Dini yenilemek gerekir mi?

Bazıları, (Her asırda bir âlim çıkar, dini yeniler) hadisinin, dinde reformun gerektiğini gösterdiğini söylüyorlar. Her asırda gelen âlim, dinin neyini yeniler?

CEVAP
Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan ıslahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır:

1- Cahiller ve din düşmanları tarafından müslümanlar arasına sokulmuş olan hurafeleri, bid'atleri, yanlış inançları düzeltme işidir. Dine bir şey ilave etmeden eski haline döndürmek demektir. Bunları yapan büyük âlimlere (Müceddid) denir. İmam-ı Rabbani, imam-ı Gazali ve dört mezhebin imamları birer müceddid âlimdir. [Rahmetullahi aleyhim]

Bu büyük âlimlerin geleceğini Peygamber efendimiz müjdelemiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Âlimler, peygamberlerin vârisleridir.) [Ebu Davud]

(Ümmetimin âlimleri, beni İsrailin peygamberleri gibidir.) [Neşr-ül-mehasin]
Bu büyük âlimlere, reformcu değil, (Müceddid) denir.

2- Dinde reform yapmaya kalkanların ikinci kısmı ise, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden, kendi kısa akıllarına göre mana çıkaran ve Ehl-i sünnet âlimlerinden ayrılanlardır. Bunlara (Bid'at) veya (Dalalet) fırkaları denir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ümmetim 73 fırkaya ayrılır. Bunlardan yetmiş ikisi Cehenneme gider, biri doğru inanış sebebiyle Cehenneme girmez.) [Tirmizi]

Cehennemden kurtulacak olan fırka Ehl-i sünnet ve cemaattır. (Mek.Rabbani)

Bugün bilhassa Mısır, Suriye gibi yerlerde, mason Abduh’un yolundan giden, kendilerini müceddid ve müctehid olarak tanıtan sapıklar çoktur. Bunların kitapları çok zararlıdır.

3- Dinde reform yapmak isteyenlerin üçüncü kısmı, sinsi İslam düşmanlarıdır. Bunlar müslüman görünerek, (Dini ıslah ediyoruz, ana kaynaklara iniyoruz, Kitab ve Sünnete sarılmalıyız) diyerek âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere kasten yanlış mana veren kimselerdir. İster bunlar gibi kasdi olsun, isterse cehaletleri sebebiyle, Kur'an-ı kerime yanlış mana veren kimseler dinden çıkar. Mektubat-ı Rabbani’deki hadis-i şerifte, (Kur'an-ı kerimden kendi aklı ile, kendi düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfirdir) buyuruldu. Bunun için Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından nakil yapmayan kimselerin yazdığı kitaplar çok zararlıdır. İnsanları felakete sürükler.

Yeni yorum ve ictihad
Sual:
 (Âdetler ve teknoloji değiştikçe, Kur’an ve sünnetin yeniden yorumlanması, hakkında âyet ve hadis olmayan konuların ise, bunlara daha geniş bir çerçeveden bakarak hükme bağlanması gerekir) deniyor. Yani dinde reform mu yapılmak isteniyor?
CEVAP
Evet, reforma kılıf geçiriliyor. Âdet ve teknolojinin değişmesiyle, namaz, oruç, zekât ve diğer ibadetler niye değişikliğe uğrayacak ki? Peygamber efendimiz âhir zaman peygamberidir, ondan sonra peygamber gelmeyeceğine göre, dinde değişiklik yapmak, dini yıkmak olur.

Anlaşılan bu düşüncedeki reformcular, robot insan yapacak, namazı ona kıldıracak, kendileri namaz kılmayacaktır. Yahut robot imam koyacaklar, insanlar ona uyacaktır. Yahut da, hoparlörlerle büyük camideki imama uyulacaktır. Nasıl olursa olsun, Peygamber efendimizden farklı ibadet etmek bid’attır, haramdır, reform olur. Bunlar, hâşâ (Allah iki bin sene sonra hangi aletlerin keşfedileceğini bilmiyor, eğer bilseydi, her devrin gereklerini yerine getirebilecek kurallar koyar, dini eksik göndermezdi) demek istiyorlar, fakat bunu açıkça söyleyemeyip, (Teknoloji değişti, âyet ve hadisleri farklı yorumlamak gerekir) diyorlar. Dini koyan Allah’tır, değiştirme yetkisi ondadır. Başkaları asla değiştiremez.

