Kazâ namazı kılmakla alakalı bir hülâsa...

07/12/2020 Pazartesi Köşe yazarı R.A

“Farz borcu varken, sünnetle meşgûl olmak ahmaklıktır. Çünkü sünnetleri kabûl olmaz..."

 

Geçen hafta salı günkü makâlemizde, unutularak veya uyuyarak kılınamayan namazların hemen kazâ edilmesi lâzım geldiğine dâir, Kütüb-i sitteden pekçok hadis-i şerif meâli nakletmiştik.

Unutup da kılınamayan namaz kazâ edildiği hâlde, kasten kılınmayan namaz, kazâ edilmez mi? Unutularak kılınamayan namaz affolmadığına göre, terk edilince, kazâ etmeden nasıl affolur? Farz ibâdetlerin önemi hakkında diğer bazı hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:

“Hak teâlâ, 'Farz ibâdetle bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz' buyurdu.” [Buhârî]

“Kazâ namazı olanın, nâfile namazı kabul olmaz.” [ed-Dürretül-fâhire]

“Farz namaz borcu olanın nâfile kılması, doğurmak üzere olan hâmileye benzer. Doğumu yaklaşmışken, çocuğu düşürür. Artık bu kadına, hâmile de denmez, ana da denilmez. Bu kimse de, farz namazlarını ödemedikçe, Allahü teâlâ, nâfile namazlarını kabûl etmez.” [Abdülkâdir-i Geylânî, Fütûhul-gayb] Hanefî âlimlerden Abdülhak-ı Dehlevî“Bu hadîs, farz borcu olanın, sünnetlerinin de kabûl olmayacağını göstermektedir” buyuruyor.

Fıkıh kitaplarında ise şu ibâreleri görüyoruz:

1- Farzlara önem verdiği hâlde, tembellikle yapmayan kimse mürted olmaz; îmânı gitmez, fakat bir farzı yapmayan Müslümân, iki büyük günâha girer:

a- O farzın vaktini ibâdetsiz geçirmek yani farzı geciktirmek günâhı. Bunun affolması için tevbe etmek gerekir.

b- Bu farzı yapmamak günâhı. Bu büyük günâhın affolması için, bu farzı hemen kazâ etmek lâzımdır. Kazâyı geciktirmek de, ayrıca büyük günâh olur. (Hâdimî, Berîka)

2- Özürlü veya özürsüz kazâya kalan farz namazları, hemen kazâ etmek farzdır. (Abdurrahmân Cezîrî, Mezâhib-i Erbaa)

3- Özürlü veya özürsüz olarak namazı terk edenin, bunun farzını kazâ etmesi şarttır. (Halebî)

4- Unutarak veya kasten kazâya kalan namazı kazâ etmek farzdır. (Fetâvâ-yı Hindiyye)

5- Bir farz namazı, özürsüz olarak vaktinden sonra kılmak, büyük günâhtır. Bu günâh, yalnız kazâ edince affolmaz. Kazâ ettikten sonra, ayrıca tevbe veya haccetmek de gerekir. Kazâ edince, yalnız namazı kılmamak günâhı affolur. Kazâ kılmadan, tevbe edilince, terk günâhı affolmadığı gibi, tehîr günâhı da affolmaz, çünkü tevbenin kabûl olması için, günâhı terk etmek şarttır. (ed-Dürrül-muhtâr)

Evliyânın en büyüklerinden Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri buyuruyor ki: “Farz borcu varken, sünnetle meşgûl olmak ahmaklıktır. Çünkü sünnetleri kabûl olmaz. Kazâ borcu olanın sünnet kılması, alacaklıya, borçlunun hediye götürmesine benzer ki, elbette kabûl olmaz. Mümin, bir tüccâra benzer. Farzlar sermâyesi, nâfileler ise kazancıdır. Sermâye kurtarılmadan kâr olmaz.” (Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî, Fütûhul-gayb, 48. makâle)