İslamiyet’i yıkma yolları

İslamiyet’i yıkmak için hangi oyunlar oynanıyor?

CEVAP
Planları ve oyunları çoktur, fakat özellikle, eski âlimlere olan itimadı yıkıp, sonra bu âlimlerin naklettikleri hadisleri uydurma sayıp, daha sonra da, Kur’an-ı kerimi yanlış yorumlayıp dini yıkmaya çalışıyorlar. İç ve dış düşmanların ilk hedefi eski âlimlere olan güveni yıkmaktır. Bu yıkılırsa, (Hadisleri zaten onlar nakletti, onlar cahildi, teknolojiden haberleri yok) diyerek hadislere olan itimadı da yıkacaklar. Hadislere olan itimat yıkılınca, Kur’an-ı kerime olan itimadı yıkmak artık kolaylaşır. Mezhepleri birleştirip herkesi mezhepsiz yapmak, Eshab-ı kirama olan itimadı sarsmak, halifeleri gözden düşürmek, ictihad kapısını kırarak açmak, hadislere olan itimadı sarsmak, meal okumayı teşvik gibi işler yapılmaktadır.

Misyonerlerin ve din düşmanlarının ilk hedefi, âlimler köprüsünü yıkmaktır. Bu köprü yıkılınca, öteki köprüleri geçmek zaten imkânsızdır. Medyada durmadan, eski âlimlerin cahil oldukları, teknolojiyi bilmedikleri için yanlış hükümler verdikleri vurgulanmaya çalışılıyor. Hâlbuki eski âlimlerin, kendilerinden sonrakilerden daha bilgili olacağını bizzat Peygamber efendimiz bildirmiştir:
(En iyi insanlar benim asrımdaki Müslümanlar [Eshab-ı kiram]dır. Onlardan sonra en iyileri, onlardan sonra gelenler [Tâbiîn]dir. Onlardan sonra da en iyiler onlardan sonra gelenler [Tebe-i Tâbiîn]dir. Onlardan sonra gelenlerde yalan yayılır.) [Buhârî] Bu üç asırdan sonrakiler, bunlardan nakil yapmadıkça, onlara itibar edilmez.

(Her asır, öncekinden daha bozuk olur. Böylece Kıyamete kadar hep bozulur.) [Hadika] Gün günü aratıyor, gittikçe bozuluyor. İlk asırların gelmesi mümkün değildir.

(Allah’ın salih kulları birbiri ardından âhirete göçer, geride arpa ve hurmanın döküntüleri gibi değersizler kalır. Allahü teâlâ onlara hiç kıymet vermez.) [Buhari] Bunun için, sonrakilerin, öncekilerden nakil yapmaları gerekir.

(Bir âlim ölürse, İslam’da bir gedik açılır. Kıyamete kadar bu boşluk doldurulamaz.) [Deylemî] Bir âlimin boşluğu doldurulamazsa, o devrin hâli ne olur?

(Kıyamete yakın ilim azalır, cehalet artar.) [İbni Mace]

Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, sonraki gelen hainlerin, önceki âlimleri kötüleyeceklerini mucizeyle bildiği için, (Âhir zamanda, sonra gelenler, önceki âlimleri cahillikle suçlayacak) buyurdu. (İbni Asakir)

Önceki âlimler çok kıymetlidir. Üç âyet meali:
(Bu misalleri ancak âlimler anlar.) [Ankebut 43]

(Bilmiyorsanız âlimlerden sorun!) [Nahl 43]

(Bilenle bilmeyen bir olur mu?) [Zümer 9]

Üç hadisi şerif daha:
(Âlimlere tâbi olun!) [Deylemi]

(Âlimler, benim ve diğer nebilerin vârisleridir.) [Ebu Nuaym]

(Âlimler, kurtuluş rehberleridir.) [İbni Neccar]

Âlimlerin başında Eshab-ı kiram gelir. Eshab-ı kiram kötülenince, hadis-i şerifleri toplayan onlar olduğu için, hadis-i şeriflere gölge düşürülmüş olur. Kur’an-ı kerimi de onlar topladığı için aynı gölge Kur’an-ı kerime de düşürülmüş oluyor. Nitekim (Bazı âyetleri keçi yedi) diyenler olduğu gibi, (Hazret-i Ali’deki Mushaf çok daha büyüktür) diyen İbni Sebeciler de az değildir.

