"Sen, o zâtın oğlu olasın da!.."

10/10/2022 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Ahmed Mekkî Efendi anlatır:

Ben, gençliğimde Van'da ilim okuyordum.

Bir gün dersi bırakıp bahçede geziniyordum.

Yaşlı bir tanıdığım beni gördü.

Yanıma geldi.

Ve kulağıma eğilip;

“Sen, Abdülhakîm Efendi'nin oğlu olasın da, içerde ders yapılırken, buralarda vakit geçiresin, yazıklar olsun sana!’ dedi.

Utandım, mahçup oldum!

Haklıydı çünkü.

Bu söz, bana öyle tesir etti ki, o günden sonra kendimi tam ilme verdim.

Ne zaman gevşeklik yapacak olsam, o ihtiyarın sözünü hatırlar, derslerime sarılırdım.

Allah ondan râzı olsun.

Nûr içinde yatsın.

Yıllar geçtiği hâlde, o zâtı rahmetle anıyor, rûhuna Fâtiha gönderiyorum.

Yine o anlatıyor:

Bir gün Peygamberimiz, birini namaz kılarken, namazın ahkâm ve erkânına tam riâyet etmediğini, rükûdan kalkınca, dikilip durmadığını ve iki secde arasında oturmadığını gördü.

Yanına gidip;

“Eğer namazlarını hep böyle kılıp da ölürsen, kıyâmet gününde, sana benim ümmetimden demezler” buyurdu.