Habîs malların zekâtı verilmez!

15/12/2020 Salı Köşe yazarı V.T

Gasbedilen, yâni zulüm ile, zor ile alınan, çalınan mallara "Mâl-ı habîs" denir.

 

Muhammed İbn-i Zerb hazretleri Mâliki fıkıh âlimidir. 317 (m. 929)’da yılında Endülüs’te (İspanya) Kurtuba'da (Cordoba) doğdu. Buradaki meşhur âlimlerden Mâliki fıkıh ilmi tahsil etti. Kurtuba (Cordoba) Kâdılcemâası oldu ve bu görevini ömrünün sonuna kadar sürdürdü. 381 (m. 991)’de vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:

Âkıl ve bâliğ olan Müslümanın, tam mülkü olan ve helâl yoldan gelmiş olan zekât malının miktârı, nisap miktârı olduktan bir sene sonra, bu mâlın belli miktârını sekiz sınıf Müslümandan bir veya birkaçına vermesine zekât denir. Verilen kimsenin Müslüman olması lâzımdır. Zekât malı dört nevidir: Senenin yarıdan fazlasında, çayırda otlayan dört ayaklı, dişi erkek karışık, yâhut yalnız dişi, (sâime) hayvanlar, ticâret için satın alınan mallar, altın ve gümüş eşya, topraktan çıkan gıdâ maddeleridir. Çayırda, yalnız erkek hayvanı olanlara ve katırı, eşeği olanlara, bunların zekâtlarını vermek farz değildir. Devenin, sığırın ve koyunun yavruları, büyükleri ile birlikte olunca, zekât hesabına katılırlar. Zekât, uşur, kefaret ve sadaka-i fıtır olarak verilecek mal yerine, bunların kıymetlerini de [zekât malından] vermek câizdir.

Gasbedilen, yâni zulüm ile, zor ile alınan, çalınan ve fâiz, rüşvet, kumar ile alınanı ve çalgı çalmak, şarkı söylemek ücreti ve alkollü içki satışı bedeli olarak alınan ve fâsid bey ile satın alınan mallara (Mâl-ı habîs) denir. Habîs malların zekâtları verilmez. Çünkü bunlar, alanın mülkü olmaz. Sahiplerine, sahipleri ölmüş ise vârislerine, vârisleri de yoksa fakir Müslümanlara verilmeleri lâzımdır. Habîs malları, birbirleri ile veya kendi helâl malı ile karıştırırsa, bu karışım, mülkü olur ise de, buna (Mülk-i habîs) denir. Mülk-i habîsi de, başkasına vermek ve kullanmak haramdır ve tâm mülk olmadığı için, zekâtı verilmez. Buna karışmış bulunan habîs malın mislini, misli yoksa kıymetini kendi helâl, zekât malından, sahiplerine tazmîn ettikten [ödedikten] sonra, mülk-i habîsi kullanması helâl olur ve zekât nisabına katması lâzım olur. Bu borçlarını ödemek için, helâl malı yoksa ödünç alıp öder. Borcunu ödemeden evvel mülk-i habîsi kullanmak, başkasına vermek haram ise de, satarsa, hediye ederse, alana haram olmaz. Sahipleri ve vârisleri bilinmiyorsa veya çeşitli kimselerden toplanan haram mallar birbirleri ile karıştırılıp mülk-i habîs olurlarsa, hepsinin Müslüman fakirlere sadaka verilmesi lâzım olur.