Gereksiz sual sormak

Çok sual soruyoruz. Her suali sormanın sakıncası var mıdır?

CEVAP
Sırf öğrenmek niyetiyle Allah rızası için faydalı olan her suali sormak caizdir. (Hazret-i İbrahim’in kestiği koçun etini kim yedi?), (Falanca âlimin anasının adı nedir?), (Hazret-i Yunus’u yutan balık, erkek miydi?) gibi sualler soruluyor. İnsanın, bilmesi gerekmeyen şeyleri sorması mekruhtur. Âlimler buyuruyor ki: Öğrenilmesi emredilmemiş olan şeyleri sormak caiz değildir. Mesela Hazret-i Lokman peygamber midir? Cin, insanlara nasıl görünür gibi şeyler sormamalı, çünkü bunları öğrenmekle emrolunmadık. (Tahtavi)

Bugün çok kimse, ehl-i sünnet itikadını bilmiyor. Öğrenmesi farz-ı ayn olan bilgilerden habersizdir. Faiz çeşitlerini, hatta yemeğin farzlarını bile bilmez iken, dünya ve ahirette gerekmeyen şeyleri soruyor. Bilinmesi gerekmeyen sorulmamalıdır.

Kötü niyetle sual sormak
Kötü maksatlılara ilim öğretmek yanlıştır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlmi, ehli olmayana öğretmek onu kaybetmek demektir.) [İbni Ebi Şeybe]
Suali de uygun sorabilmek, o kişinin ilmini gösterir. Hadis-i şerifte, (Güzel sual sormak, ilmin yarısıdır) buyuruldu. (Taberani)

Kendisine farz-ı ayn olan faydalı sualleri sormak gerekir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(İlim hazinedir. Anahtarı sual sormaktır. Sual sorun ki, Allahü teâlâ sizlere merhamet etsin. Çünkü sual sormakla dört kişi mükafat alır: Soran, cevap veren, dinleyen ve bunları seven.) [Ebu Nuaym]

Faydalı bir sual sorana cevap vermemenin vebali büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helal değildir. Çünkü Allahü teâlâ, “Bilmiyorsanız, ilim ehline sorun” buyurdu.) [Taberani]

(İlmini başkasına bildirmeyen, hazineyi gömüp kimseye yardım etmeyene benzer.) [Taberani]

(İlmini gizleyene, denizdeki balıklardan, gökteki kuşlara kadar her şey lanet eder.) [Darimi]

(İlmini gizleyen kimseye, kıyamette ateşten gem vurulur.) [Taberani]

İlim sahibi biliyorsa söylemeli, bilmiyorsa bilmiyorum demelidir. Fetva vermenin mesuliyeti çok büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bilmiyorum demek ilimdendir.) [İbni Mace]

(Âlimim diyen kimse cahildir.) [Taberani]

(Bilmeden fetva verene, yer ve gökteki melekler lanet eder.) [İbni Lal, İ. Asakir]

(Ehli olmadan yanlış fetva veren, hainlik etmiş olur.) [Ebu Davud, Hakim]

(Ben bilirim) demek doğru değildir. Kur’an-ı kerimde de mealen buyuruldu ki:
(Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen vardır.) [Yusuf 76]

Âlimler buyuruyor ki:
(Allah rızası için, bilmediği bir hususta susanın aldığı sevap, bildiği hususta konuşanın aldığı sevaptan az değildir. Zira cehaleti kabul etmek nefse çok ağır gelir.) [Şabi]

(Bir âlim, “Bilmiyorum” derse, şeytan kahrolur ve, “Âlimin susması, konuşmasından daha zararlı oluyor” der.) [İbrahim Edhem]

(Hakiki âlim, suale cevap verirken, kıyamette “Bu cevabı hangi kitapta buldun” diye sorulacağından korkan zattır.) [H.Nişapuri]

Suali, muteber eserlerden nakledenlere sormalı, kendi anladığını din kabul eden sapıklara sormamalıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İlim de, namaz da dindir. Bunun için ilmi kimden aldığınıza, namazı nasıl kıldığınıza iyi bakın. Kıyamette bunlardan sorguya çekileceksiniz.) [Deylemi]

(Ahir zamanda, âlim azalır, cahillik artar. Âlim kalmayınca da, cahil ve sapık din adamları, yanlış fetva vererek fitne çıkarır, hem kendilerini, hem de başkalarını saptırırlar.) [Buhari]

(Bir zaman gelecek, o zamanın fakihleri, ince ve karışık meseleleri ele alıp, halkı şaşırtacaklardır. İşte bunlar, ümmetimin en kötüleridir.) [Taberani]

(Cehennem zebanileri, günahkâr hâfızlara, puta tapanlardan daha çok azap yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılan günahtan daha kötüdür.) [Taberani]

(Ümmetim, kötü din adamlarından çok zarar görecektir.) [Hakim]

Şu halde, lüzumsuz sual ve başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. İmtihan gayesiyle karşısındakini sıkıştırmak için sual sormak da uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Öğrenmek için sual sorun! Kötü maksatla sual sormayın!) buyuruldu. (Deylemi)

Sual sormanın sevabı
Sual:
 Gazetelerdeki veya radyolardaki hocalara sual sormanın vebali var mıdır?
CEVAP
İşe yaramayan lüzumsuz suallerin vebali olur. Ama lüzumlu sual sormak çok sevaptır. Çünkü hadis-i şerifte buyuruluyor ki:
(İlim, hazinedir. Anahtarı sual sormaktır. Sual sorun ki, rahmete kavuşun. Sual sormakla dört kişi sevap alır:
1- Sual soranlar.
2- Cevap verenler.
3- Dinleyenler. 
[Gazetelerde, maillerde bunları okuyanlar, Radyolarda ise dinleyenler.]
4- Bunları sevenler. [Adam gazete alamıyordur, yahut bilgisayarı maili yoktur, okuyamıyordur. Radyoyu o saatte dinleyemiyordur. Ama gazete alsaydım veya benim de bilgisayarım olsaydı da bu sual cevapları okusaydım, yahut radyoda konuşulurken o saatte müsait olsaydım da dinleseydim diyenler diğerleri gibi sevaba kavuşur. Mesela Osman Ünlü hoca konuşuyor, dinleyemiyorsak, ama (Ne iyi nakle uygun suallere cevap veriliyor, Osman hocadan ve Osman hocaya o imkanı verenlerden Allah razı olsun) denirse, sevapta ortak olur.

