(Mâlikî mezhebinde hayızlı kadın Kur’an okuyabilir) denilerek özellikle Kur’an kurslarında öğretmen ve öğrencilere zorla Kur’an okutuluyor. Hayızlı kadınların Kur’an okuması haram değil mi?

Zaruretsiz taklit caiz olmaz

CEVAP
Elbette haramdır. Dört mezhebe göre de, hayızlının Kur'an-ı kerim okuması haramdır.

Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabında buyruluyor ki:
Hayz ve nifâs günlerinde nemâz, oruc, câmi' içine girmek, Kur’ân-ı kerîmi okumak ve tutmak, tavâf, cimâ', dört mezhebde de harâmdır.

Kuvvetli olsa da, başka mezhepteki bir hükmü uygulamak zaruretsiz caiz olmaz, mezhepsizlik olur. Çünkü hayızlı iken Kur'an okumak veya okutmak zaruret değildir. Zaruretsiz, mezhep taklidi caiz olmaz, telfîk olur. Telfîk ise haramdır. Buna mezhepsizlik denir. Bu iş, dinimizle oynamak olur. (Falanca mezhepte caizdir) diye kendi mezhebindeki haramları kimse helâl edemez. Birkaç örnek verelim:
1- Bir Hanefî, (Şâfiî mezhebinde caiz) diye deniz haşeratını yiyemez.

2- Bir Hanefî, (Şâfiî'de tilki eti yemek caiz) diye tilki etini yiyemez.

3- Bir Şâfiî, (Mâlikî'de necaset namaza mani olmaz) diyerek, necis elbiseyle namaz kılamaz.

4- Bir Şâfiî, (Hanefî'de imam arkasında Fâtiha okunmaz) diyerek Fâtiha okumazsa, namazı sahih olmaz. Bir Hanefî de, (Şâfiî’de Fâtiha okumak farzdır) diyerek imam arkasında Fâtiha okursa, günah işlemiş olur.

5- Bir Hanefî, Ramazanda kasten orucunu bozduktan sonra, (Şâfiî'de yiyip içene kefaret gerekmez) diyerek kefaret vermezse, kefaret borcundan kurtulmuş olmaz.

Bunun gibi çok mesele vardır. Kendi mezhebinde haram olan bir şeyi, başka mezhepte caiz diye yapmak haramdır. Haram işleten böyle taklitte, mezhepsizlerin sözlerine itibar etmemelidir.

Sual: Bir Müslüman, istediği zaman, istediği mezhebi taklit edebilir mi?
Cevap: Başka mezhep, ancak ihtiyaç hâlinde, yani haraç bulununca ve bütün şartlarına uyarak taklit edilebilir.

Sual: Eli kanayan Hanefi mezhebindeki bir Müslüman, "Şafii veya Maliki mezhebinde kan abdesti bozmaz, ben Şafii mezhebine uyarak namazımı kılarım" dese, bu kimsenin kıldığı namaz sahih olur mu?
Cevap:
 Başka bir mezhep, ancak ihtiyaç hâlinde, yani haraç bulununca ve o mezhebin bütün şartlarına uyarak taklit edilebilir. Hanefi mezhebindeki bir Müslümanın, Şafii mezhebini taklit etmesi, ancak bir farzı yaparken veya haramdan sakınırken karşılaştığı haraçtan, sıkıntıdan kurtulması için caiz olur. Caiz olduğu zaman da, taklit edilen mezhebin bütün şartlarına uyması lazımdır. Zira Bahr-ül-fetâvâ kitabında;
“Hanefi mezhebinde olanın, vücudundaki yarasından durmadan kan aksa, her namaz vaktinde abdest alması güç olsa, Şafii mezhebine uyarak namaz kılması caiz olmaz” denilmektedir. Çünkü Şafii mezhebinin şartlarına da uymayınca, namazı sahih olmaz.

Sual: Bir Müslümanın, dört mezhebin ruhsat olarak bildirdiği hükümleri ile amel etmesinin, dinen bir mahzuru var mıdır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Abdülmelik bin Ebû Muhammed-ül-Cüveynî hazretleri, Muhît kitabında;
“Gücü yetenlerin, dört mezhepte azimet olan yolda bulunmaları Vera ve Takva olur, çok iyi olur. Aciz olanların dört mezhebin ruhsatlarını yapması caiz olur. Fakat ruhsat için, o mezhepteki şartlarına riayet etmesi lazımdır” buyuruyor.

İbadetleri, farklı mezheplere göre yapmak
Sual: Bir kimse, ibadetlerden bazısını bir mezhebe göre, başka işleri diğer bir mezhebe, daha başkalarını üçüncü bir mezhebe ve başka işleri de, dördüncü mezhebe uyarak yapsa, böylece dört mezhebe de uymuş olur mu?
Cevap:
 Böyle yapmak, dini oyuncak yapmak olur. Helal ve haram ortadan kalkar. Bu ise, memnudur, haramdır. Müslimdeki hadis-i şerifte;
(Münafık, iki koç arasında dolaşan koyun gibidir. Bir ona gider. Bir ötekine gider) buyuruldu. Buharideki hadis-i şerifte de;
(İnsanların kötüsü, ikiyüzlü olanlardır. Bazılarına bir yüz ile, başkalarına, başka yüz ile görünür) buyuruldu. Bunlar, Tevbe sûresinin 38. âyetinde bildirilen kimselerdir. Bu âyet-i kerimede mealen;
(Nesî, küfürde ziyade olmaktır. Kâfirler bununla aldatılır. Bir ayı helal sayarlar. Başka sene ise, bu ayı haram sayarlar) buyuruldu. Yani bir şeye, bir yıl helal derler. Başka zamanda haram derler.

Hadîkada, Hüsn-üt-tenebbüh fit-teşebbüh kitabından alarak deniyor ki:
“Bir kimsenin nefsi, kolaylıkları yapmak istemezse, bunun azimetleri bırakıp, ruhsatla amel etmesi efdal olur. Fakat ruhsatla amel etmek, ruhsatları araştırmaya yol açmamalıdır. Çünkü nefse, şeytana uyarak, mezheplerin kolay yerlerini araştırıp toplamak, yani Telfîk etmek haramdır.

Bir ibadeti yaparken, haraç, sıkıntı yok iken, iki mezhebi karıştırmak Telfîk olur. Müleffikın ibadeti sahih olmaz, bâtıl olur.”

Sual: Kendi mezhebinde farz olmayıp da başka mezhepte farz olan bir şeyi, yapmak iyi olur mu?
Cevap:
 Bu konuda İbni Âbidînde abdesti bozanlarda deniyor ki:
“Kendi mezhebinde mekruh olmayan bir şey, başka mezhepte farz ise, bunu yapmak müstehabtır.”