli eğlenceler, genç kızı elde etmek için birer tuzaktır. Bunun tuzak olduğuna inanmayan bir kız, tuzağın içine düştükten sonra, aklı başına gelir. Fakat iş işten geçmiştir. Tuzağın görünüşteki cazibesine kapılan kızlar, erkeklerin elinde çabucak birer oyuncak hâline gelir. Kendine güvenen bir kız bile, onların karşısında sonuna kadar dayanamaz. Yakışıklı bir erkeğin aldatıcı gülümsemesi karşısında, yenilebilir. Artık o kız, tuzağa düşmüştür. O tuzaktan kurtulan pek az veya hiç yoktur. Halbuki, o tuzak dediğimiz eğlence yerlerine gitmemek daha kolay bir iştir. (Göz görmeyince, gönül katlanır) diye bir atasözü vardır. Oraya gitmeyen bir genç kız, oranın tehlikesinden kurtulmuş olur. Giderse, kurtulması zordur.

İffet; bir genç kızın veya kadının, değer biçilemeyen bir mücevheridir. Bu mücevheri ele geçirmek için, Allahü teâlâdan korkmayan her erkek bütün şeytanlığını kullanır. Ele geçirdikten sonra, maksadına erişmiştir. Artık o, mücevherlikten çıkmış, âdi bir taş olmuştur. Sokağa atılıverir. Bu alışverişte, erkek, bir namus hırsızı, kadın ise, mücevherini çaldırmış, bir zavallıdır.

Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Bir kızın küfvünü [dengini] bulunca, hemen evlendiriniz!) [Tirmizi]

Görülüyor ki, kadını, kızı küfvüne, yani dengine vermek gerekir. Küfv,erkeğin soyda, malda, din işlerinde ve şerefte kadına uygun olması demektir.

Küfv demek, zengin olmak, maaşı çok olmak demek değildir. Küfv olmak, erkeğin salih müslüman olması, namaz kılması, içki içmemesi, yani İslamiyet’e uyması ve nafaka kazanacak kadar iş sahibi olması demektir. Erkeğin, yalnız zengin olmasını, apartman sahibi olmasını isteyenler, kızlarını felakete sürüklemiş, Cehenneme atmış olurlar. Kızın da namaz kılması, başı, kolu açık sokağa çıkmaması gerekir.

Sual: Hadis-i şerifte "Haya imandandır" buyurulmaktadır. İbadetlerini başkalarına göstermekten de haya etmek böyle midir?
CEVAP
İbadetlerini başkalarına göstermekten haya etmek caiz değildir. Haya, günahlarını, kabahatlerini göstermemeye denir. Bunun için, vaaz vermekten ve emr-i maruf ve nehy-i münker yapmaktan [ehl-i sünnet kitaplarını yaymaktan] ve imamlık, müezzinlik yapmaktan, Kur'an ve mevlid okumaktan haya etmek caiz değildir. (Haya imandandır) hadis-i şerifinde, haya, kötü, günah şeyleri göstermekten utanmak demektir. Müminin, önce Allahü teâlâdan haya etmesi gerekir. Bunun için, ibadetlerini sıdk ile, ihlas ile yapmalıdır.

Edebi gözetmek
Sual: 
İmam-ı Rabbani hazretleri, (Edebi gözetmek, zikirden üstündür. Edebi gözetmeyen Allah’a kavuşamaz) buyuruyor. Burada Allah’a kavuşmak nedir?
CEVAP
Evliya olamaz demektir. Din büyüklerinin yolu baştan sona edeptir. Namazın sünnet ve edeplerinden birini gözetmek ve tenzihi bir mekruhtan sakınmak; zikir, fikirden [tefekkürden] üstündür.

