Gören, âşık olurdu o zâta...

04/10/2023 Çarşamba Köşe yazarı A.U

Horasan’da yetişen velîlerden Ebû Bekr-i Ebherî hazretleri, “gönül ehli” bir velîdir.

Bu zât bir gün çıkar evden. Bir bezzaz (manifatura) dükkânının önünden geçerken bir çocuk onu görüp âşık olur.

Babası yoktur dükkânda.

Ama o, bunu düşünmez.

Düşer bu velînin peşine.

Dükkânı ve her şeyi unutmuştur.

Sanki mıknatısa tutulmuştur.

Birazdan gelir babası. Onu göremeyince sorar komşulardan:

“Nerede bizim çocuk?”

“Bir ihtiyarın peşinden gitti.”

“Ne yöne gittiler?”

“Şu tarafa...”

Hışımla çıkar ve hızla gidip yetişir.

Tutup çeker oğlunu.

Bağırır, çağırır, döver!

İte kaka geri getirir dükkâna.

Mübârek zât, görür bu hâli.

Çok üzülür! Ertesi gün kıymetli bir hediye alır, adamın dükkânına varır.

“Selâmün aleyküm!”

“Aleyküm selâm!”

“Efendi, bu gece hiç uyuyamadım. Çocuk, benim yüzümden dayak yedi. Sizi de üzdüm” buyurur ve takdîm eder hediyeyi.

Adamcağız şaşırır!

Ne diyeceğini bilemez.

“Amân efendim ne zahmet ettiniz” der. Mahcûbiyetten terler.

Çok duygulanmıştır!

Eli ayağına dolaşır.

Gözleri yaşarır.

“Efendim, kabalığı ben ettim, siz özür dilersiniz” der.

Hayran olur ahlâkına.

“Talebesi” olur.

Ve hiç ayrılmaz yanından...