Bugün din bilgilerinde açıklanmamış bir şey kalmadı. Kemale gelmiş olan bu dine, ilave edilecek bir şey yoktur. Resulullah efendimiz, kıyamete kadar olacak her şeyin hükmünü bildirmiştir. Mezhep imamları da bunları açıklamıştır. Bunların günlük olaylara tatbiklerini, müctehid olmayan âlimler yapar. Her asırda gelecek olan müceddidler, bu işi yaparlar, fakat ictihadla yeni hükümler çıkarmazlar, çünkü buna lüzum kalmamıştır. Helal, haram ve her delil açıklanmıştır. (Fâideli Bilgiler)

Dinde reformcu olarak bilinenler
Sual: Bazı din büyükleri için “dinde reform yaptı” deniyor. Dinde reform olmadığına göre, bazı din büyükleri için niçin böyle bir ifade kullanılmıştır?
Cevap:
 Dinde reformcu olarak bilinenler üç kısma ayrılmaktadır:
1- Dinde reformcu denilenlerin birinci kısmı, Ehl-i sünnet mezhebinin derin âlimleridir. Bunlar, cahil halk ve İslâm düşmanları tarafından Müslümanlar arasına sokulmuş olan hurafeleri, yanlış inançları ve yanlış işleri düzeltirler. Müctehid âlimlerin Eshâb-ı kiramdan işiterek bildirmiş oldukları doğru bilgileri meydana çıkartırlar, kendilerinden bir şey söylemezler. Bunlara Müceddid denir. Bunların geleceğini ve İslâmiyete hizmet edeceklerini, hadis-i şerifler haber vermekte ve övmektedir.
(Benden sonra, her yüz senede, bir âlim çıkar. Dinimi kuvvetlendirir.)

(Ümmetimin âlimleri, İsrail oğullarının Peygamberleri gibidir) hadis-i şerifleri ile bu müceddidler övülmektedir. İmam-ı a'zam Ebû Hanîfe, imam-ı Şâfii ve bunlar gibi mezhep imamı olan mutlak müctehidler, imâm-ı Rabbânî, her asırdaki dört mezhepten birinde olan âlimler ve ileride gelecek olan hazret-i Mehdî bu müceddidlerdendir. Bu büyük âlimlere reformcu değil Müceddid denir.

2- Dinde reformcuların ikinci kısmı, Kur'ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere inanırlar, saygı gösterirler. Fakat, İslâm âlimlerinin kitaplarında bildirilen bilgileri kabul etmezler. Kur'ân-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden, kendi kısa görüşlerine göre manalar çıkarırlar. Bunlara Bid'at veya Dalâlet fırkaları denir. Bunların meydana geleceğini de, Peygamber Efendimiz haber vermiş ve;
(Ümmetim yetmişüç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan yetmişikisi Cehenneme gidecek, biri, inanış sebebi ile Cehenneme girmeyecektir) buyurmuştur.

3- Dinde reformcuların üçüncü kısmı, sinsi İslâm düşmanı olanlardır. Bunlar Müslüman görünerek, dini ıslah ediyoruz, ana kaynaklarını meydana çıkarıyoruz, ilk hâline getiriyoruz gibi yaldızlı sözler söyleyerek İslâm dinini yıkmaya, Kur'ân-ı kerimin ve hadis-i şeriflerin doğru manalarını değiştirmeye, bozmaya çalışıyorlar. İslâmiyeti, içeriden yıkmak istiyorlar. Müslüman göründükleri ve dini ıslah ediyoruz, hurafelerden temizliyoruz, dedikleri için, cahil halk, bunları gerçek müceddid sanıyor ve bunlara aldanıyorlar.