Haddini bilmek
Sual: Edep ne demektir?
CEVAP
Edep, haddini bilmek, sınırı aşmamak demektir. Ailede, iş yerinde, toplumda herkesin bir sınırı vardır. Bütün sıkıntı ve geçimsizlikler, hep haddi aşmaktan kaynaklanır. Herkes haddini bilip, sınırı aşmazsa, mesela, evin hanımı da, erkek de, kendi sınırını bilip ona göre hareket ederse, o ev Cennet gibi olur. Cennet gibi olan evden ahirete gidenler de, elbette Cennete gider. Her hususta dinimiz ne emrediyor, onu öğrenip, ona göre hareket eden, haddini bilmiş, sınırı aşmamış olur. O zaman ne kavga, ne geçimsizlik, ne de savaş olur. Dünya, güllük gülistanlık olur. Herkesin sınırını ise, dinimiz bildirmektedir.

Eden bulur
Sual:
 Bir tanıdık, bir arkadaşının eşini kaçırıp evlendi. Dinen bu uygun mu?
CEVAP
Üç yönden uygunsuzdur:
1- Başkasının eşini ayartmak çok günahtır. Bir hadis-i şerif meali:
(Birinin karısını ayartıp aldatan bizden değildir.) [Ebu Davud]

2- Kocası, o kadını boşamadan hiç kimse onunla evlenemez. Yaptıkları zina olur.

3- Kocası, eşinin kaçtığını duyunca hemen boşasa bile, iddet müddeti bitmeden kesinlikle evlenemezler. Evlenirlerse zina olur.

Biri, birinin eşini ayartırsa, başkası da onun eşini ayartabilir. (Eden bulur) demişlerdir. Bir hadis-i şerif meali:
(Siz namuslu olursanız, kadınlarınız da namuslu olur.) [Hâkim]

Kocasına ihanet edip başkasına kaçan kadın, kaçtığı erkeğe de ihanet edebilir. O erkeğe niçin kaçtı? Ya malı için veya yakışıklı gördüğü için yahut genç gördüğü için kaçtı. Hangi sebep olursa olsun, ondan daha zengini, ondan daha güzeli, ondan gencini bulunca ona da kaçmayacağını kim garanti edebilir? Allah korkusu olmayan, her şeyi yapabilir.

Aşkını gizleyen şehit olur mu?
Sual:
 Ben namaz kılmam, tesettüre riayet etmem, başka günahları da işlerim, fakat (Âşık olup, aşkını gizleyip, iffetini muhafaza ederek ölen şehit olur) hadisi gereğince, aşkımla günah işlesem, durumu çok kimse bilse, yine şehit olarak ölmez miyim?
CEVAP
Önce şunu bildirelim: Doğru iman sahibi olmayan ve namazlarını kılmayan kimse şehit olamaz. (İslam Ahlakı)
Bu hadis-i şerifte üç husus belirtiliyor:
1- Bugün aşk denince şehevi duygular anlaşılıyor. Aşk ayrı, nefsanî, şehvanî arzular ayrıdır. Nefsine tâbi olan Cehenneme gider. Nefsanî duygulara aşk denmez. Sevgi çok olunca, buna aşk denir. Mevlid kitabında, (Habibim sana âşık oldum) deniyor. Yani Allahü teâlâ Resulullah’ı çok seviyor demektir. Bu aşkı günümüzün gençleri gibi düşünen bir yazar, (Mevlid kitabının burası yanlış) diyor. Esas yanlış kendisindedir. Evlenmekten maksat, kendini günahlardan korumak ve Allahü teâlânın rızasını kazanmak olmalıdır. Allahü teâlânın rızası için olmayan şehevi duygulara aşk dememeli.

2- Aşkının gizli kalması deniyor. Hem âşık olduğunu kimse bilmeyecek, hem de kimse duymayacak. Hiç kimse bilmeden yanıp tutuşacak. Aşkı yüzünden günah da işlemeyecek.

3- İffetini, yani namusunu koruyarak ölmek deniyor. Mesela karşı cinsin elini tutmuşsa haram işlenmiş olur, iffet korunmamış olur. Hadis-i şerifte iffeti koruma şartı var. İffet korunmayınca nasıl şehit olunur ki?

Aşkla şehevi duyguları karıştıran gençler, bu söylenenlere kulak asmıyorlar. Atalarımız boşuna, (Cahile kelam, nafile kelam)dememişler.

