“Ölürsem, yüksek sesle ağlamayın!”

04/07/2022 Pazartesi Köşe yazarı A.U

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin son günleriydi.

Sevdiklerini çağırdı ve;

“Ölürsem, yüksek sesle ağlamayın!” buyurdu.

Sevdiği bir talebesi vardı.

Seyyid İbni Âbidîn.

Fevkalâde bir edeple;

“Bu gece, bir rüyâ gördüm efendim” diye arz etti.

Hocası merak edip sordu:

“Hayırdır, ne gördün?”

“Osmân-ı Zinnûreyn hazretleri vefat etmiş, cenâze namazını da ben kıldırdım” dedi.

Büyük velî dinledi ve;

“Bu rüyânın tâbiri şöyledir ki, yakında ben vefat ederim. Namazımı sen kıldırırsın. Zîra ben Hazret-i Osmân'ın evlâdıyım” buyurdu.

Sonra odasına çekildi.

Ve aile efrâdına buyurdu ki:

“Şu anda tâuna yakalandım, benden bir şey istemeyin. Zîra Rabbimle meşgulüm.”

Sağ yanı üzerine, kıbleye karşı yattı. O anda her âzâsından, hattâ saç tellerinden bile Rabbini zikrettiği açıkca belli oluyordu.

En son bir âyet okudu.

Bu âyet-i kerîmede meâlen;

(Ey mutmainne olan nefs! Sen Rabbinden, Rabbin de senden râzı olmuş olarak Cennetime gir) buyuruluyordu.

Mübârek rûhu ayrıldı.

Arş-ı âlâ’ya yükseldi.

Cenâze namazını talebesi kıldırdı.

Ve Kasiyun Tepesi'nde defnedildi...