"Siz beni Ebû Şu’be hazretlerine götürün”

03/11/2022 Perşembe Köşe yazarı V.T

Bir devlet adamı hastalanmıştı. Artık yaşayacağından ümid kesilmişti. Ancak!..

Fakîh Ebû Şu’be hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh âlimidir. Yemen’de yaşadı. 676 (m. 1277) senesinde vefât etti.  Zamanının önde gelen tanınmış âlimlerinden fıkıh ve diğer ilimleri öğrendi. Kendisinden ise birçok kimse ilim öğrendiler. Çok kerâmetleri görüldü. Cündî bildiriyor:

“Günlerden bir gün her günkü âdeti üzere, kendisinden ders okumak üzere yanına gittim. Ders verdiği mescidin kapısına vardığımda, içeride bir grup kimsenin hocam ile konuştuklarını duydum. Yanında ziyâretçileri olduğunu düşündüm ve içeri girmedim. Bir miktar bekledim. Konuşma sesleri kesilince, kapıda beklemekte olduğumu bildirmek bakımından, öksürür gibi ses çıkardım. Hocam; 'Kim o?' deyince. İsmimi söyleyerek 'Hizmetçiniz filân kimse' dedim. 'Gir!' buyurdu. İçeri girdiğimde hocamın yanında hiçbir kimsenin bulunmadığını gördüm. Dedim ki: 'Ey efendim! Biraz önce sizinle beraber bazılarının konuştuğunu, size bazı şeyler sorup, sizin de cevap verdiğinizi duymuştum ve ziyâretçilerinizin bulunduğunu zannetmiştim. Fakat şimdi burada sizden başka kimse göremiyorum. Hikmeti nedir?' Ben bunları söyleyince, hocam hayret edici bir hâl ile; 'Sen o konuşmaları duydun ha!' buyurdu. 'Evet' dedim. Bunun üzerine, 'Yanımda cin taifesinden olan talebe kardeşlerinizden bir grup vardı. Bana bazı meseleleri suâl ediyorlardı. Ben de suâllerini cevaplandırdım. Sonra gittiler' buyurdu.

Şems-ül-Büleykânî, devlet adamlarının ileri gelenlerinden bir kimse idi. Bir zaman bu kimse çok şiddetli bir hastalığa tutuldu. O kadar ağırlaştı ki, yaşayacağından ümid kesildi. Geceyi bu hâlde geçiren Büleykânî, sabah olunca iyileşmiş, sıhhatine kavuşmuş görüldü. Hemen yola çıkacakmış gibi hazırlıklara başladı. Ailesine ve dostlarına; “Fakîh Ebû Şu’be’nin ziyâretine gitmek istiyorum” dedi. Sonra yanında bulunan birine yaslanarak, ondan destek alarak sıçrayıp ayağa kalktı ve fakîh hazretlerinin yanına gitti. Huzûruna girince, fakîh Ebû Şu’be ona hâlini sordu. O da şöyle anlattı:

“Ey efendim! Dün gece, rüyâmda amcamın oğlunu gördüm. O bir müddet önce vefât etmiş idi. Bana geldi. Mescidinizin kapısına geldik. İçeri girip size selâm verdim ve size amcamın oğluna söylediklerimi haber verdim. O, dışarıda beni bekliyordu. Siz şu pencereye yaklaşıp, dışarıda bekleyen amcamın oğluna dediniz ki; 'Ey filân! içeri gel!' Zîrâ amcanın oğlu artık seninle gelmiyor... Siz böyle söyleyince ben uyandım. Hiçbir rahatsızlığım kalmamıştı. Ey efendim! Anladım ki bu sıhhate kavuşmam sizin bereketiniz ile olmuş idi.”