Kadının sesi haram mı?

Kadının sesi haram mı?

CEVAP
Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika) 

Bir âyet-i kerime meali: 
(Ey nebi hanımları, siz diğer kadınlar gibi değilsiniz. Allah’tan sakının, edalı, yumuşak konuşmayın, kalbi bozuk olan, ümide kapılır; hep ciddi konuşun!) [Ahzab 32]

Peygamber hanımları olan annelerimizin yumuşak konuşmaları caiz olmayınca, başka kadınların yumuşak konuşmaları nasıl caiz olabilir? Annelerimize kötü gözle bakan çıkabileceğine göre, diğer kadınlara kötü gözle bakan çıkmaz mı? Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Ey kadınlar, mahreminizle konuşun, namahremle konuşmayın!)[Ramuz, İbni Said]

Demek ki, ihtiyaçsız yabancı erkekle konuşmak caiz değildir. İhtiyaç olunca ihtiyaç kadar ciddi konuşmak caizdir. Cariyelerin şarkı söylemeleri, hür kadınlar için örnek gösterilemez. Hür kadın şarkı söyleyerek sesini duyuramaz. Bir hadis-i şerif meali şöyledir: 
(Şarkı söyleyen kadını dinlemek ve yüzüne bakmak haramdır.) [Taberani]

Hazret-i Ömer, mehrin azaltılmasını tavsiye edince, perde arkasından yaşlı bir kadın, Nisa suresinin, (Bıraktığınız eşinize, yüklerle [altın mehir] vermiş de olsanız, ondan bir şey geri almayın) mealindeki 20. âyetini okuyor; çünkü ihtiyar kadının sesi haram değildir. 

Genç kadın, yabancı erkeğe selam veremez, aksıran erkeğe bir şey söylemez ve kendine söylenince de cevap vermez. (Hamevi Eşbah şerhi) 

Kadınların seslerini erkeklere duyurması haramdır. Bazı âlimler, ihtiyaç zamanında, ihtiyaç kadar ve sert, ciddi konuşmaları caiz olup fazlası yine caiz olmaz buyurmuşlardır. (Tezkiye-i ehli beyt)

Allahü teâlâ, kadının namahremle yumuşak sesle konuşmasını men ediyor. (Mektubat-ı Rabbani 3/41)

Kadınların, saçı, başı ve kolları açık sokağa çıkmaları ve yabancı erkeklerle lüzumsuz yere, konuşmaları, şarkı söyleyerek, hatta Kur'an, mevlit, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır. Ancak yabancı erkeklerle, alışveriş gibi, ihtiyaç olduğu zaman, fitneye sebep olmayacak şekilde, sert ve ciddi konuşmaları caizdir. (Tergibüssalat, Hadika, S. Ebediyye) 

İbni Abidin hazretleri de buyuruyor ki:
Tercih edilen kavle göre kadının sesi avret değildir. Bahr’da Hilye’den naklen, (En münasibi budur), Nehir’de ise, (İtimada şayan budur) denilmiştir. Bu kavlin zıttı kaviller de vardır. Nevazil’de, (Kadının sesi avrettir. Onun Kur’an-ı kerimi kadından öğrenmesi daha makbuldür. Bundan dolayıdır ki, Peygamber aleyhisselam, (Tesbih erkeklere, el çarpmak ise kadınlara mahsustur) buyurmuştur. Kadının sesini erkeğin işitmesi doğru değildir) deniliyor. Kâfi kitabında ise, (Kadın aşikâre telbiye yapamaz; çünkü sesi avrettir) denilmiştir. Yine Bahr’da bildirildiğine göre, Muhit’in ezan babında bu kavil tercih edilmiştir. Fetih kitabının sahibi diyor ki: (Bu kavle göre kadın namazda Kur’anı aşikâre okusa namazı bozulur, denilirse yerinde olur. Onun için Peygamber aleyhisselam, imamın yanıldığını bildirmek için kadının sesle tesbih getirmesini men etmiş; ona el çarpmayı söylemiştir.) Burhan, Halebi, Münyet-ül-kebir şerhinde onu tasdik ettiği gibi İmdad kitabının sahibi de bu sözü kabul etmiştir. İmam-ı Ebul Abbas Kurtubi diyor ki: Zekâsı kıt olanlar, biz kadının sesi avrettir demekle konuşmasını kastettiğimizi zannetmesinler! Bu anlayış doğru değildir. Biz yabancı erkeklerin ihtiyaç halinde kadınlarla konuşmasına caiz diyoruz. Yalnız, kadınların yüksek sesle konuşmalarını, seslerini uzatmalarını, yumuşatmalarını ve nağmeli okumalarını caiz görmüyoruz; çünkü bunlarda erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini harekete getirmek vardır. Kadının ezan okuması bundan dolayı caiz olmamıştır. (Redd-ül muhtar)

