Kur'ân-ı kerim, indiği gibi kalmıştır
13/08/2025 Çarşamba Köşe yazarı O.Ü
Sual: Kur'ân-ı kerimde, indirildiğinden itibaren, herhangi bir değişme olmuş mudur?
Cevap: Kur'ân-ı kerimin,
hadis-i şeriflerden ve başka ilahi kitaplardan bir ayrılığı ve üstünlüğü de,
bugüne kadar indiği gibi, değişmemiş olarak kalmaştır. Harfleri ve noktaları
bile değişmemiştir demek yetişmiyor. Çünkü Kur'ân-ı kerimdeki kelimelerin çeşitli
okunuşundan başka, bu kelimelerin uzun, kısa, açık, kapalı, kalın, ince gibi
okunmaları da, Resulullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) bildirdiği
ve okuduğu gibi kalmıştır. İlm-i kırâet denilen ve pekçok kitabı olan büyük bir
ilme ve İslam âlimlerinin bu yoldaki çalışmalarına, hizmetlerine bakıp da
şaşmamak elde değildir. Kur'ân'dan olup da çıkarılmış veyahut Kur'ân'dan
olmayıp da sonradan katılmış tek bir kelime yoktur. Çünkü, İslam âlimleri,
Kur'ân-ı kerime dokunulmaması, ufak bir şüphenin bile ona yaklaşamaması için,
çok sağlam bir esas koymuşlardır. Yani, Kur'ân-ı kerimin her asırda söz birliği
ile gelmesi şarttır. Eshab-ı kiramdan bugüne kadar, her asırda, yalan üzerinde
söz birliği yapacakları düşünülemeyen yüz binlerce hafız vasıtası ile bizlere
gelmiştir. Sanki bir an durmayan coşkun bir nehir gibi ebediyete doğru akıp
gitmektedir.
Bugün İslam düşmanlarının yeryüzünü
kapladığı bir zamanda bile, elhamdülillah, dünyanın her tarafında, Allah
kitabının her kelimesi, her noktası birbirine benzemektedir. Kur'ân-ı kerimin
ne kadar çok sağlam olduğu şundan da anlaşılır ki, Eshab-ı kiramın
büyüklerinden bazıları bildirdiği hâlde, tevatür yani söz birliği hâlini
almayan okuma şekilleri, ne kadar kuvvetli olsa bile, Kur'ân'dan olmak için
kâfi görülmemiştir. Mesela, yemin keffaretini bildiren (üç gün
oruç) âyet-i kerimesini, Abdullah ibni Mesud hazretleri, (üç
gün arka arkaya oruç) olarak bildirmiş ve bunu fıkıh âlimleri vesika
bilerek, keffaret orucunun üç gün, mütetâbi'ât olarak,
yani art arda tutulması lazım olmuştur. Fakat Abdullah ibni Mesud
hazretleri, Eshâb-ı kiramın büyüklerinden, çok güvenilir ve çok sağlam bir zat
olmakla beraber, sözünde yalnız kaldığı için, Mütetâbi'ât kelimesi
Kur'ân-ı kerime girememiştir. İhtiyat olunarak bu kelimenin manası alınmış ve
yine ihtiyat olunarak Kur'ân-ı kerime sokulmamıştır. Bunlara Kırâet-i şâzze
denir.
