Peki bu dini yıkmak değil mi?

Bazıları, (İslam artık toplumun gereklerine göre değişmeli. Mesela kadınlar daha özgür olmalı, istedikleri gibi giyinip, istedikleri gibi çıkıp gezebilmeli) diyor. Bunlara nasıl cevap vermeli?

CEVAP 
Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin. Kadının nasıl giyineceğini insanlar tespit edemez ki. Allah’a inanan kimse, O ne demişse Ona inanması gerekir, uyarsa daha büyük nimettir. Ben hepsine inanıyorum, tamamını beğeniyorum ama hepsini uygulayamıyorum demeli. Yoksa, günaha alışıp da bu günah mubah olmalıydı demek Allah’a inanmamak olur. 

O kimseler Allah’a inanmıyorlar, inansalar böyle demezler. Allah her şeyi bilmez mi, bugünkü toplumu bilmiyor muydu? İslam’da reform demek ben Allah’a inanmıyorum demektir, yahut Allah’ı basit bir varlık gibi görüp bu işi iyi yapmamış demektir. 

Toplumun gereklerine göre dini değiştirmek dini yıkmaktır. Birinin çıkıp (ben İslam dinini yıkacağım) dediğini gördünüz mü hiç. Görmediniz, demez çünkü. Niye desin ki, o zaman onu herkes tanıyacak, gerçek suratını herkes görecek. Dini yıkma fırsatını ya bulacak ya bulamayacak. Ama çıkıp tesettür yok diyor, âdetli iken namaz kılınır diyor, faiz helal diyor, Allah resulünü kabul etmeyip (Yalnız Kur’an) diyor. Ve daha neler neler. Bunları söyleme fırsatı bulduğu gibi, bazı ahmaklardan taraftar da bulabiliyor. Peki bu dini yıkmak değil mi?

Dini bozmaya çalışmak
Dini inançları bozmak için dört koldan saldırıya geçilmiştir. Her gün yeni bir şey çıkarılarak itikadımız, amelimiz zedeleniyor. “Hayzlı iken Kur’an okunur, oruç tutulur” gibi, dört delile (Kitaba, sünnete, icmaya ve kıyasa) aykırı fikirler üretilirken, şimdi de, mevsimi yaklaştığı için hac ibadeti bozulmaya çalışılıyor. Türk milleti fakir olduğu için hacca gitmemesi gerekirmiş. Çünkü dinimiz israfı yasaklıyormuş. Acaba bu sözlerinde samimiyet eseri var mıdır? Samimi isen, niye Bodrum’a, Avrupa’ya, Amerika’ya eğlenmeye gidiyorsun? Niye yoksulları gözetmeyip de, festivaller peşinde koşuyor, yılbaşı eğlenceleri tertip ediyor, devrilen çamlar altında, şarap fıçılarını boşaltıyor ve sabaha kadar kumar oynuyorsun? 

Haccı engellemekle yoksulluk önlenemez. Peygamber efendimiz, yoksulluğu önlemenin yolunu bildirmiş, (Zenginlerin zekatı, fakirlere kâfi gelmeseydi, Allahü teâlâ fakirlerin rızkını başka yollardan verirdi. Aç kalan fakir varsa, zenginlerin zulmü yüzündendir) buyurmuştur. Demek ki zenginler zekatını yerli yerince verse, haccı engellemeye lüzum kalmayacak ve aç kalan fakir de bulunmayacaktır. 

Emekli vaiz adı altında bir başkası da, (Diyanet fikir üretemiyor) diyerek, dinimizi bozmaya çalışıyor. (İslam dünyası aklını kullanmalı, yüzyıllardan beri, paslanan, çürüyen ve işlevini yitiren o akıldışı kilitleri söküp atmalı) diyor. Paslanan, çürüyen ne diye merak ettik. Baktık ki, bunlar, dinimizin, hac, kurban, tesettür gibi emirleri imiş. (Hacca gidecekler, kurban kesecekler, evsizlere, yoksullara yardım etmeli) diyor. Dini kuralları koyan Allah’tır. Allah toplumda yoksulların olacağını bilmiyor muydu? (Bir toplumda yoksul varken, hacca gidilmez, kurban kesilmez) diyemez miydi? Demediğine göre, kurban derilerine sahip çıkma hevesi gibi, kurbanın kendisine de, hac paralarına da sahip çıkmak mı istiyor?