Demek ki, kadının yabancı erkekle ihtiyaçsız konuşması caiz değildir. (İhtiyaç olmasa da, yumuşak, cilveli konuşmazsa caiz olur) denilemez. Erkeklerle lüzumsuz ciddi konuşmak caiz olsaydı, erkeklere ciddi şekilde selam vermeleri, erkekler aksırınca, onlara yerhamükellah demeleri, ezan ve ikamet okumaları da caiz olurdu. Şu kadar var ki, ihtiyaç olunca, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir, ihtiyaçsız caiz değildir. Bu inceliği iyi anlamalıdır.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

İşte bundan dolayı, atalar, (Para sesi, kadın sesi, su sesi) demişlerdir. Kadın sesi gına olmasa, yani hoşa giden etkili bir ses olmasa böyle söylemezlerdi. Şair de diyor ki:

Dünya kurulalı etkili olmuş, 
Para sesi, kadın sesi, su sesi. 
Birçok işimizde yetkili olmuş, 
Para sesi, kadın sesi, su sesi. 

Dinde reforma doğru
Sual:
 Gazetelerde okudum. Bir ilahiyat profesörü diyor ki: (Kadınların camide erkeklerle eşit muamele görmesi, camide kendilerine ferah, aydınlık ve güzel bir yer bulması kadının özgüveni için önemlidir. Erkekler kadınlara, kadınlar erkeklere vaaz verebilir. Bayanların okuduğu ilahiler daha duygulu ve etkili olur. Kur’an ve ezan okumasının, bunların erkekler tarafından dinlenmesinin hiçbir mahzuru yoktur. Arapların ataerkil, kadınları kıskanan, onları toplum hayatının dışına iten anlayış, Arap örfünün baskın hale gelmesi sonucudur. O kültürün yansıması sonucunda ikinci ve üçüncü asırda fıkıh kitaplarında kadınlara bazı yasaklar getirilmiştir. Artık dinin kendi çağımızın beklentilerine, ihtiyaçlarına, duyarlılıklarına bakarak kendi dindarlık tarzımızı kendimiz kurmamız, gerekli reformu yapmamız gerekir.) Bir ilahiyatçının dini değiştirme, dinde reform yapma yetkisi var mıdır?
CEVAP
Dini bildiren Allahü teâlâdır. Dinin sahibi Odur, değiştirme yetkisi Onundur. (Kendi dindarlığımızı kendimiz kurmamız gerekir) demek yeni bir din kurmak istemek olur. Yeni bir din kurabilirler ama adına Müslümanlık demeleri yanlış olur. İnsanların uydurduğu şeylere de din değil, dinsizlik denir. Tabiin devrindeki büyük âlimlere, mezhep imamlarına, onların yazdığı fıkıh kitaplarına saldırmak büyük cinayettir. Hiçbir Müslüman bunu yapamaz. Dinimize Arap örfü demek de çok yanlıştır. Dinin örf ile alakası yoktur. İslamiyet’i Allahü teâlâ bildirmiştir. Bütün toplumlar için, kıyamete kadar geçerlidir. Cariyeler saçlarını, kollarını açabilir, seslerini erkeklere duyurabilir. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunlar mubah demek Müslümanlığı yıkmak olur. 

Kadın sesi avret midir?
Sual: 
Kadın sesi için, avrettir ve değildir şeklinde bildirilen farklı iki kavlin, ikisinin neticesi de aynı değil mi? 
CEVAP
Evet, neticesi aynıdır. Kadın sesi avret değildir diyen âlimler diyorlar ki:
Kadınların, alışveriş yaparken, şahitlikte bulunurken veya buna benzer diğer durumlarda erkeklerle konuşması caizdir. Ancak kadınların yüksek sesle konuşmaları, seslerini uzatmaları, yumuşatmaları, cilveli ve nağmeli okumaları caiz değildir; çünkü bunlarda, erkekleri kendilerine meylettirmek ve şehvetlerini harekete getirmek vardır. Kadının ezan okuması, hacda açıktan telbiye getirmesi, yine açıktan Kur’an ve mevlid okuması, yabancı erkeğe selam vermesi, selamını alması, aksıran erkeğe yerhamükellah demesi bundan dolayı caiz değildir. (Redd-ül muhtar, Tergib-üs-salat, Hadika)