Sual sorarken
Sual:
 Bazı kimselere verdiğiniz cevaplarda, (öyle sual olmaz)diyorsunuz. Nasıl sual sorarsak uygun olur? Birkaç örnek verir misiniz?
CEVAP
Sual sorarken, az çok o konuda bilgi sahibi olmak gerekir. Hiç bilmeden sual olmaz. Mesela (Gazoz ağacı hangi mevsimde budanır, budanan yerlere davul tozu mu ekilir?) diye bir sual sorulmaz. Peygamber efendimiz, (Güzel sual sormak, ilmin yarısıdır)buyurmuştur. Güzel suali, ilim sahibi sorar.

Şimdi birkaç yanlış sual ile doğrusunu bildirelim:
(Kedi, köpek, ayı, çeşitli haşaratlar neden haramdır? Çinliler yiyor hiç hastalanmıyor) deniyor. Haram olması illa hastalanmayı gerektirmez. Besmelesiz kuzu eti de haramdır. Bir damla idrar, bir yudum şarap da haramdır. Ama içilirse vücuda bir zararı olmaz. Din haram etmişse, niye haram denmez.

(Akşam namazı niye üç rekattır? Bazen iki bazen dört kılsak ne sakıncası olur) deniyor. Dört veya iki kılınırsa hiç kabul olmaz. Dinin emri değiştirilmiş olur. Herkes aklına göre dini değiştiremez, o zaman ortada din kalmaz, şahısların yaptıkları uyduruk bir şey olmuş olur. Niye üç rekattır, iki olsa ne çıkar denmez. Dinin emrinde hikmet, sebep aranmaz, niye böyle yapılıyor denmez. Allahü teâlâ öyle bildirmiş, öylesi uygundur.

(Niye zekâtı kırkta bir veriyoruz da otuzda bir vermiyoruz) deniyor. Böyle sormak da yanlış. Zekât, şu mallardan yüzde kaç veriliyor diye sorulur.

Bir de yuvarlak soru soruluyor. Sual net anlaşılmalı. Mesela, (Bir kimse bir haram işlese cezası nedir) deniyor. Yüzlerce haram var. Bir de haramın birbirine göre şiddetlisi var. Mesela yabancı kadına bakmak haram, gidip öpmek haram, zina etmek de haram, ama aralarında çok fark var. Onun için hangi haram ise, şu haramı işlese cezası nedir diye sormak gerekir.

(Bir kimse bir küfür söz söylese nasıl tevbe eder) deniyor. Bir kere o söz küfür mü değil mi? Ona göre küfür olabilir yani o küfür zannedebilir. Onun için önce o sözü yazmalı; bu söz küfür mü demeli, sonra da, küfürse tevbesi nasıl olur diye sormalı.

Bir de yanlış olarak, (Ele kolonya, idrar sürülünce, bunların abdesti bozmadığını ispat eder misiniz) deniyor. Abdesti bozmayan binlerce, milyonlarca iş var. Bozanlar ise yedi tanedir. Bildirilen yedi maddenin dışındakiler abdesti bozmaz.

Yine, (Şu gıdada domuz yağı olmadığını ispat eder misiniz) deniyor. Bir şeyin yokluğu değil, varlığı ispat edilir. Eğer içinde domuz yağı olduğuna dair elimizde bir bilgi yoksa temiz kabul edilir.

Yine aynı bozuk mantıkla, (Falan şahıs hırsızdır, hırsız değilse ispat edin) deniyor. Bu da yanlış bir soru. Hırsız olmayan hırsız olduğunu ispat edemez. Ona kim hırsız demişse, nereden ne çaldığını onun ispat etmesi gerekir. Aksi taktirde, iftiraya uğrayan kimse, suçsuzluğunu ispat edemez.

Bunun gibi, (Sigaranın haram olmadığını ispat edin) denmez. Haram olduğu hangi muteber kitapta yazıyorsa, iddia edenin bunu ispat etmesi gerekir. Mubah diyene böyle bir şey söylenemez.

Bir de, tenkit ederken, (Siz yanlış söylüyorsunuz, herkes başka türlü söylüyor) deniyor. Bu da çok yanlış. (Siz şöyle diyorsunuz, halbuki falanca muteber kitabın falanca sayfasında böyle deniyor) denirse, ancak o zaman ilmi tenkit olur. Sadece, (Sizin bildirdiğiniz yanlış) demek yersizdir.

Sual: Maillerle ve telefonla çok sual soruyoruz. Bunun mahzuru oluyor mu?
CEVAP
Sitemizde, hemen her konuda, hatıra gelebilecek bütün dini suallerin cevapları vardır. 30 yıllık bir çalışmanın ürünüdür. Yeni arama özelliği sayesinde, aranılanı bulmak, daha da kolaylaşmıştır. İmkanı olan, oradan bakmalı, cevabını bulamazsa o zaman sormalıdır. Mesela ana baba hakkı ile ilgili bilgi almak istiyorum deniyor. Orada kaynakları ile birlikte cevaplar vardır. Önce sitemize bakmalı, bulunamazsa bize sormalı. Biz yerini bildiririz..

