Müslümanın birinci vazifesi

28/02/2021 Pazar Köşe yazarı S.K

Müslüman, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi inanır ve fıkıh [ve ilmihal] kitaplarına göre yaşar.

 

Büyük âlim ve evliya İmam-ı Rabbânî rahmetullahi teala aleyh hazretleri, sevdiklerinden birine, aslında hepimize yazdığı, birinci cilt 193. mektubunda şöyle buyurmaktadır:

Âkıl ve bâliğ olan erkeğin ve kadının birinci vazifesi, Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları akâid, iman bilgilerini öğrenmek ve bunlara uygun olarak inanmaktır. Allahü teâlâ, o büyük âlimlerin çalışmalarına bol bol sevap versin! Âmîn.

Kıyamette Cehennem azabından kurtulmak, onların bildirdiklerine inanmaya bağlıdır. Cehennemden kurtulacak olanlar, yalnız bunların yolunda gidenlerdir. [Onların yolunda gidenlere (Sünnî) denir.] Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâbının “rıdvânullahi aleyhim ecmaîn” yolunda gidenler, yalnız bunlardır. Kitaptan, yani Kur’ân-ı kerîmden ve Sünnet’ten, yani hadîs-i şerîflerden çıkarılan bilgiler içinde kıymetli, doğru olan, yalnız bu büyük âlimlerin, Kitaptan ve Sünnet’ten anlayıp bildirdikleri bilgilerdir. Çünkü her bidat sâhibi, yani her reformcu ve her itikadı bozuk kimse, bozuk düşüncelerini, kısa aklı ile, Kitaptan ve Sünnet’ten çıkardığını söylüyor. Ehl-i sünnet âlimlerini “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn” gölgelemeye, küçültmeye kalkışıyor.

 Demek ki, Kitaptan ve Sünnet’ten çıkarıldığı bildirilen her sözü, her yazıyı doğru sanmamalı, yaldızlı propagandalarına aldanmamalıdır. Ehl-i sünnet vel-cemaat âlimlerinin bildirdiği doğru itikâdı açıklamak için, büyük âlim Tür Püştî “rahmetullahi aleyh” hazretleri (El-Mu’temed) adında bir kitap yazmıştır, çok kıymetlidir. [(Se’âdet-i Ebediyye) ve (Herkese Lâzım Olan Îmân) adındaki kitaplarda, Ehl-i sünnet itikâdı açık olarak bildirilmiştir. İstanbul’daki Hakîkat Kitabevi’nden alınarak okunmasını ve herkesin okumasına önayak olunmasını tavsiye ederiz.]

İtikâdı düzelttikten sonra helal, haram, farz, vacip, sünnet, mendub, mekruh olan şeyleri de fıkıh [ve ilmihal] kitaplarından öğrenmek ve her işi bunlara göre yapmak da lazımdır. Talebeden birkaçına emir buyurunuz da, fıkıh kitaplarından birisini, toplandığınız zaman okusunlar.

Allah korusun, itikâd edilecek şeylerde, bir sarsıntı olursa, kıyamette, Cehennemden hiç kurtulmak olmaz. İtikâd, iman doğru olup da, işlerde gevşeklik olursa, tövbe ile ve belki tövbesiz de af olunabilir. Eğer af olunmazsa, Cehenneme girse bile, sonunda yine kurtulur. Görülüyor ki, işin aslı, temeli, itikâdı düzeltmektir. Hâce Ubeydullah-i Ahrâr “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” buyurdu ki: (Bütün iyi hâlleri ve buluşları bize verseler, fakat Ehl-i sünnet vel cemaat itikâdını kalbimize yerleştirmeseler, hâlimi harap, istikbâlimi karanlık bilirim. Eğer bütün haraplıkları verseler fakat kalbimizi Ehl-i sünnet itikâdı ile süsleseler hiç üzülmem.)