'Cihâd' hakkında birkaç kelime...

13/11/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A

“Cihâd” konusu, birçok âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfte zikredilmiştir. Önce “cihâd”ın bir ta’rîfini verelim: “İnsanların, İslâmiyeti işitmeleri, Müslümân olmakla şereflenmeleri veya Müslümânların dînine, vatanına ve nâmûsuna saldıran düşmânı defetmek için yapılan muhârebe yâhut mâl, cân, söz, neşriyât ve diğer vâsıtalarla İslâmiyeti anlatmak ve müdâfaa etmek” demektir. [“Gazâ” kelimesi de bu manâda kullanılmaktadır.]

Bilindiği üzere, cihâda ancak hicretten sonra 2. senede izin verilmiştir. Çünkü İslâmiyetin bidâyetinde, Mekke-i mükerreme döneminde, 13 sene boyunca Müslümânlar, zayıf, güçsüz durumda idiler, dünyâda yardım alabilecekleri kimse yoktu. 

Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerîminde buyuruyor ki (meâlen):

“Mâllarını ve cânlarını fedâ ederek dîn düşmânları ile Allah rızâsı için cihâd eden Müslümânlar, oturup, ibâdet edenlerden daha üstündürler. Hepsine de, Cennet'i söz veriyorum.” (Nisâ sûresi, 95)

Peygamber Efendimiz de buyurmuştur ki:

“Allah yolunda cihâd eden kimselerin hâli, gündüzleri oruçlu olup, gecelerini ibâdetle geçiren, Allahü teâlânın âyetlerine itâat eden, namaz ve oruçtan dolayı hiçbir gevşeklik hissetmeyen kimsenin hâli gibidir ki, yine Allah yolunda cihâd eden daha üstündür.”

En büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh) buyurmuştur ki:

 “Cihâddan maksad, İslâm dînini yüceltmek ve dîn düşmânlarını zelîl etmektir. Cihâdda şehîd ve gâzîler için bildirilen sevâblar, niyet iyi ve hâlis oluncadır.”

Yüce dinimiz İslâmın, en çok ehemmiyet verdiği husûslardan biri niyettir. Kişinin yaptığı işler, niyete göre değer kazanır. Gerek Kur'ân-ı kerîmde, gerek hadîs-i şeriflerde niyetin ehemmiyetini bildiren beyânlar çokça gelmiştir. Bakara sûresinin 284. âyet-i kerîmesinde, insanların niyetlerine göre hesâba çekilecekleri belirtilerek şöyle buyurulmuştur (meâlen):

"Gökte ne var, yerde ne varsa, hepsi Allah'ındır. Siz, içinizde olanı açıklasanız da, saklasanız da, Allah onu bilir ve onunla sizi hesâba çeker. (Sonra da niyetine ve ameline göre) dilediklerinin günâhlarını bağışlar, dilediklerine azap yapar. Allah'ın kudreti her şeye yeter."

Bazı âlimler, “ameller niyetlere göredir” hadîs-i şerîfinin, ehemmiyetine ve geniş muhtevâlı manâsına binâen, İslâm'ın üçte birini, bazıları da dörtte birini teşkîl ettiğini söylemişlerdir. Hattâ ulemâdan bazıları, "Resûlullah'ın (sallallahü aleyhi ve sellem) ihbârları arasında, ahkâmca bundan daha câmi, manâca daha zengin, hâsıl ettiği fâideleri daha çok olan başka bir hadîs mevcut değildir” demişlerdir.

İmâm-ı Beyhakî, “niyet hadîsi, ilmin üçte birini teşkîl eder” dedikten sonra şu açıklamayı yapmıştır:

"Çünkü amel, kulun ya kalbiyle, ya diliyle, ya da uzuvları (organları) iledir. İşte niyet, bu üç kısımdan biri ve en üstünüdür. Çünkü niyet, bazen müstakilen bir ibâdet olduğu hâlde, diğerleri de Allahü teâlâ nezdinde ibâdet sayılabilmeleri için ona muhtaçtır. Nitekim Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) "Müminin niyeti amelinden hayırlıdır" buyurmuştur.