Sual sorarken
Sual:
 Maille dini sual sorarken, nelere dikkat etmek gerekir?
CEVAP
Birkaçını bildirelim:
1- Sormadan önce, sitemizde o konuyla ilgili bilgileri okumalıdır.

2- Sorarken cevapla ilgisi olmayan, lüzumsuz detaya girmemeli, çok kısa yazıp anlaşılmaz durumda da olmamalı. Ayrıca mesela (Küfre sebep olan bir şey yapılırsa) dememeli, ne yapıldığını söyleyerek yani örnekle sormalı.

3- Cevap için bilinmesi gerekenleri mutlaka söylemeli, bunu sormaya veya ikinci bir yazışmaya sebep olmamalı. Mümkünse soruyu bir arkadaşa okumalı, ne anladığını sormalı. Herkes kolayca anlayabilmeli. Özellikle, hayzla ilgili suallerde, önceki ayda kaç gün hayz olduğunu ve kaç gün temiz kalındığını, önceki aylarda 10 günden fazla kan gelmişse, 10 günden az olarak en son kaç gün kan geldiğini, Maliki mezhebinin taklit edilip edilmediğini, taklit ediliyorsa en çok gördüğü hayz miktarını bildirmek şarttır. Bir de, mesela ayın 5’inden 10’una kadar kan görülse dememeli, 5 gün kan görse diyerek, yani gün sayısını söyleyerek sormalı.

4- Seferilikle ilgili suallerde, vatan-ı asliyi, gidilen yerin kaç kilometre mesafede olduğunu bildirmeli. Önce siteden okuyarak, vatan-ı asli ve vatan-ı ikametin ne olduğunu öğrenmeli.

5- (Haram bir iş yapanın getirdiği hediyeyi almak, getirdiğini yemek caiz midir?) dememeli, haram işten kastın ne olduğu, o kişinin tek gelir kaynağının bu iş olup olmadığı da bildirilmeli.

6- (Elimize geçen haram parayı ne yapmalı?) dememeli. Haram paranın ne olduğu bildirilmeli. Belki de, haram zannedilen para, haram olmayabilir.

7- Cevabı, ekte veya link olarak gönderilen yazı, sonuna kadar okunmalı.

Cevap suale, yani anlatılana göre verilir. Sualde yanlışlık veya eksiklik varsa, cevap da yanlış olabilir. Bu bildirilen hususlara dikkat edilirse, hem doğru, hem de daha çabuk cevap almak mümkün olur. Ayrıca, lüzumlu olmayan, bilinmesi emredilmeyen ve dinle ilgisi olmayan, her hatıra gelen şeyi sormamalı. Merak etmek de mazeret olmaz. Herkes her şeyi merak edebilir. Sadece iman ve ibadet bilgileriyle ilgili lüzumlu hususları sormalı.

Sual sormak ve kul hakkı
Sual: 
Kabirde ve âhirette sorulmayacak sualleri sorarak meşgul etmek, kul hakkına girer mi?
CEVAP
Müslümanın zamanı çok kıymetlidir. Lüzumsuz suallerle kendi vaktini harcaması ve cevap verenin vaktinden çalması caiz olmaz. Faydalı da olsa, çok sual sormayı Peygamber efendimiz yasaklamıştır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Sizi çok sual sormaktan nehyediyorum.) [Taberani]

Bir patron, öğle uykusuna yatarken hizmetçisine, (Beni yarım saat sonra kaldır) der. Sonra rahatça uyur. Hizmetçi bakar ki, patron derin uykuda, rahatsız etmemek için, bir saat sonra uyandırır. Patron saate bakar, bir saat uyumuş. Hizmetçisine, (Benim yarım saatimi çalmaya senin ne hakkın var? İşimi aksattın, senin bana yaptığın iyilik değil, kötülüktür) diyerek, diğerlerine ibret olması için onu işinden uzaklaştırır.

Bunun gibi, evladını sabah namazına kaldırmayıp uyumasını isteyen de, iyilik değil, ona kötülük etmiş olur.

Her hatıra geleni sormak uygun değildir. Lüzumsuz veya çok sual sorup da, işleri aksatmak doğru olmaz. Fazla ve lüzumsuz sualler, işleri aksattığı gibi, diğer okuyuculara tez cevap vermeye de engel olur. Lüzumlu suallere cevap vermek zaten vazifemizdir. Bunlara severek cevap veriyoruz. Sual sormak değil, lüzumsuz çok sual sormak uygun değildir.

Çok sual sormamalı
Sual: 
Çok sual sormanın dinimizce yasak edilmesi, lüzumsuz sualler için mi, yoksa lüzumlu sualler de buna dâhil midir?
CEVAP
Lüzumsuz sual zaten az olsa da caiz değildir. Lüzumlu olsa da, çok sual sormak caiz olmaz.

