Hazret-i Âdem’den beri kurban ibâdeti vardır

12/08/2019 Pazartesi Köşe yazarı R.A

Kurban ibâdeti, dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem’den beri bilinen ve yapılagelen bir ibâdettir.

 

Allahü teâlâya ibâdet için yaratılan insanlar, O'nun râzı olduğu işleri yaparlarsa, “İbâdet” etmiş olurlar. Allahü teâlânın rızâsı da, yapılmasını kesin olarak emrettiği farzları yerine getirmekte ve yasak ettiği harâmlardan kaçınmaktadır.

Bilindiği gibi ibâdetler üç kısımdır: 1- Beden ile yapılanlar (Namaz ve Oruç gibi), 2- Mal ile yapılanlar (Zekât, Sadaka-i Fıtır ve Kurbân gibi), 3- Hem beden, hem de mal ile yapılan (Hac ve Umre gibi) ibâdetlerdir.

Müslümânlara bedenî ve mâlî ibâdetlerden bazıları, Hicretin ikinci yılında emredildi. Hicretin 2. yılı olaylarından biri, müdâfaa için cihâda izin verilmesidir.

Bunun yanında, Hicrî ikinci senede, daha önce Kudüs’e, Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kılınırken, Allahü teâlânın emriyle (Bakara, 144), Kâbe-i şerîfeye doğru namaz kılınmaya başlanmıştır. Kıblenin Kâbe-i muazzama olmasından bir ay ve hicretten de 18 ay sonra, Şabân ayının 10. günü, Bedir gazâsından da bir ay önce, oruç farz kılındı.

Yine hicretin 2. yılında Zilhicce ayında, “Kurbân kesmek” ve “Bayram namazı” kılmak vâcip oldu.

Bilindiği üzere kurbân ibâdeti, dünyâya gönderilen ilk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem’den beri bilinen ve yapılagelen bir ibâdettir.

Son ilâhî kitâbımız olan Kur’ân-ı kerîmde Hac sûresinin 34. âyet-i kerîmesinde meâlen şöyle buyurulmaktadır:

“Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbânlık hayvânların üzerlerine, O’nun adını anarak kurbân kesmeyi meşrû kıldık...”

Kurbân ibâdeti, Kur’ân-ı kerîmde [Bakara Sûresi, 67-71, 196; Mâide Sûresi, 2, 27, 95, 97, 103; Hac Sûresi, 34, 36-37; Sâffât Sûresi, 102-107; Fetih Sûresi, 25; Kevser Sûresi, 2] muhtelif yönleriyle beyân buyurulmaktadır.

Bu konuda, Peygamber Efendimizin de birçok hadîs-i şerîfleri vardır. 14 asırdan beri de, kurbânla mükellef olan bütün Müslümânlar bu ibâdeti yapagelmişlerdir.

Bakara 196; Mâide 2, 95, 97 ve Fetih 25’te “hacda kesilecek kurbânlar”; Mâide sûresinin 27. âyetinde, “Âdem aleyhisselâmın 2 oğlunun kestikleri kurbânlar”; 103. âyetinde “adak kurbânı”; Hac sûresinin 36-37. âyetlerinde “umûmî olarak kurbân ibâdeti”; Sâffât sûresinin 102-107. âyetlerinde de “Hazret-i İbrâhîm aleyhisselâm’ın kestiği kurbân” zikrolunmuştur.

Kevser sûresinde ise, Peygamber Efendimize farz olan, fakat (Hanefî mezhebine göre) ümmetinden zengin olanlara vâcip kılınan, (Mâlikî, Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre ise sünnet-i müekkede olan) kurbân beyân buyurulmaktadır.