Âyet ve hadislere gölge düşürmek için, Eshab-ı kirama dil uzatılıyor. Hâlbuki Eshab-ı kiram, her bakımdan üstün, her bakımdan âlim ve hepsi de cennetliktir. Bir âyet-i kerime meali: (Mekke’nin fethinden önce, Allah için mal veren ve savaşan Eshab-ı kiramın, fetihten sonra Allah için veren ve savaşan Eshab-ı kiramdan dereceleri daha yüksektir. Hepsinin derecesi eşit değildir, ama hepsi için Hüsna’yı [Cenneti] söz veriyorum.) [Hadid 10]

Bir hadis-i şerif: (Eshabım, cin ve insanların hepsinden daha üstündür.) [Bezzar] Bütün insanların en üstünü olan bu büyük zatlara, nasıl dil uzatılabilir?

İbni Sebeciler, (Müslüman Müslümanla savaşmaz) diyerek, Hazret-i Ali ile savaşan Eshab-ı kirama kâfir diyorlar. Hâlbuki iki Müslüman ordunun savaşabileceği Kur’an-ı kerimde bildiriliyor. İki tarafa da kâfir denmez, çünkü Kur’an-ı kerimde mealen, (Eğer müminlerden iki grup birbiriyle savaşırlarsa, aralarını düzeltin!) buyurulmuştur. (Hücurat 9)

Bâtıl güçler, Eshab-ı kirama ve âlimlere olan itimadı yıkmakta epey yol aldıkları için, hadis-i şeriflerin çoğuna uydurma diyorlar. Birçok hadis-i şerife uydurma damgasını basıyorlar. Böylece onları nakleden âlimlere de dil uzatmış oluyorlar, çünkü hadis uydurmanın vebali çok büyüktür. Bir hadis-i şerifte, (Hadis uyduran Cehennemdeki yerine hazırlansın) buyuruluyor. Uydurma dedikleri hadisleri nakleden hadis âlimlerinin hâşâ cehennemlik olduğunu söylemiş oluyorlar.

Kur’an-ı kerimin açıklaması olan hadisler böyle damgalanınca, Kur’an-ı kerimi istedikleri gibi yorumlayabiliyorlar. (Namaz iki vakittir, üç vakittir, altı vakittir, tesettür farz değildir, tavuktan, balıktan kurban olur) gibi saçmalıklar ortaya atıyorlar. (Oruç kefareti diye bir şey yok) diyebiliyorlar. Herkesin meal okumasını teşvik ediyorlar. Böylece farklı görüşlerin meydana çıkmasına, yani dinde anarşiye çalışıyorlar. Böylece dini yıkmaya çalışıyorlar. Bu oyunlara gelinmemeli.

Hadis-i şeriflere aykırı ne varsa, rahatça söyleyebiliyorlar. Kur’an-ı kerimi yanlış şekilde tevil edip, yeni görüşler çıkarmak sûretiyle dini bozmaya ve yıkmaya çalışıyorlar. Bu türedilerin bir kısmı da, mezhepleri birleştirerek herkesi mezhepsiz yapmak istiyorlar. Mason Abduh’un çömezi Reşit Rıza ile onları taklit eden mezhepsizler, mezheplere saldırıyorlar. Hâlbuki dört hak mezhep kardeştir. Birinde yapılması güç olan şey, ötekine göre yapılır. Bunun için Peygamber efendimiz, (Âlimlerin farklı ictihadları [amelde mezheplere ayrılmaları] rahmettir) buyuruyor. (Beyhekî)

Türedilerin bir kısmı da, asırlardır gelen halifelerin gerçek halife olmadığı, onların hilafetinin sahih olduğunu söyleyen binlerce âlimin de, gerçek âlim olmadığı, dolayısıyla bu âlimlerin sözlerine itimat edilemeyeceği gibi yıkıcı sözleri yaymak istiyorlar. Âlimlere itimat sarsılınca, onların bildirdikleri dine de itimat kalmaz.

Modern mezhepsizler de, geri kalışımızı yeni ictihadlar yapılmayışına bağlamaya çalışıyorlar. (Günün gelişen şartlarına göre, ibadetleri yeniden gözden geçirmek gerekir) diyorlar. Hâlbuki dinimiz eksik değildir. Kur'an-ı kerimde mealen, (Dininizi tamamladım) buyuruluyor. (Maide 3)

Din, ibadet günün şartlarına göre değişmez. Din eksik değildir. Eksik denirse, Allahü teâlânın (Dininizi tamamladım) kelamı hâşâ yalanlanmış olur. Mezhepsizler, dinimizi, günün şartlarına göre değiştirmeye kalkıyorlar.