Lüzumsuz sual sormak
Sual:
 Sitenizde, birçok lüzumsuz soruya cevap verilmiş. Biz de, bir lüzumsuz soru sorunca, (Kabirde, Kıyamette böyle bir sual sormazlar. Lüzumsuz sual sormamalı) deniyor. O zaman kabirde sorulmayacak olan sitedeki lüzumsuz sualler neyin nesidir? Bunu sormak hakkımız değil mi?
CEVAP
Lüzumsuz sual sormak bir hak değildir. Sık sorulan bazı suallerin cevaplarını, lüzumsuz da olsa mecburen sitemize yazdık, fakat su-i misal emsal olmaz, yani kötü şey, yanlış şey örnek gösterilemez. Kötü şeyleri, yanlışları, herkes yapsa bile, o şey kötü olmaktan, yanlış olmaktan çıkmadığı gibi, herkes gereksiz sual sorsa, bizim de, öyle sual sormamız lüzumsuz olmaktan çıkmaz. Ömrümüz, lüzumsuz suallerle meşgul olacak kadar kıymetsiz değildir. Âhirette her sözümüz ve hareketimiz için sorguya çekileceğiz. Ömrünü boşa geçiren, lüzumsuz işlerle, malayani ile meşgul olanlar çok pişman olacaklardır. Malayani, boş işlerle meşgul olmak demektir. Bir hadis-i şerifte, (Kıyamet günü günahı en çok olan malayani konuşandır) buyurulmuştur. (Ebu Nasr)

Sitemizde lüzumlu olan hemen her sualin cevabı bulunmaktadır. Eğer Folio Views programı kurulursa, internete de gerek kalmadan, site masa üstüne indirilir ve aranılan konu, internette aranılandan çok daha kolay bulunur.

Güzel sual sormak nasıl olur?
Sual:
 Bir hadiste, (Güzel sual, ilmin yarısıdır) deniyor. Güzel sual nasıl oluyor?
CEVAP
Güzel sual ilmin yarısı demek, (İlmi olan kimse, mantıklı sual sorar) demektir. (Kabak ağaçları hangi mevsimde budanır?) diye soran kimsenin, bu konuda ilmi olmadığı anlaşılır. Çünkü kabak ağaçta yetişmez. Bunun gibi, din ilminden haberi olmayan kimse, böyle tuhaf sorular sorar.

(Tırnakların nasıl kesileceği hangi âyette bildirilmiştir?) diye bir soru sormak, din ilminden habersiz olmayı gösterir. Âyetlerde teferruat olmaz. Sûrelere, âyetlere dua dememeli. Mesela (Fil duası hangi kitapta yazılıdır?) diye sormak da, dua ile âyeti ayıramamak olur.

Fıkıh kitaplarından alınarak yazılan yazılar için, bazı okuyucular, (Bu fetva Kur’anın neresinde yazıyor?) diye soruyor. Dinimizde dört delilin olduğu bilinmiyor. İkincisi ve en önemlisi, müctehid olmayanlar için delilin ne olduğu da bilinmiyor. Bilinmediği için de, (Hangi âyette veya hangi hadiste yazıyor?) diye soruyorlar. Müctehid olmayan, dindeki hükümlerin delillerini sormaz. Din kitaplarımızda deniyor ki:
Müctehid olmayan her Müslüman, kendi mezhebine uyar ve mezhep imamının delilini aramaz. Çünkü Tabiîn’den yeni imana gelenler, Eshab-ı kiramı taklit ederler, delillerini hiç sormazlardı. (F. Bilgiler)

Muhammed Hadimi hazretleri de buyuruyor ki: Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür. Çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor görünse de yanlış değildir. Çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş, nesh edilmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika)

Demek ki, (Midyenin yenilip yenilmeyeceği, hangi âyet veya hangi hadisle bildiriliyor?) diye sormak uygun olmaz. Doğru olanı, (Mezhebimize göre, midye yenir mi?) diye sormaktır. Böyle sorulan suale güzel sual denir.

Her şeyi sormak
Sual:
 Tam İlmihâl’i okurken anlayamadığımız bazı şeyler oluyor. Hepsini sormak gerekir mi?
CEVAP
Hayır, gerekmez. Tam İlmihâl bir ilim kitabıdır. Bazı hususları ancak o ilmin ehli olan anlar. Dolayısıyla her hususu elbette herkes anlayamaz. Anlayamadığımız şey, yaptığımız ibadetlerle ilgiliyse veya başımıza gelmiş bir olaysa, o zaman sorulabilir. İhtiyacımız olmayan, başımıza gelmesi mümkün olmayan şeyleri; derin tasavvuf bilgilerini veya öğrenmemiz emredilmeyen diğer konuları da sormamalı. Sırf soru sormak için soru üretmek de doğru olmaz. Her hatıra geleni sormak, çeşitli vesveselere de sebep olur.

Art niyetle soru sormak
Sual: Yazılarımızı art niyetle takip eden ve farklı müstear isimlerle çeşitli sualler soran biri diyor ki:
Sorduğum birçok soruya neden cevap vermiyorsunuz? Hele Mebsut, Bahrür-raık gibi kitaplardan alarak sorunca, köşeye sıkışıyorsunuz. Niye dürüst hareket etmiyorsunuz? Yanlışınızı elbette düzeltiriz. Sorulara cevap vermemek ilme ihanettir. Âhirette sizden hesap soracağım, iki elim yakanızda olacak. Biz öğrenmek niyetiyle, sizi hoca kabul ettiğimiz için soruyoruz. Ama siz de, haddinizi bilin, sorularımı cevapsız bırakmayın!
CEVAP
Art niyetle tenkit etmek başka, bir yanlış varsa, yanlışı münasip şekilde söylemek başkadır. İnsanlık hâli yanlışımız olunca hemen düzeltiyoruz. Bilmediğimiz suallere bilmiyoruz diyoruz. Bizi gerçekten hoca kabul eden, suali edeple sormalı. Çünkü Peygamber efendimiz, (İlim öğrendiğiniz kimselere hürmet edin, saygılı davranın!)buyuruyor. (İ. Neccar)

Büyük zatlar, (Bir kimse, ilim öğreten hocasına hürmet etmedikçe, öğrendiği ilmin faydasını göremez) ve (İlim öğretenin kölesi olmalı) buyuruyorlar. Köle, efendisine kayıtsız şartsız bağlanan ve onun her dediğini yapmaya çalışan kimsedir. Köle, efendisine âmirlik yapmadığı gibi, ilim öğrenen, sual soran da saygılı olmalı, edebe aykırı sözlerden uzak durmalıdır.