İnsanlardan utanarak günahı terk etmek
Sual: Günah işlemeyi, insanların ayıplamalarından korkulduğu için mi yoksa Allah için mi terk etmelidir?
Cevap:
 Günah işleyecek kimsenin, bu günahtan vazgeçmesi, ya Allahü teâlâdan korktuğu veya insanlardan hayâ ettiği, utandığı yahut da başkalarının yapmasına sebep olmamak için olur. Allahü teâlâdan korkarak terk etmenin alameti, o günahı gizli olarak da işlememektir. İnsanlardan hayâ etmek, utanmak, onların kötülemelerinden korkmak demektir. Başkalarının günah işlemelerine sebep olmak, yalnız yapmaktan daha çok günahtır. Başkalarının bu günahı işlemelerinin günahları da, kıyamete kadar bunlara sebep olana yazılır. Bir hadis-i şerifte;
(İnsan günahını dünyada gizlerse, Allahü teâlâ da, kıyamet günü, bu günahı kullarından saklar) buyuruldu.

Herkese vera sahibi olduğunu bildirmek için, günahını saklamak ve gizli olarak devam etmek, riya olur.

Sual: Bir kimsenin, yaptığı ibadetleri başkalarına göstermekten veya onların duymasından haya etmesi, utanması doğru bir şey midir?
Cevap:
 İbadetlerini başkalarına göstermekten haya etmek, utanmak caiz değildir. Haya, günahlarını, kabahatlerini göstermemeye denir. Bunun için, vaaz vermekten, ilmihal kitabı yazmaktan, satmaktan, imamlık, müezzinlik yapmaktan, Kur’ân-ı kerim okumaktan haya etmek caiz değildir.

(Haya imandandır) hadis-i şerifindeki haya, kötü, günah şeyleri göstermekten utanmak demektir. Müminin, önce Allahü teâlâdan haya etmesi lazımdır. Bunun için, ibadetlerini ihlas ile yapmalıdır.

 

Aceleceilik

İnsanın fıtratında acelecilik vardır. İki âyet-i kerime meali: (İnsan aceleci [tabiatta] yaratıldı.) [Enbiya 37] (İnsan pek acelecidir.) [İsra 11] Acele işe şeytan karışır. İki hadis-i şerif meali: (Acele şeytandan, teenni...

Devamını Okuyun...

Adalet

Adalet, bir âmirin, memleketi idare için koyduğu kanun, çizdiği hudut içinde hareket etmektir. Zulüm ise bu kanunun, bu hududun dışına çıkmaktır. Adaletin esas tarifi ise, kendi mülkünde olanı kullanmak demektir...

Devamını Okuyun...

Affedici olmak

Af, hak ettiği bir şeyi almayıp sahibine bağışlamak demektir. Allahü teâlâ affedicidir, affedenleri sever. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Affet, marufu emret ve cahillerden yüz çevir!) [Araf 199]. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:...

Devamını Okuyun...

Alay etmek

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Hindistan’daki İslam düşmanlarının azgınlarını görüyoruz. Müslümanlarla alay ediyorlar. Müslümanları kötülüyorlar. Ellerine fırsat geçerse, güçleri yeterse, Müslümanlara her işkenceyi...

Devamını Okuyun...

Az iyiliğe çok sevap

Yanlıştır. Allah rızası için yapılan iyiliklerin, sadakanın, zekatın karşılığı, verenin ihlas derecesine göre, bire ondan bire yediyüze kadar hatta daha fazla olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Mallarını Allah yolunda...

Devamını Okuyun...

Cimrilik

Bilgili olmak ayrı şey, ilmi ile amel etmek ayrı şeydir. Dünyada yapılan bir iyiliğe ahirette 700, hatta daha fazla sevap verileceğine inanan kimse, cömert olmaya gayret eder. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allah katında...

Devamını Okuyun...

Cömertlik

Cömerdin az ibadeti, cimrinin çok ibadetinden üstün olduğu gibi, cömert cahil de, cimri âlimden üstündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ cömerdi, gece gündüz ibadet eden cimriden daha çok sever.) [Tirmizi]...

