Büyüklere 'peki' diyen kazanır...

06/10/2020 Salı Köşe yazarı A.U

Buhâra’da yetişen Alâüddîn-i Attâr hazretleri, büyük bir velî idi. 1400 senesinde vefât etti.

Ailesi çok zengindi.

Ve soylu bir aileydi.

Genç iken bir rehber arıyordu.

Behâeddîn Buhârî ismini işitti.

Huzûruna edeple girerek;

“Efendim, beni de talebeliğe kabul eder misiniz” diye ricâ etti.

Büyük velî buyurdu ki:

“Kabul ederiz. Fakat bir şartla.

Bir sepet elma satın alacaksın.

Onları mahallende satacaksın.”

“Başüstüne” dedi ve bir sepet elma aldı.

Sepeti koluna taktı.

Bir köşebaşında durdu.

Akşama kadar sattı o elmaları.

Akşam hocasına gelip;

“Emrinizi yaptım” dedi.

Büyük velî;

“Bir sepet daha al, kardeşlerinin dükkânı önünde durup da sat” buyurdu.

Alaaddîn yine;

“Peki efendim” dedi.

Bir sepet daha elma aldı.

Buyurduğu yerde sattı onları.

Kardeşleri kızıp dediler ki:

“Bizi rezîl ettin. Maksadın paraysa, ne kadar istiyorsan verelim. Çok şükür zenginiz. Elma satacak kadar düşmedik. Senin yüzünden rezîl oluyoruz!”

Fakat o, dinlemedi onları.

Zîra onun tek gâyesi vardı.

O da, bu zâta talebe olmaktı.

Ve kazandı imtihanı.

O zâta (Peki) dediği için kabul olundu talebeliğe...