Eğer (Sizi hoca olarak kabul etmiyorum) diyorsanız, bu daha çirkindir. O zaman hem yalan söylediğiniz, hem de art niyetle sorduğunuz meydana çıkmış olur.

Sual, ilim öğrenmek için sorulur. (Acaba bunlar, şu konuda nasıl düşünüyor? Bu konuyu nasıl biliyorlar? Zor bir sual sorup da köşeye sıkıştırabilir miyim?) gibi düşüncelerle soru sormak dine aykırıdır. Bu konudaki üç hadis-i şerif şöyledir:
(Öğrenmek için sual sorun! Başka maksatla sual sormayın!)[Deylemî]

(Allah rızasından başka bir maksatla sual soran Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

(Âlimlerle yarışmak, cahilleri susturmak ve itibar kazanmak için ilim öğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

Lüzumlu da olsa, çok sual sormak doğru değildir. Birkaç hadis-i şerif:
(Çok sual sormayı size yasaklıyorum.) [Taberânî]

(Çok sual sormaktan sakının! Sizden öncekiler, bu yüzden helak oldu.) [İ. Maverdî]

(Allah rızasından başka bir maksatla ilim öğrenen veya ilmini dünya menfaatine alet eden Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

(İlmi, âlimlerle yarışmak, cahillerle münakaşa edip susturmak ve insanlar yanında itibar kazanmak için öğrenen Cehenneme gidecektir.) [Tirmizî]

Şu hâlde, lüzumsuz veya başka maksatlarla sual sormak doğru değildir. Köşeye sıkıştırmak maksadıyla sual sorulmaz.

İlmi, öğrenip amel etmek isteyen samimi kimseye öğretmekten kaçınmak yanlış olur. Fakat ilmin kıymetini bilmeyen veya başka maksatlarla sual soranlara ilim öğretmek doğru olmaz. İki hadis-i şerif:
(İlmi, ehli olmayana öğretmek onu kaybetmek demektir.) [İbni Ebi Şeybe]

(İlmi layık olmayana öğretmek, domuzun boynuna mücevher takmaya benzer.) [İbni Mace]

Cevap vermediğimiz sualler, ya art niyetlidir veya lüzumsuzdur. Yoksa Allah rızası için sual soranlara, severek cevap yazıyoruz. Görevimizdir, yazmak da zorundayız.

Aceleceilik

İnsanın fıtratında acelecilik vardır. İki âyet-i kerime meali: (İnsan aceleci [tabiatta] yaratıldı.) [Enbiya 37] (İnsan pek acelecidir.) [İsra 11] Acele işe şeytan karışır. İki hadis-i şerif meali: (Acele şeytandan, teenni...

Devamını Okuyun...

Adalet

Adalet, bir âmirin, memleketi idare için koyduğu kanun, çizdiği hudut içinde hareket etmektir. Zulüm ise bu kanunun, bu hududun dışına çıkmaktır. Adaletin esas tarifi ise, kendi mülkünde olanı kullanmak demektir...

Devamını Okuyun...

Affedici olmak

Af, hak ettiği bir şeyi almayıp sahibine bağışlamak demektir. Allahü teâlâ affedicidir, affedenleri sever. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Affet, marufu emret ve cahillerden yüz çevir!) [Araf 199]. Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:...

Devamını Okuyun...

Alay etmek

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Hindistan’daki İslam düşmanlarının azgınlarını görüyoruz. Müslümanlarla alay ediyorlar. Müslümanları kötülüyorlar. Ellerine fırsat geçerse, güçleri yeterse, Müslümanlara her işkenceyi...

Devamını Okuyun...

Az iyiliğe çok sevap

Yanlıştır. Allah rızası için yapılan iyiliklerin, sadakanın, zekatın karşılığı, verenin ihlas derecesine göre, bire ondan bire yediyüze kadar hatta daha fazla olur. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Mallarını Allah yolunda...

Devamını Okuyun...

Cimrilik

Bilgili olmak ayrı şey, ilmi ile amel etmek ayrı şeydir. Dünyada yapılan bir iyiliğe ahirette 700, hatta daha fazla sevap verileceğine inanan kimse, cömert olmaya gayret eder. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allah katında...

Devamını Okuyun...

Cömertlik

Cömerdin az ibadeti, cimrinin çok ibadetinden üstün olduğu gibi, cömert cahil de, cimri âlimden üstündür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allahü teâlâ cömerdi, gece gündüz ibadet eden cimriden daha çok sever.) [Tirmizi]...

Devamını Okuyun...

Cübn (Korkaklık)

Cübn, korkaklık demektir. Gadabın, sert davranmanın lüzumlu miktarına (Şecaat) denir. Lüzumundan az olmasına, zayıf olmasına (Cübn) denir. Cübn, kötü huydur. Korkak olan kimse, zevcesine ve akrabasına karşı gayretsizlik...

Devamını Okuyun...

Çalışmak ibadettir

Müminin çalışması ibadettir. Fakat imansızın çalışması ibadet olamaz. Ben namaz kılmam ama bak çalışıyorum, bu da ibadettir demek yanlıştır. Namaz kılmayanın da çalışması ibadet olmaz. Kimseye muhtaç olmamak için çalışmak...

Devamını Okuyun...

Çok gülmek

Tebessüm etmek, güler yüzlü olmak çok iyidir. Kahkahayla gülmek mekruhtur. Birkaç hadis-i şerif meali: (Eğer Cennet ve Cehennemi görseydiniz, az güler çok ağlardınız.) [Müslim]... Eğer benim bildiklerimi bilseydiniz, az güler...