Bu iş olmayınca da, (Hani islamiyet akıl diniydi? Niye aklını kullanmıyorsun? Akıl yolunu seçerek kurban ve hac paralarını niye yoksullara vermiyorsun) diyor. Felsefecileri ve sapık fırkalardan mutezileyi övüyor. (Farabi, İbni Sina, İbni Rüşt gibi düşünürler, İslamlığı hep aklın ve yaşanan dünyanın, insansal gereklerin aynasına tutarak değerlendirdiler. O dönemlerin ürünü olan Mutezile, inançta yazgıcılığı (kaderciliği) reddederek, İslam’ın akılsal yol ve yöntemlerle kurumlaşmasına çalıştı) diyerek kaderi de inkâr ediyor. Kader, Allahü teâlânın insanların başlarına gelecek işleri bilmesi ve bu bilgisinin bir kitaba [levh-i mahfuza) yazılması demektir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah her canlının durduğu yeri ve sonunda bırakılacağı mekanı bilir. Hepsi açık bir kitapta [levh-i mahfuzda] dır.) [Hud 6]

(Yaptıkları küçük büyük her şey, satır satır kitaplarda yazılmıştır.) 
[Kamer 52, 53]

Bu ve benzeri birçok âyet vardır. Ama inanan kim? Adam, hep Kur’an Kur’an der ama ya Kur’ana inanmaz veya onu istediği gibi yorumlar.

(İmam-ı Gazali'nin kilitlediği akıl kapısını açmak gerekir) diyerek de, nakli esas alan âlimlere dil uzatıyor. Emekli vaizin aklı var da, imam-ı Gazali veya öteki âlimlerin aklı yok mu idi? Adam, (Benim düşüncemde olan akıllı, benim gibi düşünmeyen akılsızdır) demek istiyor.

(Örtünme Kur’anda bir dönemin, bir olayın zorunluluğu olarak vardır. Ama günümüzde o zorunluluklar birtakım yasal ve yaşamsal önlemlerle, gereklerle başkalaşmıştır. O halde herkes Avrupalı gibi giyinmelidir) diyerek tesettüre de dil uzatıyor.

Dinimiz bir düşünce, görüş değildir

Dinde aklın yani şahsi görüşlerin yeri yoktur. Dinde nakil esastır. Akla göre din olmaz. İslamiyet, nakle dayanan, selim akıl dinidir. Selim akıl, yanılmayan akıldır...

Devamını Okuyun...

Hangi kitaba itibar edilir?

II. Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle, din işlerine de fesat karıştı. İttihatçı olan din cahilleri ve masonlar, din işlerinde yüksek mevkilere getirildi. İlk iş olarak, Abdülhamid Han’ın son şeyhülislamı Muhammed Ziyaüddin efendi, vazifesinden alındı...

Devamını Okuyun...

İlk kıyas yapan

Eskiden müctehid imamlar, usulüne uygun kıyas yapıyorlardı. Yani dinin emirlerini açıklıyorlardı. Günümüzde müctehid olmadığı için dinde yorum ve kıyas yapmak çok tehlikelidir. Bugünkü kıyaslar, dini değiştirmek olur...

Devamını Okuyun...

Nakli esas almak

Nakli esas almak, hakiki İslam âlimlerinin kitaplarından, kendi yorumunu katmadan nakletmek demektir. (Şu âyetten veya şu hadisten şöyle anlıyorum) diye kaynak göstermek geçersiz olur...

Devamını Okuyun...

Ataların yolundan gitmek

Elbette yanlıştır. Kâfirler için inen âyetleri, müslümanlara yüklemektedir. Bu âyetler kâfir atalar içindir. Konu ile ilgili âyetler şunlardır:
(Onlara, "Allah’ın indirdiğine uyun" dendiği zaman, "Hayır, biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız dediler...

