“Akl-ı kâmil sahipleri Allahü teâlâyı dâima zikrederler...”

30/03/2021 Salı Köşe yazarı V.T

Kur'ân-ı kerîmede meâlen “Ey îmân edenler! Allahü teâlâyı çok zikredin” buyuruldu.

 

Sirozlu Hüseynî Efendi, Halveti tarikatına mensup arif ve şair bir zat olup şimdi Yunanistan’da bulunan Siroz’da (Serez) doğdu. Halvetiyyenin bir kolu olan Nurbahşî tarikatının kurucusu Seyyid Muhammed Nurbahşi hazretlerinin halifesidir. 1000 (m.1591)’de memleketinde vefat etti. (İşaretü menzilü'l-Kitap) isminde iki büyük ciltten ibaret bir tefsiri vardır. Bu eserinde şöyle anlatır:

Bekâra sûresi 152. âyet-i kerîmede meâlen; “Beni tâatle zikredin ki, ben de sizi mağfiretle yâd edeyim. Tâatle nimetlerime şükredin ve masiyetle küfrân etmeyin”, Âl-i İmrân sûresi 191. âyet-i kerîmede meâlen; “Akl-ı kâmil sahipleri Allahü teâlâyı ayakta, otururken ve yatarken (yani dâima) zikrederler”, Ra’d sûresi 28. âyet-i kerîmede meâlen; “Bunlar, îmân edenlerdir, Allahü teâlânın zikriyle gönülleri huzûr ve sükûna kavuşanlardır. Haberiniz olsun ki, kalbler ancak zikrullah ile mutmain olur”, Ahzâb sûresi 41. âyet-i kerîmede meâlen; “Ey îmân edenler! Allahü teâlâyı (diliniz ve kalbinizle türlü tesbihler yaparak) çok zikredin” buyuruldu...

Fecr sûresinin birinci âyet-i kerîmesi olan “Vel-Fecri” (Fecre yemîn olsun) kelimesi, âriflerin kalblerinden kaynayıp gelen ma’rifetlere yemîndir. Nitekim naklolunur ki, âşıkın kalbi, aşk ateşinden yanmakta, Allahü teâlâya kavuşmanın şevkiyle hareket etmekte ve yedi kat gökler, onun nûru ile dolmaktadır. Melekûttaki melekler, “Yâ Rabbî! Bu nasıl bir nûrdur ki, yeryüzünden yükseldi ve yedi kat gökleri, cemâlinin parlak nûru ile süsledi?” derler. Allahü teâlâ da, ”Bir âşıkın aşk denizi olup, kalbinde elem doğmuştur. Bu, benim cemâlimin ma’rifet dalgasıdır ki, ben ona, onun bana olan iştiyâkından daha fazla müştakım” buyurur.

Bazı tefsîrlerde, “Vel-Fecri” kelimesi, Muhammed aleyhisselâma yemîndir. Bundan sonra gelen “Ve Leyâlin aşr” âyet-i kerîmesi ise, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) çok sevdiği aşere-i mübeşşere, yani Cennetle müjdelenmiş on Sahâbiye yemîndir” şeklinde bildirilmektedir.

Fussilet sûresi 33. âyet-i kerîmede meâlen; “İnsanları Allaha davet edip iyi iş ve hareketlerde bulunan ve 'Ben gerçek Müslümanlardanım' diyen kimseden daha güzel sözlü kim var!" âyet-i kerîmesini tefsîr ederken, Allaha davet eden güzel sözün, ezan olduğunu açıklamaktadır. “Amel-i sahîh”in, yani yararlı işin de, namaz olduğunu bildirmektedir.