Misyoner kılıklı kimseler de, (Kur’anın indiği dönemde Yahudi ve Hristiyanlar kâfir olduklarından dolayı, Müslüman olmak için La ilahe illallah Muhammedün Resulullah demek şarttı, şimdi sadece La ilahe illallah demek yeter. Böyle inanana İsevi Müslüman, Musevi Müslüman denir) diyorlar. İslamiyet’i içten yıkmak için, çeşitli oyunlar oynanıyor.

Din düşmanlarının bu oyunlarına bilmeden alet olmak gaflet, bilerek alet olmaksa hainlik olmaz mı?

İslam şûrası mı?
Sual: (Çok sayıda din görevlilerinden teşekkül edecek bir İslam şûrası veya ictihad şûrası kurulmalı. Şûra üyesi fazla olursa, hükümler daha isabetli olur. Alınacak kararlarla, dinî hükümlere yeni yorumlar getirilmeli, teknolojik şartlara uyularak farzlar azaltılmalı, mezhepleri taklit devri kapanmalı, İslâm âlimlerinin bin yıl önce verdiği fetvalar insanları bağlamamalıdır) diyen yazarlar çıkıyor. Böyle bir şûra faydalı olur mu?
CEVAP
Bu, dinde reformcuların düşüncesidir. Dinde bir eksiklik yok ki tamamlansın? Dinde eksiklik var demek, (Dininizi tamamladım) âyet-i kerimesine aykırıdır.

(Mezhepleri taklit devri kapanmalı) demek, mezhepsizlik esas alınmalı demektir. Herkes âyetten ve hadisten ne anlıyorsa öyle hareket etmeli demektir. Mezhepsizliğin dinsizliğe köprü olduğunu âlimlerimiz bildirmiştir.

Dinî hükümlere yeni yorum getirmek de, dinî değiştirmek demektir. (Farzlar azaltılmalı) demek ise, açıkça dini yıkmalı demektir.

Şûra’daki üye sayısının fazla olması neyi hâlleder? Yani kemiyetin çok olması keyfiyete tesir etmez. İnşaata taş taşınmıyor ki, (Çok kişi olursa, çok taş taşınır) diye düşünülsün. Kur’an-ı kerimde, (İnsanların çoğuna uyarsan, seni Allah’ın yolundan saptırırlar) buyuruluyor. Böyle bir şûrada, ittifakla namaz vakitleri üçe indirilse veya altıya çıkarılsa, zekât kırkta bir iken yirmide bir veya yüzde bir olarak tespit edilse, yapılan bu reform, dine hizmet mi, yoksa dini yıkmak mı olur?

Meşhur Sünnî bir yazar da, (İcazetli ulema ve fukaha şûrası kurulmalıdır) diyor. Böyle bir şûranın içinde mezhepsiz ulema olmaz mı? Hiç değilse, (Ehl-i sünnet şûrası) dense belki daha az hatalı olurdu. Bugün Vehhabiler bile kendilerine Ehl-i sünnet diyorlar. Her grup kendine Ehl-i sünnet diyor. Yani adı Ehl-i sünnet şûrası da olsa, yine maksat hâsıl olmaz. Ehl-i sünnet şûrasına ne ihtiyaç var ki? Namaz vakitleri mi belli değil? Oruç mu belli değil? Zekât mı belli değil? Hac mı belli değil? Bu şûra ne iş yapacak sayın yazar?

Ehl-i sünnete uymayan kitapların basılmasını önleyebilecek bir şûra kurulsa elbette çok iyi olur, ama bu devirde böyle bir şeyi düşünmek fazla iyimserlik olur. Çünkü dünyada çoğunluk mezhepsizlerin elindedir. Kendi kendilerine icazet veriyorlar. Onun için adı Ehl-i sünnet bile olsa, şûradan bahsetmek isabetli olmaz.

Din nasıl yıkılır?
Sual: Dini içten yıkmaya çalışanların çoğaldığı söyleniyor. Dinin içten yıkılması nasıl oluyor?
CEVAP
Dinimizin hükümleri teker teker sorgulanır. Bugünkü dinin bozuk olduğu söylenir. Yayın yoluyla her gün dinin bir hükmünün yanlış olduğunu vurgulamaya çalışırlar. Eski âlimleri, eski diye, günün şartlarından habersiz diye kötülemeye çalışırlar. Eski âlimlerin eskimediklerini, yepyeni olduklarını bilemezler. Kanı bozuk, dini bozuk, aklı bozuk kimseler şöyle görüşler ileri sürerler:
1- İnsan kaderini kendi çizer.