İslâmiyet bozulmadı ki düzeltilsin!..
Sual: Kendisini din adamı tanıtan Reformcu Mûsâ Beykiyef, gençleri aldatabilmek için; “Zamanımıza göre, dinimizde de yenilikler yapılmalıdır. Dinde bulunmayan birçok şeyler, hurafeler, sonradan İslâmiyete karışmıştır. Bunları temizlemek, dinimizi ilk zamanındaki doğru, temiz hâline getirmek lazımdır” diyor. İslâm dininin böyle bir şeye ihtiyacı var mıdır?
Cevap:
 Müslümanlarda, birkaç yüz seneden beri bir duraklama, hatta gerileme olduğu meydandadır. Bu gerilemeyi görerek, İslâmiyetin bozulduğunu söylemek, çok haksız ve pek yanlıştır. Geri kalmanın sebebi, Müslümanların dine sarılmamaları, dinin emirlerini yerine getirmekte gevşek davranmalarıdır. İslâm dinine, başka dinlerde olduğu gibi, hurafeler karışmamıştır. Cahillerin yanlış inanışları ve konuşmaları olabilir. Fakat bunlar, İslâmın temel kitaplarında bildirilenleri değiştirmez. Bu kitaplar, Resulullah efendimizin sözlerini ve Eshâb-ı kiramdan gelen haberleri bildirmektedir. Hepsi, en salahiyetli âlimler tarafından yazılmıştır. Bütün İslâm âlimlerince söz birliği ile beğenilmiştir. Asırlar boyunca, hiçbirinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Cahillerin sözlerinin, kitaplarının ve dergilerinin hatalı olması, İslâmiyetin temel kitaplarına kusur ve leke kondurmaya sebep olamaz.

Bu temel kitapları her asrın modasına, gidişine göre değiştirmeye kalkışmak, her zaman için yeni bir din yapmak demek olur. Böyle değişiklikleri, Kur'ân-ı kerime ve hadis-i şeriflere uydurarak yapmaya kalkışmak, Kur'ân-ı kerimi ve hadis-i şerifleri bilmemenin, İslâmiyeti anlamamanın alametidir. İslâmın emirlerinin, yasaklarının zamana göre değişeceğini sanmak, İslâm dininin hakikatine inanmamak olur. Bir âyet-i kerimede mealen;
(Müminler ma'rûf olan şeyleri emreder) buyuruldu. Kur'ân-ı kerime, İslâmiyete saygısızca saldıran aşırı reformculardan Ziya Gökalp ve benzerleri, bu âyet-i kerimedeki ma'rûf kelimesine, örf, âdet diyerek, İslâmiyeti âdete, modaya göre değiştirmeye kalkıştılar. Bunların dediği gibi, İslâmiyet âdetlere yer verseydi, daha başlangıcında cahil Arapların kötü âdetlerini yasak etmez ve Kâbe’nin içine kadar girmiş bulunan putperestliği hoş görürdü. Âyet-i kerimedeki Ma'rûf kelimesi, İslâmiyetin kabul ettiği iyilikler demektir.

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Piyasada Allah’ı tanımakla ilgili ve Allah’ın varlığını ispat etmeye kalkışan kimisi tercüme birçok kitap vardır. Genelde bu kitaplar, akli ve felsefi görüşlerle doludur...

Devamını Okuyun...

Alıştıra alıştıra dini bozmak

Gazetelerde çıkan habere göre, eski din görevlilerinden biri, ara sıra çıkışlar yaptığı gibi, yine (Kur’anda beş vakit namaz yok, üç vakit var. İslamiyet kolaylık dinidir...

Devamını Okuyun...

Din yeni gelmiş değildir

Osmanlıyı savaşlarda yenemeyen düşmanlar, taktik değiştirdiler, Müslümanların arasına girdiler, bazı grupları, bazı din adamlarını satın aldılar. Özel yetiştirilmiş oldukları için çabuk yükseldiler...

Devamını Okuyun...

