Her Müslüman, Hulefâ-i Râşidîni çok sevmelidir

13/02/2019 Çarşamba Köşe yazarı H.Y

Hulefâ-i Râşidîn denilen dört halîfenin isimlerini okumak, cuma ve bayram hutbesinin şartı değil ise de, (Ehl-i sünnet vel-cemâat) itikadında olmanın  bir şiârıdır.
 
Edep ve nezaket medeniyeti -33-
Hulefâ-i Râşidîn, Peygamberimiz Muhammed aleyhisselamın insanlığa tebliğ ettiği İslâmiyeti, hiç bozmadan ve herhangi bir değişiklik yapmadan, Müslümanlara aynen bildiren dört seçkin sahabedir. Bunlar; Peygamberimizden sonra  halîfesi, yani vekili ve Müslümanların reisi olan Ebû Bekr-i Sıddîk, ondan sonra, Ömer-ül-Fârûk, ondan sonra Osmân-ı Zinnûreyn ve ondan sonra da, Alî ibn-i Ebî Tâlib’dir “radıyallahü anhüm”. Bu dördünün üstünlük sıraları, halîfelikleri sırası gibidir. Bu devir otuz yıl kadardır. Bunlar Peygamber efendimizin vazifelerini tam olarak yaptıklarından, kendilerine  “Hulefâ-i Râşidîn” denmiştir. Resûlullâhın hayatta olduğu asr-ı saâdet devrinde, İslamiyet tam olarak icra edilip, her taraf, hak, adâlet ve hürriyet ile nurlandığı gibi, bunların zamanında da öyle oldu. İslâmiyetin emirleri kusursuz olarak yapılıyordu. Bu dört halîfe,  Eshâb-ı kirâmın hepsinden üstündür. 
Resûl-i Ekrem efendimizin yolunda, canlarını ve mallarını feda eden, O'na yardım eden bu dört büyük halîfenin ve Eshâb-ı kirâmın hepsinin isimlerini, edep ve saygı ile, sevgi ile söylemek, bütün Müslümanların üzerine vacip olup, Rabbimizin ve Resûlullahın emridir. Onların büyüklüğüne yakışmayan sözler söylemek asla caiz değildir. İsimlerini saygısızca söylemek sapıklıktır. Resûlullahı sevenin, O'nun Eshâbının hepsini de sevmesi lâzımdır. (Ebû Bekir ile Ömer’i sevmek iman, bunlara düşmanlık küfürdür) buyuruldu. Bunlara dil uzatmanın, düşmanlık etmenin küfür olduğu ve bunda bütün âlimlerin söz birliği ettiği, (Hulâsa-tül-fetâvâ) ve (Mir'ât-ı Kâinat) kitaplarında yazılıdır.
Hulefâ-i Râşidîn denilen bu dört halîfenin isimlerini okumak, cuma ve bayram hutbesinin şartı değil ise de, (Ehl-i sünnet vel-cemâat) itikadında olmanın  bir şiârıdır. Yani, alâmet-i fârikası, nişanıdır. Onu, bile bile, inat ederek ancak kalbi bozuk kimse okumamak ister. Bu dört halife, Resûlullâhın "sallallâhü aleyhi ve sellem" hayâtında müşavirleri, vefatından sonra vekilleri idi. Hadîs-i şerifte, (Benim ve benden sonra dört halîfemin yoluna sarılınız. Onların yolu, doğru yoldur) buyuruldu
Hulefa-i râşidîn zamanı, otuz sene idi. Bu otuz sene, Peygamberimiz "aleyhisselâm" zamanı gibi güzel geçti. Bu dört halîfeden sonra, Ehl-i islâm arasında, bid'atler ve yanlış yollar meydâna çıkarak, nice kimseler doğru yoldan ayrıldı. Yalnız, Eshâb-ı kirâm gibi îmân edenler ve İslâmiyete onlar gibi tâbi olanlar kurtuldu ki, bunların yoluna (Ehl-i sünnet vel-cemâat) fırkası denir. Doğru yol, yalnız budur. Peygamber Efendimizin ve Eshâb-ı kirâmın  gittiği doğru yol, Ehl-i sünnet âlimlerinin gösterdiği yoldur.