Devamını Okuyun...

Cübn (Korkaklık)

Cübn, korkaklık demektir. Gadabın, sert davranmanın lüzumlu miktarına (Şecaat) denir. Lüzumundan az olmasına, zayıf olmasına (Cübn) denir. Cübn, kötü huydur. Korkak olan kimse, zevcesine ve akrabasına karşı gayretsizlik...

Devamını Okuyun...

Çalışmak ibadettir

Müminin çalışması ibadettir. Fakat imansızın çalışması ibadet olamaz. Ben namaz kılmam ama bak çalışıyorum, bu da ibadettir demek yanlıştır. Namaz kılmayanın da çalışması ibadet olmaz. Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak...

Devamını Okuyun...

Çok gülmek

Tebessüm etmek, güler yüzlü olmak çok iyidir. Kahkahayla gülmek mekruhtur. Birkaç hadis-i şerif meali: (Eğer Cennet ve Cehennemi görseydiniz, az güler çok ağlardınız.) [Müslim]... Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler...

Devamını Okuyun...

Dilenmek ve istemek

Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi haramdır. Hiç yiyeceği bulunmayıp, sağlam, çalışacak, ticaret edecek halde olan kimsenin de, yiyecek, içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesi haramdır. Bunun...

Devamını Okuyun...

Doğruluk

Yalancılık ne kadar kötüyse, doğruluk da o kadar iyi, güzel ve faziletlidir. Peygamber efendimize olgunluğun alameti sorulduğunda (Doğru konuşmak ve doğrulukla iş yapmaktır) buyurdu. (İmam-ı Gazali). Sadakat [doğruluk]...

Devamını Okuyun...

Edep - Haya - İffet

Edep, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, haya, nezaket, zarafet gibi manalara gelir. Mesela terbiyeli çocuk, edepli çocuk demektir. Hadis-i şerifte, (Evladınızı edepli, terbiyeli yetiştirin) buyuruluyor. Dinimiz, baştan ...

Devamını Okuyun...

Fitne çıkarmak

Fitne imtihan demektir. Anarşi, bozgunculuk, günah, şirk, bela ve daha başka manalara gelirse de, ekseriya bölücülük, bozgunculuk anlamında kullanılır. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki: Fitne, Müslümanlar arasında...

Devamını Okuyun...

Gariplerin kıymeti

Garip kimselerin genelde insanların yanında bir kıymeti yoksa da, Allahü teâlânın katında değeri büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Garip, gurbette, Allah yolundaki mücahid gibidir. Gariplere ikram ediniz...

Devamını Okuyun...

Gereksiz sual sormak

Sırf öğrenmek niyetiyle Allah rızası için faydalı olan her suali sormak caizdir. (Hazret-i İbrahim’in kestiği koçun etini kim yedi?), (Falanca âlimin anasının adı nedir?), (Hazret-i Yunus’u yutan balık, erkek miydi?) gibi sualler soruluyor...

Devamını Okuyun...

Gıybet etmek

Belli bir mümin veya zimmi kâfirin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Gıybet, haramdır. Dinleyen, o kimseyi tanımıyorsa, gıybet olmaz. Gıybet olunan kimse, bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde...

Devamını Okuyun...

Ahlak ilmini öğrenmek ve güzel ahlak

Konu ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında deniyor ki: “Kalbe ait bilgileri, yani ahlak ilmini öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farz-ı ayndır. Mesela Hıkd yani kin bağlamak, Haset başkasında bulunan nimetin...

Devamını Okuyun...

Haline razı olmak

Sıhhat, afiyet, zenginlik, asalet, güzellik gibi nimetlere sahip olmak ve bunları yaratılış gayesine uygun kullanmak çok iyidir. Fakat bunlar maksatları dışında kullanılırsa çok kötü olur. Bunlar bir bıçak gibidir. İyi iş de yapılır...

Devamını Okuyun...

Haset etmek

Haset, bir kimsenin hayırlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunların gitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını istemektir. Onda olduğu gibi kendisinde de olmasını istemek haset olmaz. Buna gıpta etmek, imrenmek...

