Nasihat, tatlı dil ve güler yüzle yapılmalıdır...
21/05/2025 Çarşamba Köşe yazarı H.Y
Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi
incitmemek, kanunlara uymak, en tesirli, en faydalı nasihat yapmak olur.
İnsanlara nasihat ederken,
herkese tatlı dil, güler yüz göstermelidir. Din-i İslâmı anlatmak
için (Emr-i ma’rûf) iki şekilde yapılır:
Birinci yol, söz, yazı ve her çeşit yayın vasıtası iledir.
Bunu yaparken, bilgi az ise ve şahsa, âdetlere, kanunlara dikkat ve riayet
edilmezse, fitneye sebep olabilir.
İkinci yol, hâl ile, İslam’ın güzel ahlakına uyarak numûne, örnek
olmaktır. Herkese tatlı dil, güler yüz göstermek, kimseyi incitmemek, kimsenin
malına, ırzına göz dikmemek, kanunlara uymak, vergilerini, borçlarını ödemek,
en tesirli, en faydalı nasihat yapmak olur. Bunun içindir ki, “Lisan-ı
hâl, lisan-ı kâlden entaktır” demişlerdir.
Görülüyor ki, İslam’ın güzel
ahlakına uygun yaşamak, (emr-i maruf ve nehy-i münker) yapmanın
en güzel yoludur. Mühim bir farzı yapmaktır. Böyle yapan ibadet etmiş olur.
İnsanlara nasihat ederken, din
bilgisi verirken sert ve insanları aşağılayıcı bir tavırla hareket etmek, dinen
uygun değildir. Birinin sözünü yanlış anlamak, kişinin öfkelenmesine sebep
olabilir. Böyle zamanlarda az ve açık söylemek, şüpheli kelimeler kullanmamak
lazımdır. Bir şeyi kapalı anlatmak, dinleyene sıkıntı verir, onu incitir.
Emr-i ma’rûf yapmanın üç şartı
vardır:
Birincisi, Allahü teâlânın emrini ve yasağını bildirmeye niyet
etmektir.
İkincisi, söylediğinin vesikasını, kaynağını bilmektir.
Üçüncüsü, hasıl olacak sıkıntılara sabretmektir.
Bunun için yumuşak söylemek,
sertlik yapmamak lazımdır. Sert söyleyen ve münakaşa eden fitne çıkmasına sebep
olur.
***
Menkıbe: Hazret-i Ömer halife iken, Abdullah
ibni Mes’ud hazretleri ile bir gece Medine içinde dolaşıyorlardı. Bir
kapıdan teganni, şarkı söyleyen kadın sesi duydu. Kapı deliğinden içerisini
gözetledi. Önünde şarap şişesi, karşısında şarkıcı bir kız bulunan ihtiyarı
gördü. Hemen pencereden içeri girdi. O kimse;
-Ya Emirelmüminin! Allahü
teâlânın rızası için beni dinler misin? Deyince;
-Söyle bakalım, buyurdu.
-Ben, Allahü teâlâya bir isyanda
bulundum. Fakat sen, onun üç emrine isyan ettin, dedi
-Nedir onlar? Deyince;
-Allahü teâlâ, başkasının evini
gözetlemeyiniz buyuruyor. Sen, kapıdan içerisini gözetledin. Allahü teâlâ,
başkasının evine izin almadan girmeyiniz buyurdu. Sen izinsiz girdin. Allahü
teâlâ, evlere kapılarından giriniz ve selam veriniz buyurdu, sen ise, pencereden
girdin ve selam vermedin, dedi.
Hazret-i Ömer buna adalet ve
insaf ile cevap vererek;
-Doğru söyledin
dedi ve ondan af diledi. Ağlayarak dışarı çıktı...