Devamını Okuyun...

Taklitçilik nedir, ne değildir

Kötüyü, yanlışı ve bâtılı taklit, ne kadar zararlı ise, iyiyi, doğruyu ve hakkı taklit de o kadar faydalıdır. Bir kimsenin bütün ilimlerde üstad, bütün işlerde mütehassıs olması mümkün müdür...

Devamını Okuyun...

Bir mezhebe uymanın lüzumu

Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta İcma hasıl olmuştur...

Devamını Okuyun...

Mezhep ve takım tutmak

Elbette yanlıştır. Burada, sadece hak mezhepler denilerek, dört hak mezhep tabirini kullanmaktan kaçınmak kasıtlıdır. Bazı bid’at mezhepleri de hak mezhep olarak göstermek için yuvarlak ifade kullanıyor...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri taklit rahmettir

 Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmek için, gusülde, abdest almakta ve namazda niyet ederken, bu mezhebe de tâbi olduğunu hatırlamak yetişir...

Devamını Okuyun...

Taklitte niyet

Hanefi’nin niyet etmesi, Hanefi'ye uyuyorum demektir. İnsan babasına babam geldi, babam gitti der. Babasının adı Necati ise, babam Necati geldi demez...

Devamını Okuyun...

Başka mezhebi taklit etmek

Diş kaplatan veya doldurtan Hanefilerin, Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmeleri, Hanefi mezhebinden çıkmak demek, yani mezhep değiştirmek demek değildir...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklidin lüzumu

Namaz kılanlar için özürlü olunca Maliki mezhebini taklit etmeleri büyük kolaylıktır. Maliki mezhebini taklit ile ilgili S. Ebediyye’de diyor ki...

Devamını Okuyun...

Oruçta mezhep taklidi

Her Müslümanın ibadet yaparken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, (Fetva böyledir), (En iyisi budur), (En doğru söz budur) gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve taassup

Günümüzde mezhep taklidi ile ilgili müslümanlar üçe ayrılır:
1- Zaruret de olsa, başka hak mezhebi taklit etmeyi caiz görmeyenler. (Taassup ehlinin yolu)...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve telfîk

Dürr-ül-muhtârın sâhibi önsözünde ve bunun Redd-ül-muhtâr hâşiyesinde yani İbni Abidinde deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Harac nedir?

İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semâvî sebebe, yani insanın elinde olmayan sebebe Zaruret denir. İslamiyetin emir ve yasak etmesi, şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti, hep zarurettir...

Devamını Okuyun...

Geriye dönük taklit

Muteber bir kitaba dayanmadan, aklına göre konuşmak veya mezhepsiz kişileri kaynak göstermek mezhepsizlik, hattâ dinsizlik olur. İşin durumuna göre, önce de, sonra da mezhep taklidinin caiz olduğu, Bahr-ür-raıkMizan-ül kübra, Fetava-i Hayriye gibi birçok muteber din kitabında yazılıdır...

Devamını Okuyun...

Mâliki’de özürlü olmak

O kimse, diş dolgusu sebebiyle Mâlikî’yi taklit etmese bile, yarasını sarar, abdestini alır ve Mâlikî’yi taklit edip o abdestle namaz kılabilir. S. Ebediyye’de deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Zaruretsiz taklit caiz olmaz

Elbette haramdır. Dört mezhebe göre de, hayızlının Kur'an-ı kerim okuması haramdır.Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabında buyruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Mâlikî'yi taklit ederken

Evet, yanlış söylüyorlar. Çünkü semavî özür hâlinde, mesela ishalini tutamayan, çıbanından veya yarasından kan akan, ağrıyla gözünden yaş gelen, burnu kanayan, kulağından irin akan, makatından solucan çıkan, idrarını tutamayan, basurundan kan...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklit

El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe'a’da diyor ki:
“Maliki mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda, karanlıkta, çamurlu gecelerde, Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları cem edilir...

Devamını Okuyun...

