Rabb’in kim, dinin nedir?

05/08/2022 Cuma Köşe yazarı A.U

Hazret-i Mevlânâ'yı çok seven bir mümin ölmek üzeredir.

Evladını çağırıp;

“Oğlum, ben ölürsem Hazret-i Mevlânâ, kabrimde dursun. Affım için Allah’a niyazda bulunsun” diye vasiyet eder.

Sonra vefat eder.

Hazret-i Mevlânâ'ya giderler.

Bu vasiyeti ona bildirirler.

“Memnuniyetle” buyurur.

Ve gidip kabir başında durur.

O zatın affı için yalvarır.

Ölen kişinin pek ameli yoktur.

Ama Mevlânâ’yı çok sever.

Çocuklarından biri, rüyada görür ki, babası cennettedir.

Makamı da çok yüksektir.

Merak edip sorar ki:

“Babacığım, bu yüksek makama nasıl kavuştun?”

Babası da cevaben;

“Defterimde fazla bir amelim yoktu. Ama Hazret-i Mevlânâ'yı çok seviyordum” der.

Ve şöyle anlatır:

Ben kabre girince, Münker ve Nekir melekleri geldiler.

Ve bana sordular ki:

“Rabb’in kim, dinin nedir?”

O anda iki melek geldi.

Çok güzel ve sevimliydiler.

Münker ve Nekîre;

“Bunları, bu kimseye sormayın. Çünkü Allahü teâlâ, hazret-i Mevlânâ hürmetine bunu affetti” dediler.

Sonra bana dönüp;

“Sen müsterih ol, rahatça uyu!” deyip geri gittiler.