Kadın sesi avrettir diyen âlimler de aynı şeyi söylüyorlar. Bu âlimler, alışveriş yapmaları, şahitlikte bulunmaları gibi işlerde erkeklerle konuşmaları, bir ihtiyaçtan dolayı caizdir derken, öteki âlimler, bu işler kadının sesinin avret olmadığı için caizdir diyorlar. Her iki taraf da alışverişte, şahitlikte ve benzeri işlerde erkeklerle konuşmanın caiz olduğunu bildiriyorlar.

Birinci taraf, kadının sesi avret olmadığı için bunlar caizdir derken, öteki âlimler, ihtiyaç olduğu için caizdir diyor. Verilen cevazlar aynı; fakat cevaz veriliş sebepleri, gerekçeleri farklıdır. Müslüman için önemli olan hükümdür. Gerekçenin delillerini bilmek şart değildir; fakat hükmü bilmek ve ona göre hareket etmek şarttır.

Kadın, yumuşak olmasa da, ihtiyaçsız yabancı erkekle konuşamaz, selam bile veremez.

Âlimler şu konuda birleşiyorlar:
Kadınların yabancı erkeklerle ihtiyaçsız konuşmaları caiz değildir. İhtiyaç olunca da, ancak ihtiyaç kadar ve ciddi konuşmaları caizdir.

Bir mezhebe uymanın lüzumu

Asırlardan beri bütün İslam âlimleri, dört mezhepten birine uymuşlar ve müslümanların da uymalarının gerektiğini bildirmişlerdir. Bunlara uymakta İcma hasıl olmuştur...

Devamını Okuyun...

Mezhep ve takım tutmak

Elbette yanlıştır. Burada, sadece hak mezhepler denilerek, dört hak mezhep tabirini kullanmaktan kaçınmak kasıtlıdır. Bazı bid’at mezhepleri de hak mezhep olarak göstermek için yuvarlak ifade kullanıyor...

Devamını Okuyun...

Mezhepleri taklit rahmettir

 Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmek için, gusülde, abdest almakta ve namazda niyet ederken, bu mezhebe de tâbi olduğunu hatırlamak yetişir...

Devamını Okuyun...

Taklitte niyet

Hanefi’nin niyet etmesi, Hanefi'ye uyuyorum demektir. İnsan babasına babam geldi, babam gitti der. Babasının adı Necati ise, babam Necati geldi demez...

Devamını Okuyun...

Başka mezhebi taklit etmek

Diş kaplatan veya doldurtan Hanefilerin, Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit etmeleri, Hanefi mezhebinden çıkmak demek, yani mezhep değiştirmek demek değildir...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklidin lüzumu

Namaz kılanlar için özürlü olunca Maliki mezhebini taklit etmeleri büyük kolaylıktır. Maliki mezhebini taklit ile ilgili S. Ebediyye’de diyor ki...

Devamını Okuyun...

Oruçta mezhep taklidi

Her Müslümanın ibadet yaparken ve haramdan sakınırken, kendi mezhebi âlimlerinin, (Fetva böyledir), (En iyisi budur), (En doğru söz budur) gibi bildirdiklerine uyması lâzımdır...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve taassup

Günümüzde mezhep taklidi ile ilgili müslümanlar üçe ayrılır:
1- Zaruret de olsa, başka hak mezhebi taklit etmeyi caiz görmeyenler. (Taassup ehlinin yolu)...

Devamını Okuyun...

Mezhep taklidi ve telfîk

Dürr-ül-muhtârın sâhibi önsözünde ve bunun Redd-ül-muhtâr hâşiyesinde yani İbni Abidinde deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Harac nedir?

İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semâvî sebebe, yani insanın elinde olmayan sebebe Zaruret denir. İslamiyetin emir ve yasak etmesi, şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti, hep zarurettir...

Devamını Okuyun...

Geriye dönük taklit

Muteber bir kitaba dayanmadan, aklına göre konuşmak veya mezhepsiz kişileri kaynak göstermek mezhepsizlik, hattâ dinsizlik olur. İşin durumuna göre, önce de, sonra da mezhep taklidinin caiz olduğu, Bahr-ür-raıkMizan-ül kübra, Fetava-i Hayriye gibi birçok muteber din kitabında yazılıdır...

