Sosyal adâlet, sosyalizm ve kapitalizm

01/01/2024 Pazartesi Köşe yazarı O.Ü

Sual: Sosyal adalet ile sosyalizm farklı mıdır, aralarında ne fark vardır?

Cevap: Sosyal adâlet, herkes çalıştığının karşılığına kavuşur, alın terinin, bileğinin emeğini alır, başkaları tarafından sömürülemez demektir. Nimet, külfet mukabilidir. Memleketin bütün gelir kaynakları işletilir, çok çalışan, çok kazanır ve kazanmak için, çok çalışılır demektir. İslâm ekonomisi, sosyal adâlet üzerine kurulmuştur. Özel teşebbüse, herkesin dilediği işi yapmasına geniş yer verilmiştir. Alın teri ile kazanılan bir kazanca kimsenin müdahale hakkı yoktur.

Bu adâletin zedelenmesi, çalışanların haklarının, kazançlarının açıkgöz bir zümre tarafından sömürülmesi, iki türlüdür:

1-Sömürücülüğün birinci kısmı, sosyalizmdir. Sosyalizm, devlet kapitalizmi demektir. Sosyalistlerde bütün gelir kaynakları devletleştirilmiştir. Şahsi teşebbüs yasaktır. Herkes, devletin vereceği işi yapmaya mecburdur. Kazançları, emeklerin karşılığı, devlete verilir. Devleti, hükûmeti ele geçiren mutlu bir azınlık, milletin, alın teri ile kazandığını elinden alır. Belirli bir zümre, milleti sömürür. Bu azınlığın işi, millete baskı, işkence, yalan, iftira ve propagandadır. Bütün kazançlar, bu zümrenin zevk ve sefa sürmesine, sarf edilir.

2-Sosyal adâleti kaldıran ikinci ekonomik sistem, kapitalizmdir. Burada, her ne kadar şahsi teşebbüs varsa da, bu sınırlı sayıdaki yüksek sermaye sahipleri

içindir. Bu kapitalistler, üretim kaynaklarını ellerine almış, fakir halkı istedikleri gibi çalıştırmakta ve sömürmektedirler. Kapital sahibi olan mutlu azınlık ile fakir işçi arasındaki geçim farkı, korkunç bir uçurum hâlindedir. Fakir işçi, kapitalistlerin emri, keyfi altında ezilmektedir.

İslâmiyet, kapital hâkimiyetini önlemiş, işçi ile patron arasındaki uçurumu kaldırmak için, işçinin, sermayeye ve kâra ortak olmasını sağlamıştır. Herkes parasını, bir işletmeye yatırabilir. Ayrıca, zenginlerin, fakirlere zekât vermesini emir buyurmuştur. İşte sosyal adâletin temelini bu teşkil eder. İslâm dininde, eli, ayağı tutup da çalışabilenlerin dilenmesi haramdır. Zekât, çalışamayacak derecede rahatsız olanlara ve çalışıp da, güç geçinenlere verilir. Allahü teâlâ, böyle fakirleri, milletin içinde kırkta bir olarak yaratmıştır.