Devamını Okuyun...

Hasta ziyareti

Hasta ziyareti sünnettir. Hastanın bakacak kimsesi yoksa vacib-i kifaye olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selamını almak, hastalanınca ziyaret etmek, cenazesine gitmek...

Devamını Okuyun...

Havf ve Reca

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanları saadete kavuşturan iki kanat gibidir. İman eden ve imanın tadını bulan da Allahü teâlâyı çok sever. Akıllı insan, nimet sahibinin sevgisini kaybetmekten çok korkar. Ayrıca Ona isyan edip...

Devamını Okuyun...

Hediyeleşmek

Hediyeleşmenin önemi büyüktür. Peygamber efendimiz, insanların birbirleriyle ilgilerini kesmemesi ve irtibatlarının kopmaması için hediyeleşmeyi emreder, hediyenin, alanı sağır ve kör ettiğini bildirirdi. Yani hediye sayesinde...

Devamını Okuyun...

Her kötülüğün tek ilacı

Her türlü günahın tek ilacı vardır. Bu ilaç Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor. Bu ilacı kullanan her müslüman, alışkanlık haline gelen büyük günahlardan mutlaka kurtulur. Ankebut suresi 45. âyet-i kerimesinde Namaz, münker...

Devamını Okuyun...

Hıkd (Kin beslemek)

Hıkd, başkasından nefret etmek, ona karşı kin beslemektir. Kendine nasihat verene kin beslemek haramdır. Onu sevmek, ona hürmet etmek gerekir. Halbuki o, kendisi ile aynı derecede veya daha üstün olana kızar. Bir şey yapmak...

Devamını Okuyun...

Hırsızlık ve gasp

Hırsızlık, büyük günahtır. Kitap, sünnet ve icma ile haramdır. Hırsızlık yapan cezalandırılır. (Maide 38) Hadis-i şerifte de, (Sizden öncekiler, nüfuzlu biri hırsızlık yapınca, serbest bırakırlar, güçsüz biri hırsızlık yapınca...

Devamını Okuyun...

Hıyanet ve Emanete riayet

Hıyanet etmek haramdır. Münafıklık alametidir. Hıyanetin zıddı emanettir, emin olmaktır. Hıyanet, birine kendini emin tanıttıktan sonra, o emniyeti bozacak iş yapmak demektir. Mümin, herkesin malını, canını emniyet ettiği kimsedir....

Devamını Okuyun...

Huy değişir mi?

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümin, müminin aynasıdır.) [Taberani]... İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık olan dost, onu tehlikelerden, korkulardan muhafaza eden kimsedir...

Devamını Okuyun...

İftira etmek

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Yalan söylemek ve iftira etmek haramdır, sakınmak lazımdır. Bu iki fenalık, her dinde de haram idi. Cezaları çok ağırdır. (C.3, m.34)... İftira büyük günahtır ve çok fenadır. Bunda yalan...

Devamını Okuyun...

İnat ve Münakaşa

Hakkı açıklamak niyetiyle de olsa, başkalarını mağlup etmek için yapılan tartışmalar zararlıdır. Bir kimsede tartışmada galip gelme sevgisi, hakkı karşısındakinin ağzından duymaktan daha sevimli gelirse, her kötülüğün...

Devamını Okuyun...

İnsanlara iyilik etmek

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette iyi...

Devamını Okuyun...

İsraf

Malı, dinin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtmaya israf denir. Mürüvvet, faydalı olmak, iyilik yapmak arzusudur. Dine uymayan israf, haramdır. Mürüvvete uymayan israf tenzihen mekruhtur. İsraf, malı...

Devamını Okuyun...

İstişarenin önemi

Bir iş yaparken ehline sormaya "meşveret" veya "istişare" denir. İstişare sünnettir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Yapacağın işi önce meşveret et!) buyuruluyor. (Al-i İmran 159) İyi kimseler övülürken de İstişare ederek...

Devamını Okuyun...

İyi veya kötü çığır açmak

Ölünce amel defterleri kapanır. Fakat iyi veya kötü işte önderlik edenlerin amel defterleri kapanmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda...