Devamını Okuyun...

Dilenmek ve istemek

Bir günlük yiyeceği bulunan kimsenin dilenmesi haramdır. Hiç yiyeceği bulunmayıp, sağlam, çalışacak, ticaret edecek halde olan kimsenin de, yiyecek, içecek veya bunları almak için para istemesi, dilenmesi haramdır. Bunun...

Devamını Okuyun...

Doğruluk

Yalancılık ne kadar kötüyse, doğruluk da o kadar iyi, güzel ve faziletlidir. Peygamber efendimize olgunluğun alameti sorulduğunda (Doğru konuşmak ve doğrulukla iş yapmaktır) buyurdu. (İmam-ı Gazali). Sadakat [doğruluk]...

Devamını Okuyun...

Edep - Haya - İffet

Edep, güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlak, haya, nezaket, zarafet gibi manalara gelir. Mesela terbiyeli çocuk, edepli çocuk demektir. Hadis-i şerifte, (Evladınızı edepli, terbiyeli yetiştirin) buyuruluyor. Dinimiz, baştan ...

Devamını Okuyun...

Fitne çıkarmak

Fitne imtihan demektir. Anarşi, bozgunculuk, günah, şirk, bela ve daha başka manalara gelirse de, ekseriya bölücülük, bozgunculuk anlamında kullanılır. Abdülgani Nablusi hazretleri buyuruyor ki: Fitne, Müslümanlar arasında...

Devamını Okuyun...

Gariplerin kıymeti

Garip kimselerin genelde insanların yanında bir kıymeti yoksa da, Allahü teâlânın katında değeri büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Garip, gurbette, Allah yolundaki mücahid gibidir. Gariplere ikram ediniz...

Devamını Okuyun...

Gereksiz sual sormak

Sırf öğrenmek niyetiyle Allah rızası için faydalı olan her suali sormak caizdir. (Hazret-i İbrahim’in kestiği koçun etini kim yedi?), (Falanca âlimin anasının adı nedir?), (Hazret-i Yunus’u yutan balık, erkek miydi?) gibi sualler soruluyor...

Devamını Okuyun...

Gıybet etmek

Belli bir mümin veya zimmi kâfirin aybını, onu kötülemek için arkasından söylemek, gıybet olur. Gıybet, haramdır. Dinleyen, o kimseyi tanımıyorsa, gıybet olmaz. Gıybet olunan kimse, bedeninde, nesebinde, ahlakında, işinde...

Devamını Okuyun...

Ahlak ilmini öğrenmek ve güzel ahlak

Konu ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında deniyor ki: “Kalbe ait bilgileri, yani ahlak ilmini öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farz-ı ayndır. Mesela Hıkd yani kin bağlamak, Haset başkasında bulunan nimetin...

Devamını Okuyun...

Haline razı olmak

Sıhhat, afiyet, zenginlik, asalet, güzellik gibi nimetlere sahip olmak ve bunları yaratılış gayesine uygun kullanmak çok iyidir. Fakat bunlar maksatları dışında kullanılırsa çok kötü olur. Bunlar bir bıçak gibidir. İyi iş de yapılır...

Devamını Okuyun...

Haset etmek

Haset, bir kimsenin hayırlı bir işi veya evi, malı, mülkü, ilmi olsa, o kimseden bunların gitmesini, onda olmayıp, kendinde olmasını istemektir. Onda olduğu gibi kendisinde de olmasını istemek haset olmaz. Buna gıpta etmek, imrenmek...

Devamını Okuyun...

Hasta ziyareti

Hasta ziyareti sünnettir. Hastanın bakacak kimsesi yoksa vacib-i kifaye olur. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: Müslümanın, Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: Selamını almak, hastalanınca ziyaret etmek, cenazesine gitmek...

Devamını Okuyun...

Havf ve Reca

Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanları saadete kavuşturan iki kanat gibidir. İman eden ve imanın tadını bulan da Allahü teâlâyı çok sever. Akıllı insan, nimet sahibinin sevgisini kaybetmekten çok korkar. Ayrıca Ona isyan edip...

Devamını Okuyun...

Hediyeleşmek

Hediyeleşmenin önemi büyüktür. Peygamber efendimiz, insanların birbirleriyle ilgilerini kesmemesi ve irtibatlarının kopmaması için hediyeleşmeyi emreder, hediyenin, alanı sağır ve kör ettiğini bildirirdi. Yani hediye sayesinde...

Devamını Okuyun...

Her kötülüğün tek ilacı

Her türlü günahın tek ilacı vardır. Bu ilaç Kur'an-ı kerimde açıkça bildiriliyor. Bu ilacı kullanan her müslüman, alışkanlık haline gelen büyük günahlardan mutlaka kurtulur. Ankebut suresi 45. âyet-i kerimesinde Namaz, münker...

Devamını Okuyun...

Hıkd (Kin beslemek)

Hıkd, başkasından nefret etmek, ona karşı kin beslemektir. Kendine nasihat verene kin beslemek haramdır. Onu sevmek, ona hürmet etmek gerekir. Halbuki o, kendisi ile aynı derecede veya daha üstün olana kızar. Bir şey yapmak...

Devamını Okuyun...

Hırsızlık ve gasp

Hırsızlık, büyük günahtır. Kitap, sünnet ve icma ile haramdır. Hırsızlık yapan cezalandırılır. (Maide 38) Hadis-i şerifte de, (Sizden öncekiler, nüfuzlu biri hırsızlık yapınca, serbest bırakırlar, güçsüz biri hırsızlık yapınca...

Devamını Okuyun...

