Tüylü kanat!..

06/12/2020 Pazar Köşe yazarı A.U

Seyyid Abdülkâdir hazretlerinin yaşadığı Mültan şehrinde bir “kemik hastalığı” yayılmıştı.

Yakalanan ölüyordu.

Bu zâtın talebesinden Gıyâseddîn adında bir genç bir gece Efendimizi gördü rüyâsında.

Ona tüylü bir kanat verip;

“Bu kanadı, seyyid Abdülkâdir'e ver. Hasta olan bir uzva bunu dokundurur ve o hastaya on İhlâs-ı şerîf okursa, Hak teâlâ şifâ yaratır” buyurdu.

Gıyâseddîn uyandı.

Tüylü kanat elindeydi.

Efendimiz, Seyyid Abdülkâdir'in de rüyâsına girip; “Ey oğlum! Sana Gıyâseddîn'le bir tüylü kanat gönderiyorum. Onu, hastalara tatbîk edersen, Hak teâlâ şifâ verir” buyurdu.

O günden sonra herkes rahattı.

Zîra o hastalık bitti o beldede.

● ● ●

Bu zât, bâzı sevdiklerine;

“Ben gıybet etseydim, annemin babamın gıybetini yapardım” buyurdu.

“Niçin efendim?” dediler.

“Hiç olmazsa onların günahlarını alırdım. Onlara bir iyiliğim dokunurdu” buyurdu.

● ● ●

Bir gün de buyurdu ki:

“Başarının üç şartı vardır.

“Onlar nedir?” dediler.

Cevâbında;

“Sevgi, itâat ve ihlâstır. İhlâsla yapılan, âhirete gider. İhlâssız yapılansa dünyâda kalır” buyurdu.