Zulmün her çeşidi harâmdır!

18/05/2021 Salı Köşe yazarı R.A

Allahü teâlâ, zulmün her çeşidini harâm kılmıştır, mukaddes dînimiz İslâmda zulüm kesinlikle yasaklanmıştır;

 

Bundan önceki 5 makâlemizde, zulüm ve şiddet konusunu işlemeye çalıştık. Artık bu yazımızla şimdilik bu konuyu bitirelim. İcâb ettiğinde yine bu önemli konuyu ele alırız inşâallah...

Bilindiği üzere, dünyâda, insanlık hayâtının başlangıcından i’tibâren, iyi insanların yanı sıra, dâimâ, kötü insanlar da bulunagelmiştir. Dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem (aleyhisselâm), iyilikleri, güzellikleri, ahlâkı, insanlığı, medeniyeti, ilim ve irfânı, velhâsıl daha ne kadar güzel ve müsbet şey varsa, bunların hepsini temsîl etmiştir. Diğer bütün Peygamberler de böyle yapmışlardır.

Süleymân bin Cezâ (rahmetullahi aleyh) “Ey oğul! Şakîlerin (kötü kimselerin) alâmeti sende bulunmasın. Bu alâmetlerin evveli zulmetmektir. Zulüm üç kısımdır. Birincisi Allahü teâlâya âsî olmak, ikincisi zulmeden kimselere yardım etmek; üçüncüsü kendi emri altında bulunanlara ezâ-cefâ etmek, onların ibâdet yapmalarına mâni olmak. Bu üç çeşit zulmü işleyenlerin varacakları yer Cehennem'dir” şeklinde çok önemli bir tavsiyede bulunmaktadır.

Târih boyunca inanan insanlar olduğu gibi, maalesef inanmayan, küfre sapan kimseler de dâimâ bulunmuştur. Küfür karanlıklarında kalmakta ısrâr eden, çirkin işlere tâlip olan bu kimseler, bundan sonra da bulunacak ve maalesef yeryüzünde fitne ve fesat çıkarmaya devâm edeceklerdir.

İslâmiyette, başkalarının cân, mâl ve ırzlarına hücûm etmenin kesinlikle yasaklığıkâfirlere karşı da iyi huylu olmanın lüzûmukomşu hakkının dîndeki yeri kitaplarımızda genişçe yazılmaktadır.

Büyük âlimlerimizden Ebû Saîd Muhammed Hâdimî (rahimehullah) “Her Müslümân hem îmânını korumaya, kaptırmamaya çalışmalı, hem de Allahü teâlâya ve O'nun Peygamberine inanmayan kâfirleri sevmemelidir. Fakat sevmediklerine de kötülük ve zulüm yapmamalı, kâfirlere ve bid'at sâhiplerine de tatlı dil ve güler yüz ile nasîhat etmelidir. Onların felâketten kurtulmalarına, saadete kavuşmalarına çalışmalıdır” buyuruyor.

Allahü teâlâ, zulmün her çeşidini harâm kılmıştır, mukaddes dînimiz İslâmda zulüm kesinlikle yasaklanmıştır; yasaklığı âyet-i kerîmeler, hadîs-i kudsîler ve hadîs-i şerîflerde açıkça bildirilmiştir.

Cenâb-ı Hak buyurmuştur ki: “Muhakkak ki Allahü teâlâ adâleti, ihsânı (iyilik yapmayı) ve akrabâya muhtaç oldukları şeyleri vermeyi emreder...” (Nahl, 90)

Müslümânların, ehl-i kitaba/Yahûdîlere ve Hıristiyânlara yapmakla mükellef oldukları muâmele şekli, bizzât Resûlullah’ın (sallallahü aleyhi ve selem), bütün Müslümânlara hitâben yazdırdığı bir mektupta açıkça bildirilmiştir. [Bu mektûbun aslı, Ahmed Ferîdûn beğin (v. 991/1583) “Mecmûa-i Münşeâtü’s-selâtîn” kitâbında (C.1, S.30) yazılıdır.]

Bundan 14-15 asır evvel, İslâma inanmayan kimselerin bile insan haklarını açıkça ortaya koyan bu târihî mektûbu herkes okumalıdır. Bugün insanlığa, adâlete, merhamete muhtaç olan bütün âdemoğullarına ithâf olunur.