Müslüman için zor asırlar

Kıyamet yarın kopacak, öbür gün kopacak diye tarih verenlere itibar etmemelidir. Çünkü dünyada Müslüman bulunduğu müddetçe kıyamet kopmayacaktır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir...

Devamını Okuyun...

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Hangi kitaba itibar edilir?

II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle, din işlerine de fesat karıştı. İttihatçı olan din cahilleri ve masonlar, din işlerinde yüksek mevkilere getirildi. İlk iş olarak, Abdülhamid Han’ın son şeyhülislamı Muhammed Ziyaüddin efendi, vazifesinden alındı...

Devamını Okuyun...

İlk kıyas yapan

Eskiden müctehid imamlar, usulüne uygun kıyas yapıyorlardı. Yani dinin emirlerini açıklıyorlardı. Günümüzde müctehid olmadığı için dinde yorum ve kıyas yapmak çok tehlikelidir. Bugünkü kıyaslar, dini değiştirmek olur...

Devamını Okuyun...

Nakli esas almak

Nakli esas almak, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından, kendi yorumunu katmadan nakletmek demektir. (Şu âyetten veya şu hadisten şöyle anlıyorum) diye kaynak göstermek geçersiz olur...

Devamını Okuyun...

Ataların yolundan gitmek

Elbette yanlıştır. Kâfirler için inen âyetleri, müslümanlara yüklemektedir. Bu âyetler kâfir atalar içindir. Konu ile ilgili âyetler şunlardır:
(Onlara, "Allah’ın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler...

Devamını Okuyun...

Taklitçilik nedir, ne değildir

Kötüyü, yanlışı ve bâtılı taklit, ne kadar zararlı ise, iyiyi, doğruyu ve hakkı taklit de o kadar faydalıdır. Bir kimsenin bütün ilimlerde üstad, bütün işlerde mütehassıs olması mümkün müdür...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe uymanın lüzumu

Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta İcma hasıl olmuştur...

Devamını Okuyun...

Mezhep ve takım tutmak

Elbette yanlıştır. Burada, sadece hak mezhepler denilerek, dört hak mezhep tabirini kullanmaktan kaçınmak kasıtlıdır. Bazı bid’at mezhepleri de hak mezhep olarak göstermek için yuvarlak ifade kullanıyor...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri taklit rahmettir

 Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmek için, gusülde, abdest almakta ve namazda niyet ederken, bu mezhebe de tâbi olduğunu hatırlamak yetişir...

Devamını Okuyun...

Taklitte niyet

Hanefi’nin niyet etmesi, Hanefi'ye uyuyorum demektir. İnsan babasına babam geldi, babam gitti der. Babasının adı Necati ise, babam Necati geldi demez...

Devamını Okuyun...

Başka mezhebi taklit etmek

Diş kaplatan veya doldurtan Hanefilerin, Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmeleri, Hanefi mezhebinden çıkmak demek, yani mezhep değiştirmek demek değildir...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklidin lüzumu

Namaz kılanlar için özürlü olunca Maliki mezhebini taklit etmeleri büyük kolaylıktır. Maliki mezhebini taklit ile ilgili S. Ebediyye’de diyor ki...

Devamını Okuyun...

Oruçta mezhep taklidi

Her Müslümanın ibadet yaparken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, (Fetva böyledir), (En iyisi budur), (En doğru söz budur) gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve taassup

Günümüzde mezhep taklidi ile ilgili müslümanlar üçe ayrılır:
1- Zaruret de olsa, başka hak mezhebi taklit etmeyi caiz görmeyenler. (Taassup ehlinin yolu)...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve telfîk

Dürr-ül-muhtârın sâhibi önsözünde ve bunun Redd-ül-muhtâr hâşiyesinde yani İbni Abidinde deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Harac nedir?

İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semâvî sebebe, yani insanın elinde olmayan sebebe Zaruret denir. İslamiyetin emir ve yasak etmesi, şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti, hep zarurettir...

Devamını Okuyun...