Hıyanet ve Emanete riayet

Hıyanet etmek haramdır. Münafıklık alametidir. Hıyanetin zıddı emanettir, emin olmaktır. Hıyanet, birine kendini emin tanıttıktan sonra, o emniyeti bozacak iş yapmak demektir. Mümin, herkesin malını, canını emniyet ettiği kimsedir....

Devamını Okuyun...

Huy değişir mi?

Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Mümin, müminin aynasıdır.) [Taberani]... İnsan kendi kusurlarını zor anlar. Güvendiği arkadaşına sorarak da, kusurunu öğrenir. Sadık olan dost, onu tehlikelerden, korkulardan muhafaza eden kimsedir...

Devamını Okuyun...

İftira etmek

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Yalan söylemek ve iftira etmek haramdır, sakınmak lazımdır. Bu iki fenalık, her dinde de haram idi. Cezaları çok ağırdır. (C.3, m.34)... İftira büyük günahtır ve çok fenadır. Bunda yalan...

Devamını Okuyun...

İnat ve Münakaşa

Hakkı açıklamak niyetiyle de olsa, başkalarını mağlup etmek için yapılan tartışmalar zararlıdır. Bir kimsede tartışmada galip gelme sevgisi, hakkı karşısındakinin ağzından duymaktan daha sevimli gelirse, her kötülüğün...

Devamını Okuyun...

İnsanlara iyilik etmek

Muhammed Masum hazretleri buyuruyor ki: Ömür kısadır. Sonsuz olan ahiret hayatında, insanın karşılaşacağı şeyler, dünyada yaşadığı hâle bağlıdır. Akıllı olan, ileriyi görebilen bir kimse, kısa olan dünyada, hep, ahirette iyi...

Devamını Okuyun...

İsraf

Malı, dinin ve mürüvvetin uygun görmediği yerlere dağıtmaya israf denir. Mürüvvet, faydalı olmak, iyilik yapmak arzusudur. Dine uymayan israf, haramdır. Mürüvvete uymayan israf tenzihen mekruhtur. İsraf, malı...

Devamını Okuyun...

İstişarenin önemi

Bir iş yaparken ehline sormaya "meşveret" veya "istişare" denir. İstişare sünnettir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Yapacağın işi önce meşveret et!) buyuruluyor. (Al-i İmran 159) İyi kimseler övülürken de İstişare ederek...

Devamını Okuyun...

İyi veya kötü çığır açmak

Ölünce amel defterleri kapanır. Fakat iyi veya kötü işte önderlik edenlerin amel defterleri kapanmaz. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Dinimizde iyi bir çığır açana, bunun sevabı ile bununla amel edenlerin sevabı verilir, o çığırda...

Devamını Okuyun...

Kalb kırmak

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Kalb, Allahü teâlânın komşusudur. Allahü teâlâya kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir. Mümin olsun, asi olsun, hiçbir insanın kalbini incitmemelidir. Çünkü, asi olan...

Devamını Okuyun...

Kanaat etmek

Kanaat, çalışmayıp tesadüfen önüne çıkanı kullanmak, başka bir şey aramamak demek değildir. Kanaat, bileğin emeği, alın teri karşılığı kazanılana razı olmak, başkasının kazancına göz dikmemek demektir. Başkasının...

Devamını Okuyun...

Kibrin dindeki yeri

Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Kibir, hakka, razı olmamak ve insanları küçük görmektir.) [Müslim]... Fudayl bin Iyad hazretleri, (Tevazu, ister cahilden, ister çocuktan duyulsa da...

Devamını Okuyun...

Kibirlenmek üç çeşittir

Kibir, kendini başkasından üstün görmektir. Yapıldığı yerlere göre üçe ayrılır: Allahü teâlâya karşı kibirdir: Kibrin en kötüsü budur. Nemrud, Firavun böyle idi. İlahlık iddiasında bulundular. Bazı dinsizler de imanı ibadeti, namaz...

Devamını Okuyun...

Kibre sebep olanlar

Bu vasıfların biri veya birkaçına sahip olan kimse kibirlenebilir: İlim: Genelde az çok ilmi olanlar, diğer insanları, hayvan gibi, ot gibi görür. Kendini de, kuru fasulye gibi nimetten sayarak kibirlenir. İki hadis-i şerif meali...

Devamını Okuyun...

Kibir alametleri

Kibirden olan işlere birkaç örnek verelim: Sual soramamak kibirden kaynaklanır. Kibirli, sual sormayı, bilmemenin alameti kabul eder. Sual sorarsam, bilmediğim meydana çıkar der. Hep kendisine sual sorulmasını, başkasına...

Devamını Okuyun...

Kibirliye kibirli görünmek

Kibirlenmekle, kibirli görünmek farklıdır. Kibirliye karşı, kibirli görünmek sadaka vermek gibi sevaptır. Hadis-i şerifte, (Kibirliye kibirli görün ki, onu hakir ve küçük düşürmüş olursun) buyuruldu. (İ. Gazali)... Kibir sahibine...

Devamını Okuyun...

Tenkit etme hastalığı

İslam âlimleri, öfkenin, sinirlenmenin, kibirden, kendini beğenmekten ileri geldiğini bildiriyor. Tenkit etmek [eleştirmek], genelde, (Ben bunu biliyorum, sen bilmiyorsun, seni uyarıyorum, bu yanlış yoldan dön) demektir...

Devamını Okuyun...

Tevazu sahibi olmak

Allahü teâlâ, bütün kitaplarda, kibri kötülemiş ve yasak etmiştir. Kur'an-ı kerimde de, (Allah, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurmuştur. (Nahl 23)... Aklı olan, kendini ve Rabbini tanıyan, hiç kibredebilir mi? İnsan...