2- Amel, imandan cüzdür.

3- İman artıp eksilir.

4- Kur’an-ı kerim mahlûktur.

5- Allah göktedir.

6- Kabir suali ve kabir azabı yoktur.

7- Şefaat ve sırat köprüsü yoktur.

8- Keramet diye bir şey yoktur.

9- Eshab-ı kiramın hepsi cennetlik iken, herhangi birini kötülemek.

10- Mirac mucizesinin aslı yoktur. Rüyada olmuştur.

11- Peygamberler de günah işler.

12- Dinde delil yalnız Kur’andır.

13- Dinde delil yalnız Kitap ve Sünnet’ir, başka delil yoktur. (İcma ve kıyas-ı fukahayı inkâr ederler.)

14- Bütün mezhepleri tahkik ederim, doğru olanı alırım. Bir mezhebe bağlı kalmam.

15- Resulullah’tan sonra, nebi gelmez, ama resul gelir. Hocamız resuldür.

16- Mehdi, Deccal diye bir şey yoktur. İsa gökten inmeyecektir.

17- Öldürülen, intihar eden eceliyle ölmemiştir.

18- Âhirette de Allah görülmez.

19- Yahudiler de, Hristiyanlar da Cennete girecektir.

20- Kâfirler Cehennemde sonsuz kalmaz, Cehennem ebedi değildir.

21- Günahkâr mümin Cehenneme girmez, Cehenneme giren hiç çıkmaz.

22- Mest üzerine mesh caiz değildir.

23- Hazret-i İsa gelince, hakiki Hristiyanlığı yayacaktır.

24- Abduh ve Efgani büyük âlimdir.

25- Evliyanın türbelerine gidip onların hürmetine dua etmek ve onlardan yardım istemek şirktir.

26- Kurban balıktan da olur.

27- Ruh ölür, ruhlar işitmez.

28- Naylon çoraba mesh caizdir.

29- İslam halifeleri saray mollalarıdır, padişahın kullarıdır.

30- Hadislerin çoğu uydurmadır, uydurma olmayanlar da zayıftır.
31- Teravih diye bir namaz yoktur

32- Mezhep bölücülüktür, herkes Kur'andan anladığına uymalıdır.

33- Zamanın gereklerine göre, dinde reform şarttır.

Bu görüşlerin birini veya birkaçını savunan kimsenin mezhepsiz olduğu veya dini içten yıkmaya çalıştığı anlaşılır. Böyle kimselerin tavsiye ettiği kitapları bile okumak zararlıdır.

Zındığın yalanı
Sual: Dinimizi yıkıcı görüşleri olan bir ilahiyat profesörünün namaz kılıp kılmadığını öğrenmek için iki arkadaşla bir toplantısında onu takip ettik. Biz nöbetleşe öğleyi kılıp geldik. Öğle vakti çıkmak üzere, o hâlâ namaza gitmiyor. Öğle vakti çıktıktan sonra, yanına yaklaştım. (Öğle namazını kaçırdınız) dedim. (Ben ikindiyle cem edeceğim) dedi. Biz yine nöbetleşe ikindiyi kıldık. Nihayet akşam ezanı da okundu. Biz akşamı da kılıp geldik. O hâlâ onunla bununla konuşuyor. Arkadaşa, (Bu beni tanır. Sen git! Akşam vaktinin çıkmak üzere olduğunu söyle!) dedim. O da gidip söyledi. (Gece eve gidince yatsıyla beraber cem edeceğim) dedi. Bizi kandırmaktaki maksadı ne olabilir?
CEVAP
Müslüman görünüp İslamiyet’i yıkmaya çalışan böylelerine zındık denir. Zındıkların tek maksadı müminlerin imanlarını çalmaktır.

Oruçta mezhep taklidi

Her Müslümanın ibadet yaparken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, (Fetva böyledir), (En iyisi budur), (En doğru söz budur) gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve taassup

Günümüzde mezhep taklidi ile ilgili müslümanlar üçe ayrılır:
1- Zaruret de olsa, başka hak mezhebi taklit etmeyi caiz görmeyenler. (Taassup ehlinin yolu)...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve telfîk

Dürr-ül-muhtârın sâhibi önsözünde ve bunun Redd-ül-muhtâr hâşiyesinde yani İbni Abidinde deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Harac nedir?

İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semâvî sebebe, yani insanın elinde olmayan sebebe Zaruret denir. İslamiyetin emir ve yasak etmesi, şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti, hep zarurettir...

Devamını Okuyun...

Geriye dönük taklit

Muteber bir kitaba dayanmadan, aklına göre konuşmak veya mezhepsiz kişileri kaynak göstermek mezhepsizlik, hattâ dinsizlik olur. İşin durumuna göre, önce de, sonra da mezhep taklidinin caiz olduğu, Bahr-ür-raıkMizan-ül kübra, Fetava-i Hayriye gibi birçok muteber din kitabında yazılıdır...

Devamını Okuyun...

Mâliki’de özürlü olmak

O kimse, diş dolgusu sebebiyle Mâlikî’yi taklit etmese bile, yarasını sarar, abdestini alır ve Mâlikî’yi taklit edip o abdestle namaz kılabilir. S. Ebediyye’de deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Zaruretsiz taklit caiz olmaz

Elbette haramdır. Dört mezhebe göre de, hayızlının Kur'an-ı kerim okuması haramdır.Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabında buyruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Mâlikî'yi taklit ederken

Evet, yanlış söylüyorlar. Çünkü semavî özür hâlinde, mesela ishalini tutamayan, çıbanından veya yarasından kan akan, ağrıyla gözünden yaş gelen, burnu kanayan, kulağından irin akan, makatından solucan çıkan, idrarını tutamayan, basurundan kan...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklit

El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe'a’da diyor ki:
“Maliki mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda, karanlıkta, çamurlu gecelerde, Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları cem edilir...

Devamını Okuyun...

Şâfii mezhebini taklit

Maliki mezhebi daha kolaydır. Maliki’yi taklit etmenizi tavsiye ederiz. Şâfii’yi taklit eden, sadece Şâfii’deki farzlara uyar, müfsidlerinden kaçar. Bunlar da şunlardan ibarettir...

Devamını Okuyun...

Hanbeli mezhebini taklit

Hanefî mezhebinde, yalnız Arafat meydanında ve Müzdelifede hacıların iki namazı cem etmeleri lâzımdır. Hanbelî mezhebinde ise, seferde, hastalıkta, kadının emzikli veya müstehâza olmasında, abdesti bozan...

Devamını Okuyun...

Hanefi mezhebini taklit

Sadece gusülde, abdestte ve namazda, kendi mezhebinin şartlarına ilaveten Hanefi’nin farzlarına uyup müfsitlerinden kaçar. Diğer hususları aynen Şâfiî gibi yapar. Sünnet ve mekruhlarda kendi mezhebine uyar...

Devamını Okuyun...

Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur

Dinimiz yeni inmedi. Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur. Bu bakımdan asla reforma ihtiyacı yoktur. Reforma ihtiyaç olan, din olamaz. Hâşâ Allah noksan göndermiş demektir. Bu bakımdan dine yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur...

Devamını Okuyun...

Dini yenilemek gerekir mi?

Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan ıslahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır...

Devamını Okuyun...

Hak ile bâtıl mukayese olmaz

Çağdaş yazar, bir gayrı müslimin, (Fikrini tazelemeyen beyin ölür) sözünü bir nass [âyet ve hadis] gibi eline alıp, dinde reform isteyerek özetle diyor ki:
(Hiçbir din, vahy olduğu şartlarda kalmamıştır...

Devamını Okuyun...

Din, ihtiyaca göre hiç değiştirilir mi?

İslam bilgileri fen ve din bilgileri olmak üzere ikiye ayrılır. Din bilgileri, yalnız nakil ile anlaşılır. Bunların kaynağı, Kur’an-ı kerim ile hadis-i şeriflerdir. His organları ile anlaşılan şeylerin bir sınırı vardır...

Devamını Okuyun...

Hicri takvimle ilgimiz yokmuş!

Üçü de yanlıştır. 

1- Bilindiği gibi hicri kameri bir takvim vardır. Müslümanlar, ibadetlerini bu takvime, yani kameri aylara göre yaptıkları gibi, oruçlarını da bu takvime göre tutar. Her yıl, on gün önce gelerek Ramazan, her sene değişmekte, yaza, kışa, bahara da gelmektedir...

Devamını Okuyun...

Peki bu dini yıkmak değil mi?

Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin. Kadının nasıl giyineceğini insanlar tespit edemez ki. Allah’a inanan kimse, O ne demişse Ona inanması gerekir, uyarsa daha büyük nimettir...

Devamını Okuyun...

Birleştirici olmalı

Genelde hiç kimse, bilmediği konularda, uzmanlık alanın dışında konuşmaz. Eğer konu din ise, bilen bilmeyen herkes, fikir yürütür, “Bence böyle olmalı” der. Dini eleştirenlere bakın, dinden hiç haberi yoktur. Kulaktan duyma bilgilerle dine saldırırlar...

Devamını Okuyun...

Dinin ruhuna aykırı imiş

Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnetİcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor...

Devamını Okuyun...

Dinde anarşi çıkarmamalı

Dinimizi yıkmak isteyen yabancıların bir kısmı, “Yalnız Kur’an”, “Kur’andaki din” gibi ifadelerle Peygamber efendimize tâbi olmayı reddederek, dinimizi bozmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Türkçe Kur'an sözü yanlıştır

Maksadını bilemeyiz ancak bu tür teşebbüsler dinimizi içten yıkmaktır. Bunun yapmak istediğini, diğer reformcular defalarca yapmaya teşebbüs etmiştir. Mesela, bir zamanlar bazı profesörler, dinimizde yapılacak yenilikleri bir rapor halinde hazırlamışlardı. Rapor, özetle şöyle idi...

Devamını Okuyun...

Dinde kolaylıklar var

Kolaylık var, zorluk yok demek, (Dinimizin verdiği ruhsatlardan, kolaylıklardan faydalanın) demektir. Yoksa, (Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın size güç gelen ibadetleri yapmayın, onları istediğiniz gibi değiştirin) demek değildir...

Devamını Okuyun...

Kadının sesi haram mı?

Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika)...

Devamını Okuyun...

Dini bozma gayretleri

Elbette aykırıdır. Kısaca cevap verelim:
1- Kütüb-i sitte’deki hadis-i şeriflerin hepsi sahihtir. İslâm âlimi, Resulullah efendimizin vârisidir, herkesten daha çok Allah’tan korkar ve kitabına uydurma hadis almaz. (Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir...

Devamını Okuyun...

Reform mu yapılıyor?

20 Haziran 1928 tarihli Vakit gazetesinde, şu haber çıkmıştı:
(Dinimizde yeni hayata, ilerlemeye uygun olarak yapılacak yenilikleri, İstanbul ilahiyat fakültesi profesörleri rapor halinde hazırlamışlardır.)...

Devamını Okuyun...

Modern müceddid

Modern hayattan kasıt ne? Avrupa tarzı, ahlak ve namus tanımayan bir hayat yaşamak mıdır? Öyleyse bu, dini değiştirmek olur. Zamana uygun yaşamak için ise, dini yeniden yorumlamaya, reform yapmaya yani dini değiştirmeye zaten ihtiyaç yoktur. Böyle yapmak dini yıkmak olur...

Devamını Okuyun...

Yeni yorum olur mu?

Şaşıranlar olabilir, ama bu sapıklıkların hepsini Peygamber efendimiz haber vermiştir. Kur’an-ı kerimin yeni mânâlarının olduğunu söylemek, başta Peygamber efendimiz olmak üzere, Eshab-ı kiramın tamamını ve bütün İslam âlimlerini cahillikle suçlamak olur...

Devamını Okuyun...

Dinin emri zamanla değişir mi?

Evet, açıkça reform yapılmak isteniyor. Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Ancak Nass’a, delile dayanan hükümler zamanla değişmez. (Dürer-ül-hükkam)...

Devamını Okuyun...

İslamiyet’i yıkma yolları

Planları ve oyunları çoktur, fakat özellikle, eski âlimlere olan itimadı yıkıp, sonra bu âlimlerin naklettikleri hadisleri uydurma sayıp, daha sonra da, Kur’an-ı kerimi yanlış yorumlayıp dini yıkmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Bir reformcunun hezeyanları

Maddeler hâlinde cevap veriyoruz:
1- (İlim öğrenmek veya okul yapmak için Cenneti bile feda ederim, haram da olsa, o işi yaparım) diyor. Dine uymak, ilim öğrenmek, Allahü teâlânın rızasını kazanıp Cennete girmek içindir...

Devamını Okuyun...

Reform nerede gerekli?

