Resulullah güldüğü zaman, duvarlar üzerine nur verirdi
08/07/2025 Salı Köşe yazarı V.T
Peygamber efendimiz güler yüzlü idi. Tebessüm ederek
gülerdi...
İbrâhim Bâûnî hazretleri Şâfîî
mezhebi âlimidir. 777 (m. 1375) senesinde Suriye’de bulunan Safd’da doğdu.
Devrinin büyük âlimlerinin derslerine devam ederek icazet aldı ve Safd’da
kadılık vazîfesine tayin edildi. Sonra Şam’da Benî Umeyye Câmi hatîbliğini ve
Şemisatiyye Medresesi’nde başmüderrislik vazîfesini yaptı. 870 (m. 1465)
senesinde Şam’da vefât etti. Çok kitap yazdı. Bunlardan “Minhât-ül-lebîb fî
Sîret il-Habîb” isimli eserinde şöyle anlatır:
Peygamber Efendimizin (sallallahü
aleyhi ve sellem) mübarek yüzü ve bütün âzâ-i şerifesi ve mübarek sesi, bütün
insanların yüzlerinden ve âzâsından ve seslerinden güzel idi. Mübarek yüzü, bir
miktar yuvarlak idi. Neşeli olduğu zamanda, mübarek yüzü ay gibi nurlanırdı.
Sevindiği, mübarek alnından belli olurdu. Gündüz nasıl görürse, gece dahi öyle
görürdü. Önünde olanları gördüğü gibi, arkasında olanları dahi görürdü. Yana ve
geriye bakacağı zaman, bütün bedeni ile dönüp bakardı. Yeryüzüne nazarı, semaya
bakmasından ziyade idi. Mübarek gözleri büyük idi. Mübarek kirpikleri uzun idi.
Mübarek gözlerinde bir miktar kırmızılık vardı. Mübarek gözlerinin karası gayet
siyah idi.
Fahr-i âlem efendimizin alnı açık
idi. Mübarek kaşları ince idi. Kaşları arası açık idi. İki kaşı arasında olan
damar, hiddetlenince kabarır idi. Mübarek burnu gayet güzel olup, orta yeri bir
miktar yüksek idi. Mübarek başı büyük idi. Mübarek ağzı küçük değildi. Mübarek
dişleri beyaz idi. Mübarek ön dişleri seyrek idi. Söz söylediği zamanda, sanki
dişleri arasından nur çıkardı. Allahü teâlânın kulları arasında ondan daha
fasih ve tatlı sözlü kimse görülmedi. Mübarek sözleri gayet kolay anlaşılır,
gönülleri alırdı ve ruhları cezbederdi. Söz söylediği zaman, kelimeleri inci
gibi dizilirdi. Bir kimse saymak istese, kelimeleri sayılmak mümkün idi. Bazen
iyi anlaşılması için, üç kere tekrar ederdi. Cennette Muhammed aleyhisselam
gibi konuşulacaktır. Mübarek sesi, kimsenin sesinin yetişemediği yere
yetişirdi.
Peygamber
Efendimiz güler yüzlü idi. Tebessüm ederek gülerdi. Gülerken, mübarek dişleri
görünürdü. Güldüğü zaman, nuru duvarlar üzerine ziya verirdi. Ağlaması da,
gülmesi gibi hafif idi. Kahkaha ile gülmediği gibi, yüksek sesle de ağlamazdı,
amma mübarek gözlerinden yaş akar, mübarek göğsünün sesi işitilirdi. Ümmetinin
günahlarını düşünüp ağlardı ve Allahü teâlânın korkusundan ve Kur’ân-ı kerimi
işitince ve bazen de namaz kılarken ağlardı.