Geriye dönük taklit

Muteber bir kitaba dayanmadan, aklına göre konuşmak veya mezhepsiz kişileri kaynak göstermek mezhepsizlik, hattâ dinsizlik olur. İşin durumuna göre, önce de, sonra da mezhep taklidinin caiz olduğu, Bahr-ür-raıkMizan-ül kübra, Fetava-i Hayriye gibi birçok muteber din kitabında yazılıdır...

Devamını Okuyun...

Mâliki’de özürlü olmak

O kimse, diş dolgusu sebebiyle Mâlikî’yi taklit etmese bile, yarasını sarar, abdestini alır ve Mâlikî’yi taklit edip o abdestle namaz kılabilir. S. Ebediyye’de deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Zaruretsiz taklit caiz olmaz

Elbette haramdır. Dört mezhebe göre de, hayızlının Kur'an-ı kerim okuması haramdır.Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabında buyruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Mâlikî'yi taklit ederken

Evet, yanlış söylüyorlar. Çünkü semavî özür hâlinde, mesela ishalini tutamayan, çıbanından veya yarasından kan akan, ağrıyla gözünden yaş gelen, burnu kanayan, kulağından irin akan, makatından solucan çıkan, idrarını tutamayan, basurundan kan...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklit

El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe'a’da diyor ki:
“Maliki mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda, karanlıkta, çamurlu gecelerde, Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları cem edilir...

Devamını Okuyun...

Şâfii mezhebini taklit

Maliki mezhebi daha kolaydır. Maliki’yi taklit etmenizi tavsiye ederiz. Şâfii’yi taklit eden, sadece Şâfii’deki farzlara uyar, müfsidlerinden kaçar. Bunlar da şunlardan ibarettir...

Devamını Okuyun...

Hanbeli mezhebini taklit

Hanefî mezhebinde, yalnız Arafat meydanında ve Müzdelifede hacıların iki namazı cem etmeleri lâzımdır. Hanbelî mezhebinde ise, seferde, hastalıkta, kadının emzikli veya müstehâza olmasında, abdesti bozan...

Devamını Okuyun...

Hanefi mezhebini taklit

Sadece gusülde, abdestte ve namazda, kendi mezhebinin şartlarına ilaveten Hanefi’nin farzlarına uyup müfsitlerinden kaçar. Diğer hususları aynen Şâfiî gibi yapar. Sünnet ve mekruhlarda kendi mezhebine uyar...

Devamını Okuyun...

Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur

Dinimiz yeni inmedi. Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur. Bu bakımdan asla reforma ihtiyacı yoktur. Reforma ihtiyaç olan, din olamaz. Hâşâ Allah noksan göndermiş demektir. Bu bakımdan dine yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur...

Devamını Okuyun...

Dini yenilemek gerekir mi?

Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan ıslahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır...

Devamını Okuyun...

Hak ile bâtıl mukayese olmaz

Çağdaş yazar, bir gayrı müslimin, (Fikrini tazelemeyen beyin ölür) sözünü bir nass [âyet ve hadis] gibi eline alıp, dinde reform isteyerek özetle diyor ki:
(Hiçbir din, vahy olduğu şartlarda kalmamıştır...

Devamını Okuyun...

Din, ihtiyaca göre hiç değiştirilir mi?

İslam bilgileri fen ve din bilgileri olmak üzere ikiye ayrılır. Din bilgileri, yalnız nakil ile anlaşılır. Bunların kaynağı, Kur’an-ı kerim ile hadis-i şeriflerdir. His organları ile anlaşılan şeylerin bir sınırı vardır...

Devamını Okuyun...

Hicri takvimle ilgimiz yokmuş!

Üçü de yanlıştır. 

1- Bilindiği gibi hicri kameri bir takvim vardır. Müslümanlar, ibadetlerini bu takvime, yani kameri aylara göre yaptıkları gibi, oruçlarını da bu takvime göre tutar. Her yıl, on gün önce gelerek Ramazan, her sene değişmekte, yaza, kışa, bahara da gelmektedir...

Devamını Okuyun...

Peki bu dini yıkmak değil mi?

Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin. Kadının nasıl giyineceğini insanlar tespit edemez ki. Allah’a inanan kimse, O ne demişse Ona inanması gerekir, uyarsa daha büyük nimettir...

Devamını Okuyun...

Birleştirici olmalı

Genelde hiç kimse, bilmediği konularda, uzmanlık alanın dışında konuşmaz. Eğer konu din ise, bilen bilmeyen herkes, fikir yürütür, “Bence böyle olmalı” der. Dini eleştirenlere bakın, dinden hiç haberi yoktur. Kulaktan duyma bilgilerle dine saldırırlar...

Devamını Okuyun...

Dinin ruhuna aykırı imiş

Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnetİcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor...

Devamını Okuyun...

Dinde anarşi çıkarmamalı

Dinimizi yıkmak isteyen yabancıların bir kısmı, “Yalnız Kur’an”, “Kur’andaki din” gibi ifadelerle Peygamber efendimize tâbi olmayı reddederek, dinimizi bozmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Türkçe Kur'an sözü yanlıştır

Maksadını bilemeyiz ancak bu tür teşebbüsler dinimizi içten yıkmaktır. Bunun yapmak istediğini, diğer reformcular defalarca yapmaya teşebbüs etmiştir. Mesela, bir zamanlar bazı profesörler, dinimizde yapılacak yenilikleri bir rapor halinde hazırlamışlardı. Rapor, özetle şöyle idi...

Devamını Okuyun...

Dinde kolaylıklar var

Kolaylık var, zorluk yok demek, (Dinimizin verdiği ruhsatlardan, kolaylıklardan faydalanın) demektir. Yoksa, (Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın size güç gelen ibadetleri yapmayın, onları istediğiniz gibi değiştirin) demek değildir...

Devamını Okuyun...

Kadının sesi haram mı?

Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika)...

Devamını Okuyun...

Dini bozma gayretleri

Elbette aykırıdır. Kısaca cevap verelim:
1- Kütüb-i sitte’deki hadis-i şeriflerin hepsi sahihtir. İslâm âlimi, Resulullah efendimizin vârisidir, herkesten daha çok Allah’tan korkar ve kitabına uydurma hadis almaz. (Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir...

Devamını Okuyun...

Reform mu yapılıyor?

20 Haziran 1928 tarihli Vakit gazetesinde, şu haber çıkmıştı:
(Dinimizde yeni hayata, ilerlemeye uygun olarak yapılacak yenilikleri, İstanbul ilahiyat fakültesi profesörleri rapor halinde hazırlamışlardır.)...

Devamını Okuyun...

Modern müceddid

Modern hayattan kasıt ne? Avrupa tarzı, ahlak ve namus tanımayan bir hayat yaşamak mıdır? Öyleyse bu, dini değiştirmek olur. Zamana uygun yaşamak için ise, dini yeniden yorumlamaya, reform yapmaya yani dini değiştirmeye zaten ihtiyaç yoktur. Böyle yapmak dini yıkmak olur...

Devamını Okuyun...

Yeni yorum olur mu?

Şaşıranlar olabilir, ama bu sapıklıkların hepsini Peygamber efendimiz haber vermiştir. Kur’an-ı kerimin yeni mânâlarının olduğunu söylemek, başta Peygamber efendimiz olmak üzere, Eshab-ı kiramın tamamını ve bütün İslam âlimlerini cahillikle suçlamak olur...

Devamını Okuyun...

Dinin emri zamanla değişir mi?

Evet, açıkça reform yapılmak isteniyor. Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Ancak Nass’a, delile dayanan hükümler zamanla değişmez. (Dürer-ül-hükkam)...

Devamını Okuyun...

İslamiyet’i yıkma yolları

Planları ve oyunları çoktur, fakat özellikle, eski âlimlere olan itimadı yıkıp, sonra bu âlimlerin naklettikleri hadisleri uydurma sayıp, daha sonra da, Kur’an-ı kerimi yanlış yorumlayıp dini yıkmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Bir reformcunun hezeyanları

Maddeler hâlinde cevap veriyoruz:
1- (İlim öğrenmek veya okul yapmak için Cenneti bile feda ederim, haram da olsa, o işi yaparım) diyor. Dine uymak, ilim öğrenmek, Allahü teâlânın rızasını kazanıp Cennete girmek içindir...

