Övünme, şükret!..
23/05/2025 Cuma Köşe yazarı A.D
Nimetleri, kendinden bilmek övünmek, yani "nefsi
tezkiye" olur. Kavuştuğu nimetleri Allahü teâlâdan bilmek
"şükretmek" olur.
Dinimizde övünmenin yeri yoktur. Peygamber Efendimiz, (Ben âlemlerin, bütün insanların, bütün peygamberlerin efendisiyim) dedikten sonra, (Bunları övünmek için söylemiyorum, hakikati bildiriyorum. Hakikati bildirmek benim vazifemdir. Bunları söylemezsem vazifemi yapmamış olurum) buyuruyor. Bir âyet-i kerimede meâlen buyuruldu ki:
(Allah, kendini beğenip övüneni
sevmez.) [Lokman18]
Necm sûresinde, (Nefsinizi
tezkiye etmeyin) yani (Övünmeyin) buyuruluyor. Kendindeki
iyilikleri, nimetleri, kendinden bilirse, Allahü teâlânın verdiğini düşünmezse,
övünmek, yani (Nefsi tezkiye) olur. Bu nimetleri Allahü teâlâdan
bilir, kendinin kusurlu olduğunu düşünürse, (Şükür) olur.
Dinimiz övünmeyi değil, şükretmeyi emrediyor. Bir hadis-i şerif meâli:
(Nimete şükür, o nimetin
gitmesine karşı emandır.) [Deylemî]
Kendimizi övmek caiz olmadığı
gibi, başkalarını da yüzlerine karşı övmek caiz olmaz.
Hadis-i şerifte meâlen buyuruldu
ki:
(Birbirinizi övmeyin. Çünkü övmek
onu boğazlayıp öldürmektir.) [İbni
Mace]
İmanın düzgünlüğü, itikattaki
mezhebin düzgünlüğüne bağlıdır. Bu ümmetin itikatta 73 parçaya bölüneceği, tek
doğru itikadın Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkası olduğu, imanı Ehl-i sünnet
itikadına uygun olmayan kimsenin ise, mutlaka Cehenneme gideceği hadis-i şerifle
bildirilmiştir. Her Müslüman, dört hak mezhepten birinde olduğuna şükreder.
Sapık mezheplerde olanın övünmesinin faydası olmaz. Bir insan, hem mezhepsiz,
hem de Ehl-i sünnet itikadında olamaz. Dört hak mezhebin birinde bulunması
şarttır. (Fıkh-ı ekber, Nuhbet-ül-leali, R. Nasihin, Mektubat-ı
Rabbânî, F. Fevaid)
Ahmed bin Muhammed Tahtavî
hazretleri buyuruyor ki:
Sivad-ı a'zam, fıkıh âlimlerinin
yoludur. Fıkıh âlimlerinin yolu da, Peygamber Efendimizin ve
Hulefa-i raşidinin yoludur. Bu yoldan ayrılanlar, Cehenneme gider.
Kurtuluş, Ehl-i sünnet vel-cemaat fırkasındadır. Fırka-i naciyye, yani
Cehennemden kurtulan fırka, bugün dört mezhepte toplanmıştır. Bu dört mezhep,
Hanefî, Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî’dir. Bu zamanda bu dört hak mezhepten birine tâbi
olmayan, bid'at sahibi olup Cehenneme gider. (Dürr-ül-muhtar hâşiyesi
Zebayıh kısmı)
İmam-ı Rabbânî hazretleri,
(Mezhepsiz olmak ilhaddır) buyuruyor. (Mebde ve Mead)
Demek ki, dört
hak mezhepten birinde olmak, bu mezheplerin itikadı olan Ehl-i sünnet vel
cemaat fırkasında olmak demektir. Tersine, mezhepleri kabul etmemek, Ehl-i
sünnet itikadını kabul etmemektir. O da bozuk iman demektir. İnsan, kendini
Cehenneme götürecek olan bozuk imanıyla nasıl övünebilir ki? Mezhebi ve imanı
düzgün olan da, Allahü teâlâya bu nimetleri ihsan ettiği için övünmemeli,
şükretmelidir. (Ya Rabbî, bu kadar kâfirin, mezhepsizin ve sapığın içinde bana
Ehl-i sünnet itikadını ve dört hak mezhepten birine uymayı nasip ettin, sana
sonsuz şükürler olsun) demelidir.