Şâfii mezhebini taklit

Maliki mezhebi daha kolaydır. Maliki’yi taklit etmenizi tavsiye ederiz. Şâfii’yi taklit eden, sadece Şâfii’deki farzlara uyar, müfsidlerinden kaçar. Bunlar da şunlardan ibarettir...

Devamını Okuyun...

Hanbeli mezhebini taklit

Hanefî mezhebinde, yalnız Arafat meydanında ve Müzdelifede hacıların iki namazı cem etmeleri lâzımdır. Hanbelî mezhebinde ise, seferde, hastalıkta, kadının emzikli veya müstehâza olmasında, abdesti bozan...

Devamını Okuyun...

Hanefi mezhebini taklit

Sadece gusülde, abdestte ve namazda, kendi mezhebinin şartlarına ilaveten Hanefi’nin farzlarına uyup müfsitlerinden kaçar. Diğer hususları aynen Şâfiî gibi yapar. Sünnet ve mekruhlarda kendi mezhebine uyar...

Devamını Okuyun...

Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur

Dinimiz yeni inmedi. Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur. Bu bakımdan asla reforma ihtiyacı yoktur. Reforma ihtiyaç olan, din olamaz. Hâşâ Allah noksan göndermiş demektir. Bu bakımdan dine yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur...

Devamını Okuyun...

Dini yenilemek gerekir mi?

Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan ıslahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır...

Devamını Okuyun...

Hak ile bâtıl mukayese olmaz

Çağdaş yazar, bir gayrı müslimin, (Fikrini tazelemeyen beyin ölür) sözünü bir nass [âyet ve hadis] gibi eline alıp, dinde reform isteyerek özetle diyor ki:
(Hiçbir din, vahy olduğu şartlarda kalmamıştır...

Devamını Okuyun...

Din, ihtiyaca göre hiç değiştirilir mi?

İslam bilgileri fen ve din bilgileri olmak üzere ikiye ayrılır. Din bilgileri, yalnız nakil ile anlaşılır. Bunların kaynağı, Kur’an-ı kerim ile hadis-i şeriflerdir. His organları ile anlaşılan şeylerin bir sınırı vardır...

Devamını Okuyun...

Hicri takvimle ilgimiz yokmuş!

Üçü de yanlıştır. 

1- Bilindiği gibi hicri kameri bir takvim vardır. Müslümanlar, ibadetlerini bu takvime, yani kameri aylara göre yaptıkları gibi, oruçlarını da bu takvime göre tutar. Her yıl, on gün önce gelerek Ramazan, her sene değişmekte, yaza, kışa, bahara da gelmektedir...

Devamını Okuyun...

Peki bu dini yıkmak değil mi?

Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin. Kadının nasıl giyineceğini insanlar tespit edemez ki. Allah’a inanan kimse, O ne demişse Ona inanması gerekir, uyarsa daha büyük nimettir...

Devamını Okuyun...

Birleştirici olmalı

Genelde hiç kimse, bilmediği konularda, uzmanlık alanın dışında konuşmaz. Eğer konu din ise, bilen bilmeyen herkes, fikir yürütür, “Bence böyle olmalı” der. Dini eleştirenlere bakın, dinden hiç haberi yoktur. Kulaktan duyma bilgilerle dine saldırırlar...

Devamını Okuyun...

Dinin ruhuna aykırı imiş

Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnetİcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor...

Devamını Okuyun...

Dinde anarşi çıkarmamalı

Dinimizi yıkmak isteyen yabancıların bir kısmı, “Yalnız Kur’an”, “Kur’andaki din” gibi ifadelerle Peygamber efendimize tâbi olmayı reddederek, dinimizi bozmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Türkçe Kur'an sözü yanlıştır

Maksadını bilemeyiz ancak bu tür teşebbüsler dinimizi içten yıkmaktır. Bunun yapmak istediğini, diğer reformcular defalarca yapmaya teşebbüs etmiştir. Mesela, bir zamanlar bazı profesörler, dinimizde yapılacak yenilikleri bir rapor halinde hazırlamışlardı. Rapor, özetle şöyle idi...

Devamını Okuyun...