Bunu reformcuların kendilerine sormak gerekir, fakat niyetleri iyi olsa bile, dinde reform yapmak dinsizlik olur. Dinî hükümleri koyan Allahü teâlâdır. Bir hükmünü değiştirmek, o hükmü beğenmemek olur...

Devamını Okuyun...

İslam’da demek

Elbette yanlıştır ve mezhepsizliktir. Kur’andan, Sünnetten kendi anladığını din sanmak çok tehlikelidir. (Şu mezhebin şu hükmü isabetlidir) diyerek farklı bir yol tutmak da mezhepsizlik olur. 

Devamını Okuyun...

Zekât nisabı değişmeli mi?

Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım, eksik bırakmadım) buyuruyor. Namaz, oruç gibi zekât da bir ibadettir. İbadette değişiklik olmaz. Zamanla değişmesi gerekmez...

Devamını Okuyun...

Dinî emirlerle oynamak

Elbette bu, dinimize yapılmış çok tehlikeli bir saldırıdır. Allah'ın emrini beğenmeyip değiştirmek küfürdür. Çünkü Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ, (İki erkek şahit tutun, eğer iki erkek bulunmazsa, doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olmalıdır...

Devamını Okuyun...

Fayda ve zarar veremeyen kim?

Reformistin görüşleri reformdan daha ötedir. Maksadı dînî inançları yıkmaktır. Burada birkaç yanlış var:
1- Âyet-i kerimelerde (Putlara ibadet etmeyin!) deniyor. (Resulümden, evliyamdan, yardım istemeyin!) denmiyor...

Devamını Okuyun...

Her kitap okunmaz

Kitap, bilgi öğrenmek için okunur. Bir şeyin hak veya bâtıl, faydalı veya zararlı, iyi veya kötü olduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun? Bilmiyorsa, bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı zannedebilir...

Devamını Okuyun...

Çoğunluğa uymak gerekir mi?

Yukarıdaki yanlış örneklerde olduğu gibi, çoğunluk örnek gösterilerek, (Herkes böyle yapıyor, ben de yapsam ne çıkar?) demek caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Salihlerle beraber olmak

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Doğru yolda gidenleri sevmek, onlarla tanışmak ve görüşmek ve onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir...

Devamını Okuyun...

Kimlerle bulunduğumuz önemli

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanlar, dinde çeşitli gruplara bölündüler. Her grup, kendi yolunu doğru sanıp sevinmektedir.) [Müminun 53]...

Devamını Okuyun...

İslam âlimlerinin kitaplarını değiştiriyorlar

Özetini verdiğiniz yazıya göre, merd-i kıpti gibi şecaat arz ediyorlar. Açıkça İslam âlimlerinin kitaplarını değiştirdiklerini ifade edebiliyorlar...

Devamını Okuyun...

Salih âlimlerin önemi

Muteber fıkıh kitaplarından nakleden, mezhebe inanan salih kimselere sormak gerekir. Bunu tespit etmekte de güçlük çekilirse, âlimlerin bildirdiği duayı okumalıdır. Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki...

Devamını Okuyun...

Bozuk kitaplar

Piyasada din aleyhine çok kitap yazılmaktadır. Hepsine cevap vermek için, bir kitap yazmak gerekir. Biz doğruları anlatırız, buna uymayanların yanlış olduğu anlaşılır. Yine de, kısaca cevap verelim...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlerin fikirlerinden bazıları

Sapıklıkları normal görülüyor ki, peşinden gidenler oluyor, fakat o görüşlerin bâtıl olduğunu bilmiyorlar. Onun için, (Bu adamın şu görüşleri yanlıştır) demek yerine, ona Ehl-i sünneti anlatan kitaplar vermeli...

Devamını Okuyun...

Dinimizi yıkma planları

Planları çoktur. Fakat özellikle şu yollarla saldırıyorlar:
Âlimlere olan itimadı yıkmak, Mezhepleri birleştirerek herkesi mezhepsiz yapmak, Eshab-ı kirama olan itimadı sarsmak, halifeleri gözden düşürmek, kapalı ictihad kapısını kırarak açmak, Hadis-i şeriflere olan itimadı sarsmak, meal okumayı teşvik...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz kime denir

Dört mezhepten birine uymayıp, doğru yolda olmayana mezhepsizdendiği gibi, dört mezhebi karıştırıp, kolayına gelen mezhebe göre hareket edene, yani mezhepleri telfîk edene ve dört mezhebi hak bildiği hâlde, bir inanışı, Ehl-i sünnet itikadına uymayan bid’at ehline de mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Önce temel bilgi gerekir

Bazı okuyucular, İbni Teymiye’nin veya İbni Sebe’nin yanlış görüşlerinin neler olduğunu soruyorlar. Mesela, (İbni Teymiyeci bir arkadaşımız var. İbni Teymiye’nin hatalarını bildirin de arkadaşımızı vazgeçirelim) diyorlar. Abduh’u, Kardavi’yi veya daha başkalarını soruyorlar...

