Şükretmek için, önce doğru îtikat lâzımdır...

16/09/2022 Cuma Köşe yazarı V.T

İyilik edene teşekkür lâzım olduğunu akıl da, İslâmiyet de göstermektedir.

 

Arabgirli Ömer Baba, Terzi Baba lakabıyla bilinen Erzincanlı Mehmed Vehbî hazretlerinin talebelerindendir. Malatya-Arabgir'de insanlara rehberlik etmesi için hocası tarafından vazîfelendirilmiştir. Terzi Baba ise, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin halîfesidir. Ömer Baba bir sohbetinde şunları anlattı:

Yüksek Üstadımız İmam-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî hazretleri, Mektubatının 1. Cild 71. Mektubunda buyuruyorlar ki: Allahü teâlâ, kuvvetinizi arttırsın ve yardımcınız olsun! İyilik edene teşekkür lâzım olduğunu akıl da, İslâmiyet de göstermektedir. Şükrün derecesi, gelen nîmetlerin miktârına bağlıdır. Nîmet, ne kadar çok ise, şükretmek lüzûmu da çok olur. Görülüyor ki, zenginlerin, zenginlik derecesine göre, fakirlerden daha çok şükretmesi lâzımdır. Bunun içindir ki, bu ümmetin fakirleri, zenginlerinden beşyüz sene önce Cennete girecektir.

Allahü teâlâya şükretmek için, önce Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiğine uygun bir îtikat edinmek lâzımdır. Çünkü, Cehennemden kurtulan, yalnız bu fırkadır. Îtikadı düzelttikten sonra, İslâmiyete uygun hareket etmelidir. İslâmiyeti de, bu fırkanın müctehidlerinin kitaplarından öğrenmelidir. Bundan sonra, Ehl-i sünnetten olan, tasavvuf büyüklerinin gösterdiği yolda tasfiye ve tezkiyeye sıra gelir. Şükrün bu üçüncü kısmı, şart değilse de, faydası pek büyüktür. Fakat, iki önceki kısım şarttır. Çünkü, İslâmiyetin aslı, temeli bu ikisidir. İslâmiyetin kemâli, olgunlaşması ise, üçüncü kısım ile olur. Bu üç kısm, yâni Ehl-i sünnet îtikadı ve İslâmiyetin emirleri ve tasavvuf büyüklerinin yolu dışında kalan her şey, sıkıntılı riyâzetler ve şiddetli mücâhedeler olsa dahî, hep günahtır ve itaatsizliktir ve şükretmemektir...

Hind Berehmenleri ve eski Yunan filozofları, çok riyâzet ve mücâhede yaptı. Fakat, Peygamberlere uymadıkları için, Allahü teâlâya şükür değil, günah oldu. Hiçbiri kabûl edilmedi. Kıyâmette Cehennemden kurtulamayacaklardır. O hâlde, seyyidimizin, efendimizin, kurtarıcımızın ve günahlarımızın affı için şefaatcimizin, kalblerimizi, ruhlarımızı tedâvî eden mütehassısımızın, yâni Muhammed Resûlullah efendimizin yoluna ve Onun dört halîfesinin yoluna yapışınız! Onun dört halîfesi hidâyete ulaştırıcı, saadete erdiricidir. Allahü teâlâ, bu yolda gidenlerden râzı olur.