Dinde kolaylıklar var

Kolaylık var, zorluk yok demek, (Dinimizin verdiği ruhsatlardan, kolaylıklardan faydalanın) demektir. Yoksa, (Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın size güç gelen ibadetleri yapmayın, onları istediğiniz gibi değiştirin) demek değildir...

Devamını Okuyun...

Kadının sesi haram mı?

Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika)...

Devamını Okuyun...

Dini bozma gayretleri

Elbette aykırıdır. Kısaca cevap verelim:
1- Kütüb-i sitte’deki hadis-i şeriflerin hepsi sahihtir. İslâm âlimi, Resulullah efendimizin vârisidir, herkesten daha çok Allah’tan korkar ve kitabına uydurma hadis almaz. (Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir...

Devamını Okuyun...

Reform mu yapılıyor?

20 Haziran 1928 tarihli Vakit gazetesinde, şu haber çıkmıştı:
(Dinimizde yeni hayata, ilerlemeye uygun olarak yapılacak yenilikleri, İstanbul ilahiyat fakültesi profesörleri rapor halinde hazırlamışlardır.)...

Devamını Okuyun...

Modern müceddid

Modern hayattan kasıt ne? Avrupa tarzı, ahlak ve namus tanımayan bir hayat yaşamak mıdır? Öyleyse bu, dini değiştirmek olur. Zamana uygun yaşamak için ise, dini yeniden yorumlamaya, reform yapmaya yani dini değiştirmeye zaten ihtiyaç yoktur. Böyle yapmak dini yıkmak olur...

Devamını Okuyun...

Yeni yorum olur mu?

Şaşıranlar olabilir, ama bu sapıklıkların hepsini Peygamber efendimiz haber vermiştir. Kur’an-ı kerimin yeni mânâlarının olduğunu söylemek, başta Peygamber efendimiz olmak üzere, Eshab-ı kiramın tamamını ve bütün İslam âlimlerini cahillikle suçlamak olur...

Devamını Okuyun...

Dinin emri zamanla değişir mi?

Evet, açıkça reform yapılmak isteniyor. Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Ancak Nass’a, delile dayanan hükümler zamanla değişmez. (Dürer-ül-hükkam)...

Devamını Okuyun...

İslamiyet’i yıkma yolları

Planları ve oyunları çoktur, fakat özellikle, eski âlimlere olan itimadı yıkıp, sonra bu âlimlerin naklettikleri hadisleri uydurma sayıp, daha sonra da, Kur’an-ı kerimi yanlış yorumlayıp dini yıkmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Bir reformcunun hezeyanları

Maddeler hâlinde cevap veriyoruz:
1- (İlim öğrenmek veya okul yapmak için Cenneti bile feda ederim, haram da olsa, o işi yaparım) diyor. Dine uymak, ilim öğrenmek, Allahü teâlânın rızasını kazanıp Cennete girmek içindir...

Devamını Okuyun...

Reform nerede gerekli?

Bunu reformcuların kendilerine sormak gerekir, fakat niyetleri iyi olsa bile, dinde reform yapmak dinsizlik olur. Dinî hükümleri koyan Allahü teâlâdır. Bir hükmünü değiştirmek, o hükmü beğenmemek olur...

Devamını Okuyun...

İslam’da demek

Elbette yanlıştır ve mezhepsizliktir. Kur’andan, Sünnetten kendi anladığını din sanmak çok tehlikelidir. (Şu mezhebin şu hükmü isabetlidir) diyerek farklı bir yol tutmak da mezhepsizlik olur. 

Devamını Okuyun...

Zekât nisabı değişmeli mi?

Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım, eksik bırakmadım) buyuruyor. Namaz, oruç gibi zekât da bir ibadettir. İbadette değişiklik olmaz. Zamanla değişmesi gerekmez...

Devamını Okuyun...

Dinî emirlerle oynamak

Elbette bu, dinimize yapılmış çok tehlikeli bir saldırıdır. Allah'ın emrini beğenmeyip değiştirmek küfürdür. Çünkü Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ, (İki erkek şahit tutun, eğer iki erkek bulunmazsa, doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olmalıdır...

Devamını Okuyun...

Fayda ve zarar veremeyen kim?