Devamını Okuyun...

Mâliki’de özürlü olmak

O kimse, diş dolgusu sebebiyle Mâlikî’yi taklit etmese bile, yarasını sarar, abdestini alır ve Mâlikî’yi taklit edip o abdestle namaz kılabilir. S. Ebediyye’de deniyor ki...

Devamını Okuyun...

Zaruretsiz taklit caiz olmaz

Elbette haramdır. Dört mezhebe göre de, hayızlının Kur'an-ı kerim okuması haramdır.Tam İlmihal Seâdet-i Ebediyye kitabında buyruluyor ki...

Devamını Okuyun...

Mâlikî'yi taklit ederken

Evet, yanlış söylüyorlar. Çünkü semavî özür hâlinde, mesela ishalini tutamayan, çıbanından veya yarasından kan akan, ağrıyla gözünden yaş gelen, burnu kanayan, kulağından irin akan, makatından solucan çıkan, idrarını tutamayan, basurundan kan...

Devamını Okuyun...

Maliki mezhebini taklit

El-fıkhu alel-mezâhib-il-erbe'a’da diyor ki:
“Maliki mezhebinde, seferde, şiddetli yağmurda, karanlıkta, çamurlu gecelerde, Arafât ve Müzdelifede, öğle ile ikindi ve akşam ile yatsı namazları cem edilir...

Devamını Okuyun...

Şâfii mezhebini taklit

Maliki mezhebi daha kolaydır. Maliki’yi taklit etmenizi tavsiye ederiz. Şâfii’yi taklit eden, sadece Şâfii’deki farzlara uyar, müfsidlerinden kaçar. Bunlar da şunlardan ibarettir...

Devamını Okuyun...

Hanbeli mezhebini taklit

Hanefî mezhebinde, yalnız Arafat meydanında ve Müzdelifede hacıların iki namazı cem etmeleri lâzımdır. Hanbelî mezhebinde ise, seferde, hastalıkta, kadının emzikli veya müstehâza olmasında, abdesti bozan...

Devamını Okuyun...

Hanefi mezhebini taklit

Sadece gusülde, abdestte ve namazda, kendi mezhebinin şartlarına ilaveten Hanefi’nin farzlarına uyup müfsitlerinden kaçar. Diğer hususları aynen Şâfiî gibi yapar. Sünnet ve mekruhlarda kendi mezhebine uyar...

Devamını Okuyun...

Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur

Dinimiz yeni inmedi. Dinimizde eksiklik fazlalık yoktur. Bu bakımdan asla reforma ihtiyacı yoktur. Reforma ihtiyaç olan, din olamaz. Hâşâ Allah noksan göndermiş demektir. Bu bakımdan dine yeni bir şey ilave etmek veya çıkarmak dini bozmak olur...

Devamını Okuyun...

Dini yenilemek gerekir mi?

Reform, Fransızca bir kelimedir. Yeniden şekil verme, eski haline döndürme, bozuklukları, kötülükleri düzeltmek için yapılan ıslahat demektir. Bu manalara göre dinde reform üçe ayrılır...

Devamını Okuyun...

Hak ile bâtıl mukayese olmaz

Çağdaş yazar, bir gayrı müslimin, (Fikrini tazelemeyen beyin ölür) sözünü bir nass [âyet ve hadis] gibi eline alıp, dinde reform isteyerek özetle diyor ki:
(Hiçbir din, vahy olduğu şartlarda kalmamıştır...

Devamını Okuyun...

Din, ihtiyaca göre hiç değiştirilir mi?

İslam bilgileri fen ve din bilgileri olmak üzere ikiye ayrılır. Din bilgileri, yalnız nakil ile anlaşılır. Bunların kaynağı, Kur’an-ı kerim ile hadis-i şeriflerdir. His organları ile anlaşılan şeylerin bir sınırı vardır...

Devamını Okuyun...

Hicri takvimle ilgimiz yokmuş!

Üçü de yanlıştır. 

1- Bilindiği gibi hicri kameri bir takvim vardır. Müslümanlar, ibadetlerini bu takvime, yani kameri aylara göre yaptıkları gibi, oruçlarını da bu takvime göre tutar. Her yıl, on gün önce gelerek Ramazan, her sene değişmekte, yaza, kışa, bahara da gelmektedir...

