"O zâtı duyunca bu hâle geldin, ya görseydin!.."

26/07/2023 Çarşamba Köşe yazarı V.T

Osman el-Hattâb hazretleri evliyânın büyüklerindendir. 1397 (H.800) senesinde Kudüs’te vefât etti. Zamânında bulunan meşhûr âlimlerin sohbetleriyle yetişen Osman el-Hattâb, Ebû Bekr-i Dûkdesî hazretlerinin sohbetlerine devam ederek tasavvufta yüksek derecelere kavuştu.

Hanefî mezhebi âlimlerinden Şeyhülislâm Nûreddîn et-Trablûsî ve Mâlikî âlimlerinden Seyyid Şerîf el-Hattâbî, Osman el-Hattâb’ın şöyle anlattığını haber veriyorlar:

“Hocam Ebû Bekr ile hacca gittiğimizde, kendisinden, zamânımızın kutbu olan büyük âlim ile beni buluşturmasını istedim. Bana; 'Burada otur!' dedi ve kendisi yürüyüp gitti. Bir saat kadar ortalarda görülmedi. Sonra geldi. Yanında o büyük zât vardı. Zemzem kuyusu ile Makâm-ı İbrâhim denilen yer arasında oturdular. Bir saat kadar kendi aralarında sohbet ettiler. Bu sırada bana öyle bir ağırlık çöktü ki, kendimi tutamıyordum. Öyle ki, başım dizime dayandı. O zât bana; 'Ey Osman! Bizi tanıdın ve bildin' buyurdu. Sonra Fâtiha ve Kureyş sûrelerini okuyup duâ ettiler. Daha sonra da oradan ayrılıp gittiler... Aradan biraz zaman geçince, hocam Ebû Bekr geri dönüp yanıma geldi. Bana; 'Başını kaldır!' buyurdu. Kaldıramadığımı söyledim. Bunun üzerine boynumu biraz oğdu ve Allahü teâlânın izni ile boynumu hareket ettirebilir hâle geldim. Bunun üzerine bana; 'Yâ Osman! O zâtı görmediğin, sâdece sesini duyduğun hâlde bu hâle geldin. Ya görseydin nasıl olurdun?' buyurdu."

Osman el-Hattâb hazretleri bundan sonra, oturduğu meclisten Fâtiha ve Kureyş sûrelerini okumadan kalkmazdı. Zamânında bulunan âlim ve velîler, Osman el-Hattâb hazretlerini severler, ona hürmet ve edepte kusûr etmezlerdi. Bununla berâber, kendisini âciz, zavallı ve kabahatli bilir, Cehennem’e atılmaktan çok korkardı. Birisi kendisine yalvarıp duâ isteseydi; “Osman, Cehennem odunlarından bir odundur. Onun hâtırı nedir ki, sana bir faydası dokunsun?” diye cevap verirdi.
İmâm-ı Münâvî hazretleri buyuruyor ki: “Bir hâceti olan kimse, Osman el-Hattâb hazretlerinin kabrini ziyâret edip, yedi defâ Fâtiha-i şerîf ve on defâ salevât-ı şerîfe okursa ve bu zât hürmetine Allahü teâlâya duâ ederse, biiznillah o hâceti görülür, sıkıntısı gider.”