Muhammed aleyhisselamın en büyük mucizesi Kur’ân-ı kerimdir

17/02/2019 Pazar Köşe yazarı S.K

Muhammed aleyhisselamın  peygamberliğini gösteren şahitler, mucizeler sayılamayacak kadar çoktur. Bunların en büyüğü Kur’an-ı kerimdir.
 
Sevgili peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlânın peygamberi olduğunu gösteren şahitler, mucizeler sayılamayacak kadar çoktur. Bunların en büyüğü Kur’ân-ı kerimdir. Kur’ân-ı kerim, Allahü teâlâ tarafından Peygamberimiz Muhammed aleyhisselama Cebrail aleyhisselam adındaki melek ile  gönderilmiştir. Kur’ân-ı kerim Allahü tealanın kelamıdır, sözüdür.
Bugüne kadar gelen bütün şairler, edebiyatçılar, Kur’ân-ı kerimin nazmında [kelimelerinin dizilişinde] ve manasında aciz ve hayran kalmışlardır. Bir âyetin benzerini söyliyememişlerdir. İcazı ve belagati insan sözüne benzemiyor. Yani, bir kelimesi çıkarılsa veya bir kelime eklense, lafzındaki ve manasındaki güzellik bozuluyor. Bir kelimesinin yerine koymak için, başka kelime arayanlar bulamamışlardır. Nazmı Arap şairlerinin şiirlerine benzemiyor. Geçmişte olmuş ve gelecekte olacak nice bilinmeyen şeyleri haber vermektedir. İşitenler ve okuyanlar, tadına doyamıyorlar. Yorulsalar da, usanmıyorlar. Okuması veya dinlemesi, sıkıntıları giderdiği sayısız tecrübelerle anlaşılmıştır. Nice azılı İslam düşmanları, Kur’ân-ı kerimi dinlemekle, kalpleri yumuşamış, imana gelmişlerdir. İslâm düşmanlarından ve Muattala, Melahide ve Karamita denilen bozuk kimselerden Kur’ân-ı kerimi değiştirmeye, bozmaya ve benzerini söylemeye çalışanlar olmuş ise de hiçbiri, arzularına kavuşamamıştır. Tevrat ve İncil ise, insanlar tarafından her zaman değiştirilmiş ve yine değiştirilmektedir. 
"İçindeki âyetlerden biri gibi söyleyemezsiniz!" diye meydan okuduğu hâlde, kimse, bindörtyüz bu kadar seneden beri, dünyanın her tarafında bütün İslâm düşmanları el ele vererek, mallar, servetler dökerek uğraştıkları hâlde, Kur’ân-ı kerimin en küçük bir âyeti kadar söyleyemedi. Şimdi de, milyonlar dökerek ve İslam düşmanlarının gücünü kullanarak, çalıştıkları hâlde söyleyemiyorlar. Hele o zaman, Araplarda, şiir, edebiyat, fesahat ve belagat, her şeyden ileri gidip en güvendikleri başarıları olduğu hâlde, Kur’ân-ı kerim karşısında, bir şey söyleyemediler.
İnsanlara faydalı ve zararlı olan şeylerin hepsi Kur’ân-ı kerimde açıkça veya kapalı olarak bildirilmiştir. Kur’ân-ı kerimde mevcut ilimlerin hepsini ancak Allahü teâlâ bilir. Çoğunu sevgili Peygamberine (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) bildirmiştir. Bütün tefsirler, Kur’ân-ı kerimdeki ilimlerden çok azını bildirmektedirler.
Kur’ân-ı kerimi okumak çok büyük bir nimettir. Allahü teâlâ, bu nimeti Habibinin ümmetine ihsan etmiştir. Kur’ân-ı kerim okunan yere melekler toplanıp dinlerler.