"Onları incitenleri, Allahü teâlâ sevmez!"

12/09/2023 Salı Köşe yazarı O.Ü

Sual: İlk Müslümanlar olan Eshab-ı kiramın hepsini sevmek mi gerekir?

Cevap: İbni Hacer Heytemî hazretleri zamanında, Hindistan'da âlimler çok olduğu hâlde, bazı sapıklar, Eshâb-ı kirama dil uzatıyorlardı. O zaman, Hint Sultanı Hümâyûn Şâh  olup, dinini çok sever, ihsanı ve adaleti ile Müslümanlara iyilik ederdi. İşte böyle bir zamanın âlimleri, sapıkları susturmak için toplanarak, İbni Hacer hazretlerine başvurdular. Bu da, Sahâbe-i kiramın üstünlüklerini, iki büyük kitapta yazıp, düşmanlarını susturdu. Bu kitaptaki hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:

(Allahü teâlâ, beni insanların en asilzadesi olan Kureyş kabilesinden seçti ve bana insanlar arasından en iyilerini arkadaş, sahib olarak ayırdı. Bunlardan birkaçını bana vezirler olarak ve din-i islamı, insanlara bildirmekte, yardımcı olarak seçti. Bunlardan bazılarını da Eshâr olarak, yani hanım tarafından akraba olarak ayırdı. Bunlara iftira edenlere, söğenlere Allahü teâlânın ve bütün meleklerin ve insanların laneti olsun! Allahü teâlâ, kıyamet günü, bunların farzlarını ve sünnetlerini kabul etmez.)

Hazret-i Ebû Bekir ve hazret-i Ömer hem vezirleri, hem de eshârı idi. Çünkü, birisi, hazret-i Aişe'nin, ikincisi de, hazret-i Hafsa'nın babaları idi. Peygamber efendimizin mübarek zevcesi Ümm-i Habîbe annemizin erkek kardeşi olan hazret-i Mu'âviye ve babası hazret-i Ebû Süfyân ve anası hazret-i Hind de, eshârdan olup, bu hadis-i şerife dahildirler. Aynı kitapta şu hadis-i şerif yazıyor:

(Eshâbımın ve akrabamın, bana yardım eden, gösterdiğim yolda gidenlerin sevgisinde benim hakkımı koruyunuz! Onları sevmekle benim Peygamberlik hakkımı koruyanları, Allahü teâlâ, dünyada ve ahırette belalardan, zararlardan korur. Benim Peygamberlik hakkımı düşünmeyerek, onları incitenleri, Allahü teâlâ sevmez. Allahü teâlânın sevmediği kimselere azab etmesi pek yakındır.)

Bu hadis-i şerifler, açıkça gösteriyor ki, Eshâb-ı kiramın her birini sevmemiz, hepsine saygı göstermemiz lazımdır. Aralarında yaptıkları muharebeleri, Allahü teâlânın emrini yerine getirmek için yaptıklarına inanmak lazımdır. Bu muharebelere katılanların hiçbirinde makam, şöhret, para hırsı yoktu. Hepsi âyet-i kerimenin ve hadis-i şerifin emrini yerine getirmek gayesinde idiler.