Devamını Okuyun...

Peki bu dini yıkmak değil mi?

Dini insanlar çıkarmadı ki insanlar değiştirsin. Kadının nasıl giyineceğini insanlar tespit edemez ki. Allah’a inanan kimse, O ne demişse Ona inanması gerekir, uyarsa daha büyük nimettir...

Devamını Okuyun...

Birleştirici olmalı

Genelde hiç kimse, bilmediği konularda, uzmanlık alanın dışında konuşmaz. Eğer konu din ise, bilen bilmeyen herkes, fikir yürütür, “Bence böyle olmalı” der. Dini eleştirenlere bakın, dinden hiç haberi yoktur. Kulaktan duyma bilgilerle dine saldırırlar...

Devamını Okuyun...

Dinin ruhuna aykırı imiş

Dinimizde delil dörttür: Kitab, Sünnetİcma ve Kıyas-ı fukaha. Bir hüküm için bu delillere bakılır. Hem kütüb-i sittedeki hadislerde var diyor, hem de, bu hadisler dinin ruhuna aykırıdır diyor...

Devamını Okuyun...

Dinde anarşi çıkarmamalı

Dinimizi yıkmak isteyen yabancıların bir kısmı, “Yalnız Kur’an”, “Kur’andaki din” gibi ifadelerle Peygamber efendimize tâbi olmayı reddederek, dinimizi bozmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Türkçe Kur'an sözü yanlıştır

Maksadını bilemeyiz ancak bu tür teşebbüsler dinimizi içten yıkmaktır. Bunun yapmak istediğini, diğer reformcular defalarca yapmaya teşebbüs etmiştir. Mesela, bir zamanlar bazı profesörler, dinimizde yapılacak yenilikleri bir rapor halinde hazırlamışlardı. Rapor, özetle şöyle idi...

Devamını Okuyun...

Dinde kolaylıklar var

Kolaylık var, zorluk yok demek, (Dinimizin verdiği ruhsatlardan, kolaylıklardan faydalanın) demektir. Yoksa, (Herkes hoşuna giden şeyleri yapsın, hoşlanmadığı şeyleri yapmasın size güç gelen ibadetleri yapmayın, onları istediğiniz gibi değiştirin) demek değildir...

Devamını Okuyun...

Kadının sesi haram mı?

Kadınların, yabancı erkeklerle lüzumsuz yere konuşmaları, şarkı, hatta Kur’an, mevlid, ezan okuyarak seslerini erkeklere duyurmaları büyük günahtır; ancak, alışveriş gibi ihtiyaç olunca, fitneye sebep olmayacak şekilde, ihtiyaç kadar ciddi konuşmaları caizdir. (Tergib-üs-salat, Hadika)...

Devamını Okuyun...

Dini bozma gayretleri

Elbette aykırıdır. Kısaca cevap verelim:
1- Kütüb-i sitte’deki hadis-i şeriflerin hepsi sahihtir. İslâm âlimi, Resulullah efendimizin vârisidir, herkesten daha çok Allah’tan korkar ve kitabına uydurma hadis almaz. (Uydurma hadis), bu sözü Allah Resulü söyledi diye iftira etmektir...

Devamını Okuyun...

Reform mu yapılıyor?

20 Haziran 1928 tarihli Vakit gazetesinde, şu haber çıkmıştı:
(Dinimizde yeni hayata, ilerlemeye uygun olarak yapılacak yenilikleri, İstanbul ilahiyat fakültesi profesörleri rapor halinde hazırlamışlardır.)...

Devamını Okuyun...

Modern müceddid

Modern hayattan kasıt ne? Avrupa tarzı, ahlak ve namus tanımayan bir hayat yaşamak mıdır? Öyleyse bu, dini değiştirmek olur. Zamana uygun yaşamak için ise, dini yeniden yorumlamaya, reform yapmaya yani dini değiştirmeye zaten ihtiyaç yoktur. Böyle yapmak dini yıkmak olur...

Devamını Okuyun...

Yeni yorum olur mu?

Şaşıranlar olabilir, ama bu sapıklıkların hepsini Peygamber efendimiz haber vermiştir. Kur’an-ı kerimin yeni mânâlarının olduğunu söylemek, başta Peygamber efendimiz olmak üzere, Eshab-ı kiramın tamamını ve bütün İslam âlimlerini cahillikle suçlamak olur...

