"Hele şöyle oturup bir dinlenin..."

30/08/2022 Salı Köşe yazarı A.U

Ahmed Yesevî hazretleri zamanında, Mervezî adında meşhur bir müderris vardı.

Bu büyük velîyi sevmiyordu.

Çünkü iftirâcılara aldanıp, kötü bellemişti kendisini.

“İnsanların dînini ifsât ediyor” diye inanmıştı.

Ona haddini bildirmek istiyordu.

İslâmiyetten (yüz) mesele seçti.

Kendince en zor meselelerdi.

Onları defterine yazıp ezberledi.

Ve bir gurûrla gelip girdi dergâha.

Bu zâtı bulup geçti karşısına.

Selâm bile vermedi.

Ve büyük bir hırsla;

“İnsanların dînini ifsat eden sen misin?” diye çıkıştı.

Ahmed Yesevî sâkindi.

Yumuşak bir sesle;

“Efendim, uzak yoldan geldiniz. Hele şöyle oturup dinlenin. Görüşecek bir mesele varsa sonra görüşürüz” buyurdu.

Mervezî, hiç bunu beklemiyordu.

Çok mahçup oldu!

Ama vazgeçmedi imtihandan.

O çetin suâlleri sorup, mahcup edecekti bu büyük velîyi.

Fakat o da ne?

Tek kelime konuşamıyordu.

Zîra silinmişti zihnindeki bilgiler.

Onlardan birini bile hâtırlayamadı.

Defterini çıkardı hemen.

Oradan bakıp hâtırlayacaktı güyâ.

Defterdeki yazılar da silinmişti.

Bomboştu sayfalar.

O zaman anladı hatâ ettiğini.

Büyüklüğünü kabul edip talebesi oldu.

Yanında beş sene kaldı.

Ve "mutlak icâzet" aldı...