Kurban ibadetine dair...

13/08/2019 Salı Köşe yazarı R.A

Kurbân nisâbına mâlik olan ve gerekli diğer şartları taşıyan bir Müslümânın, zarûretsiz kurbân kesmemesi günâhtır.

 

 

"Kurbân", lügatte “yakın olmak, yaklaşmak” mânâsınadır. Umûmî mânâsıyla "Allahü teâlâya ibâdet maksadı ile belli üç günde kesilen hayvan";  "Allah’a yakın olmak, O’nun rızâsını elde etmek için kan akıtmak" demektir.

Kurbân, Peygamber Efendimize farz, Hanefî mezhebine göre, zenginlere vâcip, diğer 3 mezhebe göre ise sünnettir.

Kurbân, vâcib vazîfesini yerine getirerek, sevâba kavuşmak için kesilir.

Kurbân, Müslümânların zengin olanlarına emredilen mâlî bir ibâdettir. Yolcu olmayan (mukîm olan) akıllı ve bülûğ çağına giren (çocuk olmayan) hür ve Müslümân erkek ve kadının, ihtiyâcından fazla nisap miktârı malı veya parası varsa, Kurbân Bayramı'nda kurbân kesmeleri vâcib olur.

Kurbân nisâbına mâlik olan ve gerekli diğer şartları taşıyan bir Müslümânın, zarûretsiz kurbân kesmemesi günâhtır.

Hanefî mezhebine göre zenginlere vâcip olan kurbân; nezir (adak) kurbânı; hacda temettü ve kırân haccı yapanlara, orada kesmeleri vâcip olan kurbân; çocuk nimetine şükür için kesilen akîka hayvânı; sevâbı ölülere bağışlanmak üzere kesilen kurbân gibi kısımlar vardır.

İslâmiyette kurbân; davar (koyun, keçi, anası gibi gösterişli olan 6 aylık kuzu); sığır (inek, boğa, dana, düve, tosun, manda) ve deveden birini “Kurbân Bayramı”nın ilk üç gününde, kurbân niyetiyle kesmek demektir.

Peygamber Efendimiz, hadîs-i şerîflerinde buyurdular ki:

“Kurbân bayramında yapılan amellerden, Allahü teâlâ katında, kurbân kesmekten daha kıymetlisi yoktur. Daha kanı yere düşmeden, Allahü teâlâ, onu muhâfaza eder. Onunla nefsinizi tezkiye edin, onu seve seve kesin.” [Tirmizî]

“Kurbânın derisindeki her tüy sayısınca size sevâp vardır. Kanının her damlası kadar mükâfât vardır. O sizin mîzânınıza konacaktır. Müjdeler olsun.” [İbn-i Mâce]

“Yâ Fâtıma, kurbânının yanına git! Kesilirken orada bulun! Yere akacak ilk kan damlası ile, geçmiş günâhların affedilir.” [İbn-i Hibbân]

“Kesilen kurbân, Kıyâmette, etiyle, kanıyla 70 kat büyüyerek mîzâna konur.” [İsfehânî]

“Kurbânlarınız, semiz olsun. Onlar, Sırâtta bineklerinizdir.” [Zâdü’l-mukvîn]

Hâli-vakti yerinde olan ve Allahü teâlânın emrine uyarak kurbân kesen, kendisini Cehennemden âzâd etmiş olur. İki hadîs-i şerîfte: “Hasîslerin [cimrilerin] en kötüsü, (kesmesi vâcib olduğu hâlde) kurbân kesmiyendir”, “Hâli vakti yerinde olup da kurbân kesmeyen, namaz kıldığımız yere gelmesin” [Hâkim]  buyurulmuştur.

Kurbân kesmenin vâcib olmasında, bayramın üçüncü günü esâs alınır. Bayramın birinci ve ikinci günü, zengin-fakîr, mukîm-misâfir, akıllı-deli olmaya bakılmaz. Bayramın üçüncü günü nisâba mâlikse, diğer şartlar da varsa, kurbân kesmek vâcib olur.