Devamını Okuyun...

Dinin emri zamanla değişir mi?

Evet, açıkça reform yapılmak isteniyor. Zamanın değişmesiyle, örf ve âdete dayanan hükümler değişebilir. Ancak Nass’a, delile dayanan hükümler zamanla değişmez. (Dürer-ül-hükkam)...

Devamını Okuyun...

İslamiyet’i yıkma yolları

Planları ve oyunları çoktur, fakat özellikle, eski âlimlere olan itimadı yıkıp, sonra bu âlimlerin naklettikleri hadisleri uydurma sayıp, daha sonra da, Kur’an-ı kerimi yanlış yorumlayıp dini yıkmaya çalışıyorlar...

Devamını Okuyun...

Bir reformcunun hezeyanları

Maddeler hâlinde cevap veriyoruz:
1- (İlim öğrenmek veya okul yapmak için Cenneti bile feda ederim, haram da olsa, o işi yaparım) diyor. Dine uymak, ilim öğrenmek, Allahü teâlânın rızasını kazanıp Cennete girmek içindir...

Devamını Okuyun...

Reform nerede gerekli?

Bunu reformcuların kendilerine sormak gerekir, fakat niyetleri iyi olsa bile, dinde reform yapmak dinsizlik olur. Dinî hükümleri koyan Allahü teâlâdır. Bir hükmünü değiştirmek, o hükmü beğenmemek olur...

Devamını Okuyun...

İslam’da demek

Elbette yanlıştır ve mezhepsizliktir. Kur’andan, Sünnetten kendi anladığını din sanmak çok tehlikelidir. (Şu mezhebin şu hükmü isabetlidir) diyerek farklı bir yol tutmak da mezhepsizlik olur. 

Devamını Okuyun...

Zekât nisabı değişmeli mi?

Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım, eksik bırakmadım) buyuruyor. Namaz, oruç gibi zekât da bir ibadettir. İbadette değişiklik olmaz. Zamanla değişmesi gerekmez...

Devamını Okuyun...

Dinî emirlerle oynamak

Elbette bu, dinimize yapılmış çok tehlikeli bir saldırıdır. Allah'ın emrini beğenmeyip değiştirmek küfürdür. Çünkü Kur’an-ı kerimde Allahü teâlâ, (İki erkek şahit tutun, eğer iki erkek bulunmazsa, doğruluğuna güvendiğiniz bir erkekle iki kadın şahit olmalıdır...

Devamını Okuyun...

Fayda ve zarar veremeyen kim?

Reformistin görüşleri reformdan daha ötedir. Maksadı dînî inançları yıkmaktır. Burada birkaç yanlış var:
1- Âyet-i kerimelerde (Putlara ibadet etmeyin!) deniyor. (Resulümden, evliyamdan, yardım istemeyin!) denmiyor...

Devamını Okuyun...

Her kitap okunmaz

Kitap, bilgi öğrenmek için okunur. Bir şeyin hak veya bâtıl, faydalı veya zararlı, iyi veya kötü olduğunu bilen, o konudaki kitabı niçin okusun? Bilmiyorsa, bâtılı hak, kötüyü iyi, zararlıyı faydalı zannedebilir...

Devamını Okuyun...

Çoğunluğa uymak gerekir mi?

Yukarıdaki yanlış örneklerde olduğu gibi, çoğunluk örnek gösterilerek, (Herkes böyle yapıyor, ben de yapsam ne çıkar?) demek caiz olmaz...

Devamını Okuyun...

Salihlerle beraber olmak

İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Doğru yolda gidenleri sevmek, onlarla tanışmak ve görüşmek ve onlar gibi olmaya özenmek ve o büyüklerin sözlerini işitmek ve kitaplarını okumak, Allahü teâlânın nimetlerinin en büyüklerindendir...

Devamını Okuyun...

Kimlerle bulunduğumuz önemli

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İnsanlar, dinde çeşitli gruplara bölündüler. Her grup, kendi yolunu doğru sanıp sevinmektedir.) [Müminun 53]...

Devamını Okuyun...

İslam âlimlerinin kitaplarını değiştiriyorlar

Özetini verdiğiniz yazıya göre, merd-i kıpti gibi şecaat arz ediyorlar. Açıkça İslam âlimlerinin kitaplarını değiştirdiklerini ifade edebiliyorlar...

Devamını Okuyun...

