Vakıfların kültür ve medeniyetimizdeki yeri
19/05/2025 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Osmânlılar “İnsanların hayırlısı (en iyisi), insanlara faydalı olandır
(veya en faydalı olanıdır)” hadîs-i şerîfini rehber edinmişlerdir...
Yüzyıllar boyunca, İslâm ve Türk dünyâsında, ictimâî nizâmın korunmasına,
fertler arasında yardımlaşma ve dayanışma yoluyla karşılıklı sevgi bağının
kurulmasına, başka bir ifâdeyle insanlığın dünyevî ve uhrevî saâdetine hizmet
eden birer sosyal kuruluş olarak önemli bir yer tutan vakıflar, Osmânlı
devlet nizâmının kurulmasında ve devâm etmesinde de temel faktörlerden biri
olmuştur.
Vakıfların târihî gelişimini, kısaca özetlememiz gerekirse:
Peygamber Efendimizin sünnetine tâbi olan Hulefâ-i râşidîn ve diğer
Eshâb-ı kirâm da (radıyallahü anhüm), onun gibi vakıflar yaptılar.
Emevîler zamânında, vakıf müessesesinde büyük gelişmeler oldu.
Abbâsîler zamânında, İmâm Ebû Yûsuf hazretleri, vakıf müessesesinin hukûkî
mâhiyetini tespit etti.
Orta Asya’dan Atlas Okyanusu’na kadar her tarafta câmiler, medreseler,
mektepler, tekkeler, hastahâneler, imâretler, ribâtlar, kervânsarâylar,
köprüler, yollar gibi pekçok hayırlar yapılarak vakfedildi.
Büyük Selçûklular zamânında, Müslümânlar tarafından vakıf kurma işleri daha da
hızlandı.
Anadolu Selçûkluları, Dânişmendliler, Gazneliler, Atabegler, Eyyûbîler
zamanında Hindistân, Afganistân ve diğer Müslümân ve Türk devletlerinde birçok
vakıf kuruldu. Mısır’daki Memlûkler döneminde iyice gelişip yaygınlaştı. Şüphe
yok ki vakıflar, en büyük gelişmeyi Osmânlılar zamânında
gösterdi. “İnsanların hayırlısı (en iyisi), insanlara faydalı olandır
(veya en faydalı olanıdır)” hadîs-i şerîfini rehber edinen Osmânlılar, her
sâhada olduğu gibi, bu sâhada da muazzam ve kalıcı eserler meydâna
getirdiler. Vakıf yoluyla tesîs edilen sayısız eserler, muazzam Osmânlı
ülkesini bir baştan diğer başa bir ağ gibi ördüler.
İslâm dîninin temel kitaplarında ve ahlâk kitaplarında yer alan ve egoizmi
yasaklayan hadîs-i şerîflerden bâzıları şunlardır:
“İnsanların en iyisi, insanlara hizmet edendir.”
“Kendisi için istediğini, dîn kardeşi için de istemeyen kimsenin îmânı
kâmil olmaz.”
“Sıkıntıya düşen komşusuna yardım eden, sıkıntısını gideren kimseye, Allahü
teâlâ, kıyâmet günü, kıymetli elbise giydirecektir.”
[Osmanlılar zamânında kurulan vakıf müesseseleri iki kısımda
incelenmektedir:
Birincisi; vakfedilen şeyin bizzât kendisinden faydalanılan vakıflardır. “Müessesât-ı
hayriyye” de denilen, câmiler, medreseler, mektepler,
imâretler, zâviyeler, kütüphâneler, misâfirhâneler, köprüler, hastahâneler,
çeşmeler, sebiller ve kabristanlar bu kısma girer.
İkincisi ise; vakfedilen şeyin bizzât kendisinden faydalanılmayan, fakat
birincilerin sürekli ve düzenli bir şekilde işlemesini temin eden binâ,
arâzi, nakit para vs. gelir kaynaklarının teşkil ettiği vakıflardır...]
