"Sen o konuşmaları duydun ha!.."
07/09/2025 Pazar Köşe yazarı V.T
"İçeride ziyâretçilerinizin bulunduğunu zannetmiştim. Fakat sizden
başkasını göremiyorum!"
Ebû Şu’be bin Yahyâ hazretleri tasavvuf ve Şafiî
mezhebi fıkıh âlimlerindendir. Arabistan’ın güneyindeki Hadramut’ta doğdu.
Zamanının önde gelen tanınmış âlimlerinden fıkıh ve diğer ilimleri öğrendi.
Kendisinden ise birçok kimse ilim öğrendiler. 676 (m. 1277) senesinde Aden’de
vefât etti.
Kendisinde çok kerâmetler görüldü. Talebelerinden
Cündî bildiriyor: “Günlerden bir gün her günkü âdeti üzere, kendisinden ders
okumak üzere yanına gittim. Ders verdiği mescidin kapısına vardığımda, içeride
bir grup kimsenin hocam ile konuştuklarını duydum. İzin alıp girdiğimde hocamın
yanında hiçbir kimsenin bulunmadığını gördüm. Dedim ki:
-Efendim! Biraz önce sizinle beraber bazılarının
konuştuğunu, size bazı şeyler sorup, sizin de cevap verdiğinizi duymuştum ve
ziyâretçilerinizin bulunduğunu zannetmiştim. Fakat şimdi burada sizden başka
kimse göremiyorum. Hikmeti nedir?
Ben bunları söyleyince, hocam hayret edici bir hâl
ile;
-Sen o konuşmaları duydun ha! buyurdu.
'Evet' dedim. Bunun üzerine;
-Yanımda cin taifesinden olan talebe kardeşlerinizden
bir grup vardı. Bana bazı meseleleri suâl ediyorlardı. Ben de suâllerini cevaplandırdım.
Sonra gittiler, buyurdu..."
Şems-ül-Büleykânî, devlet adamlarının ileri
gelenlerinden bir kimse idi. Bir zaman bu kimse çok şiddetli bir hastalığa
tutuldu. Sabah olunca iyileşmiş, sıhhatine kavuşmuş görüldü. Ayağa kalktı ve
fakîh hazretlerinin yanına gitti. Huzûruna girince, fakîh Ebû Şu’be ona hâlini
sordu. O da şöyle anlattı:
“Ey efendim! Sizin bereketinizle şifâ hâsıl oldu.
Sıhhate kavuştum, ölmek üzere idim. Hayâttan ümidi kesmiştim. Dün gece, rüyâmda
amcamın oğlunu gördüm. O bir müddet önce vefât etmiş idi. Bana geldi. Elimden
tuttu. Beni götürdü. Nihâyet sizin bu mescidinizin kapısına geldik. Ben ona;
-Sen beni bırak, içeri gireyim, Fakîh
hazretlerine selâm vereyim. Ondan sonra, seninle beraber istediğin yere
giderim, dedim. Sonra içeri girip size selâm verdim ve size amcamın oğluna
söylediklerimi haber verdim. O, dışarıda beni bekliyordu. Siz şu pencereye
yaklaşıp, dışarıda bekleyen amcamın oğluna dediniz ki;
-Ey filân! içeri gel! Zîrâ amcanın oğlu artık seninle
gelmiyor.
Siz böyle söyleyince ben uyandım.
Hiçbir rahatsızlığım kalmamıştı. Ey efendim! Anladım ki bu sıhhate kavuşmam
sizin bereketiniz ile olmuş idi.”