Reformistin görüşleri reformdan daha ötedir. Maksadı dînî inançları yıkmaktır. Burada birkaç yanlış var:
1- Âyet-i kerimelerde (Putlara ibadet etmeyin!) deniyor. (Resulümden, evliyamdan, yardım istemeyin!) denmiyor...

Devamını Okuyun...

Her kitap okunmaz

Kitap, bilgi öğrenmek için okunur. Bir şeyin hak veya bâtıl, faydalı veya zararlı, iyi veya kötü olduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun? Bilmiyorsa, bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı zannedebilir...

Devamını Okuyun...

Çoğunluğa uymak gerekir mi?

Yukarıdaki yanlış örneklerde olduğu gibi, çoğunluk örnek gösterilerek, (Herkes böyle yapıyor, ben de yapsam ne çıkar?) demek caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Salihlerle beraber olmak

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Doğru yolda gidenleri sevmek, onlarla tanışmak ve görüşmek ve onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir...

Devamını Okuyun...

Kimlerle bulunduğumuz önemli

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanlar, dinde çeşitli gruplara bölündüler. Her grup, kendi yolunu doğru sanıp sevinmektedir.) [Müminun 53]...

Devamını Okuyun...

İslam âlimlerinin kitaplarını değiştiriyorlar

Özetini verdiğiniz yazıya göre, merd-i kıpti gibi şecaat arz ediyorlar. Açıkça İslam âlimlerinin kitaplarını değiştirdiklerini ifade edebiliyorlar...

Devamını Okuyun...

Salih âlimlerin önemi

Muteber fıkıh kitaplarından nakleden, mezhebe inanan salih kimselere sormak gerekir. Bunu tespit etmekte de güçlük çekilirse, âlimlerin bildirdiği duayı okumalıdır. Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki...

Devamını Okuyun...

Bozuk kitaplar

Piyasada din aleyhine çok kitap yazılmaktadır. Hepsine cevap vermek için, bir kitap yazmak gerekir. Biz doğruları anlatırız, buna uymayanların yanlış olduğu anlaşılır. Yine de, kısaca cevap verelim...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlerin fikirlerinden bazıları

Sapıklıkları normal görülüyor ki, peşinden gidenler oluyor, fakat o görüşlerin bâtıl olduğunu bilmiyorlar. Onun için, (Bu adamın şu görüşleri yanlıştır) demek yerine, ona Ehl-i sünneti anlatan kitaplar vermeli...

Devamını Okuyun...

Dinimizi yıkma planları

Planları çoktur. Fakat özellikle şu yollarla saldırıyorlar:
Âlimlere olan itimadı yıkmak, Mezhepleri birleştirerek herkesi mezhepsiz yapmak, Eshab-ı kirama olan itimadı sarsmak, halifeleri gözden düşürmek, kapalı ictihad kapısını kırarak açmak, Hadis-i şeriflere olan itimadı sarsmak, meal okumayı teşvik...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz kime denir

Dört mezhepten birine uymayıp, doğru yolda olmayana mezhepsizdendiği gibi, dört mezhebi karıştırıp, kolayına gelen mezhebe göre hareket edene, yani mezhepleri telfîk edene ve dört mezhebi hak bildiği hâlde, bir inanışı, Ehl-i sünnet itikadına uymayan bid’at ehline de mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Önce temel bilgi gerekir

Bazı okuyucular, İbni Teymiye’nin veya İbni Sebe’nin yanlış görüşlerinin neler olduğunu soruyorlar. Mesela, (İbni Teymiyeci bir arkadaşımız var. İbni Teymiye’nin hatalarını bildirin de arkadaşımızı vazgeçirelim) diyorlar. Abduh’u, Kardavi’yi veya daha başkalarını soruyorlar...

Devamını Okuyun...

Bölücüleri dışlamak ve lanetlemek

Reşat Halife’ye elçi [Peygamber] diyen mürted biri bir Müslümana şunları diyor:
(Dünyada bir milyar müslüman var deniyor da; ama siz grupları dışlıyorsunuz...

Devamını Okuyun...