"Sancağı taşımazsam!.."

03/01/2023 Salı Köşe yazarı A.U

Eshâb-ı kirâmın meşhurlarından Sâlim Mevlâ Ebû Huzeyfe (radıyallahü anh); Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün gazâlara katıldı.

Müseylemet-ül-kezzâb kâfirine karşı yapılan “Yemâme” gazâsına da katıldı.

Çok gayret etti.

Ve şehit düştü!

Sancaktar, hazret-i Sâlim idi.

Eshâb-ı kirâm ona;

"Yâ Sâlim! Senin başına bir zarar gelmesinden korkarız" dediler.

Hazret-i Sâlim;

"Eğer sancağı taşımayacak olursam, Kur'ân ehlinin en bedbahtı olurum" buyurdu.

Sonra sancağı kaldırdı.

Ve düşmana daldı.

Kâfirler, şiddetle hücûm edip, hazret-i Sâlim'in sancak tutan kolunu bir kılıç darbesiyle kestiler.

Sâlim "Allaaah!” diye bağırdı.

Harp meydanı inledi!

Ama sancağı düşürmedi.

Öbür eliyle tuttu.

Bir kılıç darbesiyle o kolunu da kestiler.

Fakat İslâm sancağı yine yere düşmedi.

Çünkü hazret-i Sâlim, bütün vücûdu ve kesik kollarıyla sancağa sarılmıştı!

Küffâr saldırıyordu.

O ise sancağı bırakmıyordu.

Sanki hazret-i Sâlim'e vurulan her kılıç darbesi, onun, sancağa daha “Sıkı” yapışmasını ve daha bir “Kuvvet”le dik durmasını sağlıyordu!

Mücâhitler geldiler.

Sancağı aldılar.

Hazret-i Sâlim (radıyallahü anh), işte o zaman yere düştü ve Şehâdet şerbetini içti!..