Selef-i salihinin yüksek ahlakı
25/05/2025 Pazar Köşe yazarı S.K
Selef-i salihin, İslamiyet’e tam bağlılıklarıyla, üstün ahlaklarıyla
asırlardan beri insanlara örnek ve rehber olmuşlardır.
Selef-i salihinin özellikleri -2-
Selef-i salihin, nasihatleriyle ve yaşayışlarıyla
Allahü teâlânın kullarına rehberlik etmişler, onların hem dünyada hem de
ahirette mesut ve bahtiyar olmalarına vesile olmuşlardır.
İslam âlimlerinin büyüklerinden Abdülvehhab-ı
Şa'rânî hazretleri, Tenbîhül-muğterrîn kitabında Selef-i Salihîn’in
örnek ve rehber olan vasıflarından bir kısmını şöyle bildirmiştir:
Selef-i salihin kanaat sahibi idiler. Sanki
ahireti görüyormuş gibi ibadet ederlerdi. Dünyaya düşkün
değillerdi. Çalışırlar, sebeplere yapışırlar fakat rızık konusunda endişe
etmezlerdi.
Alışveriş ilmini öğrenmeden ticaret yapmazlardı.
Kusurları bağışlar, hadiselerden gerekli dersleri çıkarırlardı.
Sebeplere yapışıp kadere rıza gösterirlerdi. Din
kardeşlerinin varsa kusurlarını düzeltirler, onlara nasihat
ederlerdi. Lüzumsuz ve boş konuşmazlardı; konuşunca da hikmet
söylerlerdi. Kanaatkâr davranırlar, asla kıskançlık
yapmazlardı. Kendilerini çekemeyenlere nasihat ve hayır dua ederlerdi.
Yanlarında gıybet yapılmasına, lüzumsuz ve boş konuşulmasına hiç fırsat
vermezlerdi.
Güzel ahlak sahibi idiler. Başkalarının kusurları ile
değil, kendi kusurları ile meşgul olurlardı. Vakar sahibi, cömert ve
yardımsever idiler. İyilik yapmak şiarları idi. Misafirlerine bizzat
ikramda bulunurlar ve hizmet ederlerdi. Kazancı şüpheli olanın ikramını
kabul etmezlerdi. Çok sadaka verirlerdi. Kendilerinden bir şey isteyenlere
ve muhtaçlara severek yardım ederler ve onları incitmezlerdi.
Dostlukları çok vefalı idi. Onları arayıp sorarlar,
ihtiyaçları varsa yardımcı olurlardı. Çok kere onlara hissettirmeden yardımcı
olurlardı... Mektuplaştıklarına mektupla nasihat ederlerdi. Makamları
yükseldikçe tevazuları artardı. Teşvik edilen her fazilete sahip olmaya
çalışırlardı. Amelleri, işleri ve hizmetleriyle övünmezlerdi.
Kendilerini ibadete vermişlerdi. Son derece edep ve
hayâ sahibi idiler... İhtiyaçları için çalışmaya, kazanmaya önem
verirlerdi. Malı yığmak için değil, Allah yolunda harcamak için
kazanırlardı.
Fakirlikten dolayı üzülmezler, zenginliğin ise şükrünü
yapamamaktan korkarlardı. Gereği gibi kulluk yapamadıklarını
düşündüklerinden hep tasalı dururlardı.
Yazdıkları kitaplarda ve yaptıkları hizmetlerde riyâya
düşmemek için çok dikkat ederlerdi.
Ahiret işlerine daima öncelik
verirlerdi. Kabristanları ziyaret eder, dua eder ve ibret alırlardı. Kalpleri
yufka, gözleri yaşlı idi. Dertleri ahiret derdiydi.
Gösterişten uzak dururlardı. Herkese şefkatle ve
merhametle muamele ve dua ederlerdi. Âlimlerin ikazlarını dikkate alırlardı.
İsraftan uzak dururlardı...
Bu üstün vasıflara sahip olan Eshab-ı
kiram, Tabiin ve Tebe-i Tabiin ve onlara tabi olanların neslinden ve
talebelerinden, asırlar boyu yetişen âlimler, evliyâ ve sâlih kimseler,
hizmetleriyle ve eserleriyle insanlığa rehber olmuşlardır.
