Sadaka, hastalıkları ve belaları defeder...

17/01/2021 Pazar Köşe yazarı S.K

Gerek zekât, fıtra, adak ve akika, gerekse sadaka şeklinde yapılan yardımlar, insanı kazalardan, belalardan korur. 
 

Allah rızası için yapılan, maddi ve manevi her iyiliğe, sadaka denir. Kendisine ve bakması vacip olanlara lazım olandan fazla malı bulunan kimsenin sadaka vermesi müstehabdır, sevaptır. Sadaka verirken, kendi ailesinden sonra salih olan fakir akrabalara öncelik vermelidir.

Gerek zekât, fıtra, adak ve akika, gerekse sadaka şeklinde yapılan yardımlar, insanı kazalardan, belalardan korur. Dünyada, sıhhat ve afiyet içinde bir ömür sürmeye sebep olur. Sadakanın faydaları hakkında, hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Sadaka yetmiş çeşit belayı önler. [Hatib]
(Sadaka vererek rızkınızı bollaştırın.) [Beyheki]
(Sevabı Müslüman ana babasına niyet edilerek verilen sadakanın sevabı, onlara da gider, kendi sevabından da bir şey eksilmez.) [Taberani]
(Kendine ve çoluk çocuğuna harcadıkların birer sadakadır.) [Beyheki]
(Güzel söz, sadakadır.) [İ. Ahmed]

(Selam vermek sadakadır.) [Buhari]
(Birine iyi şeyler öğretmek, kötülük yapmasını önlemek, sorana yol göstermek, sokaktaki zararlı şeyleri temizlemek, birer sadakadır.) [Tirmizi]
(Sübhanallah, Elhamdülillah, La ilahe illallah veya Allahü ekber demek, birer sadakadır.) [Müslim]
(Borçlu fakire, ödemesi için mühlet verenin, her günü, bir sadaka olur.) [Taberani]

İslam âlimlerinden bir zat şöyle buyurdu: “Kardeşim, bu dünyada en kıymetli olan, Allahü teâlânın en hoşuna gidecek olan sadaka, bir Müslümana bir Ehl-i sünnet kitabı vermektir. Çünkü verilen maddî imkânlar üç-beş gün rahat ettirebilir. Doğru. Ama bir kitap verdiğiniz zaman o kişi okuyacak, dinini imanını öğrenecek, ahirette yanmaktan kurtulacak. Bundan daha büyük iyilik olur mu?”

Yine İslam âlimlerinden bir zat anlatır: "Sadaka var ya sadaka? Sadaka belayı önler. Bir gün mübarek bir zat torunu ile gezmeye giderler. Bir müddet gittikten sonra bir duvarın dibine otururlar. Evden aldıkları yiyecekleri yemek için yere bir yaygı sererler. Orta yere yiyecekleri koyarlar. Tam yemeye başlayacakları sırada, biraz ileride bir ihtiyarı görürler. O mübarek zat hemen bir tabağa yiyeceklerden koyup, torununa 'Evladım! Bu tabağı şu ihtiyara götür gel' der. Torun kalkar, tabağı alır, oradan ayrılıp giderken, o duvarın üstünden koca bir taş, torunun biraz önce oturduğu yere, tam da torunun başına gelecek şekilde düşer. Yani maazallah, eğer torun o ihtiyara yiyecekleri götürmek için gönderilmeseydi, o taş, torunun başına düşecekti!..