Devamını Okuyun...

Kalb kırmak

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, asi olan...

Devamını Okuyun...

Kanaat etmek

Kanaat, çalışmayıp tesadüfen önüne çıkanı kullanmak, başka bir şey aramamak demek değildir. Kanaat, bileğin emeği, alın teri karşılığı kazanılana razı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek demektir. Başkasının...

Devamını Okuyun...

Kibrin dindeki yeri

Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kibir, hakka, razı olmamak ve insanları küçük görmektir.) [Müslim]... Fudayl bin Iyad hazretleri, (Tevazu, ister cahilden, ister çocuktan duyulsa da...

Devamını Okuyun...

Kibirlenmek üç çeşittir

Kibir, kendini başkasından üstün görmektir. Yapıldığı yerlere göre üçe ayrılır: Allahü teâlâya karşı kibirdir: Kibrin en kötüsü budur. Nemrud, Firavun böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bazı dinsizler de imanı ibadeti, namaz...

Devamını Okuyun...

Kibre sebep olanlar

Bu vasıfların biri veya birkaçına sahip olan kimse kibirlenebilir: İlim: Genelde az çok ilmi olanlar, diğer insanları, hayvan gibi, ot gibi görür. Kendini de, kuru fasulye gibi nimetten sayarak kibirlenir. İki hadis-i şerif meali...

Devamını Okuyun...

Kibir alametleri

Kibirden olan işlere birkaç örnek verelim: Sual soramamak kibirden kaynaklanır. Kibirli, sual sormayı, bilmemenin alameti kabul eder. Sual sorarsam, bilmediğim meydana çıkar der. Hep kendisine sual sorulmasını, başkasına...

Devamını Okuyun...

Kibirliye kibirli görünmek

Kibirlenmekle, kibirli görünmek farklıdır. Kibirliye karşı, kibirli görünmek sadaka vermek gibi sevaptır. Hadis-i şerifte, (Kibirliye kibirli görün ki, onu hakir ve küçük düşürmüş olursun) buyuruldu. (İ. Gazali)... Kibir sahibine...

Devamını Okuyun...

Tenkit etme hastalığı

İslam âlimleri, öfkenin, sinirlenmenin, kibirden, kendini beğenmekten ileri geldiğini bildiriyor. Tenkit etmek [eleştirmek], genelde, (Ben bunu biliyorum, sen bilmiyorsun, seni uyarıyorum, bu yanlış yoldan dön) demektir...

Devamını Okuyun...

Tevazu sahibi olmak

Allahü teâlâ, bütün kitaplarda, kibri kötülemiş ve yasak etmiştir. Kur'an-ı kerimde de, (Allah, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurmuştur. (Nahl 23)... Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi? İnsan...

Devamını Okuyun...

Toprak gibi olmak

Toprak tevazu sembolüdür. Dağ gibi başını dik tutmaz. Herkes üstüne basar geçer. Kimseye bir şey demez. Tahammülde de toprak gibi olmalı, insanların sıkıntılarına katlanmalı demişlerdir. Toprak gibi olmak iyidir. Toprak bir seviyedir...

Devamını Okuyun...

Tevazu göstermeye çalışmak

Tevazu göstermekle, tevazu sahibi olmak çok farklıdır. Tevazu sahibi övülmüş, tevazu göstermeye çalışan ise yerilmiştir. Cüneyd-i Bağdadihazretleri, (Tevazu göstermeye çalışmak da kibirdir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden...

Devamını Okuyun...

Kibir ve ucub

Kibir, kendini başkasından üstün göstermek, ucub ise, kusurlarını görmeyip, ibadet ettiği için kendini ve ibadetlerini beğenmek, başkasından kendini üstün bilmektir. Buna egoizm de denir. Hiç kimsenin bulunmadığı yerde insan ucba...

Devamını Okuyun...

İki kötü huy

İmansız gitme tehlikesi olan iki kötü huydan birincisi kibir, ikincisi inattır. İnat, benim dediğim doğru, ben haklıyım demektir. Kibirlenen veya inat eden kâfir olmaz, ama bu iki kötü huy insanı küfre sürükler. İçki, zina, açık gezmek...