Devamını Okuyun...

Toprak gibi olmak

Toprak tevazu sembolüdür. Dağ gibi başını dik tutmaz. Herkes üstüne basar geçer. Kimseye bir şey demez. Tahammülde de toprak gibi olmalı, insanların sıkıntılarına katlanmalı demişlerdir. Toprak gibi olmak iyidir. Toprak bir seviyedir...

Devamını Okuyun...

Tevazu göstermeye çalışmak

Tevazu göstermekle, tevazu sahibi olmak çok farklıdır. Tevazu sahibi övülmüş, tevazu göstermeye çalışan ise yerilmiştir. Cüneyd-i Bağdadihazretleri, (Tevazu göstermeye çalışmak da kibirdir. Çünkü kendinde bir varlık hisseden...

Devamını Okuyun...

Kibir ve ucub

Kibir, kendini başkasından üstün göstermek, ucub ise, kusurlarını görmeyip, ibadet ettiği için kendini ve ibadetlerini beğenmek, başkasından kendini üstün bilmektir. Buna egoizm de denir. Hiç kimsenin bulunmadığı yerde insan ucba...

Devamını Okuyun...

İki kötü huy

İmansız gitme tehlikesi olan iki kötü huydan birincisi kibir, ikincisi inattır. İnat, benim dediğim doğru, ben haklıyım demektir. Kibirlenen veya inat eden kâfir olmaz, ama bu iki kötü huy insanı küfre sürükler. İçki, zina, açık gezmek...

Devamını Okuyun...

Kibir ve büyüklenmek

Bu, çok tuhaf bir sorudur. İnsanlar tenkit edilebilir, ama Allah da tenkit edilir mi hiç? Bir okuyucu da Peygamber efendimizin, (Ben peygamberlerin efendisiyim ve şefaat edicilerin ilkiyim) sözü için, (Peygamberimiz niye kendini...

Devamını Okuyun...

Kimseye yük olmamak

Arkadaşla iyi geçinmek için ona yük olmamak gerekir. İmkan dahilinde ihtiyaçları ondan gizlemeli, yardım talebinde bulunmamaya gayret etmelidir! Mal, para gibi şeyler de istememelidir! Bir makama geçmek için ondan...

Devamını Okuyun...

Komşuluk

Komşu hakkı önemlidir. Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki: (Allah’a ve kıyamete inanan, komşusuna iyilik etsin!) [Buhari]... (Evinizde pişen yemekten, komşunuzun hakkını verin.) [Şir’a]... Komşusu aç iken tok yatan, [gerçek]...

Devamını Okuyun...

Kul hakkı

Kul hakkı beş türlüdür: Mali [Parasal]... Nefsi [hayati yönden]... Irzi [Haysiyetle ilgili]... Mahremi [Namusla ilgili]... Dini Mali olan kul hakları: Hırsızlık, gasp, aldatarak, yalan söyleyerek mal satmak sahte para vermek başkasının...

Devamını Okuyun...

Kumar ve Oyunlar

Piyango kumardır. Kumar ise kesin olarak haramdır. İki âyet-i kerime meali: (Ey inananlar, hamr [alkollü içki], kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.) [Maide 90]...

Devamını Okuyun...

Küs ve dargın durmak

Erkek olsun, kadın olsun, dünya işleri için, müminin mümine darılması, onu terk edip uzaklaşması, aradaki bağlılığı, ilgiyi kesmesi caiz değildir. Müslüman olan ve dine uygun yaşayan akrabayı ise, hiç olmazsa haftada veya...

Devamını Okuyun...

Kusurları gizlemek

Evet gizlemelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: Kim, bir müslümanın dünya sıkıntılarından birini giderirse, Allahü teâlâ da onu kıyamet günü sıkıntılardan korur. Kim, müslümanın aybını örterse, Allahü teâlâ da onun dünya ve...

Devamını Okuyun...

Lakap takmak

Lakap, ya yermek, alay etmek veya övmek, takdir etmek için kullanılır. İnsanları beğenmediği, üzüleceği lakaplarla çağırmak günahtır. Böyle bir lakapla arkasından konuşmak da gıybettir, haramdır. Kur’an-ı kerimde...

Devamını Okuyun...

Lezbiyenlik

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: Kalb, göze tâbidir. Gözler haramdan sakınmazsa, kalbi korumak güç olur. Kalb, harama dalarsa, günahlardan sakınmak güç olur. O halde, imanı olanların, haram işlememesi, harama...

Devamını Okuyun...

Livata (Homoseksüellik)

Erkeğin erkeğe veya kadına arkadan yaklaşmasına livata denir. Eşi ile de livata yapmak büyük günahtır. Allahü teâlâ livatanın habis [çirkin] iş olduğunu bildiriyor. (Enbiya 74)... Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki...

Devamını Okuyun...

Mal mevki hırsı

Helal malı, ihtiyaçtan fazla toplamak mekruhtur. Zekâtını vermezse, azaba sebep olur. Hadis-i şerifte, (Paranın kuluna, paraya tapana lanet olsun!) buyuruldu. Dünya malı peşinde koşmak, nefsinin şehvetleri [arzuları]...

Devamını Okuyun...

Malayani

Malayani, ömrü faydasız oyunlarla, boş işlerle geçirmek demektir. Oyunlardan bazıları faydalıdır. Mesela hadis-i şerifte, (Ok atmayı öğrenmek, atını terbiye etmek ve ailesi ile oynamak hariç, faydalı oyun olmaz) buyuruldu...

Devamını Okuyun...

Malı hayra harcamak

1- Peygamber efendimiz, (İlmi olan ilminden, malı olan malından sadaka versin) buyuruyor...

Devamını Okuyun...