Devamını Okuyun...

Bölücüleri dışlamak ve lanetlemek

Reşat Halife’ye elçi [Peygamber] diyen mürted biri bir Müslümana şunları diyor:
(Dünyada bir milyar müslüman var deniyor da; ama siz grupları dışlıyorsunuz...

Devamını Okuyun...

Kötüye kötü, kirliye pis demek

Gıybet büyük günahtır, caiz değildir. Hele gerçek âlimleri kötüleyen kâfir olur. Siz soruyu yanlış soruyorsunuz. Şöyle sorulmalıydı: Bazı âlimlere, mezhepsiz, eshab-ı kiram düşmanı falan deniyor...

Devamını Okuyun...

Kâfir olmak bir ayrıntı mıdır?

Bunlar ayrıntı değildir. Meşhur bir harama helal, meşhur bir mubaha haram diyen kâfir olur. Kâfir olmak bir ayrıntı mıdır...

Devamını Okuyun...

Doğru gibi görünen yanlışlar

Kötülemek maksadıyla söylenen böyle sözler, doğru da olsa yanlıştır. Bu konuda söylenenlerden bazı örnekler verelim...

Devamını Okuyun...

Tarihselciler ne yapmak istiyor

Dinde reform gibi, tarihselcilik de, Hristiyan Batı kültürünün problemlerini çözmek için ortaya atılmış bir metot iken, mezhepsizler ve dinsizler Müslümanlıkta da uygulamak istiyorlar...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlerin taktikleri

Doğru bilinirse yanlış meydana çıkar. Doğru tektir, yanlış çoktur. İlim öğrenmek için yanlışları değil, doğruyu öğrenmek gerekir. İki noktadan ancak bir doğru geçer. Sayısız eğri çizgiler çizilebilir...

Devamını Okuyun...

Mezhepsize mezhepsiz demek

Aklı olmayana akılsız, dini olmayana dinsiz, parası olmayana parasız demek ne kadar normalse, mezhebi olmayana da mezhepsiz demek o kadar normaldir...

Devamını Okuyun...

Müctehid taslakları

Hayır, asla böyle bir müctehid sınıfı yoktur. Müctehid olsa bile, kendi ictihadını bildirir, başka ictihada yanlış diyemez. Fakat günümüzde mutlak müctehid değil, mezhepte müctehid de yoktur...

Devamını Okuyun...

Onlar da insanmış

Kendilerini Peygamber ve ilah olarak düşünmezler, ama kendi görüşlerinin isabetli olduğunda ısrar etmeleri taassup ehli birer mezhepsiz olduklarını göstermektedir...

Devamını Okuyun...

Önsöz

Mezhepsizler diyor ki: 

“Bid’at ehlinin hatalarını biz de kabul ediyoruz. Ancak şimdi zamanı değildir. Dinsizler dururken din görevlilerinin hataları ile uğraşmak gıybettir. Hatasız kul olmaz...

Devamını Okuyun...

İbni Teymiye bidat ehlidir

Hanbeli fıkıh ve hadis âlimi iken mezhepsiz oldu. Ehl-i sünnete uymayan yazılarından dolayı Mısır’da iki defa hapsedildi. 1263 senesinde Harran’da doğup, 1328 de Şam’da kalede hapiste iken vefat etti...

Devamını Okuyun...

Cemalettin Efgani

1838 senesinde Afganistan’da doğup, 1897 de İstanbul'da vefat etti. Din bilgisi azdı. Zındıkların kitaplarını okuyarak dinden çıkmıştır. Bir aralık Ruslar tarafından satın alınarak, ana vatanı olan Afganistan’a karşı casusluk yaptı...

Devamını Okuyun...

Muhammed Abduh

(Mutlak müctehid), mezhep sahibi büyük imam, büyük âlim demektir. Halbuki M. Abduh, İslam âlimlerinin büyüklüğünü, üstünlüklerini bile anlayamayan bir zattır...

Devamını Okuyun...