Devamını Okuyun...

Reform nerede gerekli?

Bunu reformcuların kendilerine sormak gerekir, fakat niyetleri iyi olsa bile, dinde reform yapmak dinsizlik olur. Dinî hükümleri koyan Allahü teâlâdır. Bir hükmünü değiştirmek, o hükmü beğenmemek olur...

Devamını Okuyun...

İslam’da demek

Elbette yanlıştır ve mezhepsizliktir. Kur’andan, Sünnetten kendi anladığını din sanmak çok tehlikelidir. (Şu mezhebin şu hükmü isabetlidir) diyerek farklı bir yol tutmak da mezhepsizlik olur. 

Devamını Okuyun...

Zekât nisabı değişmeli mi?

Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım, eksik bırakmadım) buyuruyor. Namaz, oruç gibi zekât da bir ibadettir. İbadette değişiklik olmaz. Zamanla değişmesi gerekmez...

Devamını Okuyun...

Dinî emirlerle oynamak

Elbette bu, dinimize yapılmış çok tehlikeli bir saldırıdır. Allah'ın emrini beğenmeyip değiştirmek küfürdür. Çünkü Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ, (İki erkek şahit tutun, eğer iki erkek bulunmazsa, doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olmalıdır...

Devamını Okuyun...

Fayda ve zarar veremeyen kim?

Reformistin görüşleri reformdan daha ötedir. Maksadı dînî inançları yıkmaktır. Burada birkaç yanlış var:
1- Âyet-i kerimelerde (Putlara ibadet etmeyin!) deniyor. (Resulümden, evliyamdan, yardım istemeyin!) denmiyor...

Devamını Okuyun...

Her kitap okunmaz

Kitap, bilgi öğrenmek için okunur. Bir şeyin hak veya bâtıl, faydalı veya zararlı, iyi veya kötü olduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun? Bilmiyorsa, bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı zannedebilir...

Devamını Okuyun...

Çoğunluğa uymak gerekir mi?

Yukarıdaki yanlış örneklerde olduğu gibi, çoğunluk örnek gösterilerek, (Herkes böyle yapıyor, ben de yapsam ne çıkar?) demek caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Salihlerle beraber olmak

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Doğru yolda gidenleri sevmek, onlarla tanışmak ve görüşmek ve onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir...

Devamını Okuyun...

Kimlerle bulunduğumuz önemli

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanlar, dinde çeşitli gruplara bölündüler. Her grup, kendi yolunu doğru sanıp sevinmektedir.) [Müminun 53]...

Devamını Okuyun...

İslam âlimlerinin kitaplarını değiştiriyorlar

Özetini verdiğiniz yazıya göre, merd-i kıpti gibi şecaat arz ediyorlar. Açıkça İslam âlimlerinin kitaplarını değiştirdiklerini ifade edebiliyorlar...

Devamını Okuyun...

Salih âlimlerin önemi

Muteber fıkıh kitaplarından nakleden, mezhebe inanan salih kimselere sormak gerekir. Bunu tespit etmekte de güçlük çekilirse, âlimlerin bildirdiği duayı okumalıdır. Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki...

Devamını Okuyun...

Bozuk kitaplar

Piyasada din aleyhine çok kitap yazılmaktadır. Hepsine cevap vermek için, bir kitap yazmak gerekir. Biz doğruları anlatırız, buna uymayanların yanlış olduğu anlaşılır. Yine de, kısaca cevap verelim...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlerin fikirlerinden bazıları

Sapıklıkları normal görülüyor ki, peşinden gidenler oluyor, fakat o görüşlerin bâtıl olduğunu bilmiyorlar. Onun için, (Bu adamın şu görüşleri yanlıştır) demek yerine, ona Ehl-i sünneti anlatan kitaplar vermeli...

Devamını Okuyun...