İki dînî bayramımız var...

11/07/2022 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Hem Ramazân Bayramı, hem de Kurbân Bayramı, Allahü teâlânın, ümmet-i Muhammed'e ihsân buyurduğu iki dînî bayramımızdır.

 Dînî bayramlarımızdan birincisi Ramazân bayramı, ikincisi ise Kurbân bayramıdır.

Hem Ramazân Bayramı, hem de Kurbân Bayramı, Allahü teâlânın, ümmet-i Muhammed'e ihsân buyurduğu iki dînî bayramımızdır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, Medîne-i münevvere'yi teşrîf edince: “Allahü teâlâ, size Câhiliye döneminden kalma bayramlardan daha hayırlı iki bayramı (Ramazân ve Kurbân Bayramlarını) ihsân etti” buyurmuştur.

Yine Sevgili Peygamberimiz: "Ramazân bayramı, Kurbân bayramı ve teşrîk günleri, biz ehl-i İslâmın bayramıdır; bugünler yeme ve içme günleridir" ve "Ramazân bayramında namaz ve sadaka-i fıtır, Kurbân bayramında ise, namaz ve kurbân vardır" buyurmuşlardır...

İslâm büyükleri, bir Müslümânın Allahü teâlânın emirlerine uyup, yasaklarından sakınarak, günâh işlemeden, harâm lokma yemeden geçirdiği günleri bayram kabûl etmişlerdir.

Ayrıca Müslümân, rûhunu teslîm edeceği, vefât edeceği zaman, rahmet meleklerini, Cennetteki ni'metleri görür ve çok sevinir. Onları görmenin zevkiyle cân verme vakti de Müslümânın bayramı sayılmıştır.

Peygamberimizin amcazâdesi ve damadı, Ehl-i Beyt’in ve 12 İmâmın 1.si, Hulefâ-i râşidîn ve Aşere-i mübeşşerenin 4.sü olan Hazret-i Ali (radıyallahü anh), bir kalabalığı eğlence içinde görüp, böyle eğlenip neş’elenmelerinin sebebini sorduğunda onlar, "Bugün bayramımızdır" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Ali (radıyallahü anh) de; "Günah işlemediğimiz günler de bizim bayramımızdır" buyurdu.

Tâbiînin en büyüklerinden, tefsir, hadîs, kelâm, fıkıh ve tasavvuf âlimi Hasan-ı Basrî (rahmetullahi aleyh) de, birtakım insanların bayram günü gülüp eğlendiklerini görünce: “Allahü teâlâ, Ramazân ayını müsâbaka, yarış meydânı gibi yaratmıştır. İnsanlar ibâdetle müsâbaka ederler, yarışırlar. Müsâbakayı, yarışı kazananlar kurtulur; kaybedenler helâk olurlar. Eğer hakîkati bilselerdi, yaptıkları ibâdetleri, amelleri makbûl olanlar sevinçten; yaptıkları ibâdetleri, amelleri kabûl olmayanlar ise, üzüntü ve hasretten gülüp oynayamazlardı” buyurdu.

Büyük İslâm âlimi ve Evliyâ-yı kirâmdan İmâm-ı Gazâlî (rahmetullahi aleyh) ise, “bayram” denilmesinin sebeplerini şöyle açıklıyor:

1- Mü'minler, Ramazân ayında, Allahü teâlânın farz kıldığı orucu tutabildikleri için çok sevinirler, Ramazân Bayramında bundan dolayı “bayram” yaparlar.

2- Her iki bayramda da, Allahü teâlânın ihsânı bol oluyor. Bol bol ihsâna kavuşulduğu için “bayram” denilmiştir.

3- Bayram günü gelince, sevinç ve neşe de geliyor; üzüntüler unutuluyor. Bunun için “bayram” denilmiştir.

4- Bayramlar her sene tekrâr geliyor. Bu sevinçli gün tekrârlandığı için “îd=bayram” denilmiştir.

Ma’lûm olduğu üzere, bayram günleri, günâhların affedildiği, birlik ve berâberlik duygularının pekiştirildiği, yoksulların sevindirildiği günlerdir.

[Cenâb-ı Hak, necip milletimizin ve bütün Müslümânların sıhhat ve âfiyet içerisinde nice nice bayramlara kavuşmalarını nasip buyursun.]