Salih âlimlerin önemi

Muteber fıkıh kitaplarından nakleden, mezhebe inanan salih kimselere sormak gerekir. Bunu tespit etmekte de güçlük çekilirse, âlimlerin bildirdiği duayı okumalıdır. Ehl-i sünnet âlimleri buyuruyor ki...

Devamını Okuyun...

Bozuk kitaplar

Piyasada din aleyhine çok kitap yazılmaktadır. Hepsine cevap vermek için, bir kitap yazmak gerekir. Biz doğruları anlatırız, buna uymayanların yanlış olduğu anlaşılır. Yine de, kısaca cevap verelim...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlerin fikirlerinden bazıları

Sapıklıkları normal görülüyor ki, peşinden gidenler oluyor, fakat o görüşlerin bâtıl olduğunu bilmiyorlar. Onun için, (Bu adamın şu görüşleri yanlıştır) demek yerine, ona Ehl-i sünneti anlatan kitaplar vermeli...

Devamını Okuyun...

Dinimizi yıkma planları

Planları çoktur. Fakat özellikle şu yollarla saldırıyorlar:
Âlimlere olan itimadı yıkmak, Mezhepleri birleştirerek herkesi mezhepsiz yapmak, Eshab-ı kirama olan itimadı sarsmak, halifeleri gözden düşürmek, kapalı ictihad kapısını kırarak açmak, Hadis-i şeriflere olan itimadı sarsmak, meal okumayı teşvik...

Devamını Okuyun...

Mezhepsiz kime denir

Dört mezhepten birine uymayıp, doğru yolda olmayana mezhepsizdendiği gibi, dört mezhebi karıştırıp, kolayına gelen mezhebe göre hareket edene, yani mezhepleri telfîk edene ve dört mezhebi hak bildiği hâlde, bir inanışı, Ehl-i sünnet itikadına uymayan bid’at ehline de mezhepsiz denir...

Devamını Okuyun...

Önce temel bilgi gerekir

Bazı okuyucular, İbni Teymiye’nin veya İbni Sebe’nin yanlış görüşlerinin neler olduğunu soruyorlar. Mesela, (İbni Teymiyeci bir arkadaşımız var. İbni Teymiye’nin hatalarını bildirin de arkadaşımızı vazgeçirelim) diyorlar. Abduh’u, Kardavi’yi veya daha başkalarını soruyorlar...

Devamını Okuyun...

Bölücüleri dışlamak ve lanetlemek

Reşat Halife’ye elçi [Peygamber] diyen mürted biri bir Müslümana şunları diyor:
(Dünyada bir milyar müslüman var deniyor da; ama siz grupları dışlıyorsunuz...

Devamını Okuyun...

Kötüye kötü, kirliye pis demek

Gıybet büyük günahtır, caiz değildir. Hele gerçek âlimleri kötüleyen kâfir olur. Siz soruyu yanlış soruyorsunuz. Şöyle sorulmalıydı: Bazı âlimlere, mezhepsiz, eshab-ı kiram düşmanı falan deniyor...

Devamını Okuyun...

Kâfir olmak bir ayrıntı mıdır?

Bunlar ayrıntı değildir. Meşhur bir harama helal, meşhur bir mubaha haram diyen kâfir olur. Kâfir olmak bir ayrıntı mıdır...

Devamını Okuyun...

Doğru gibi görünen yanlışlar

Kötülemek maksadıyla söylenen böyle sözler, doğru da olsa yanlıştır. Bu konuda söylenenlerden bazı örnekler verelim...

Devamını Okuyun...

Tarihselciler ne yapmak istiyor

Dinde reform gibi, tarihselcilik de, Hristiyan Batı kültürünün problemlerini çözmek için ortaya atılmış bir metot iken, mezhepsizler ve dinsizler Müslümanlıkta da uygulamak istiyorlar...

Devamını Okuyun...

Mezhepsizlerin taktikleri

Doğru bilinirse yanlış meydana çıkar. Doğru tektir, yanlış çoktur. İlim öğrenmek için yanlışları değil, doğruyu öğrenmek gerekir. İki noktadan ancak bir doğru geçer. Sayısız eğri çizgiler çizilebilir...

Devamını Okuyun...

Mezhepsize mezhepsiz demek

Aklı olmayana akılsız, dini olmayana dinsiz, parası olmayana parasız demek ne kadar normalse, mezhebi olmayana da mezhepsiz demek o kadar normaldir...

Devamını Okuyun...