Devamını Okuyun...

Kibir ve büyüklenmek

Bu, çok tuhaf bir sorudur. İnsanlar tenkit edilebilir, ama Allah da tenkit edilir mi hiç? Bir okuyucu da Peygamber efendimizin, (Ben peygamberlerin efendisiyim ve şefaat edicilerin ilkiyim) sözü için, (Peygamberimiz niye kendini...

Devamını Okuyun...

Kimseye yük olmamak

Arkadaşla iyi geçinmek için ona yük olmamak gerekir. İmkan dahilinde ihtiyaçları ondan gizlemeli, yardım talebinde bulunmamaya gayret etmelidir! Mal, para gibi şeyler de istememelidir! Bir makama geçmek için ondan...

Devamını Okuyun...

Komşuluk

Komşu hakkı önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Allah’a ve kıyamete inanan, komşusuna iyilik etsin!) [Buhari]... (Evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını verin.) [Şir’a]... Komşusu aç iken tok yatan, [gerçek]...

Devamını Okuyun...

Kul hakkı

Kul hakkı beş türlüdür: Mali [Parasal]... Nefsi [hayati yönden]... Irzi [Haysiyetle ilgili]... Mahremi [Namusla ilgili]... Dini Mali olan kul hakları: Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak sahte para vermek başkasının...

Devamını Okuyun...

Kumar ve Oyunlar

Piyango kumardır. Kumar ise kesin olarak haramdır. İki âyet-i kerime meali: (Ey inananlar, hamr [alkollü içki], kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.) [Maide 90]...

Devamını Okuyun...

Küs ve dargın durmak

Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için, müminin mümine darılması, onu terk edip uzaklaşması, aradaki bağlılığı, ilgiyi kesmesi caiz değildir. Müslüman olan ve dine uygun yaşayan akrabayı ise, hiç olmazsa haftada veya...

Devamını Okuyun...

Kusurları gizlemek

Evet gizlemelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Kim, bir müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allahü teâlâ da onu kıyamet günü sıkıntılardan korur. Kim, müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da onun dünya ve...

Devamını Okuyun...

Lakap takmak

Lakap, ya yermek, alay etmek veya övmek, takdir etmek için kullanılır. İnsanları beğenmediği, üzüleceği lakaplarla çağırmak günahtır. Böyle bir lakapla arkasından konuşmak da gıybettir, haramdır. Kur’an-ı kerimde...

Devamını Okuyun...

Lezbiyenlik

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Kalb, göze tâbidir. Gözler haramdan sakınmazsa, kalbi korumak güç olur. Kalb, harama dalarsa, günahlardan sakınmak güç olur. O halde, imanı olanların, haram işlememesi, harama...

Devamını Okuyun...

Livata (Homoseksüellik)

Erkeğin erkeğe veya kadına arkadan yaklaşmasına livata denir. Eşi ile de livata yapmak büyük günahtır. Allahü teâlâ livatanın habis [çirkin] iş olduğunu bildiriyor. (Enbiya 74)... Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Mal mevki hırsı

Helal malı, ihtiyaçtan fazla toplamak mekruhtur. Zekâtını vermezse, azaba sebep olur. Hadis-i şerifte, (Paranın kuluna, paraya tapana lanet olsun!) buyuruldu. Dünya malı peşinde koşmak, nefsinin şehvetleri [arzuları]...

Devamını Okuyun...

Malayani

Malayani, ömrü faydasız oyunlarla, boş işlerle geçirmek demektir. Oyunlardan bazıları faydalıdır. Mesela hadis-i şerifte, (Ok atmayı öğrenmek, atını terbiye etmek ve ailesi ile oynamak hariç, faydalı oyun olmaz) buyuruldu...

Devamını Okuyun...

Malı hayra harcamak

1- Peygamber efendimiz, (İlmi olan ilminden, malı olan malından sadaka versin) buyuruyor...

Devamını Okuyun...