İslâmî ilimlerin dalları

06/09/2022 Salı Köşe yazarı R.A

Dîni doğru bir şekilde yaşayabilmek için ilim lâzımdır. "İslâmî ilimler", önce "aklî" ve "naklî" ilimler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır...

 Şu uçsuz-bucaksız olarak gördüğümüz koca kâinâtı yaratan Allahü teâlâ, sâdece bizim üzerinde yaşadığımız gezegenimizin ya’nî dünyânın insanlarla meskûn olmasını irâde buyurmuş, nice hikmetlere mebnî Hazret-i Âdem babamızla Hazret-i Havvâ annemizi, Cennet’ten bu dünyâya göndermiştir.

İnsanlara merhamet buyuran Allahü teâlâ, dünyâya gönderdiği ilk insanı [ya’nî Hazret-i Âdem’i], aynı zamanda ilk Peygamber kılmış, ondan sonra, kullarına râzı olduğu ve beğendiği yolu göstermek için, çeşitli mekânlardaki, çeşitli kavimlere, zaman zaman “Peygamber”ler göndermiştir.

Cenâb-ı Hakk'a sonsuz hamd ü senâlar olsun ki, daha ilk insandan itibâren beşeriyet Peygambersiz, mürşidsiz, muallimsiz, rehbersiz, kılavuzsuz bırakılmamıştır. [Her kavmin rehberi bulunduğuna dâir âyet-i kerîmeler vardır.]

Bütün insanlığa rehber olarak gönderilmiş olan Peygamberlerin, en son Peygamber olan Resûlullah Efendimizin ve onların yolunda olan vârislerinin târihlerini incelediğimizde, hepsinin gâyelerinin, yüksek ahlâklı iyi ferdler, âileler ve cemiyetler, ya’nî iyi insanlar meydâna getirmek olduğunu görüyoruz.

Zâten bizim dînimiz, târihimiz, kültür ve medeniyetimizde de, eğitimden maksat "iyi insan", orijinal ismiyle söylemek gerekirse "insân-ı kâmil" meydâna getirmektir.

Aslında Hazret-i Âdem'den itibâren gelmiş-geçmiş bulunan 6 “Ülü'l-azim” Peygamber, 313 “Resûl”, 124 bin civârındaki “Nebî”nin eğitimdeki hedefleri aynıdır. 100'ü suhuf 4'ü büyük kitap olmak üzere, bu Peygamberlerden bazılarına gönderilen 104 kitaptaki hedef de, altını çizerek ifâde edelim ki, insanların dünyâda huzûr ve sükûn içerisinde yaşamaları, âhirette de ebedî saâdete (mutluluğa) kavuşmalarıdır.

Dîni doğru bir şekilde yaşayabilmek için ilim lâzımdır. Bilindiği gibi, "İslâmî ilimler", önce "aklî" ve "naklî" ilimler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan "aklî ilimler"in öğrenilmesi "farz-ı kifâye"dir. Çünkü bunlar naklî ilimlerin anlaşılmasında yardımcıdırlar. Naklî ilimler de "âlet ilimleri" ve "yüksek dîn ilimleri" olmak üzere ikiye ayrılırlar.

12 adet olan âlet ilimleri ile 8 kısım olan yüksek dîn ilimlerinden 5'inin öğrenilmesi yine farz-ı kifâye, ama 3 yüksek dîn ilminin öğrenilmesi ise farz-ı ayın olmaktadır. Öğrenilmesi farz-ı ayın olan ilimler: "Akâid", "Fıkıh" ve "Tasavvuf ya'nî Ahlâk" bilgileridir.

Âkıl, bâliğ, erkek ve kadın her Müslümânın, "zarûrât-ı dîniyye" denilen "zarûrî=temel dînî bilgileri" öğrenmeleri farz-ı ayındır; ya'nî tek tek herkese farzdır.

Dînî ilimlerden fıkıh ilmi; akâid ve tasavvuf (ahlâk) ilimlerinin yanında, öğrenilmesi farz-ı ayın olan, ya'nî erkek-kadın her Müslümânın bizzât öğrenmesi lâzım gelen 3 ilimden biridir.

Diğer dînî ilimlerden 5 tanesi (Tefsîr, Usûl-i Tefsîr, Hadîs, Usûl-i Hadîs, Usûl-i Fıkıh), âlet ilimlerinden 12 tanesi ve bu dînî ilimlerin öğrenilmesine yardımcı olan aklî ilimlerin öğrenilmesi ise farz-ı kifâyedir.