Gençlikte yapılacak görevler...

16/08/2022 Salı Köşe yazarı R.A

"Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyârlık yaklaşıyor..."

 

 

En büyük İslâm âlim ve velîlerinden olan İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh) “gençliğin kıymetini bilmelidir” buyuruyor. İfâdeleri şöyledir:

Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytânlarının saldırdığı bir zamandır. Böyle bir çağda yapılan az bir ibâdete, pek çok sevap verilir. İhtiyârlıkta dünyâ zevkleri azalıp güç-kuvvet gidip, arzûlara kavuşmak imkânı ve ümîtleri kalmadığı zamanda, pişmânlıktan, âh etmekten başka bir şey olmaz. Çok kimselere bu pişmânlık zamânı da nasîp olmaz. Bu pişmânlık da tövbe demektir ve yine büyük ni’mettir.

Gençlik çağı, kazanç zamanıdır. Mert olan bu vaktin kıymetini bilip, elden kaçırmaz. İhtiyârlık, herkese nasîp olmaz. Nasîp olsa da râhat, elverişli vakit ele geçmez. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, hâlsizlik zamanında, yararlı iş yapılamaz…

Sevgili Peygamberimiz, “Yarın yaparım diyenler helâk oldular, ziyân ettiler” buyurdu. Gençlik zamanında insanı, üç dîn düşmânı olan “nefis”, “şeytân” ve “kötü insanlar” aldatmaya uğraşırlar. Bunlar karşısında, az bir ibâdet pek kıymetli olur. İhtiyârlıkta yapılan, bundan kat kat fazla ibâdetlerin bu kadar kıymeti olmaz.

Gençlikte, nefsin arzûları, insanı kapladığı gibi; ilim öğrenilecek, ibâdet yapılacak en kârlı zaman da gençliktir. Gençlikte, şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda dînin bir emrini yerine getirmek, ihtiyârlıkta yapılan aynı ibâdetten çok üstün ve kıymetli olur…

Çünkü, mâniler karşısında ibâdet yapma güçlüğü, sıkıntısı, o ibâdetlerin, şânını, şerefini göklere çıkarır. Mâni (engel) olmayarak, kolay yapılan ibâdetler, aşağıda kalır. Bunun içindir ki, insanların yüksekleri, meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuşlardır. Çünkü insanlar, mâniler arasında ibâdet ediyorlar. Melekler ise, mâni olmadan emre itâat ediyorlar…

Gençlik arzuları, Allahü teâlânın düşmânı olan nefsin ve şeytânın sevdiği şeylerdir. Dîne uygun şeyler ise, Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir. Allahü teâlânın düşmânlarını sevindirip, bütün ni’metleri veren, hakîkî sâhibi gazaba getirmek, akıllı insanların yapacağı şey değildir.

Yine büyük âlim ve velîlerden ve İmâm-ı Rabbânî’nin oğullarından Muhammed Ma’sûm Fârûkî (rahmetullahi aleyh) de gençliğin, ömrün en kıymetli zamanı olduğunu belirtiyor ve şöyle buyuruyor:

Gençlik, ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyârlık yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzûmlu iş olan, “ma’rifetullah”ı kazanmayı, hayâl olan ömrün sonuna bırakıyoruz. [“Ma’rifetullah”, Allahın zâtını ve sıfatlarını tanımak demektir. Ya’nî Allah’ın Zâtını tanımak, anlaşılamıyacağını anlamaktır. O’nun Sıfatlarını tanımak ise, mahlûkların sıfatlarına benzemediklerini anlamaktır.] En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan nefsin arzûlarına kavuşmak için sarf ediyoruz. Peygamber Efendimiz, “Yarın yaparım diyenler, helâk oldular, aldandılar” buyurdu…