Cenâb-ı Hak verir de, alır da…

04/12/2021 Cumartesi Köşe yazarı A.U

Abdülvehhâb Sancaktârî hazretlerinin komşularından birinin ufak çocuğu hastalanmıştı.

Adamcağız bebeği kucakladı.

Ve bıraktı bu zâtın kollarına.

Sonra ricâ etti ki:

“Efendim, duâ edin de çocuğumuz iyileşsin.”

O zât cevâbında;

“Kazâya rızâ lâzım. Her şey gibi çocuk da bir emânettir. Cenâb-ı Hak verir de, alır da. Emâneti alınca sabretmeliyiz. Bağırıp çağırmak kulluğa yakışmaz!” buyurdu.

Adam korktu iyice!

Ve hemen sordu ki:

“Yâni yaşamayacak mı demek istiyorsunuz efendim?”

“Hayır, öyle demedim.”

“Ama şifâ için duâ etmediniz?”

“Ben, olabileceği söylüyorum. Allahü teâlânın her yaptığını hoş görmeliyiz. Sabır acıysa da meyvesi tatlıdır. Sabredersek çok sevap kazanırız” buyurdu.

Adamcağız;

“Anladım hocam” dedi.

Ve aldı çocuğu, döndü eve.

Hanımı açtı kapıyı:

“Ne oldu bey?”

“Sabır tavsiye etti.”

“Ne demek acabâ?”

“Herhâlde takdîre râzı olacağız.”

Çocuk o gece rûhunu teslîm etti.

İkisi de çok ağladılar!

Ama sessizce ve isyân etmeden...