Belalar hep inananlara mı gelir?

02/01/2024 Salı Köşe yazarı O.Ü

Sual: Allaha inanmâyanlardan bazıları; namaz kılanlarla, oruç tutanlarla, İslâmiyete uyanlarla alay ediyor ve "Allah, dostlarına niçin dertler, belalar gönderiyor? İyilikler, nimetler vermiyor? Biz Onun emirlerini yapmıyoruz. Biz istediğimiz gibi zevk, safa ediyor, keyif sürüyor, hile, yalanla, dünyanın tadını çıkarıyoruz. Sizler, namazla, oruçla vakit geçiriyor, dünya zevklerinden kaçıyor, sıkıntı içinde yaşıyorsunuz! Ayrıca Rabbiniz, dertleri, belaları da size veriyor. Müslümanlık saadet yolu olsaydı, siz bizden daha rahat, daha mesud yaşardınız" diyorlar. Böylelerine ne demelidir?

Cevap: Kâfirler, insanların en iyisine de böyle söylerdi. Furkân sûresinin yedinci âyetinde meâlen;

(Kâfirler; "Bu nasıl Peygamberdir? Bizim gibi yiyip içiyor, sokaklarda geziyor. Peygamber olsaydı, kendisine melek gelirdi. Yardımcıları olur, bize onlar da haber verir, Cehennem ile korkuturlardı. Yahut, Rabbi, para hazineleri gönderir, yahut, meyve bahçeleri, çiftlikleri olur, istediğini yerdi" dediler...)  buyuruldu.

Bu gibi sözler, âhırete, Cennete, Cehenneme inanmayanların, ilerisini göremeyenlerin sözleridir. Cennet nimetlerinin, Cehennem azablarının sonsuz olduğunu bilen kimse, dünyanın birkaç günlük belalarına, sıkıntılarına hiç ehemmiyet verir mi? Bu dertlerin, sonsuz saadete sebep olacağını düşünerek, bunları nimet olarak karşılar. Cahillerin sözlerine aldırış etmez. Dertler, belalar, sıkıntılar, muhabbetin, sevginin, şaşmayan şahitleridir. Ahmakların bunu anlamamasının ne ehemmiyeti olur.

Bu dünya, âhıretin tarlasıdır. Burada tohumlarını ekmeyip yiyenler, böylece bir tohumdan kat kat meyve kazanmaktan mahrum kalanlar, ne kadar talihsiz ve ahmaktır. Kardeşin kardeşden kaçacağı, ananın evladını tanımayacağı o gün için, hazırlanmıyorlar. Böyle kimseler, dünyada da, âhırette de zarardadırlar.

Hem bu dünyanın nimetleri geçicidir ve aldatıcıdır. Bugün senin ise, yarın başkasınındır. Âhırette ele girecekler ise sonsuzdur ve dünyada iken kazanılır. Bu birkaç günlük hayat, eğer dünya ve âhıretin en kıymetli insanı olan, Muhammed aleyhisselâma tâbi olarak geçirilirse, saadet-i ebediyye, sonsuz necat, kurtuluş umulur. Ona uymadıkça, her yapılan hayır, iyilik, burada kalır, âhırette ele bir şey geçmez.